Takvim Foto Arşiv
27 Şubat 2025 tarihinde, terör örgütünün kurucu önderi tarafından yapılan "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı" kapsamında PKK'nın silah bırakmasıyla birlikte örgütsel varlığının feshedilmesi istenmiştir.
Bu çağrı esas itibariyle talimatla bezenmiş ve belgelenmiş bir çağrıdır.
SURİYE'NİN SİYASİ VE TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ TESCİLLENDİ
Suriye Arap Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ile PYD/YPG elebaşının 10 Mart tarihinde Şam'da imzaladıkları 8 maddelik anlaşma metiniyle mühim bir eşik aşılmış, komşu ülke Suriye'nin siyasi ve toprak bütünlüğü tescillenmiştir.
Ülkemiz aleyhine beşinci kol faaliyeti yapan ücretsiz ajan provokatörlerin saptırmaları ve suyu bulandırma çabaları devamlı ilerleyiş halinde olsa da, malum ve vaki gerçek YPG/PYD/(SDG)'nin kendini feshederek silah bırakmış olmasıdır.
Suriye'nin kuzeydoğusundaki sivil ve askeri kurumların, sınır kapılarının, havaalanlarının, petrol ve doğal gaz sahalarının Suriye Arap Cumhuriyeti'ne entegre edilecek olması, Kürt toplumunun Suriye devletinin ayrılmaz bir parçası olarak tanınması ve geçici anayasanın kabulü edilmesi inkarı ve ihmali olmayacak ciddi gelişmelerden bazılarıdır.
PKK'nın ise derhal ve hiçbir şart ileri sürmeksizin 27 Şubat çağrısı doğrultusunda kongresini toplayarak feshini kararlaştırması, kanlı silahların teslimini bir an evvel yapması ertelenemez ve geciktirilemez bir gündem konusudur.
Geçmişte, PKK'nın kuruluş manifestosunda hedefi "Bağımsız Birleşik Kürdistan"a ulaşmaktır.
Federasyon, otonomi, özerklik, demokratik Cumhuriyete katılım gibi seçenekler o dönemde yoktur.
Bunlar müteakip yıllarda Türkiye düşmanlarının dayatma ve telkinleriyle alternatif seçenekler olarak tezahür etmiştir.
Bu karanlık ve hain hedeflere ulaşmak için yürütülecek strateji "uzun süreli halk savaşı", buna ulaşmanın mekanizmaları "parti-cephe-ordu" yapılanması, hedefe ulaşmanın silahlı yöntemi ise sırasıyla "silahlı propaganda" ve sözde "gerilla savaşı"dır.
KURUCU ÖNDER ELEŞTİRİLERİNE YANIT
27 Şubat İmralı açıklamasıyla PKK'nin anlam yoksunluğu, aşırı tekrara yol açması, dolayısıyla ömrünü benzerleri gibi tamamladığı ve feshinin gerekli olduğu netleşmiştir.
Takvim Foto Arşiv
Kurucu önder ifadesinden rahatsız olan, bu tanımlamayı istismar eden, üstelik Milliyetçi Hareket Partisi'ne haksız ve hayasız şekilde saldırıya geçenler evvelemirde bu sıfatın bize ait olmadığını, patentinin bizde bulunmadığını, örgütsel ve ideolojik bir adlandırmadan başka da bir manaya gelmediğini biliyor olsalar bile bilmezliğe yatan ucuzlaşmış ve koflaşmış şarlatan tiplerdir.
Nitekim PKK'yı kuran ve kumanda eden teröristbaşı Abdullah Öcalan, aynı zamanda örgütün kurucu önderidir.
Kim ne derse desin aleni ve aşikâr gerçek budur.
CHP'nin ve yandaş televizyon kanallarının terörsüz Türkiye hedefini sabote etme gayesi, diyalog kanallarını baltalama gayreti maalesef gözle görülecek kadar açıktır ve açıktadır.
Dil ve üslup çoraklığıyla birlikte fikri ve siyasi çarpıklık CHP'yi Türkiye'nin karşısında sivrilen bozguncu bir odağa dönüştürmüştür.
Bu nedenle CHP yönetimi aklıselim çizgiye gelmedikçe, maşeri vicdanın kabulleneceği makul ve muhterem bir siyaset ahlakına sahip olmadıkça Milliyetçi Hareket Partisi tarafından dikkate ve itibara alınması söz konusu olmayacaktır.
Demokrasi devriminden bahsedenler, icazetli tek kişinin oylanacağı, tek kişinin katılacağı karikatür mahiyetli bir önseçimi demokrasinin ilkeleriyle nasıl bağdaştırdıklarını, bunun neresinin demokrasi devrimi olduğunu izah etmeleri tutarlılık gereğidir.
"CHP YÖNETİMİ YİNE BALTAYI TAŞA VURDU"
Türkiye Cumhuriyeti'nin yakın tarihindeki en göz alıcı yüksek demokrasi örneği bir yanda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin milli irade marifetince tescili, diğer yanda da Sayın Cumhurbaşkanımızın aldığı oy seviyesidir.
CHP Genel Başkanı ve çıkarcı yönetimi yine baltayı taşa vurmuştur.
Ne yapsalar beyhudedir, terörsüz Türkiye'nin doğuş müjdesini karartamayacaklardır.
DEM PARTİ ZİYARETİ ÖNCESİ FLAŞ SÖZLER
DEM Parti heyetinin siyasi partilerle bir program çerçevesinde görüşmesi, terörsüz Türkiye mücadelesine destekleri takdire şayandır.
Hiç kuşkusuz DEM Parti heyetinin Milliyetçi Hareket Partisi'ne yarın gerçekleştireceği ikinci ziyaretinde de olmayı ve karşılık görüş alışverişinde bulunmayı arzu ederdim.
Fakat partimizi temsilen görevlendirilen arkadaşlarım inanıyorum ki şahsımı aratmayacaklar, düşüncelerimizi berrak ve temiz bir mizaçla muhataplarına anlatacaklardır.
Bu vesileyle değerli dava arkadaşlarımı ve DEM parti heyetini selamlıyor, terörsüz Türkiye seferberliğimiz kutlu olsun diyorum.
Yanlış anlamaları tetikleyecek, kırılgan ortamı hırpalayıp sarsacak her türlü açıklamadan özenle kaçınılması gerektiğini düşünüyorum.
Gideceğimiz daha uzun bir yol vardır.
Denizi geçip de derede çırpınmanın bir manası yoktur.
Birbirimize Çanakkale ruhuyla sarılmamız milli varlığımızın topluca muhafazası ve müdafaası adına manevi bir vecibedir, milli bir görevdir.
Önümüzdeki günlerde bir yanda Nevruz Bayramı, diğer yanda Ramazan Bayramı kutlanacaktır.
Allah'tan dileğim her günümüzün bayram olması, ülkemizin bayram yerine dönmesidir.
Kalpleri pırıl pırıl, adeta dalgasız deniz olan aziz millet evlatları yeni emperyalizmin kalleş pusularına ve kanlı tuzaklarına düşmeyecek, Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyeti milli birlik ruhuyla ve bin yıllık kardeşlik şuuruyla sonsuza kadar var olacaktır.