TÜRKİYE NÜFUSU 2007 YILINDA 70,6 MİLYONDU
Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) ise "Nüfus Hizmetleri Kanunu" çerçevesinde kuruldu. Bu kapsamda öncelikle ülke genelindeki tüm adres bilgilerinin kaydedildiği "Ulusal Adres Veri Tabanı (UAVT)" oluşturuldu.
Daha sonra, Türkiye'de ikamet eden ülke vatandaşlarının adresleri, Merkezi Nüfus İdaresi Sistemi (MERNİS) veri tabanındaki kimlik numarası, yabancı uyruklu kişilerin adresleri ise pasaport numarası ile eşleştirildi.
Söz konusu sistemin hayata geçirildiği 2007 yılında ülke nüfusu 70 milyon 586 bin 256 kişi, nüfus yoğunluğu 92 olarak hesaplandı.
YILLIK NÜFUS ARTIŞ HIZI GERİLEDİ
Cinsiyete göre nüfusa bakıldığında, erkek nüfusu 1927'de 6,6 milyon, 1935'te 7,9 milyon, 1950'de 10,6 milyon, 2000'de 34,3 milyon, 2007'de 35,4 milyon oldu. Kadın nüfus ise söz konusu yıllarda sırasıyla 7,1 milyon, 8,2 milyon, 10,4 milyon, 33,4 milyon, 35,2 milyon olarak kaydedildi.
Geçen yıl ise erkek nüfusun 42 milyon 734 bin 71, kadın nüfusun 42 milyon 638 bin 306 kişi olduğu görüldü.
Yıllık nüfus artış hızı 1935'te binde 21,1, 1950'de binde 21,7 olurken bu oran 2000 yılında binde 18,3'e geriledi. Söz konusu oran geçen yıl binde 1,1 olarak kaydedildi.
YAŞLI NÜFUS İLK KEZ ÇİFT HANEYİ GÖRDÜ
Yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranı, 2023'te yüzde 10,2'ye çıkarak Cumhuriyet tarihinde ilk kez çift haneyi gördü. Yaşlı nüfusun ilk kez çift haneyi görmesinin ardından akıllara Başkan Erdoğan'ın yıllardır tavsiye ettiği "En az 3 çocuk yapın" sözü geldi.
ATATÜRK EN AZ 6 ÇOCUK DEMİŞTİ
1927'de nüfusumuz 13 milyon 300 bindi. Cumhuriyetin ilk yıllarında da tıpkı Başkan Recep Tayyip Erdoğan gibi Mustafa Kemal Atatürk de nüfusu artıracak teşviklerde bulunmuş ve ailelere "En az 6 çocuk" demişti.
Tarihin gizli yapraklarında kalan bu bilgiden bihaber olan bazı kesimler Erdoğan'ın "3 çocuk" talebine itiraz etmiş, hatta küçümsemişlerdi. Yokluğun kol gezdiği, büyük bir savaştan yeni çıkmış ülkemizde Atatürk'ün 6 çocuk istemesi boşuna değildi elbette. Atatürk o dönemlerde şöyle diyordu: "Vatanın mesnedi evlatlarıdır. Nüfusumuzun kesreti istikbalin en büyük mübeşşiridir. Bu sebeple çok çocuklu aileler vatani görevini yapan muhterem vatandaşlardır."
Marmara Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Coğrafya Bölümü'nde görev yapan Prof. Dr. Cemalettin Şahin, cumhuriyetin ilk yıllarında uygulanan nüfus politikalarıyla ilgili dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Sabah'ta yer alan habere göre, Türkiye'nin 1927'de 13 milyon nüfuslu ve kilometre kareye 18 kişinin düştüğü bir ülke olduğunu belirten Şahin, "Cumhuriyet'in ilanından sonra yeni kurulan Türk devleti nüfus meselesine büyük önem verdi. Cumhuriyetin ilk yıllarında ülkede nüfusun artması yönünde genel bir kanaat hakimdi. 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet'in ilan edilmesinin ardından kurulan yeni devlet kapsamlı bir nüfus politikası izledi. Nüfusun artması arzu edilmiş olmakla birlikte doğrudan bu konuyla ilgili nüfus planlaması vb isimle bir kanun çıkarılmış değildi. Ancak nüfus artışına etki edebilecek bazı kanuni düzenlemeler ve kamuoyu oluşturmaya yönelik çeşit faaliyetlerle bu sağlanmaya çalışılmıştır. Çünkü geniş topraklara sahip olan Türkiye'de 13.6 milyonluk nüfus, zamanın yöneticileri tarafından dönemin şartları içinde tehlikeli denebilecek kadar az bulunuyordu. Doğal olarak bu durumda nüfusu attırmak için çeşitli politikalar geliştirilmeye başlandı. İsmail Hakkı Baltacıoğlu, Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın İstanbul Darülfünun heyetini 11 Şubat 1924 günü İzmir'de kabulü ve nüfus meselesi üzerindeki görüşlerini şöyle aktarmaktaydı: '...Cesaret ettim, nüfus siyasetimiz bahsini açtım. Gazi'nin bu bahse ne derece büyük ehemmiyet verdiğini gözlerinin keskin pırıltısından anlıyordum. O gece, yüz milyonluk Türkiye! Sözünü birkaç defa duymuştum.' Nüfus artışı devletin temel gayelerinden biriydi. Bu amaç, Cumhuriyet'in onuncu yılı için bestelenen, Onuncu Yıl Marşı'nda dile getiriliyor 'On yılda on beş milyon genç, yarattık her yaştan' deniyordu. Nüfus, sadece savaştan çıkan Türkiye'nin sorunu değildi. Geleceği kurma meselesi için önemliydi." dedi. Şahin, devletin Cumhuriyet'in ilk yıllarındaki nüfus politikasıyla ilgili şu ifadeleri kullandı:
ÇOCUK DÜŞÜRMEK YASAKLANMIŞTI!
"Türk Ceza Kanunu'nda (1926); çocuk düşürme veya düşürtme eyleminin yasaklanması, Köy Kanunu (1924), Belediyeler Kanunu (1930) ... Bu kanunlar temelde halk sağlığının korunması ve genel ölüm oranlarını düşürmeye yönelik yasal önlemler olup, devletçe alınmış nüfus artırıcı tedbirlerdir. Bu konudaki en önemli kanuni düzenleme Umumi Hıfzıssıhha Kanunu (1930)'dur. Bu kanunla; doğum, sağlık, ana ve çocuk sağlığı, doğum yapan kadınların çalışma şartları, emzirme izni, sütannelik, çocuk ölümlerinin azaltılması. Aşı mecburiyeti gibi çeşitli düzenlemeler yapıldı."
GÜRBÜZ ÇOCUK YARIŞMALARI DÜZENLENDİ
"Bu dönemde çıkan gazete ve dergilerde nüfusun artmasına yönelik halka telkinlerde bulunulduğu, Gürbüz Türk Çocuğu Dergisi ve Ankara halkevinin yayın organı olan Ülkü dergisinin bu konuda yayın yaptığı görülür. Gürbüz Türk Çocuğu Dergisi 1926-1928 arasında 27 sayı Osmanlı Türkçesiyle, Kasım 1928 tarihinden sonra yeni Türk alfabesiyle yayın hayatına devam etti. Himaye-i Etfal Cemiyeti yayınıdır. Dergi 1935 yılında basılan 108. sayısına kadar bu isimle basıldı. Daha sonra 'Çocuk' ismini aldı.
Atatürk döneminde nüfusun arttırılması amacıyla, halkın bilinç düzeyini yükseltecek ve aileleri çok çocuklu olmaya teşvik edecek çeşitli faaliyetler tertip edildi. Bunlardan biri de Türkiye Himaye-i Etfal Cemiyeti (Çocuk Esirgeme Kurumu) himayesinde düzenlenen Gürbüz Çocuk Müsabakaları'dır. 1926'da Gürbüz Türk Çocuğu Dergisi 2. sayısında Gürbüz Çocuk Müsabakası ilanıyla gündeme gelmişti. Bu yarışmaya katılıp Gürbüz Türk Çocuğu Dergisi'nde yayınlanan gürbüz çocuk örnekleri, Türkiye'nin nüfus sorununu çözmek; ekonomik, sıhhi, kültürel ve sosyal yetersizliklerden dolayı bebek ve çocuk ölümleriyle mücadelede toplumsal bilinci oluşturmaya katkıda bulundu."
6 VE ÜZERİ ÇOCUĞA NAKDİ MÜKÂFAT
"Umumî Hıfzıssıhha Kanunu'nun nüfus artışını teşvik eden en dikkat çekici maddesi 156. maddesidir: Hayatta 6 veya 6'dan fazla çocuğu olan kadınlara devletçe nakdi mükâfat verilmesi. Arzu edenlere madalya da verilebilecekti. Kendi isteği ve hareketi ile çocuk düşüren ya da başkasına düşürten, aracı olanlar cezalandırılır. Belli sürelerle görev yapmış olan memurların çocuklarından ilkine yarı, diğer çocuklar ise ücretin üçte biri alınarak yatılı okullara kabul edilecekti. On yıl hizmet etmiş ¥bir memurun ise 1 çocuğunun parasız, diğer çocuklarının yarı ücretle yatılı okullara kabul edileceği kararlaştırılarak memurların çocuk sahibi olmaları teşvik edildi.
İTALYAN AİLELER ÖRNEK VERİLDİ
"Cumhuriyet gazetesi o dönemde, çok çocuklu ailelerin resimlerini neşretti. Gazete bu yoldaki mesaisini bütün memlekete teşmil etmek ve bu neşriyatı neticesinde ortaya yeni meseleler atmak niyetindedir. Cumhuriyetin bir aileye çok çocuklu denilmek için altı veya daha ziyade çocuk esasıdır. 4 Şubat 1928 tarihli bir haberde '10-12 çocuklu ailelerin memleketi' başlığı altında kalabalık bir İtalyan ailesinin fotoğrafı yayınlanıp, İtalyanların nüfus artışı konusundaki hassasiyetlerine değinildi. Gazetede, bu manzaraya gıpta etmemenin mümkün olmadığı, her Türk annesinin böyle düşündüğü anda, Türkiye'nin yarınlarında aynı saadetin yaşanabileceği vurgulandı."