Başkan Erdoğan, Afrika'daki büyükelçilik sayısını 44'e çıkardıklarını belirterek, şöyle devam etti:
"Ankara'da 38 Afrika ülkesinin büyükelçisine ev sahipliği yapmaktan ayrıca gurur duyuyoruz. Ticaret müşavirliklerimizin sayısı yakında 31'e ulaşacak. Toplam 48 Afrika ülkesiyle iş konseyleri kurduk. Ticari ve ekonomik işbirliği anlaşmamız olan ülke sayısı 48'i buldu. Yatırımların karşılıklı teşviki ve korunması anlaşması olan ülke sayısı 32'ye çıktı. Ticaretten yatırıma, kültürden eğitime Afrika'yla her alanda ilişkilerimizin günden güne geliştiğini büyük bir mutlulukla müşahede ediyoruz. Önümüzdeki dönemde Afrika kıtası serbest ticaret alanının ticaret ve yatırımlar bakımından önemli fırsatlar doğuracağını değerlendiriyoruz."
Ortak başarıyı göstermesi açısından bazı rakamları paylaşmak istediğini kaydeden Erdoğan, "Kıtayla 2003 yılında 5,4 milyar dolar olan ticaret hacmimiz, geçtiğimiz yıl sonu itibarıyla 41 milyar dolara yaklaştı. Afrika'daki doğrudan yatırımlarımızın toplam değeri 10 milyar doları aştı. Firmalarımız, enerjiden inşaata, tarımdan beyaz eşya ve gıdaya kadar farklı alanlarda iş yaparak Afrika'nın alt ve üstyapı eksikliklerinin giderilmesinde çok önemli vazifeler üstleniyor. Şirketlerimiz, iş gücü ihtiyaçlarının büyük bölümünü yerelden karşılayarak Afrika ülkelerinde istihdama ve üretime katkı sağlıyorlar." ifadelerini kullandı.
"TÜRK MÜTEAHHİTLERİN ÜSTLENDİĞİ PROJELERİN TOPLAM DEĞERİ 85,5 MİLYAR DOLARI GEÇTİ''
Başkan Erdoğan, bugün 100 bini aşan Afrikalı işçinin Türk yatırımcılar sayesinde istihdam imkanına kavuşmasının kendileri için gurur kaynağı olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Türk müteahhitlerinin kıta genelinde üstlendiği projelerin toplam değeri 85,5 milyar doları geçti. Ziyaretlerimizde, Türk şirketlerinin Afrikalı ortaklarıyla beraber inşa ettikleri yollara, stadyumlara, havalimanlarına, fabrikalara rastlıyoruz. Muhataplarımız, şirketlerimizde çalışmaktan duydukları mutluluğu her fırsatta dile getiriyor. Türkiye Cumhurbaşkanı olarak, şirketlerimizin kıtada böyle anılmasını memnuniyetle karşılıyorum. Kıtada 41 ülke ve 62 noktaya uçan Türk Hava Yollarımız, Afrikalı kardeşlerimizi diğer coğrafyalara bağlıyor. Ayrıca tarım, ulaşım, imalat ve enerji sektörleri de kıtanın gelişmesi için kilit öneme sahip alanlar olarak yatırımcılarımızın ilgisini çekiyor."
Savunma sanayinin, Türkiye'nin son yıllarda en büyük atılım yaptığı sektörler arasında olduğunu ifade eden Erdoğan, "İnsansız hava araçlarında dünyanın ilk 3 ülkesinden biriyiz. Akıncı'yla yakaladığımız ivmeyi, Kızılelma ile bir üst lige taşıyoruz. Savaş gemisi teknolojisinde de kendi gemisini tasarlayan, geliştiren, inşa ve idame edebilen 10 ülke arasındayız. Barış ve güvenliğin, kalkınmanın temel şartı olduğu şiarıyla bu alandaki tecrübemizi Afrikalı kardeşlerimizle de paylaşmaya hazırız." diye konuştu.
Erdoğan, Afrika coğrafyasının başarısını kendi başarıları olarak addettiklerinin altını çizerek, "Afrika Birliğinin G20 üyeliğine en başından beri tam destek verdik. Bu çerçevede Yeni Delhi'de yapılan son G20 zirvesinde Afrika Birliğinin üye olmasını memnuniyetle karşıladık. Aziz kardeşim, Komorlar Birliği Cumhurbaşkanı Assoumanı Azali'yi dönem başkanlığında gerçekleşen bu değerli üyelik için tebrik ediyorum. Afrika kıtasının küresel sistemde hak ettiği yeri alması için bundan sonra da gereken her türlü katkıyı sağlayacağımızın bilinmesini istiyorum." dedi.
"KARADENİZ GİRİŞİMİ'YLE GIDA KRİZİNİN DAHA DA DERİNLEŞMESİNİN ÖNÜNE GEÇTİK"
Küresel ve bölgesel ölçekte maalesef üzücü gelişmelere şahit olduklarını dile getiren Erdoğan, "Afrikalı bazı liderlerin Ukrayna ile Rusya arasındaki savaşın barışçıl yöntemlerle sona erdirilmesi yönünde başlattığı girişime önem veriyorum. Biz de savaşın ilk gününden beri barış için çalıştık, çalışıyoruz. Karadeniz Girişimi'yle gıda krizinin daha da derinleşmesinin önüne geçtik. Girişimin uygulanma döneminde 33 milyon ton tahılın boğazlarımızdan güvenle taşınmasını temin ettik. Ancak tüm samimi çabalarımıza rağmen Afrikalı kardeşlerimizin tahıldan arzu ettiğimiz miktarda faydalanamadığını biliyoruz. Bu konudaki rahatsızlığımızı çeşitli vesilelerle muhataplarımıza ilettik." ifadelerini kullandı.
Başkan Erdoğan, eski kolonyal alışkanlıkların burada da devreye girdiğini belirterek, "Afrikalı kardeşlerimizin çektiği sıkıntılar Batılı zengin ülkeler tarafından yeterince dikkate alınmadı. Tahılın Afrika ülkelerine daha adil ve daha etkin dağıtımına bilhassa önem veriyoruz. Karadeniz Girişimi'nin uzatılmamasıyla, bazı Afrika ülkelerinin endişelerinin arttığının farkındayız. Rusya Devlet Başkanı Sayın Putin'le temaslarımızda bu kaygıların giderilmesi için neler yapabileceğimizi değerlendirdik, değerlendiriyoruz. İlk etapta bir milyon ton tahılın kıtaya ulaştırılması için görüşmelerimiz sürüyor. İnşallah bu gayretlerimizden müspet netice alacağımıza inanıyorum." diye konuştu.
Rusya-Ukrayna Savaşı'nın olumsuz etkileri yaşanırken İsrail ile Filistin arasında meydana gelen hadiselerin herkesi derinden sarstığını belirten Erdoğan, gerginliğin daha da artarak bölgeye yayılması ihtimalinden endişeli olduklarını dile getirdi.
Başkan Erdoğan, "Camilerin, hastanelerin ve sivil yerleşim yerlerinin bombalanması gibi saldırıları kabul etmediğimizi ve asla etmeyeceğimizi açıkça söylüyorum. Gazze'deki insani durumu kötüleştiren ablukanın, bölgeyi provokasyonlara açık, hassas bir duruma getirdiği malumdur. 360 kilometrekareye sıkışmış 2 milyon insanın elektriğini, suyunu, yakıtını, gıdasını kesmek en temel insan haklarının ihlalidir. Gazze halkının toptan cezalandırılması sadece sorunu büyütecek, daha fazla acıya, daha fazla gerilime, daha fazla gözyaşına sebep olacaktır." ifadelerini kullandı.
İsrail yönetiminin Refah kapısından insani yardım geçişlerine izin vermesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan, "El Ariş Havalimanı'na içinde ilaç, dayanıklı gıda, konserve, çocuk bezi, su, tıbbi malzemelerin de bulunduğu bir insani yardım uçağımızı bu sabah gönderdik. Çatışmalar başladığından beri bölgeye intikal eden ilk yardım kargosunu götüren uçağımız, bugün saat 12 itibarıyla havalimanına indi." bilgisini verdi.
"BUNLARIN BÖYLE BİR DERDİ YOK"
Başkan Erdoğan, AFAD'ın yeni yardım malzemelerinin bölgeye sevkiyle ilgili hazırlıklarını sürdürdüğünü ifade ederek, "Biz bunu yaparken, Birleşik Arap Emirlikleri aynı şekilde bunu yaparken, Katar bu tür yardımları yaparken, aynı şekilde Suudi Arabistan bunları yaparken ama bir de bakıyoruz ki Amerika buraya uçak gemisi göndermeyi konuşuyor, İngiltere uçak gemisi göndermeyi konuşuyor. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nde acaba bunlar var mı?" diye sordu.
Gazze'de yaşananlara işaret eden Erdoğan, "Şu anda Gazze'de yer ile yeksan edilen, kadın, çocuk, anne ne var ne yok hepsi yok ediliyor. Bundan kimse dertlenmiyor. Ama biz dertleniyoruz. Eğer İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ne zerre kadar saygınız varsa, o zaman kusura bakmasınlar herkes, 'Acaba biz buraya ne gibi bir yardımda bulunabiliriz.', bunu konuşmaları lazım. Ama bunların böyle bir derdi yok." değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan, "Şimdi kardeş Mısır makamlarıyla yakın işbirliği içinde inşallah Gazze'ye insani yardımlarımızı ulaştırmaya devam edeceğiz. Milyonlarca insan açlık tehlikesiyle karşı karşıyayken Filistinlilere yapılan insani yardımların kesilmesi ise yeni bir utanç lekesi olarak bu kararı alanların alnına yapışmıştır." ifadelerini kullandı.
Tüm tarafları aklıselimle hareket ederek önce ateşkesi sonrasında ise kalıcı barışı görüşmeye davet eden Erdoğan, "Gerek şahsım, gerek Dışişleri Bakanım ki şu anda yolda, Mısır'a gidiyor, gerekse MİT Başkanım, rehinelerin salıverilmesi başta olmak üzere krize çıkış yolu bulmak için temaslarımızı yoğun bir şekilde sürdürüyoruz. Ancak kimi aktörlerin sükuneti tesis etme yerine ateşe benzin döken provokatif tavırları hem bizim çabalarımızı sekteye uğratmakta hem de krizi derinleştirmektedir." diye konuştu.
Başkan Erdoğan, özellikle bir konuyu ifade etmek istediğini dile getirerek, "O da şudur. Gazze şu an itibarıyla mazlumdur, mağdurdur ama İsrail'in böyle bir mazlum durumu söz konusu değil." ifadesini kullandı.
NATO'da beraber oldukları Amerika Birleşik Devletleri'nin bölgeye uçak gemilerini göndermesinin barışa, sükunete, diyaloğa, diplomasiye ve taraflar arasında tansiyonun düşürülmesine hiçbir katkı sağlamadığını belirten Başkan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Şimdi çok daha önemlisi Amerika'nın Dışişleri Bakanı, benim Dışişleri Bakanımla görüşme yapıyor. 'İsrail'e, Dışişleri Bakanı sıfatıyla değil bir Yahudi sıfatıyla yaklaşıyorum.' diyor. Bu nasıl bir politikacı? Bu nasıl bir yaklaşım? Bunu söylediğin zaman sana karşındakiler de şunu söylerse, 'Ben de bölgeye bir Müslüman sıfatıyla yaklaşıyorum.' derse ne diyeceksin? Bak biz 'Yahudi, öbür tarafta Türk, öbür tarafta şu, bu.' demiyoruz. Ya karşındakine insan sıfatıyla yaklaşacaksın. Ya o çocukların halini görmüyor musun? O şehit edilen yavruların halini görmüyor musun? Annelerinin, babalarının ne hale geldiğini görmüyor musun? Ne diyor? Düşünün, 'Ben seninle Dışişleri Bakanı sıfatıyla değil bir Yahudi olarak konuşuyorum.' diyor. Biz bugüne kadar hiç böyle yaklaşmadık. Ülkemdeki İsrail Büyükelçiliklerini şu anda her türlü korumanın altına aldık. Çünkü bu tür dönemlerde her şey olabilir. Biz ülkemizdeki büyükelçilikleri hep 'Bizim güvencemiz altında olması gerekir.' diyerek güvence altında tuttuk."
BAŞKAN ERDOĞAN'DAN ABD'YE SİHA TEPKİSİ
Başkan Erdoğan, ABD Başkanı Joe Biden'ın Suriye'ye ilişkin açıklamalarına değinerek, şöyle devam etti:
"Amerika Başkanı'nın dün Suriye konusunda yaptığı açıklamadaki yaklaşımı, biz de kendilerinin bölgedeki faaliyetleri için ifade ediyoruz. Yani Amerika'nın, PKK'nın Suriye'deki uzantılarıyla bu ülkede yürüttüğü faaliyetler, Türkiye'nin milli güvenliği için olağanüstü bir tehdit mahiyetine sahiptir. Biz Amerika'yla NATO'da beraber değil miyiz? Beraberiz. Peki bizim SİHA'mızı Amerika düşürdü mü? Düşürdü. Biz seninle NATO'da nasıl beraberiz ya? Nasıl böyle bir şey yapabilirsin? Aramızda güvenlik sorunu var. Söz konusu açıklama, müttefiklik ve stratejik ortaklık ruhuyla bağdaşmadığı gibi Suriye'yi bölmeye çalışan terör örgütlerine de cesaret vermektedir. Ülkemize yönelik terör tehdidini, terör örgütünün arkasında kimin olduğuna bakmaksızın kaynağında ortadan kaldırmakta kararlıyız."
Erdoğan, "DEAŞ'la göğüs göğse çarpışan, şehitler verme pahasına bu terör örgütünü hezimete uğratan tek NATO müttefiki olarak bize karşı oynanan bu tiyatroyu sadece acı bir tebessümle karşılıyoruz. Tiyatro oynayanları kendi senaryolarıyla baş başa bırakıp, kendi milli güvenliğimizin gerektirdiği adımları atmayı sürdüreceğiz." ifadelerini kullandı.
"SUDAN'DA AKAN KARDEŞ KANININ BİR AN EVVEL DURMASINI TEMENNİ EDİYORUZ"
İsrail-Filistin çatışmasına değinen Erdoğan, son gelişmelerin, 1967 sınırlarında, başkenti Doğu Kudüs olan, coğrafi bütünlüğe sahip, bağımsız, egemen bir Filistin Devleti kurulmadan bölgeye huzur gelmeyeceğini bir kez daha gösterdiğinin altını çizdi.
Başkan Erdoğan, kendi topraklarında asırlarca baskıya, sömürüye, işgale maruz kalmış Afrikalı dostlarının da 1967 sınırları içinde bir Filistin Devleti'nin hayata geçirilmesi için gerekeni yapacaklarından şüphe duymadığını ifade etti.
Afrika'da olumlu gelişmelerle birlikte üzücü hadiselerin de yaşandığına işaret eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Sudan'da akan kardeş kanının bir an evvel durmasını ve krizin suhuletle çözülmesini temenni ediyoruz. Sudan halkının acılarını hafifletmek için insani yardımlarımızı sürdüreceğiz. Sahel bölgesinin ciddi siyasi, ekonomik, sosyal ve güvenlik sınamalarıyla yüzleştiği bir gerçektir. Son dönemde sıkıntılı günler yaşayan Nijer'in en kısa zamanda anayasal düzene ve demokratik bir yönetime kavuşmasını ümit ediyoruz. Soruna barışçıl bir çözüm için yürütülen çalışmaların başarıya ulaşmasını diliyoruz. Nijer'e yapılacak herhangi bir askeri müdahalenin, bu ülkeyle birlikte bölgenin tamamını daha derin bir istikrarsızlığa sürükleme riski vardır. Gabon'da huzur ve istikrarın korunmasının önemli olduğunu düşünüyoruz."