Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'tan yeni anayasa mesajı: "Vesayetçi anlayışı tümüyle tarihe gömecek"

Son dakika haberi! Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, katil İsrail'in Gazze'ye saldırıları ve Uluslararası Ceza Mahkemesi sürecine ilişkin konuştu. Tunç "Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin elinde yeterli delil var. BM soykırım sözleşmesindeki tüm unsurlar gerçekleşti." dedi. Yeni anayasayla ilgili reform iradesini koruduklarını bildiren Tunç, "Şimdi sıra, Türkiye Yüzyılı'nı, adaletin de yüzyılı yapacak, tüm bu demokratik reformlarımızı taçlandıracak, vesayetçi anlayışı tümüyle tarihe gömecek, yeni, demokratik, özgürlükçü, sivil ve kuşatıcı anayasayı hep birlikte yapma vaktidir. Yaşam hakkını, düşünce ve kanaat özgürlüğünü, inancı ve inandığını yaşama özgürlüğünü, aileyi, toplumu ve mülkiyet hakkını daha da koruyan bir anayasa yapmak milletimize olan borcumuzdur." değerlendirmesinde bulundu.

Giriş Tarihi 07 Aralık 2023, 11:31 Güncelleme 07 Aralık 2023, 14:13
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’tan yeni anayasa mesajı: Vesayetçi anlayışı tümüyle tarihe gömecek

İÇİNDEKİLER

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, 60'tan fazla maddeden oluşan bir yargı paketi üzerinde çalıştıklarını bildirdi.

Tunç, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunca (TİHEK) Türkiye Barolar Birliği (TBB) Konukevi'nde düzenlenen "Küresel İnsan Hakları Siyaseti-İnsani Trajediler, Değerler Yitimi ve Sistemsel Çöküş Sempozyumu"nun ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Bakan Tunç, Avrupa Parlamentosunun Türkiye Daimi Raportörü Nacho Sanchez Amor'un Gezi Parkı davasında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan Osman Kavala'yı ziyaretine ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine, davayla ilgili Türkiye'de verilen yargı kararı bulunduğunu, kararın Yargıtay tarafından onanıp kesinleştiğini hatırlattı.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) bu konuya ilişkin tavrının başından beri belli olduğunu anlatan Tunç, şunları söyledi:

"Orada nasıl bir siyasi süreç işlediğini hep beraber görüyoruz. AİHM, konuyu maalesef yargı boyutunun dışında tartışıyor. Dosyadaki deliller, işlenen suç, suçun mahiyeti, 10 yıl öncesini hatırlarsak Gezi olaylarının nasıl bir şiddet olayı olduğunu hep beraber yaşamıştık. Bir kalkışma hareketi söz konusuydu. Bu da Türk yargısı tarafından delilleriyle tespit edildi. Bağımsız yargımız kararını verdi. Yargıtay tarafından onandı. Dolayısıyla böyle bir süreç söz konusu. Bakanlar Komitesindeki görüşmeler devam ediyor. Yani o süreç kendi mecrasında sürüyor. Biz de Adalet Bakanlığı olarak Bakanlar Komitesinde görüşlerimizi ifade ediyoruz. Burada Türkiye'nin haklılığını ve bağımsız ve tarafsız Türk yargısının vermiş olduğu karara saygı duyulmasını, bu konunun siyasallaştırılmaması gerektiğini ifade ediyoruz."

"ULUSLARARASI CEZA MAHKEMESİNİN ELİNDE YETERLİ DELİL VAR"

Uluslararası Ceza Mahkemesinin (UCM), Gazze'ye ulaştırılan yardımların kasten engellenmesini savaş suçu olarak değerlendirilebileceği uyarısının sorulması üzerine Tunç, İsrail'in Gazze'de toplu katliam uyguladığını dile getirdi.

Soykırım Sözleşmesi'ndeki tüm unsurların Gazze'de gerçekleştiğini ifade eden Tunç, bölgede insanlık suçu işlendiğini bildirdi.

UCM'deki İsrail'e aleyhinde 2019'da açılan soruşturmanın hala sonuçlanmadığını belirten Tunç, şöyle devam etti:

"UCM'in elinde yeterli delil var. Soruşturma savcısının elinde İsrail'in bu katliamları gerçekleştirdiğine, savaş suçu işlediğine yönelik deliller var. Soruşturmanın 2019'dan bu yana uzaması manidar. Gazze'de 2 aydır süren bu katliamda ortaya çıkan deliller de aşikar. UCM'nin, başta Başsavcı Kerim Han olmak üzere ellerini çabuk tutmaları lazım. Çünkü orada bebek katliamı yapılıyor. Bebeklerin katledildiği bir dünyada insan haklarından, uluslararası hukuktan bahsetmek mümkün değil."

SOMALİ CUMHURBAŞKANININ OĞLUNUN KARIŞTIĞI TRAFİK KAZASI

Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud'un oğlunun İstanbul'da karıştığı trafik kazasına ilişkin soru üzerine Yılmaz Tunç, konunun soruşturma aşamasında olduğunu söyledi.

Görüntülere bakıldığında motosikletle giden kişiye arkadan çarpıldığının görüldüğünü, motosikletlinin ölmesi nedeniyle suç vasfının değişmesinin de söz konusu olduğunu anlatan Tunç, "İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığımız bunu mutlaka değerlendirecektir. Çünkü bir vefat var. Trafik kazası görüntülerine baktığımızda da bunu değerlendirecek olan Cumhuriyet Savcılığıdır. Bu noktada gerekli adli işlemler yapılacaktır. Hiç kimsenin şüphesi olmasın." dedi.

Hayatını kaybeden sürücüye Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dileyen Tunç, "Eğer ortada bir kusur varsa, suç varsa bunun mutlaka takipçisi olunacaktır. Sıfatı ne olursa olsun hiç önemli değil. Somali Cumhurbaşkanı'nın oğlu da olabilir, sıradan bir vatandaş da olabilir. Kim suç işlemişse kanun karşısında eşittir. Dolayısıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığımız da konuyu takip etmektedir." diye konuştu.

YENİ YARGI PAKETİ

Adalet Bakanı Tunç, yeni yargı paketine ilişkin soru üzerine, Yargı Reformu Strateji Belgesi ve İnsan Hakları Eylem Planı çalışmalarının 3-4 aydır sürdüğünü belirtti.

"Yargı Reformu Strateji Belgemiz ve İnsan Hakları Eylem Planı, Türkiye Yüzyılı'nın ilk belgeleri olacak." ifadelerini kullanan Tunç, "Sayın Cumhurbaşkanı'mız kamuoyuyla paylaştıktan sonra o hedefler doğrultusunda biz yasamayı ilgilendiren hususları milletvekillerimizin takdirine sunacağız, yürütmeyi ilgilendiren idari uygulamaları da yürütme olarak hangi bakanlığa düşüyorsa bunların bir hedef olarak gerçekleşmesi için gayret içerisinde olacağız." diye konuştu.

Söz konusu kanun paketine ilişkin çalışmaların sürdüğünü bildiren Tunç, düzenlemeler arasında yargı uygulamalarını ilgilendiren birçok hususun yer aldığını aktardı.

Yargı Reformu Strateji Belgesini beklemeden önce kanunlaşması gereken hususlar bulunduğunu ifade eden Tunç, "Şunu ifade edebilirim, 60'tan fazla maddeden oluşan bir paket söz konusu, taslak söz konusu. Milletvekillerimiz bunlara yenilerini ilave edebilir ya da uygun görmeyebilir. Takdir onların." dedi.

Özellikle cezasızlık algısını ortadan kaldıracak düzenlemelerin yapılması noktasında kamuoyunda büyük bir beklenti bulunduğunu, bu beklentinin karşılanması gerektiğini dile getiren Tunç, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Suç, işleyenin yanına kar kalmaması lazım. Yani 2 yılın altında cezaya hüküm giyen biri, koşullu salıverme süresiyle beraber denetimli serbestliği de dikkate aldığımızda hiç cezaevinde barındırılmadan tahliye oluyor. Bu da toplumda bir cezasızlık algısına neden oluyor. Bu anlamda denetimli serbestlik süresini otomatik 1 yıl şeklinde değil de bir oran getirerek, beşte 1 olabilir, bu tabii milletvekillerimizin takdirindedir. 1 ay cezası olanın bile 12 gün cezaevinde kalması gerekir diye düşünüyoruz. Bu bizim katıldığımız toplantılarda hep dile getirildi. Yine 2 yıl ceza alan birisinin özellikle koşullu salıvermesi 1 yıl. 1 yılın beşte biri denetimli serbestlik olduğunda da en az 9-9,5 ay gibi cezaevinde kalması, özellikle cezasızlık algısının ortadan kaldırılması açısından önemli diye düşünüyoruz. Teklif yasalaştığında cezası 5 yılın altındaki suçlar bakımından, bu suçları işleyenler bakımından cezaevinde kalma durumu söz konusu olacak."

TAZMİNAT KOMİSYONU

Adalet Bakanı Tunç, Anayasa Mahkemesince önce bazı kanunlara ilişkin iptal kararları verildiğini, ayrıca bazı hususlarda da düzenleme yapılması ihtiyacı bulunduğunu dile getirdi.

Söz konusu yasal düzenlemelere ilişkin takdir yetkisinin TBMM'de olduğunu hatırlatan Tunç, şunları kaydetti:

"Uzun süren yargılamalar, hak mahrumiyeti neticesinde vatandaşlarımız Anayasa Mahkemesine gidiyorlardı. Anayasa Mahkemesinin son bir kararı oldu. Bu karar doğrultusunda da bir düzenleme yapmamız gerekecek. Bu da Tazminat Komisyonu kurulması. Vatandaşlarımız adil yargılanma hakkı, uzun süren yargılamalar neticesinde bir manevi tazminat talebinde bulunacaksa Anayasa Mahkemesine başvurmadan önce Adalet Bakanlığımızca kurulacak olan Tazminat Komisyonuna başvurup, hakkını orada alabilmesi... Komisyon kararı da tabii yargı denetimine açık olacak. Buna benzer çok sayıda düzenleme ihtiyacımız var, bu ihtiyaçlarımızı TBMM'nin takdirine sunacağız. Takdir milletvekillerimizin."

Öte yandan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Gazze'de yaşanan insani trajedi, Batı'nın insan hakları kavramını nasıl istismar ettiğini, nasıl işine geldiği gibi kullandığını tüm çıplaklığıyla bütün dünyaya göstermektedir." dedi.

Tunç, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunca (TİHEK) Türkiye Barolar Birliği (TBB) Konukevi'nde düzenlenen "Küresel İnsan Hakları Siyaseti-İnsani Trajediler, Değerler Yitimi ve Sistemsel Çöküş Sempozyumu"na katıldı.

Tunç, buradaki konuşmasında, insana verdikleri değere vurgu yaptı, geçmişte olduğu gibi bugün de çalışma ve siyasetlerinin temelini insan ve insan haklarının oluşturduğunu söyledi.

İslam inancına göre insanın yaratılmışların en şereflisi olduğunu dile getiren Tunç, insan haklarını korumanın, hem inanç hem de hukukun gereği olduğunu ifade etti.

İnsanı, insan onurunu ve insanın doğuştan gelen haklarını merkezine almayan her görüş, politika ve sistemin noksan olacağını kaydeden Tunç, "Ne yazık ki 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü'nün hemen arifesinde, dünyada insan haklarının ayaklar altına alındığına, insan hakları sözleşmelerinin çöpe atıldığına, insan haklarının teoriden öteye geçemediğine ve uluslararası kuruluşların insanlığın sorunlarını çözmekte yetersiz kaldığına hepimiz üzülerek şahit olmaktayız." değerlendirmesinde bulundu.

İsrail'in Gazze'ye düzenlediği saldırılara değinen Bakan Tunç, sözlerini şöyle sürdürdü:

"7 Ekim'den bu yana yüzyıllar boyunca, her dinden insanın barış içerisinde yaşadığı Filistin, maalesef kanla, göz yaşıyla, zulümle yıkanmaktadır. İsrail, 7 Ekim'den bu yana 16 binin üzerinde Filistinliyi şehit etmiştir. Bu saldırılarda ölenlerin neredeyse yarısı çocuklardan, kalan yarısı da onların anneleri ve aile büyüklerinden oluşuyor. 1 yaşından küçük yüzlerce bebek İsrail bombalarının altında can verdi. Hastanelerdeki elektrikler kesilerek kuvözdeki bebeklere dahi yaşam hakkı tanınmadı. Tek başına bu tablo bile amacın kendini savunma değil, taammüden insanlık suçu işlemeye yönelik bir vahşet olduğunu göstermeye yeterlidir."

"BİR DEVLET HASTANE VURMAZ"

İsrail'in örgüt gibi hareket ederek; hastane, okul, cami, kilise ve mülteci kamplarını bombalayarak tarihte eşi benzeri görülmemiş bir katliam gerçekleştirdiğini dile getiren Tunç, "Bir devlet hastane vurmaz. İsrail, hastaneleri de vuruyor. Bir devlet mülteci kampını, ibadethaneleri, pazar yerini vurmaz. İsrail bu ayrımları yapmadı. Mülteci kamplarını, ibadethaneleri defalarca vurdu. Dünyada, sadece çocukları öldürmek için savaş uçaklarıyla gece gündüz şehirleri bombalayan başka bir devlet yoktur." şeklinde konuştu.

İsrail'in Gazze'de en temel insan haklarını hiçe saydığını ve uluslararası hukuku ayaklar altına alıp insanlık suçu işlediğini belirten Tunç, şöyle devam etti:

"Gazze'de yaşanan katliam ve yıkımın gerisindeki failler, azmettirenler İsrail'e sınırsız destek verenlerdir. 7 Ekim sonrası çocuk katili Netanyahu'ya koşarak sarılan, 'Yanındayız' diyen, ona destek olan Batılı liderler de bu insanlık suçunun ortaklarıdır. BM Genel Kurulunda ateşkes önerilerine 'hayır' oyu verenler, katliamın devam etmesini isteyenler, bu savaş suçunun yardım ve yataklık edenleridir. Güvenlik Konseyinde ateşkesi veto edenler, savaş gemilerini göndererek katillere destek olanlar bu insanlık suçunun ortaklarıdır. İsrail, işlediği insan hakları ihlallerinin, gözlerini kırpmadan söndürdüğü ocakların, hayattan kopardığı masum canların hesabını bir gün insanlık huzurunda mutlaka ödeyecektir."

"GAZZE'DE İNSAN HAKLARI NEREDE?"

Filistin'de yaşanan vahim olaylara kimsenin sessiz kalmaması gerektiğini ifade eden Tunç, "Filistin'de yaşananlar, artık insan hakları ihlalini aşmış, Birleşmiş Milletler 'Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi' kapsamında değerlendirilebilecek duruma gelmiştir." dedi.

Tunç, şunları kaydetti:

"Sözde insan hakkı savunuculuğu yapan, olanlara seyirci kalan hatta oradaki zulmü, destekleyenlere soruyoruz, Gazze'de insan hakları nerede? Masum sivil insanlar katledilirken, kuvözdeki bebekler dahi öldürülürken tüm hakların temeli olan yaşam hakkı nerede? Masum insanların elektriğini keserek onları ölüme mahkum etmek mi insan hakkı? Kadınlar öldürülüyor, çocuklar katlediliyor. Nerede kadın hakları, nerede çocuk hakları?"

İsrail'in, gerek BM Genel Kurulu gerekse Güvenlik Kurulunun bugüne kadarki hiçbir kararına uymadığını belirten Yılmaz Tunç, BM Güvenlik Konseyi kararlarına uymayan tek ülkenin İsrail olduğunu söyledi.

BM Güvenlik Konseyinin, bugüne kadar 14 kez ateşkes çağrısı yaptığını, fakat bu çağrıların sonuçsuz kaldığını belirten Tunç, "Biz çok iyi biliyoruz ki, ihlal edilen kendi vatandaşlarının insan hakları olsa böyle suskun kalmazlar. Gazze'de yaşanan insani trajedi, Batı'nın insan hakları kavramını nasıl istismar ettiğini, nasıl işine geldiği gibi kullandığını tüm çıplaklığıyla bütün dünyaya göstermektedir." değerlendirmesinde bulundu.

Başta BM olmak üzere, uluslararası insan hakları mekanizmalarının daha adil ve etkin bir şekilde işlemesi için reforma ihtiyaç duyulduğunu dile getiren Tunç, "Filistin yalnız değildir. Filistin davamızı, Filistin'deki Müslümanların haklarını, Kudus-ü Şerif'in statüsünü ve kutsiyetini korumakta kararlıyız." dedi.

Bakan Tunç, bağımsız bir Filistin devleti kurulmadan bölgedeki sorunların çözülemeyeceğini belirtti.

"SESSİZ DEVRİM NİTELİĞİNDE ADIMLAR ATILDI"

Türkiye'nin insan hakları alanında daha da ileri gitmesi için durmadan çalıştıklarını ifade eden Tunç, "21 yıl önce başlayan insan merkezli yönetim anlayışıyla Sayın Cumhurbaşkanı'mızın liderliğinde Türkiye yeni bir dönemin kapılarını araladı. Ve bu dönemde sivilleşme, demokratikleşme, hukukun üstünlüğü alanında sessiz devrim niteliğinde adımlar atıldı." diye konuştu.

Vesayetçi anlayışın ortadan kaldırılmasına yönelik mücadelede başarılı olunduğunu, muhtıracılara, darbecilere, milli irade düşmanlarına ve demokrasi karşıtlarına fırsat verilmediğini belirten Tunç, 2002'den bu yana temel insan hak ve özgürlüklerinin genişletilmesi ve yüksek standartlı demokrasi için birçok hedefi hayata geçirdiklerini dile getirdi.

YENİ ANAYASA MESAJI

Reform iradesini koruduklarını bildiren Tunç, "Şimdi sıra, Türkiye Yüzyılı'nı, adaletin de yüzyılı yapacak, tüm bu demokratik reformlarımızı taçlandıracak, vesayetçi anlayışı tümüyle tarihe gömecek, yeni, demokratik, özgürlükçü, sivil ve kuşatıcı anayasayı hep birlikte yapma vaktidir. Yaşam hakkını, düşünce ve kanaat özgürlüğünü, inancı ve inandığını yaşama özgürlüğünü, aileyi, toplumu ve mülkiyet hakkını daha da koruyan bir anayasa yapmak milletimize olan borcumuzdur." değerlendirmesinde bulundu.

Bakan Tunç, haklının güçlü olduğu bir dünyanın inşası için gayret göstermeye devam edeceklerini, uluslararası düzenin çarpıklıklarının neden olduğu sorunları, zulümleri hatırlatmaktan da çekinmeyeceklerini bildirdi.

Mazlumun yanında, adaletin ve merhametin sesi olmaya devam edeceklerini bildiren Tunç, "Bu köklü tarihimizin bize yüklediği en önemli vazifelerden biridir." dedi.

"YENİ BİR İNSAN HAKLARI SİYASETİNE İHTİYAÇ VAR"

Sempozyumda konuşan TİHEK Başkanı Prof. Dr. Muharrem Kılıç da bugün Gazze'de insani trajedi yaşandığını ifade etti.

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin 1948'de kabul edildiğini anımsatan Kılıç, bildirgede, soykırımın önlenmesinin ve soykırım suçunu işleyenlerin cezalandırılmasının ifade edildiğini, bunu kabul eden ülkelerden birinin de İsrail olduğunu bildirdi.

Küresel insan hakları sisteminin çökmüş durumda olduğunu ifade eden Kılıç, bütün bu insani trajediler karşısında küresel adaleti, sağduyuyu ve vicdanı barış ve güvenlik temelinde yeniden inşa edebilecek bir insan hakları siyasetine ve pratiğine ihtiyaç duyulduğunu vurguladı.

Kılıç, "Bugün tüm dünyanın gözleri önünde İsrail yönetiminin Gazze'de işlemekte olduğu savaş suçları, soykırım ve insanlığa karşı suçlar, insan haklarının temel değerlerinin yitiminin en somut göstergesidir." dedi.

Batı'nın, Rusya-Ukrayna savaşında ivedi biçimde harekete geçerek Ukrayna'nın safında yer aldığını, çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan Gazze'deki sivil katliama ise sessiz kaldığını dile getiren Kılıç, şunları söyledi:

"Ukrayna konusunda stratejik bir duyarlılık ve dayanışma sergileyen Batı dünyası, Filistin topraklarında İsrail tarafından sistematik biçimde sürdürülen barbarlığı ve apartheid yönetimini olumlamakta ve desteklemektedir."

Açılış konuşmalarının ardından Bakan Tunç ve beraberindeki heyet, Anadolu Ajansı muhabirleri tarafından Gazze'de yaşanan insan hakları ihlallerine kanıt oluşturması için çekilen fotoğrafların yer aldığı fotoğraf sergisini gezdi.

TAKVİM UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN