"MECLİS'İN MEŞRUİYETİNİ TARTIŞMAK KİMSENİN HADDİNE DÜŞMEZ"
TBMM'nin iradesini tartışmayı, Meclis'in meşruiyetini ortadan kaldırmak için darbecilerin yaptığını hatırlatan Çelik, şunları kaydetti:
"Bu, Yassıada zihniyetinin, 12 Eylül zihniyetinin bu ülkenin başına bela ettiği bir hastalık, kötü niyetli bir zihniyettir. Çıkmış Cumhur İttifakı'nın kullandığı oyları, geçirdiği yasaları gerekçe göstererek 'Meclis'e, Gazi Meclis' demeyecekmiş. Meclis'in meşruiyetini tartışmak kimsenin haddine düşmez. Hele Kılıçdaroğlu'nun kendisini Meclis'in meşruiyetini tartışacak üst bir konumda görerek, bu şekilde konuşması bizim bu ülkede darbecilerin dilinden alışık olduğumuz, çok iyi tanıdığımız bir üsluptur. Gazi Mustafa Kemal'in bu ülkenin Kurucu Cumhurbaşkanı olarak, bu Meclis'in başkanı olarak yürüttüğü bütün süreçler dikkate alındığında, ne zaman bir laf açılsa 'Biz, Atatürk'ün kurduğu partinin devamıyız' diyenler, bugün Atatürk'ün kurduğu partinin devamı olmadıklarını her vesileyle ve sözleriyle açık etmektedirler."
Çelik, Kılıçdaroğlu'nun "Koltuğunu bırak" seslerine rağmen, bu tip polemiklerle koltukta kalmaya çalıştığını söyledi.
"CEHALETTEN KAYNAKLANMIYORSA ÇOK BÜYÜK YANLIŞ"
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in İspanya ziyaretini Türkiye'nin toplantıya katılma şartı kabul edilmediği için iptal ettiğini hatırlatan Çelik, bunu takdirle karşıladıklarını ifade etti.
Fransa, Almanya, Avrupa Birliği ve Ermenistan'ın katılacağı toplantıya Azerbaycan'ın da davet edildiğini ancak Türkiye'nin olmadığına dikkati çeken Çelik, "Orada Fransa oturacak ama bölge barışı için bu kadar büyük bir misyon üreten Cumhurbaşkanı'mız ve Türkiye o masada olmayacak. Tabii ki Azerbaycan ve Cumhurbaşkanı Aliyev tarafından kabul edilemezdi. Onlar da bu şekilde bir tutum ortaya koydular." dedi.
Çelik, Granada'da toplanacak masada Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Türkiye'nin olmamasının, AB'nin aynı vizyonsuzluğu sürdürdüğünü gösterdiğine işaret etti.
Fransa Dışişleri Bakanı Catherine Colonna'nın, Ermenistan ziyaretinden sonra sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda Ağrı Dağı görseli kullandığına dikkati çeken Çelik, "Eğer bu cehaletten kaynaklanmıyorsa çok büyük bir yanlıştır. Bu diplomasiden bihaber olduğunu, çözümsüzlükten yana olduğunu, Dağlık Karabağ'ın asli sahibi olan Azerbaycan'a dönmesinden rahatsız olduğunu ve Ermeni diasporasının, o sözde soykırım endüstrisinin sözcüsü olmaya soyunduğunu göstermektedir. O tweeti silmelidir. Ağrı Dağı görselini bu şekilde kullanması son derece büyük bir diplomatik hatadır." diye konuştu.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "Ansızın gelebiliriz ilkemiz, devletimizin terörle mücadelesinin iliklerine işlemiştir. İktidara geldiğimiz günden beri bunu sürdürüyoruz. Her gelen bakanımız bu politikayı sürdürdü ve her gelenle birlikte bu katlanarak devam etti." dedi.
Çelik, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
İçişleri Bakanlığı önündeki terör saldırısı, bakanlığın terör örgütleri ile uyuşturucu satıcıları ve organize suç örgütlerine yönelik operasyonlarıyla ilgili değerlendirmesi sorulan Çelik, "Öncelikle bütün Ankaralılara ve güvenlik güçlerimize geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Bu terör girişimini engelleyen kahraman polislerimizin yaptığı çok büyük bir vatanseverliktir, büyük bir fedakarlıktır. Onları özellikle tebrik ediyoruz. Türkiye güvenli bir ülkedir. Dünyanın her yerinde terör örgütlerinin bu tip eylemleri olabiliyor ama netice itibarıyla Kahramanlar Operasyonu ile de görüldüğü gibi kararlılığımız sürmektedir." ifadelerini kullandı
Türkiye'nin terörle mücadelesinin kesin ilkelere, tavizsiz bir tutuma sahip olduğunu belirten Çelik, "Sayın Cumhurbaşkanımızın Meclis açılış konuşmasında dediği gibi hiçbir şekilde geri çekilmek yok. Ansızın gelebiliriz ilkemiz, devletimizin terörle mücadelesinin iliklerine işlemiştir. İktidara geldiğimiz günden beri bunu sürdürüyoruz. Her gelen bakanımız bu politikayı sürdürdü ve her gelenle birlikte bu katlanarak devam etti. Anayasa'nın, hukukun verdiği yetkiler içerisinde ve aynı zamanda da hükümetlerimizin ortaya koyduğu tavizsizlik prensibi çerçevesinde Cumhurbaşkanımızın talimatları doğrultusunda bunu kararlılıkla sürdüreceğiz." diye konuştu.
Çelik, demokrasiyi, hukuk devleti anlayışını terörün yönlendirmelerine müsaade etmeden ilerleteceklerini vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tabii bu terör örgütü olduktan sonra, 'Türkiye bu terörle mücadeleyi yaparak büyük zararlara uğruyor' diyenlerin aslında terör örgütüne destek veren aşağılık açıklamalar yaptığını da takip ediyoruz. Bunları kendi aşağılık açıklamalarıyla baş başa bırakıyoruz. Biz bu mücadeleyi milletimizin desteğiyle en güçlü bir şekilde sürdüreceğiz. Devlet hayatı içerisinde bunu en güçlü şekilde iktidarlarımız döneminde sürdürdük ve bunun en temel mottosu Sayın Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği gibi 'Bir gece gelebiliriz, her an gelebiliriz' diyoruz. Hiçbir zaman sahadan çekilmiyoruz, hiçbir zaman bu mücadeleden geri durmuyoruz."
AK Parti'nin kuruluşundan itibaren süregelen terörle mücadele politikasının aynı kararlılıkla sürdürüldüğünü ifade eden Çelik, "Bazı muhalefet partilerinden açıklamalar görüyorum. Bugün de açıklama yapmışlar, 'AK Parti'de terörle mücadele konusunda fikir ayrılığı var.' Sanki hizipler var gibisinden açıklama yapmışlar. AK Parti'de terörle mücadele konusunda, terörle mücadelenin yöntemi, dozu, hedefleri konusunda herhangi bir fikir ayrılığı yoktur. Cumhurbaşkanımızın talimatları doğrultusunda herkes üzerine düşen görevi hakkıyla yapmaktadır. Bundan sonra da katlanarak, pekişerek bu devam edecektir." ifadelerini kullandı.
2024 PARİS OLİMPİYAT OYUNLARI'NA İLİŞKİN BAŞÖRTÜSÜ KARARI
Fransa'nın 2024 Paris Olimpiyat Oyunları'na ilişkin başörtüsü kararına ilişkin değerlendirmesi sorulan Çelik, şu yanıtı verdi:
"Fransa bir şekilde bizim 28 Şubat'ta yaşadığımız o karanlık günlere dönmeye çalışıyor, öyle anlıyoruz. 2016'da futbol karşılaşmalarından başörtülü insanlar men edilmişti. Şimdi de olimpiyatlara katılamayacağını söylüyorlar. Bu mesele sadece bütün Müslüman kadınlara hakaret değil bütün Fransız kadınlara hakarettir. Çünkü kadınların kılık kıyafetine bu şekilde karışılmasının aslında son derece faşizan bir uygulama olduğu, dünyanın çeşitli yerlerinde görüldü. Bu konuda da biz çok güçlü bir tecrübeye sahibiz. Bu Fransız demokrasisinden Fransız kamu düzeninden ve Fransız toplumsal barışından verilmiş bir tavizdir. Bu kararı alanlar çok büyük bir yanlış yapmaktadır. Aslında Fransa'daki toplumsal barışa da zarar verecek bir adım atmaktadırlar. Spor birleştirir, spor barış mesajı verir. Olimpiyat müsabakalarıyla ilgili bu ayrımcılığın yapılması kuşkusuz bu kararı alanların ayıbıdır. Umarız bunu yeniden değerlendirirler ve bundan vazgeçerler."
"BUNLARIN HERHANGİ BİR SİYASİ ELEŞTİRİYE TAHAMMÜLÜ OLMADIĞI GÖRÜLDÜ"
Çelik, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun dün grup toplantısında Bilal Erdoğan ile ilgili açıklamalarıyla ilgili soru üzerine kent hakkı diye bir kavram olduğunu ve Türkiye'nin her yerindeki
vatandaşların, belediyelerin faaliyetlerini, çalışmalarını eleştirebileceğini söyledi.
Bilal Erdoğan'ın da bir vatandaş olarak, aynı zamanda birçok sivil toplum kuruluşunun yöneticisi olarak görüşlerini söylediğini ifade eden Çelik, görüşlerinde bir hakaret olmadığını, bir siyasi eleştiri olduğunu bildirdi.
Çelik, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'ndan Kılıçdaroğlu'na, bu sözlere panik içerisinde cevap verilmeye kalkıldığını belirterek, "Netice itibarıyla ne oldu? Bunların herhangi bir siyasi eleştiriye tahammülü olmadığı, herhangi bir şekilde bir siyasi cevaplarının olmadığı görüldü. Bir İstanbullu olarak Bilal Bey görüşlerini ifade etmişse siz de bu görüş doğru mudur, değil midir söylersiniz, kendi siyasi eleştirinizi getirirsiniz, kendinize göre bir değerlendirme yaparsınız. Son seçim öncesinde 'Sivil toplum örgütlerine çok saygılı olacağız, sivil toplum örgütlerinin önünü açacağız' diyordunuz. Ne oldu şimdi? Bir sivil toplum örgütü lideri, bir sivil toplumcu bu konularla ilgili eleştiri getirdiği zaman niçin bunu hakaret kampanyasıyla karşılıyorsunuz?" diye konuştu.
Bilal Erdoğan'ın, bir birey ve sivil toplumcu olarak görüşlerini açıkladığını anımsatan Çelik, şu ifadeleri kullandı:
"Hemen bunu Kılıçdaroğlu, daha önce de uyardığımız gibi bir aileyi hedef alma, siyasette aile üzerinden bir hakaret kampanyası yürütme gibisinden son derece yanlış bir şey yapıyor. En temel ahlaki ilke şudur, siyasi tartışmalara aile sokulmaz. Karşınızdaki kişi aile ilişkileri üzerinden bir eleştiri getirmemiş. Bir birey olarak, bir İstanbullu olarak, İstanbul'da yaşayan biri olarak belediye hizmetleriyle, faaliyetleriyle her gün muhatap olan biri olarak, bir sivil toplum örgütünün lideri olarak ve farklı sivil toplum örgütlerinde faaliyet yapan biri olarak bunu gündeme getirmiş. Mesela aynı eleştiriyi CHP'ye yakın bir sivil toplum örgütü yapmış olsaydı bu şekilde mi konuşacaklardı? Kılıçdaroğlu, o zaman 'Saygıyla karşılıyorum, bunu değerlendirirler' diyecekti. Burada demokratlıklarının, aslında özgürlükçülüklerinin, sivil topluma saygılarının ne kadar boş bir şekilde olduğu ortaya çıktı."
"TÜZÜK GEREĞİ GÖREV SÜRENİZ BİTMİŞ, ŞU ANDA FİİLEN ASLINDA GENEL BAŞKAN DEĞİLSİNİZ"
Çelik, Bilal Erdoğan'ın, belediyenin yetersizliği anlamında söylediklerinin çok daha fazlasını CHP'lilerin söylediğini belirterek, şöyle devam etti:
"İmamoğlu bu kadar zamandır belediye başkanlığı yapıyor, halen Bodrum'un, İstanbul'un bir ilçesi olmadığını öğrenemedi. İstanbul'dan çok Bodrum'da vakit geçiriyor. Sayın İmamoğlu, Bodrum, İstanbul'un bir ilçesi değildir. İstanbul'un ilçelerini gezin. İnsanlar bunu size hatırlatıyorlar, her olayda, krizde hatırlatıyorlar. Şimdi çıkmış Kılıçdaroğlu diyor ki 'Sen kimsin?' Bu soruyu size de sorarlar. Yani tüzük gereği görev süreniz bitmiş, şu anda fiilen aslında genel başkan değilsiniz. Seçimde kendi partinize yalan söylemişsiniz. Kendi partinizin kurmaylarından saklayarak, gizli saklı, ortaklarınızdan saklayarak gitmişsiniz orada birtakım koalisyon pazarlıkları yapmışsınız. Şimdi onlar, kendinizin göreve getirdiği insanlar da diyor ki 'Bunu yapamazsın, sen kimsin' diyorlar ve size karşı genel başkan adayı oluyorlar. Bütün bunları değerlendireceğine tutmuş hakaret kampanyası yapıyor."
Kılıçdaroğlu'nun kişilerle ilgili işinin ne olduğu, ne kadar vergi verdiğiyle ilgili sözleri olduğunu anımsatan Çelik, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Herkesin işi gücü belli, verdiği vergi belli. Öğrenmek istiyorsa bunu öğreneceği kaynaklar var. Ama tabii bu vergi verme, parasal konularda dürüstlük olduğu zaman Kılıçdaroğlu'nun dikkat etmesi gereken şey şudur, Atatürk'ün mirası gereği İş Bankası hisselerinin Türk Dil Kurumuna, Türk Tarih Kurumuna verilmesi lazım, Cumhuriyet Halk Partisindeki hisselerinden gelen gelirin. Cumhuriyet Halk Partisi bunu defalarca vermemiş ve bu kurumlar mahkeme yoluyla dava açarak Atatürk'ün kendilerine tahsis ettiği bu gelirleri Cumhuriyet Halk Partisinin elinden zorla almışlar. Dolayısıyla bu konularda bir dürüstlük olacaksa Kılıçdaroğlu'nun önce kendi politikalarıyla ilgili olarak bu yüzleşmeyi yapması gerekir. Tüzük gereği işi olmayan birisi çıkmış, 'Sen kimsin?' diyerekten konuşuyor. Söyleyecek bir şeyiniz varsa söyleyin. Ayrıca tabii Kılıçdaroğlu'nun güya İmamoğlu'na sahip çıkmasının arkasındaki parti içi gelişmelerle ilgili stratejinin de farkındayız. Onu da herkes görüyor. Yani orada hizip savaşlarını bu yolla örtbas etmeye çalışıyor."