Esenyurt'taki tekel bayii cinayetinde ilk duruşma görüldü! Tarık Özer'den görüntülerin aksine ifade: Ayaklarına sıktım öldürme niyetim yoktu

Son dakika haberleri... Türkiye'nin günlerce konuştuğu Esenyurt'taki tekel bayii cinayetinde sanıklar yargılanmaya başlandı. Yunus Emre Erzen ve Batuhan Bayındır'ın ölümüne, Yusuf Erzen'in de yaralanmasına neden olan olayda Tarık Özer'den görüntüleri yalanlayan bir savunma geldi. Murat Özer, öldürme kastının olmadığını ve Yunus Emre Erzen ile Yusuf Erzen'in ayaklarına sıktığını çıkarken de dolaplara ateş ettiğini söyledi. Bir diğer sanık Murat Özer, ise Yunus Emre Erzen'in kafasına vurduğu şişenin tesadüfen eline geçtiğini ifade etti. Öte yandan baba Cantürk Erzen'e sanık ailesinin avukatı Kerim Bahadır Şeker söz alarak “Size 3. kişi vasıtasıyla 40 milyon TL, 13 yaşında erkek çocuğu ve 11 yaşında kız çocuğu teklif edildi mi ? Kız çocuğunu 18’ine gelince istersen gelin yap denildi mi? ” diye sordu. Erzen kendilerine böyle bir teklifin yapıldığını ancak kabul etmediklerini söyledi.

Giriş Tarihi 19 Şubat 2024, 12:58 Güncelleme 19 Şubat 2024, 16:28
Esenyurt’taki tekel bayii cinayetinde ilk duruşma görüldü! Tarık Özer’den görüntülerin aksine ifade: Ayaklarına sıktım öldürme niyetim yoktu

İÇİNDEKİLER

Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya sanıklar Tarık Özer, Murat Özer, Azat Özer ve Servet Özer tutuklu bulunduğu cezaevinden Ses Görüntülü ve Bilişim Sistemi(SEGBİS) aracılığıyla bağlandı.

Duşmaya tutuksuz sanık Adem Kılıç, Ercan Topçu, Hüsamettin Ahmetoğlu, şikayetçi Cantürk Erzen ve taraf avukatları katıldı.



"OĞLUMUN VURULDUĞUNU DÜŞÜNEREK O ANKİ HALLE HEDEF ALARAK AYAĞINDAN VURMAK İSTEDİM"
Tutuklu sanıklardan Tarık Özer savunmasında, "Cantürk Erzen'i 2015 yılından beri tanıyorum. Kendisiyle ticari ilişkim ve arkadaşlığımız vardır. Olaydan 3-4 ay önce 70 bin ton demir aldılar. Karşılığında çek verdiler. Çeklerden birini ödediler diğerini ödemediler. 625 bin liralık çek için ödeme emri gönderttim. Olay günü şirketimden marinaya gittim. Orada kardeşim murat ve arkadaşlarım geldi. Akşam saatlerinde Cantürk Erzen sosyal medya hesabından benim gönderdiğim ödeme emrini paylaşarak küfürlü sözler söylemiş. Bende kardeşim Murar Özer'e gösterdim bu paylaşımı. Sonra kalktık kardeşimle birlikte giderken çevremizden arkadaşlarımız aradı Cantürk Erzen'in paylaşımlarını söylediler. Bende onu takmadığımı söyledim. Oturduğumuz sitenin önüne geldiğimizde gelen telefonlar artınca bizde Cantürk Erzen'i bu paylaşımları kaldırması için kardeşim Murat aradı.

Cantürk telefonu açmadı dönüşte yapmadı. Tekel bayiisinde olduğunu düşünerek gidip konuşmak istedik. Tekel bayiisine girince 3 kişi vardı. Yunus ve Yusuf Erzen'i tanıyordum. Batuhan Bayındır'ı tanımıyordum. Servet bizimle gelmedi. Kim haber verdi onuda bilmiyorum. Paylaşımları görüp gelmiş olabilir. Biz Yunus Emre'ye babasını sorduk oda 'ne yapacaksın babamı' diye karşılık verdi. Kardeşim Murat'ta 'baban bize hakaret etmiş çağır gelsin konuşalım' dedi. Sonra kardeşimle Yunus Emre Erzen'de sürtüşmeye başladı. Bende Batuhan Bayındır'la Yusuf Erzen'i kavganın büyümemesi için kollarımı açarak engelledim. Ben sırtım dönükken silah sesi duydum. Oğlumda 'baba baba' diye bağırınca kardeşimin vurulduğunu gördüm yerdeki kanlardan. Oğlumun seslenişini duyunca oğlumun vurulduğunu düşünerek o anki halle hedef alarak ayağından vurmak istedim. Yunus Emre'nin silahını bırakması için ayaklarından vurmak için ateş ettim" dedi.



DOLAPLARA ATEŞ ETTİM
Tarık Özer savunmasının devamında "Yusuf Erzen eli belinde üzerime doğru gelince 2-3 el bacağına doğru ateş ettim. Tekrar döndüğümde elindeki silahı bırakmayınca ben tekrar ayağına bir el ateş ettim. Sonra kardeşim beni tutup dışarı çıkartırken arkamızdan ateş etmesinler diye rast gele dolaplara ateş ettim. Benim orada öldürme kastım yoktur, ben kardeşimi ve oğlumu korumak için ateş ettim. Kardeşimi tedavi için hastaneye bıraktık. Sonra eve gidip üstümü değiştirmek için arkadaşım Adem evime yakın bir yere bıraktı. Büyükçekmece'deki eve geçtim, oraya oğlum Azat geldi. Oğlumla orada teslim olmak için konuştuk.

Rast gele bir binanın önünde birinden telefonu istedim polisi aradım kendimi ihbar ettim. Polisler geldi bizi götürdü sonrada tutuklandık. Ben silahımı olay günü arabada bırakmıştım. Ben oraya gidip öldürme yaralama kastım yoktu. Olay bir anda kendiliğinden gelişti. Oğlumun ve kardeşimin öldürüldüğünü düşünerek o anki korku ve panikle haraket ettim. Benim Yunus Emre Erzen'i öldürme kastım yoktu. Batuhan Bayındır olay anında yere düştü. Bayındır, Yunus Erzen'le karşı karşıyaydı. Yunus'un yere düştüğü anla Batuhan'ın yere düştüğü an aynıdır. Benim Batuhan'ın ölümüyle alakam yoktur. Batuhan'ın Yunus'un silahından çıkan kurşunla öldüğünü düşünüyorum. Bayındır ailesiyle ailem tarafından görüşme yapıldığını, arabuluculuk süreci yürütüldüğünü biliyorum. Ailemde Bayındır ailesiyle uzlaştıklarını, helalleştiklerini söylediler" dedi.



"OLAYDA BİZİM MAĞDUR OLMAMIZ GEREKİRKEN ŞİMDİ BURDAYIZ"
Sanıklardan Murat Özer savunmasında, "Ben Cantürk Erzen'i 2009 yılından beri tanırım. Bir husumetim yoktur. 2022 yılına kadar ilişkimiz devam etmiştir. Benim yaptırdığım bir binanın işlerini de kardeşimle aynı sektörde olmalarına rağmen Cantürk'e verdim. Cantürk'le kardeşim arasında bir demir ticareti olmuş benim haberim yoktu bundan. 1 milyon 300 binlik bir çek vermiş Cantürk, bunun bir çekini vermiş diğer çeki ödememiş. Kardeşimde diğer çekin ödenmesi için oğlunu ve kendisini aramış. Ben olay günü Marina'da otururken Cantürk abimin ona gönderdiği evrakı paylaşarak küfürler etmiş. Kardeşim bana gösterince şaşırdım. Cantürk'ün telefon numarasını sildim ve marinadan kalkarak evime geldim. Abimle aynı sitede oturuyoruz. Abimin de arkamdan siteye geldiğini gördüm. Bu durumu konuştuk, yarın sabah daha detaylı konuşalım dedim. Sonra Cantürk Erzen'i aradım ama açmadı. Abim de Cantürk'ün tekel bayiisinde olabileceğini söyledi. Ben isteksiz olmama rağmen abim tek gitmesin diye beraber gittik. Biz uzlaşı sağlamak için oraya gittik. Yolda giderken Azad Özer'in dürümcüde olduğunu öğrenince onu da aldık giderken. Yolda Servet Özer'i aradım paylaşımlardan bahsettim. Servet Özer'i ben gelmesi için aramadım teklifte bulunmadım. Tekel bayine gittiğimizde içerde 3 kişi vardı. Yunus Emre Erzen'i tanıyordum. Yunus Emre'yle samimi bir ilişkimiz vardı.

Yunus Emre içeri girince tavırlı, agresif cevaplar verince bir de gözüyle arada silahına bakıyordu. Alkol bardağını gördüm. Ben kendisinin bize ateş edeceğini düşündüm. Sonra Yunus Emre'nin omzuna elimi koyarak babanı çağır dedim bana sert ve kinayeli cevap vererek elimi itekledi. O sırada silahı alıp bizi vuracaktı. Ben kendi ruhsatlı silahım vardı. Benim Yunus Emre'ye zarar verme isteğim yoktu. Orada tesadüfen elime geçen şişeyle kafasına vurdum ona engel olmak için. Yunus Emre'ye engel olamadım, silahını tutmasam beni vuracaktı. Yunus Emre yerde bir kaç kez ateş etti. Ben abimin olay yerinde ateş ettiğini bile bilmiyordum. Silahının olup olmadığını da bilmiyordum. İzlediğim görüntülerde Azat beni korumaya geliyor, Azat istese benim silahımı alıp vurabilirdi ama zarar vermek istemedi. Abim silah kullanmayan insan o an benim ve oğlunun vurulduğu düşüncesiyle panikle ateş ediyor. Ben engel olmaya çalıştım dışarı çıktık. Hastaneye gittim. İddianamede kan gütmeden bahsedilmiş. Biz kan gütmedik. Onların düğününe cenazesine gittik. Bizim olayda öldürme kastımız yoktu. Olayda bizim mağdur olmamız gerekirken şimdi buradayız. Olay günü ayağım kırılsaydı oraya gitmeseydim. Keşke Cantürk o küfürleri paylaşmasaydı" ifadelerini kullandı.

"OĞLUMDAN NE İSTEDİNİZ?"

Maktul Batuhan Bayındır'ın annesi mağdur Huriye Bayındır ise, "Benim oğlumdan ne istediniz? Olayla alakası yok. Arkadaşının yanına gitmiş. Ne istediler? 7 aydır ne çektiğimi kimse bilmiyor. Ellerini vicdanına koysunlar. Nasıl bir baba evladını katliam için götürüyor? Bana bunun cevabını versinler. Bana hesap versinler. Benim oğlum ev geçindiriyordu. Devletime bırakıyorum. Şikayetçi değilim ama bana hesap versinler" dedi.

Maktulün babası Mustafa Bayındır ise "Oğlumun ölüm sebebi sadece orada olmaktı. Karşı tarafı tanımayız. Biz büyük bir erdemlik yapıp barış yaptık, şikayetçi değiliz. Biz hiçbir şey almadık. Annesine bir tane ev vereceklerini söylediler. O kadar. Bizi de daha fazla rencide etmesinler" dedi.

"40 MİLYON TL, 13 YAŞINDA ERKEK, 11 YAŞINDA KIZ ÇOCUK..."

Cantürk Erzen ise oğlu Yunus Emre Erzen'i öldürenlerden şikayetçi olduğunu söyleyerek "Bana gönderilen icra ödeme emrine tepki gösterdim ama sanıkların söylediği gibi konuyla ilgili ağır küfürlü paylaşımlar yapmadım. Ben onlara küfür etmedim. Başkaları onları şişirdi. Siz demir tüccarı mısınız? Tefecisiniz. Allah size inşallah daha kötüsünü gösterecek. Bana barış diyorlar. Ben mahkemeye çıkıp davacı değilim diyecekmişim. Benim oğlumu öldürdünüz ya. Ben küfür etmişim, mesaj atmışım. Ben paylaşımları yaptıktan sonra kaldırdım. 3'ünüz çocuğun üstünden geçiyorsunuz, kafasını dağıtmışsınız. Öbür çocuk ölmüş suçsuz" dedi.

Müşteki Erzen beyanda bulunduğu sırada ailenin avukatı Kerim Bahadır Şeker söz alarak "Size 3. kişi vasıtasıyla 40 milyon TL, 13 yaşında erkek çocuğu ve 11 yaşında kız çocuğu teklif edildi mi ? Kız çocuğunu 18'ine gelince istersen gelin yap denildi mi? " dedi. Erzen kendilerine böyle bir teklifin yapıldığını ancak kabul etmediklerini söyledi.



İDDİANAMEDEN
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede 28 Temmuz 2023'de saat 23.30 sıralarından meydana gelen tartışma ve ateşli silahla ateş edilmesi sonucunda Yunus Emre Erzen ve Batuhan Bayındır'ın hayatını kaybettiği anlatıldı. Olay günü şüpheli Murat Özer ve Tarık Özer'in, Cantürk Erzen aleyhinde avukatları aracılığıyla icra takibi başlatması üzerine Cantürk Erzen'in şüpheliler Samet Özer, Murat Özer ve Tarık Özer'e yönelik yaptığı paylaşımda, "Lan şerefsizler ben paranızı mı? Vermedim bana dava açıyorsunuz. Beni bu saatten sonra siz öldürürsünüz bu da yapabilirsenizö yazdığı kaydedildi. Paylaşım sonrasında Murat Özer, Tarık Özer, Azat Özer ve Servet Özer ile birlikte Cantürk Erzen'i aramak için Tekel bayine gittiği anlatıldı. Şüphelilerinin Tekel bayine gittiğinde dükkan içerisinde Yunus Emre Erzen, Yusuf Erzen ve iki ailenin husumeti ile alakası olmayan Batuhan Bayındırın olduğu kaydedildi. Şüphelilerin Cantürk Erzen ile görüşmek istediği, Yunus Emre Erzen'in ise babasını çağırmak istememesi nedeniyle tartışmanın başladığı fezlekede yer aldı. Sözlü tartışma esnasında Yunus Emre Erzen'in kasanın altında bulunan silahı alarak Murat Özer'in ayaklarına iki el ateş ettiği, daha sonrasında silahlı olayın meydana geldiği kaydedildi. Olay sonrasında Yunus Emre Erzen ve Batuhan Bayındır'ın hastanede hayatını kaybettikleri belirtildi. Adli Tıp Kurumu tarafından hazırlanan raporda Yunus Emre Erzen'in vücudunda 9 adet mermi girişi olduğu, Batuhan Bayındır'ın vücudunda ise 2 adet mermi girişi olduğu yer aldı.



"ERKEKSEN DÜKKANA GEL PARANI AL"
Fezlekede Batuhan Bayındır'ın ailesinin maddi ve manevi tazminatlarını aldıkları gerekçesiyle şikayetinden vazgeçtiği ancak Yunus Emre Erzen'in ailesinin şikayetinin devam ettiği anlatıldı. Fezlekede bilgi sahibi olarak beyanı alınan Tarık Özer'in eşi Yadigar Özer, eşinin demir tüccarı olduğunu ve 20 gün önce ticaret yaptığı bir kişinin çekini ödemediği, bu nedenden dolayı icraya verdiği, bu kişinin whatsapp'dan hakaret içerikli paylaşımlar yaptığını, "Erkeksen dükkana gel paranı al" şeklinde mesaj attığını söyledi.



SULH YAPMAK İÇİN GİTTİK
Şüpheli Murat Özer'in savunmasında özetle, müşteki Cantürk Erzen'in ağabeyi Tarık Özer'e borcunu ödememesi üzerine Tarık'ın Cantürk'ü icraya verdiğini, bu sebeple olay günü Cantürk Erzen'in Whatsapp'tan hakaret içerikli durum paylaşımı yaptığını, kendilerinin de sulh yapmak için Cantürk Erzen ile konuşmak istediklerini söyledi. Özer savunmasının devamında Tekel bayisinde Yunus Emre Erzen'in agresif şekilde davranması üzerine sakinleşmesi için elini omzuna koyduğunu, Yunus Emre'nin elini ittiğini ve kasanın altındaki silaha yöneldiğini, bunun üzerine silahı almaması için kendisini engellemek için Yunus Emre'yi ittiğini ve kafasına içki şişesiyle vurduğunu, Yunus Emre'nin kasanın altından silahı alarak kendisinin ayaklarına doğru 3-4 kez ateş ettiğini ancak 2 kurşunun ayağına isabet ettiğini, diğer şüphelilerin kendisine yardım etmek ve Yunus Emre'yi engellemek için müdahale ettiklerini, olayda kendi silahını kullanmadığını ifade etti.



SANIKLAR İÇİN İSTENEN CEZALAR
İddianamede, tutuklu sanıklar Tarık Özer, Murat Özer, Azat Özer ve Servet Özer'in, Yunus Emre Erzen'e yönelik "tasarlayarak kan gütme saikiyle kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, Batuhan Bayındır'a yönelik "kasten öldürme" suçundan müebbet, Yusuf Erzen'e yönelik "tasarlayarak kan gütme saikiyle kasten öldürmeye teşebbüs" suçundan 13 yıldan 20 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istendi. Sanıkların ayrıca, "kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından tehlikeli olacak biçimde ya da kişilerde korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda silahla ateş etmek veya patlayıcı madde kullanmak" suçundan 6'şar aydan 3'er yıla kadar, "ruhsatsız silah bulundurmakö suçundan da 1'er yıldan 3'er yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi.



İddianamede, tutuksuz sanıklar Adem Kılıç, Erdal Adıyaman, Ercan Topcu, Vedat Erkin, Nimetullah Özer, Hüsamettin Ahmetoğlu'nun da "suçluyu kayırma" suçundan 6'şar aydan 5'er yıla kadar hapisle cezalandırılmaları gerektiği belirtildi.

TAKVİM UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN