"BATI BU NOKTADA MORAL ÜSTÜNLÜĞÜNÜ TAMAMEN KAYBETMİŞ DURUMDA"
İki bakan, daha sonra gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
"Barışın sağlanması hususunda Türkiye olarak Batılı ülkelerle birlikte bu krizin çözülmesi için hangi yöntemleri öngördüklerinin" sorulması üzerine Fidan, Türkiye'nin savaşın başından beri diplomatik ve diğer çabalarını devam ettirdiğini dile getirdi.
Avrupa Birliği'nin durduğu yerin "ABD ile beraber İsrail yürüttüğü askeri harekatın yine İsrail'in takdir edeceği ölçüde devam etmesi" olduğunu ifade eden Fidan, bunun hem kendi toplumlarına hem de bölgede çok ciddi bir krize yol açtığını vurguladı.
Bakan Fidan, dünyanın birçok yerinde İsrail'in saldırılarının protesto edildiğine işaret ederek "Özellikle medyada, sosyal medyada çeşitli sivil toplum kesimlerinin bu insanlık dramına yönelik kendi tepkilerini ortaya koymalarını da takdirle karşılıyoruz. İnsanlığın en azından bir şey gelmediği bir yerde diliyle kalbiyle, gönlüyle bir tavır ortaya koymasının son derece asil bir insanlık davranışı olduğunu düşünüyoruz." diye konuştu.
Bu çerçevede yürütülen çalışmaların baskı oluşturduğunu kaydeden Fidan, "Artık Batı bu noktada moral üstünlüğünü tamamen kaybetmiş durumda. Buradan sonra başka gidecek bir yer yok. Daha fazla insanın, zulmün devam ettiği ve buna da kılıf üretilmeye çalışıldığı bir noktada ortaya konan tüm mazeretler artık tükenmiş durumda. Bundan sonra artık sahici bir barış için ne yapılabilir ona yoğunlaşmak gerekiyor." değerlendirmesini yaptı.
"KALICI ÇÖZÜM BULUNMASI GEREKİYOR"
Fidan, 1. ve 2. Gazze Savaşlarında da Türkiye'nin ateşkesin sağlanması hususunda ilgili taraflarla "mekik diplomasisi" yaptığını belirterek bugün ortaya koydukları bazı tekliflerin olduğunu, bu teklifleri dostlarıyla paylaştıklarını ve bunların kabul gördüğünü görmekten mutluluk duyduğunu dile getirdi.
Bu tekliflere değinen Fidan, "Ateşkesi şu anda hemen istiyoruz, olsun. Ama buna, kalıcı çözüme yönelik çalışmalar eşlik etmedikçe bu şiddet sarmalının belli bir müddet sonra tekrar ortaya çıkacağını öngörmek zor değil." dedi.
Fidan, "Birincisinde, ikincisinde ateşkes oldu, üçüncüsü oldu. Üçüncüsünde biz çözüm bulmazsak ateşkes sonrası tekrar problem olacak. Bunu görüyoruz. Kalıcı çözüm bulunması gerekiyor." ifadelerini kullandı.
İsrail'in ve bazı müttefiklerinin kalıcı çözümden anladığının "tehdit olarak gördükleri Filistinli direniş grupların, silahlı unsurların ortadan kaldırılması formülü" olduğunu aktaran Fidan, bunun hiçbir zaman güvenlik getirmeyeceğini vurguladı.
Fidan, burada hem İsrail devletinin hem Batılı toplumların "Filistinlileri de tatmin edecek bir çözümün ortaya konması ve bölge ülkelerinin de bunda sorumluluk alması yolunda bir çözümü kabul etmeleri" gerektiğini, aksi takdirde "bu şiddet sarmalının kendisini bölgede üretmeye devam edeceğini" belirtti.
Çatışmaların coğrafi olarak yayılmasına ilişkin endişelerinin olduğunu kaydeden Fidan, İranlı mevkidaşının kendisine "bölgedeki başka silahlı unsurların eğer şartlar değişmezse çatışmaya dahil olacaklarına ilişkin güçlü emareler olduğunu" söylediğini aktardı.
Fidan, böyle bir gerçeklik karşısında ateşkes ve barışın her zamankinden daha elzem haline geldiğini belirterek "Bölgemizde biz istikrarı, ekonomik kalkınmayı ve refahı ararken sürekli kendini tekrar eden bir şiddet sarmalı içerisinde bulunmak, görmek istediğimiz bir stratejik denge değil." değerlendirmesini yaptı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bunu değiştirmek için her türlü diplomatik çabayı kullanma yolunda iradesi olduğunu kaydeden Fidan, özellikle liderler diplomasisiyle bu konuda "Türkiye'nin oynayabileceği bir rol varsa o rolü oynamada tereddüt göstermediğini" söyledi.
Bakan Fidan, bu yöndeki çalışmalarının devam edeceğini vurguladı.
TÜRKİYE'NİN GARANTÖRLÜK TEKLİFİ VE REFAH SINIR KAPISI'NIN AÇILMASI
Türkiye'nin garantörlük teklifinin de olduğunu hatırlatan Fidan, "Sadece iki devletli çözümün bir an önce hayata geçmesini talep etmiyor Türkiye hem kendimizin hem bölgedeki diğer ülkelerin bu sorunun çözümünde ve uygulanmasında elini taşın altına koyması gerektiğini düşünüyoruz." diye konuştu.
Fidan, aksi takdirde iki tarafın da kendi başına bu şartlar altında bir anlaşmaya varması ve bu anlaşmayı uygulamasının zor olduğunu belirterek İsrail tarafından sürekli ortaya çıkartılan konunun "İsrail'in güvenliğinin ne olacağı" meselesi olduğunu, öte yandan aynı derecede "Filistinlilerin güvenliği nasıl olacak sorusunun" da ortaya konması gerektiğini ifade etti.
Bakan Fidan, şöyle devam etti:
"Her iki tarafın da tavizler vererek belli bir çizgide buluşup anlaşması ve anlaştığı anlaşmanın arkasında durması gerekiyor. Bunun içerisinde uluslararası toplumun bizim önerdiğimiz şekliyle veya başka bir şekliyle uygulamada yardımcı olmak üzere garantörlük veya başka bir kavramla da nitelendirilebilir bir mekanizmayla anlaşmanın hayata geçmesi için kolaylaştırıcı, güven verici rol oynaması gerekiyor."
Fidan, öte yandan bazı yabancı pasaport sahiplerinin ve ülke vatandaşlarının, Gazze'den Refah Sınır Kapısı yoluyla çıkacağına ilişkin bilgiler ulaştığını belirtti.
Refah Sınır Kapısı'nın işletilmesinin yalnızca Mısır'ın inisiyatifinde olmadığını; İsrailli makamlarla yürüttükleri müzakereler sonucunda hem insani malzemeler girdiğini hem de çıkması gereken vatandaşların çıkabildiğini kaydeden Fidan, "Zaman içerisinde bazı yaralıların Mısır'a tahliyesi konusunda da karar alındığını duyduk. Bu konuda da gerçekten memnun olduk. Önümüzdeki günlerde de belli miktarlarda artan sayılarda yabancı ülke vatandaşlarının Gazze'den belli bir mekanizmayla çıkarılmaya başlayacağını görüyoruz." ifadelerini kullandı.
"BEDELİNİ AĞIR ÖDEYECEKLER"
İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, İsrail-Filistin çatışmasına ilişkin "Gazze'de halka, kadınlara ve çocuklara karşı saldırılar devam ederse, bunun sonuçları gerçekten çok ağır olacaktır. Bu savaşı ve bu suçları destekleyenler bunun bedelini ağır ödeyeceklerdir." dedi.
Abdullahiyan, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Dışişleri Bakanlığındaki görüşmesinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuştu.
Fidan ile görüşmesindeki önemli ve esas konunun Filistin olduğunu aktaran Abdullahiyan, şunları söyledi:
"Siyonist rejim, 26 gün oldu, her türlü başta soykırım, kıyım, savaş suçu olmak üzere kadınlar, çocuklar ve sivilleri Gazze'de öldürmeye devam ediyor. Siyonist rejim, bu cinayetlerinde her türlü yasak silahı kullanıyor. Şayet Gazze'deki hastanelerin raporlarını, dünya halkı dikkatle takip edecek olursa, Gazze'deki şehitlerin ve oradaki yaralıların yasak silahlarla ve bombardımanlarla öldürülmüş ve yaralanmış olduklarını göreceklerdir."
Dün Doha'daki temaslarına ve aldığı bilgilere dayanarak soykırım ve savaş suçları durdurulmadığı takdirde bölgenin çok büyük ve belirleyici bir karar almaya çok yaklaşmış bulunacağını vurgulayan Abdullahiyan, "Savaş durdurulmadığı takdirde bölgede durumun kontrolden çıkmasının sorumluluğu ABD, İsrail ve savaş suçlarını destekleyenlerin üzerindedir." dedi.
"BU SAVAŞI VE BU SUÇLARI DESTEKLEYENLER BUNUN BEDELİNİ AĞIR ÖDEYECEKLER"
Batılı ülkeler ve bu savaşları destekleyenlerin hala İsrail'e destek sağladığına işaret eden Abdullahiyan, "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, buna karşı ve Filistinli mazlum halkın yanında yer alıp onlara desteklerini açık bir şekilde beyan ettiler. Ben bir kez daha Türk hükümeti ve halkına, Filistin halkını desteklemek açısından, savaşın durdurulmasında ve Gazze halkının tehcirine karşı ve insani yardımların ulaştırılmasını sağlama hususunda gösterdikleri destekten dolayı teşekkür ederim." diye konuştu.
Abdullahiyan, İsrail'e daha önce denediği yolu tekrar denemeye kalkışmaması tavsiyesinde bulunarak, "Savaşın bir an önce durdurulmadığı takdirde, ABD'nin ve siyonist rejimin Gazze'de kadınlara ve çocuklara karşı saldırılar devam ederse, bunun sonuçları gerçekten çok ağır olacaktır, bu savaşı ve bu suçları destekleyenler bunun bedelini ağır ödeyeceklerdir." ifadelerini kullandı.
İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, Türkiye'nin İsrail-Filistin sorununun çözümü için önerdiği garantörlük modeline ilişkin, "Savaşın genişlemesini engelleyecek ve Filistin halkının haklarını koruyacak her türlü girişimi destekliyoruz." dedi.
Abdullahiyan, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Dışişleri Bakanlığındaki görüşmesinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuştu.
Konuşmasında öncelikle Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. yıl dönümünü kutlayan Abdullahiyan, "Değerli Türk hükümetini, milletini ve Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı, Türkiye'nin milli günü dolayısıyla tebrik ediyor, iyi dileklerimi sunmak istiyorum." ifadelerini kullandı.
Abdullahiyan, İran'ın, bölgede savaşın genişlememesini sağlamak için müttefikleriyle görüşmelerini sürdürdüğünü belirterek, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin, bölge ülkeleri ve Arap ülkelerinin liderlerine İsrail'in durdurulması için olağanüstü toplantı düzenlenmesini önerdiğini hatırlattı.
Dün Katar'ı ziyaretinde Hamaslı yetkililerle de bir araya geldiğini aktaran İranlı bakan, "Hamas siyasi yetkilileri, ellerindeki esirlerin hastaneler gibi güvenli olması gereken yerlerde korunmasına rağmen oraların da bombalanmasından dolayı esirlerden de yaklaşık 50 kişinin öldürüldüğünü bize bildirdi." dedi.
TÜRKİYE'NİN ÖNERDİĞİ GARANTÖRLÜK MODELİ
Abdullahiyan, Türkiye'nin İsrail-Filistin sorununun çözümü için önerdiği garantörlük modelinin de Fidan ile görüşmede konuşulduğunu belirterek, "Savaşın genişlemesini engelleyecek ve Filistin halkının haklarını koruyacak her türlü girişimi destekliyoruz." diye konuştu.
ABD'Lİ KOMUTANLAR SAVAŞI DOĞRUDAN YÖNLENDİRİYOR İDDİASI
İsrail'in saldırılarının doğrudan ABD tarafından yönlendirildiğini öne süren Abdullahiyan, "Dünya, Gazze'de işlenen soykırım ve savaş suçlarını açık bir şekilde görüyorken ABD, CENTCOM eliyle savaşı genişletmeye çalışıyor ve onlar bu savaşı komuta merkezinden yönetiyorlar." değerlendirmesinde bulundu.
İSRAİL'E BOYKOT VE GAZZE'DE İŞLENEN SAVAŞ SUÇLARININ BELGELENMESİ ÇAĞRISI
İranlı bakan, bölge ülkelerinin her şeyden önce İsrail'e kapsamlı boykot uygulaması gerektiğini belirterek "İsrail'e yakıt gönderilmemeli, siyonist rejimle ilişkiler kesilmelidir." ifadesini kullandı.
Abdullahiyan, savaş suçlarını işleyen İsrailli yetkililerin uluslararası mahkemelerde yargılanmasını sağlamak için insan hakları kuruluşlarına İsrail'in işlediği savaş suçlarını belgeleme çağrısında bulundu.