Barbie akımındaki hedef kim? Hem çocuklar hem yetişkinler özeniyor! Kültür ve inançları tehdit ediyor! Uzman isimlerden dikkat çeken uyarı

Barbie bebek filminin vizyona girmesinin ardından dünyada bir pembe furyası, tıpkı film karakteri gibi giyinme özentisi baş gösterdi. Ünlü sanatçısından fenomenine birçok göz önünde olan isimler de sosyal medyadan Barbie temalı paylaşımlar yapıyor. Güzellik ve beden algısını değiştiren Barbie bebeklerin çocuklarda ve yetişkinlerde ne tür etkilere neden olduğu ise merak konusu. Uzman isimlere bu barbie akımı soruldu. Gelen yanıtlar ise hiç olumlu değil. Sosyolog İsmail Öz "Küresel zeminde yayılan moda hareketleri, en başta yerel kültürler ve inançlar için en büyük tehdidi oluşturuyor. Barbie Bebek üzerinden yapılan kampanyanın da çocuklarımızın zihnine daha körpe iken yerleştirilmesi, hafife alınmadan değerlendirme gerektiriyor. İdeolojik ya da kültürel hegemonyalar, henüz hiçbir savunması gelişmemiş zihinlere bu tür hareketlerle zerk ediliyor" ifadelerini kullandı.

Giriş Tarihi 27 Temmuz 2023, 09:03 Güncelleme 27 Temmuz 2023, 09:34
Barbie akımındaki hedef kim? Hem çocuklar hem yetişkinler özeniyor! Kültür ve inançları tehdit ediyor! Uzman isimlerden dikkat çeken uyarı

İÇİNDEKİLER

Dünyada Barbie bebek çılgınlığı yaşanıyor; filmleri yapılıyor, dizileri çekiliyor, sosyal medyada pembe kıyafetlerle paylaşımlar yapılıyor. Barbie severler pembe kıyafetlerle videolar hazırlarken, ünlüler de Barbie akımına katıldı. Başta Ceyda Düvenci ve Merve Boloğur gibi ünlüler Barbie akımına katılan isimler oldu.

Bu akıma Ajda Pekkan ve Bülent Ersoy da pembe rengindeki kıyafetleriyle katılanlardandı. Dünyayı saran Barbie bebek rüzgârı tüketim toplumunu da tetikliyor. Güzellik ve beden algısını değiştiren Barbie bebeklerin çocuklarda ve yetişkinlerde ne tür etkilere neden olduğu ise merak konusu. Uzman isimlere bu barbie akımı soruldu. Gelen yanıtlar ise hiç olumlu değil. Sarıyer Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzman Doktor Yelda Tan ve Doktor Klinik Psikolog Rukiye Karaköse Barbie bebek akımının etkilerini anlatırken, Sosyolog İsmail Öz ise toplum açısından etkisine değindi.

"BARBIE BEBEKLERİ TEHLİKE"
Barbie bebeklerin kapitalizmin oyunu olduğunun altını çizen Sarıyer Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzman Dr. Yelda Tan, Barbie bebeklerin tehlikeli bulduğunu dile getirdi. Tan, özellikle çocukluk çağında Barbie bebeklerin bilinçte etkili olduğunu ve ergenlik döneminde bireylerde bozuklukların ortaya çıktığını ifade etti.

Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Tan "Barbieleri çok tehlikeli buluyorum. Güzel bir beden algısı ve imgesi olarak ideal olanın Barbie ölçüleri olduğu algısı çocukların bilincine alttan alta işleniyor. Ergenliğe gelindiğinde ise beden algısı bozukluğunu görüyoruz. Beden algısı bozulmaya meyilli ergenlerde kendini beğenmeme, beden algı bozukluğu ve bedenini sevmeme, kendinden hoşnutsuz olmaya neden oluyor. Hatta yeme bozukluklarına neden oluyor.

Her Barbie'si olan 'Barbie gibi olamadığı için üzülmüyor' ama etkilenenler var. Bu noktada aile çocuğu çok iyi tanımalı. Çıkan bozuklukları tetikleyen ise Barbie gibi karakterlerin, günümüz kültürünün, sosyal medyanın bunu pompalamasından kaynaklı. Bu bozuklukların ortaya çıkma hızını bunlar bir nevi arttırıyor" dedi.

"BARBIE'NIN ÖZENİLECEK BİR ŞEY OLMADIĞI VURGULANMALI"
Barbie bebeklerin dünyada tek tipleştirme projesi olduğunu ve dünyanın bunu bilinçli yaydığını dile getiren Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Tan, "Barbie'nin çok da özenilecek bir şey olmadığının ailenin özellikle vurgulaması gerekiyor. Çocuğun güzellik algısı değişmeden kendisini sevmesi ve kabullenmesi çocuğa işlenmeli. Aileler çok dikkat etmeli.

Yoksa çocuklar Barbie'nin ideal olduğunu ve öyle olmazsa mutsuz olacağına inanıyor, öyle inanmaması için aileler bu noktada kendileri baş edemiyorsa bir çocuk-ergen psikiyatrisine başvurmalı. Ve ona göre kültürümüzün ve maneviyatımızın değer yargılarını çocuğa vermeli. Barbie'nin çok da özenilecek bir şey olmadığını ailenin vurgulaması gerekiyor" şeklinde konuştu.

"FARKLI BİR KİŞİLİĞE BÜRÜNÜYORLAR"
Estetik kaygıların temelinde bu durumun olduğunu ve estetik operasyonlara kadar gidildiğini vurgulayan Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Tan, "Bu durum erişkinlerde de böyle. Estetik furyasını düşünecek olursak, herkes tek tipleşmeye başladı. Bunların dünyada bilinçli olarak yapıldığını düşünüyorum.

Beden Algısı Bozukluğu sonrasında en tehlikeli olan şey ise yeme bozukluklarına yol açması. Bulimia nevroza, Anoreksiya nervoza gibi bozukluklarda sonuç ölümcül olabiliyor. Gerçekten beden algısı öyle bir bozuluyor ki hiçbir şekilde kendini beğenemez hale geliyor.

O kadar çok kendinden hoşnutsuz oluyor ki, bir Barbie bebeği o kadar idealize ediyor ki bir sürü estetik operasyon geçiriyor. Hiçbir şekilde tatmin olmuyor. Bir nevi psikoz gibi bir şey bu. Gerçekten kopma hali. 'İdeal budur' diyor. İdeal o olunca saçının rengini, gözünü, dudağını, burnunu ve belini değiştiriyor. Kıyafetlerini değiştiriyor akıl almaz farklı bir kişiliğe bürünüyor. Robotik bir hayat bu" ifadelerini kullandı.

"EN BAŞTA YEREL KÜLTÜRLER VE İNANÇLAR İÇİN EN BÜYÜK TEHDİDİ OLUŞTURUYOR"
Sabah'ta yer alan habere göre, Sosyolog İsmail Öz ise toplum açısından Barbie akımına değinerek küresel zeminde moda hareketlerinin en başta yerel kültürler ve inançlar için büyük tehlike olduğunu ifade edip "Küresel zeminde yayılan moda hareketleri, en başta yerel kültürler ve inançlar için en büyük tehdidi oluşturuyor.

Toplumlar kendi kültürlerine ve tutundukları sembollerine yabancılaştıkça, yabancı sembollere tutunmaya başlıyorlar. Kopma ne orandaysa sapma da o oranda gerçekleşiyor. Dünyayı bir örnek yapma çabası ve aynı moda ikonlarının ardından sürükleme telaşı elbette beraberinde çok farklı sorunları da taşıyor" dedi.

"İDEOLOJİK YA DA KÜLTÜREL HEGEMONYALAR ZERK EDİLİYOR"
Sosyolog Öz, değerlendirmelerine devam ederek "Küresel zeminde yayılan moda hareketlerinin arkasındaki psikolojiyi, sosyolojiyi iyi kavrayamaz isek, bize ait bir gelecekte tasarlayamayız. Kodlarını bizim yazmadığımız bir kültürün kimlere hizmet edeceğini kestirmek de hiç zor olmasa gerekir.

Barbie Bebek üzerinden yapılan kampanyanın da çocuklarımızın zihnine daha körpe iken yerleştirilmesi, hafife alınmadan değerlendirme gerektiriyor. İdeolojik ya da kültürel hegemonyalar, henüz hiçbir savunması gelişmemiş zihinlere bu tür hareketlerle zerk ediliyor" ifadelerini kullandı.

"ÇOCUKLARIMIZA MODEL OLMAK ZORUNDAYIZ"
Sosyolog Öz, sözlerine şöyle devam etti: "Bu tür 'moda istilalarına' karşı gereken tedbir alınmadığı takdirde, ortaya çıkacak olan yabancılaşmış nesle şaşırma ve şikâyet hakkına da sahip olamayacağız. Bize ait olanı kompleks duymadan yaşayarak çocuklarımıza model olmak zorundayız. Rol-model yitimi yaşayan nesillerin hezeyanlarını bütün dünyada görmek mümkün. Ama önceliğimiz bize ait olanlar olmalı elbette..."

"GENÇLERİ ETKİSİ ALTINA ALIYOR"
Doktor Klinik Psikolog Rukiye Karaköse ise psikolojik açıdan Barbie bebeklerin etkilerine değinerek "Barbie bebekler uzun yıllardır kız çocuklarına rol model olarak sunulmakta. Yıllardır eleştiri konusu olmaya devam ediyor. Bebekten çok yetişkin bir kadına benzeyen bu oyuncaklar ideal(leştirilmiş) vücut ölçülerine sahip ve varoluşunu 'kusursuz' dış görünüşe endekslediği için haklı eleştirilere maruz kaldı.

Sonrasında bunun önüne geçmek için meslek erbabı ve başarılı kadınların da bebeklerini üreterek etkin PR çalışmaları yaptılar. Ama bunun da adı üzerinde PR hamlesi olduğu çok aşikar olduğundan inandırıcı bulunmadı. Filmi ile bir kez daha gündeme gelen Barbie çılgınlığı özellikle çocukları ergenlik çağındaki gençleri etkisi altına alıyor" şeklinde konuştu.

"ERGENLERDE ÖZGÜVEN EKSİKLİĞİ TETİKLEYEBİLİR"
Psikolog Karaköse son olarak şunları belirtti: "Ergenlikte beden algısı ve beden çekiciliği yoluyla onay kazanma ihtiyacı çok baskındır. Rol modeli ise gerçeklikten uzak, pembelere bürünmüş, adeta masalsı bir evrende yaşayan bir 'süs bebeği' olduğunda bu durum ergenlerde özgüven eksikliği, 'beden dismorfik bozukluğu' ve anoreksiya gibi rahatsızlıkları tetikleyebilir."

TAKVİM UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN