Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde hem Teknofest'e katıldı hem de Cumhurbaşkanlığı Yerleşkesi ve Cumhuriyet Meclisi'nin açılışını yaptı.
Erdoğan, KKTC dönüşü uçakta gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. KKTC'deki temaslarını anlatan Erdoğan, TBMM Grup Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder için de başsağlığı diledi.
Erdoğan şu ifadeleri kullandı:
Değerli basın mensupları, kıymetli arkadaşlar, sizleri en kalbi duygularımla, saygıyla selamlıyorum. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne gerçekleştirdiğimiz günübirlik ziyaretimizi tamamlamış bulunuyoruz. Bu ziyaretimizde ülkemiz tarafından inşaatı 3 yıl içinde tamamlanan Cumhuriyet Yerleşkesi'nin açılışını yaptık. "Sağlam devlet, saygın gelecek" şiarıyla bu topraklara kazandırdığımız 25 bin 210 metrekarelik alana sahip bu projede, Cumhurbaşkanlığı binası, 600 kişilik 2 konferans salonu, 400 kişilik kabul salonu, 52 çalışma ofisi ile 109 araçlık otopark bulunuyor. 20 bin metrekare alanda inşa edilen meclis binasında ise başkanlık ve başbakanlık makamları, 157 kişilik genel kurul salonu, 25 milletvekili makam odası, bakanlar için toplantı salonu ile 135 kişilik konferans salonu ve bir de kütüphane var. 290 bin metrekaresi yeşil alan olarak planlanan millet bahçemiz, yine 2 bin 252 kişilik millet camisi ise inşa ediliyor. Yerleşkemizin son etabı olan Yüksek Mahkeme ve Millet Kütüphanesinin inşasına başladık. İnşallah onları da kısa sürede hizmete alacağız. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetimizin gücüne ve itibarına yakışan böylesi bir eseri Kıbrıs Türk'ü kardeşlerimize kazandırmaktan memnunuz. Yeni yerleşkenin hayırlara vesile olmasını temenni ederim.
Kıymetli arkadaşlar; yerleşkenin açılışını müteakip bu yıl, ilk kez Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde düzenlenen Teknofest 2025'e iştirak ettik. 6 ana kategori ve 13 alt kategoride düzenlenen, geleceğin odak alanlarındaki teknoloji yarışmalarına, kalbi teknolojiyle atan 22 farklı ülkeden yaklaşık 50 bin genç katıldı. Yarışmalara katılan tüm gençlerimizi muhabbetle kucaklıyor ve canı gönülden tebrik ediyor, bizleri gururlandıran çalışmalarının ve başarılarının devamını diliyorum. İnşallah festivalimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Akdeniz'in eğitim, bilim ve teknoloji üssü haline gelmesi yolunda öncü adımlara vesile olacak, Kıbrıs Türk halkının değerli gençlerine de yeni ufuklar açacaktır. Ziyaretim vesilesiyle Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar başta olmak üzere Kıbrıs Türk'ü kardeşlerimle ve Ada'da toplanan Türk Devletleri Teşkilatı Aksakallar Konseyi'yle de bir araya geldik. Cumhurbaşkanı Sayın Tatar'ın ortaya koyduğu iki devletli çözüm vizyonunu tüm gücümüzle desteklemeyi sürdürüyoruz. Geçtiğimiz 17-18 Mart'ta Birleşmiş Milletler çatısı altında Cenevre'de düzenlenen geliştirilmiş katılımlı gayri resmi toplantıda kararlaştırılan Ada'daki iki komşu ülke arasında, muhtelif alanlarda başlatılması öngörülen iş birliği alanlarında üzerimize düşeni yapmaya, yapıcı olmaya devam edeceğiz. Kıbrıs Türk halkı, eşit ortağı olduğu Ada'da, egemen eşitlik ve eşit uluslararası statüsünün tescilini er ya da geç temin edecektir. Ana vatan Türkiye, bu yolda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin her zaman yanında olacak, dayanışmasını ebediyete kadar sürdürecektir. Bizim samimi arzumuz adil, kalıcı, sürdürülebilir ve gerçekçi bir çözüm. Bölgemizde yaşanan gelişmeler de artık bu realitenin kabul edilmesinin gerektiğinin telkinidir. Ada'da iki halk ve iki devlet olduğu gerçeğini herkesin idrak etmesinin zamanı gelmiştir. Ana vatan ve garantör olarak Kıbrıs Türkü'ne ve Kıbrıs Türkü'nün bağımsız devleti Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne desteğimiz bakidir. Türk dünyasının ayrılmaz parçası olan Kıbrıs Türk halkı, inşallah eninde sonunda hak ettiği konuma ülkemizin de desteğiyle gelecektir. Ziyaretimiz ve temaslarımızın hayırlara vesile olmasını diliyorum.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER'E BAŞSAĞLIĞI
Ziyaretimiz sırasında, maalesef, Sayın Sırrı Süreyya Önder'in vefat haberini aldık. Sayın Önder'e bu vesileyle Cenab-ı Allah'tan rahmet; acılı ailesine, sevenlerine ve seçmenlerine bir kez daha sabırlar diliyorum. Sizleri bir kez daha saygıyla selamlıyorum. Şimdi sizi dinlemek istiyorum.
Başkan Erdoğan, KKTC dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı (Takvim.com.tr)
CHP UTANÇLA HATIRLANACAK İŞLER YAPIYOR
CHP'nin dokunulmzalık zırhına sarılarak sokakları kaşıyan eylemlerine, CHP otobüsünün başörtülü polis memurunun üzerine sürülmesi ve Şaraçhane'deki provokasyonlar Başkan Erdoğan'a soruldu.
BAŞÖRTÜLÜ POLİS MEMURUNUN ÜZERİNE OTOBÜS SÜRÜLMESİ
Erdoğan özellikle başörtülü polis memurunun üzerine otobüs sürülmesi sonrası Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'a talimat verdiğini belirterek "Orada polisimiz kaçarak kurtuldu ama, Allah göstermesin otobüsün altında da kalabilirdi. Sonra şoförle ilgili bir adli süreç başladı. Bunlar, milleti sokağa dökmek için adeta tahrik ediyorlar. Bu tahrik nereye kadar gider, bunun bizler de siyasetçi olarak sonuna kadar takipçisi olacağız" dedi.
SORU: Cumhuriyet Halk Partisi son dönemde hem parti yöneticileri hem de CHP'li milletvekilleri dokunulmazlık zırhının arkasına saklanarak polislerimize, Türk polisine çok ağır tahrik ve hakaretlerde bulunmaya başladılar. Saraçhane mitinginde bunu gördük. Taşlamalar, asitlemeler falan… Saraçhane mitingindeki bu olaylarda partililerin de bizzat rol aldığını gördük. Polise yönelik tahrik ve saldırılar o günden bu yana da mütemadiyen devam ediyor. Son olarak da bir parti otobüsünün, bir polis kardeşimizin üzerine sürüldüğünü dehşet verici bir şekilde televizyonlarda izledik. Siz bu görüntüleri ve bir siyasi partinin yöneticilerinin, milletvekillerinin Türk polisine böyle düşmanca bir muamelede bulunmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Siyasi hırsları ve saplantıları, CHP'li yöneticileri esir almış durumda. Muvazene tamamen kayboldu. Utançla hatırlanacak işler yapıyorlar. Milleti sokağa dökmek, iç karışıklık çıkartmak, kaos oluşturmak, provokasyonlara ortam sağlamak bitti; işi şimdi doğrudan devletin polisinin üzerine otobüs sürmeye kadar vardırdılar. Bu menfur eylem, siyasetin sınırlarını aşmıştır. Bu konu artık siyasetin değil, yargının konusu haline gelmiştir. Nasıl bir zihniyet ve şahsiyet fukaralığı, otobüsü polisin üzerine sürme talimatını verdirebilir. Polisimizi kimler hedef alır, teröristler. Polislerimiz devletin ve milletimizin güvenliği için gecelerini gündüzlerine katarken, siz nasıl onların üzerlerine parti otobüsü sürdürürsünüz? Orada bir husus da dikkat çekiciydi. O kadın polisimiz başörtülüydü. O esnada otobüsün içinden de "sür, sür, sür" diye bağırıyorlar. Sonra şoför de itiraf ediyor. "Öyle dediler, ben de sürdüm" diye. Allah'tan, polisimiz kaçarak kurtuluyor. Ben Adalet Bakanımıza da hemen durumu aktardım. Bakanımız da işi takibe aldı. O şekilde konunun üzerine gittiler. Orada polisimiz kaçarak kurtuldu ama, Allah göstermesin otobüsün altında da kalabilirdi. Sonra şoförle ilgili bir adli süreç başladı. Bunlar, milleti sokağa dökmek için adeta tahrik ediyorlar. Bu tahrik nereye kadar gider, bunun bizler de siyasetçi olarak sonuna kadar takipçisi olacağız. Yaşanan sıradan bir olay değil. Provokatörlerin tahrikleri devam ediyor. Bunun üzerine üzerine gitmemiz lazım. Biz CHP'nin provokasyonlarına kesinlikle gelmeyeceğiz. Ama vatandaşımızı da bunlara asla kurban etmeyeceğiz.
TAKVİM 'ÖZGÜR'LEŞME PLANINI YAZDI... BAŞKAN ERDOĞAN'DAN AÇIKLAMA GELDİ
Takvim.com.tr'nin manşet manşet gündeme getirdiği CHP içerisindeki adaylık kavgası da Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın gündemindeydi.
Özgür Özel, CHP'nin adayının kim olacağına dair birbiriyle çelişen açıklamalar yapıp hem İmamoğlu'nu Silivri'ye gömdü hem de Mansur Yavaş'ı İmamoğlu destekçilerinin önüne atıp yıpratılmasına yol açtı. Son tahlilde uygun zemini bulup kendi adaylığı için kolları şimdiden sıvadı.
Konuya ilişkin Başkan Erdoğan'a şu soru yöneltildi:
SORU: Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel 24 saat içerisinde yolsuzluk soruşturmasında ortaya çıkan görüntülere ve aynı zamanda Cumhuriyet Halk Partisi Cumhurbaşkanı adayının kim olacağına dair birbiriyle çelişen açıklamalar yapıyor. Özgür Özel, "İmamoğlu kendisi istese bile Cumhurbaşkanı adaylığından vazgeçemez" dedikten 24 saat dahi geçmeden "Mansur Yavaş Cumhurbaşkanı, İmamoğlu Başbakan olur" şeklinde bir açıklama yaptı. Bu açıklamasından da 24 saat geçmeden "A planımızda, B planımızda, Z planımızda İmamoğlu" açıklamasını kullandı. Bu kararsız ve birbiriyle çelişen ifadeler ile ilgili ne düşünüyorsunuz? Bunun nedeni ne olabilir?
Bu soru üzerine Erdoğan, "Anadolu'da bir söz var, "Sokma akıl sekiz adım gider" diye. Bunların durumu da maalesef böyle. Devamlı bu tür şeyleri söylüyorlar. Öyle anlaşılıyor ki, bu sekiz adım da gitmeyecek. Buradaki çelişkiler yumağını doğuran ana unsur, CHP yönetiminin kendi akıllarıyla hareket etmemeleridir. Bir an kendi fikirlerini söylemeye kalktıklarında ise, nedense kendilerini hemen tekzip etme yoluna gidiyorlar. Sabah söylediklerini akşam yine kendilerini düzeltiyor. Komik desen artık komik bile değil, ortada acınası bir durum var. Bu kaosun, her kafadan bir ses çıkma halinin asıl nedeni, bunların samimiyetsizlikleridir" cevabı verdi.
"CHP'DE HERKES BİRBİRİNİN KUYUSUNU KAZIYOR, MİLLETİN İRADESİNE BANT ÇEKMEYE ÇALIŞIYORLAR"
"CHP'de herkesin kendi hesabı var. Herkes bir başkasının kuyusunu kazıyor" diyen Erdoğan, "Bunların öyle ciddi manada kararlı bir yapıları da yok. Yani durumları hiç iyi değil. CHP içinde bu acınası halden kurtulmak gerektiğini söyleyenler ise hemen alaşağı ediliyor. "Sen mi konuştun? Defol!" diyorlar. Böyle bir durum var. CHP'nin kafası öyle karışık ki, asıl göstermek istemedikleri bu çorba, bir garabet çorbasıdır. O çorbaya kimlerin kaşık salladığını milletten gizlemek için, milletin basiretine bant çekmeye çalışıyorlar. Yaptıkları iş bu. Neticede ellerine yüzlerine bulaştırdılar. Konuştukça batıyorlar. Biz CHP'nin düştüğü bu bataklıkla ilgilenmiyor, işimize bakıyoruz, millete hizmete odaklanıyoruz" ifadelerini kullandı.
"TÜRKİYE'NİN DÖRT BİR YANINI DEPREME HAZIR HALE GETİRECEĞİZ"
İstanbul'u ve çevre illeri etkileyen 6.2'lik deprem sonrası kentsel dönüşümün önemine dikkat çeken Erdoğan, "Kentsel dönüşüm meselesi, Türkiye için bir hayat-memat meselesidir. İnsanların evlerinin başlarına yıkılmaması için en dayanıklı, son teknoloji ile yapılmış ve estetik açıdan şehirlerimizin dokusunu koruyan ve destekleyen yapılar inşa etmeliyiz. Bu konuyu ideolojik saplantılara kurban veremeyiz. Depreme hazır şehirler, Türkiye'nin geleceğini kurtaracaktır. Türkiye'nin dört bir yanında depreme hazırlık konusunda kapsamlı ve kararlı adımlar atmaya devam edeceğiz" dedi.
SORU: İstanbul'da şiddetli deprem sonrası Türkiye deprem gerçeğini bir kez daha hatırladı. Bu aralar belli büyüklüklerde çeşitli illerimizde depremler meydana geliyor. Sadece İstanbul'da değil, tüm Türkiye'de depreme hazırlık konusunda neler yapılacak?
Biz, deprem meselesini sembolik birkaç bina, birkaç slogan, algı operasyonları parantezinde ele alanlardan değiliz. Biz, bu meseleye kalıcı ve sürdürülebilir çözümlerin peşindeyiz. Deprem, ülkemizin gerçeğidir ve olacak depremleri durdurmak mümkün değildir. Ancak kayıpları sonlandırmak, sağlam yapılar inşa etmek mümkündür. Bunun için meseleye konjonktürel ve küçük ölçekli değil, resmin bütününü gören bir anlayışla yaklaşıyoruz. 11 ilimizi etkileyen asrın felaketi bizlere, sağlam yapılarla felaketin önüne geçmenin mümkün olduğunu göstermiştir. Yapı stoğumuzu yenilemek için elimizdeki en etkin çözüm, kentsel dönüşümdür. Kentsel dönüşüm meselesi, Türkiye için bir hayat-memat meselesidir. İnsanların evlerinin başlarına yıkılmaması için en dayanıklı, son teknoloji ile yapılmış ve estetik açıdan şehirlerimizin dokusunu koruyan ve destekleyen yapılar inşa etmeliyiz. Bu konuyu ideolojik saplantılara kurban veremeyiz. Depreme hazır şehirler, Türkiye'nin geleceğini kurtaracaktır. Türkiye'nin dört bir yanında depreme hazırlık konusunda kapsamlı ve kararlı adımlar atmaya devam edeceğiz. Yerinde dönüşümü teşvik edecek ve devlet-vatandaş iş birliğini güçlendireceğiz. Bütün bunların yanında ayrıca şu anda çok güçlü bir AFAD'a sahibiz. AFAD'ımız bütün birimleriyle çalışıyor. İşte İstanbul'daki depremde ben de ilk gün hemen İstanbul merkeze gittim. Çalışmaları arkadaşlarla beraber yürütelim dedik. O gün ilgili bütün arkadaşlar Kağıthane'deki merkeze geldiler. Orada gerekli koordinasyonu yaptık ve çalışmayı yürüttük. Sağ olsunlar bütün tedbirleri almak suretiyle adımları atmışlar. Dedik, buradan bir Hasbahçe'ye inelim, vatandaşın oradaki durumunu görelim. Baktık ki vatandaş, çadırlarla Hasbahçe'de konaklamış. Orada çoluk çocuk birlikte oturuyorlar. Sağ olsun Kağıthane Belediyemiz onlara orada yemek ikram etti. Sonra biz de onlarla beraber olduk. Geç saate kadar beraberce hasbihal ettik. Orada sadece Kağıthane'nin halkı yoktu. Kağıthane dışından da vatandaşlar gelmişti. Onlar da orada, o masalarda yerlerini aldılar. Deprem anı bir korkudur, geliyor geçiyor. Fakat tedbirlerimizi her an almamız lazım. Tedbirle iç içe olmaya mecburuz. Bu konuda hocalarımız televizyonlarda uyarıyorlar. Tedbirlerin ne tür olması lazım, bu konularda çeşitli bilgiler veriyorlar. Ama her geçen gün halkımızın bilinci daha da artıyor. Bu bilinçlenme ile beraber de yaşam devam ediyor. Allah yar ve yardımcımız olsun.