Bakan Bozdağ'dan başörtüsü için anayasa teklifiyle ilgili flaş açıklama: "400 üzeri oyla kabul edilirse halk oylamasına gitmeyeceğiz"

Son dakika haberi! Başörtüsüne Anayasa değişikliği teklifiyle ilgili konuşan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Çok net söylüyoruz; değişiklik 400 ve üzeri bir oyla kabul edildiği zaman halk oylamasına gitmeyeceğiz." dedi. Başkan Erdoğan'ın talimatı ile başlayan çalışmalar sonucu başörtüsüne anayasal güvence getiren 'Anayasa değişikliği teklifi' 9 Aralık'ta TBMM Başkanlığı'na sunulmuştu. Teklifte sapkın LGBT'ye karşı aile birliğini koruyan bir değişiklikliğe de gidiliyor. İşte 24 ve 41'inci maddeler yapılan değişiklikler.

Giriş Tarihi 24 Aralık 2022, 17:06 Güncelleme 24 Aralık 2022, 23:38
Bakan Bozdağ’dan başörtüsü için anayasa teklifiyle ilgili flaş açıklama: 400 üzeri oyla kabul edilirse halk oylamasına gitmeyeceğiz

İÇİNDEKİLER

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, başörtüsü teklifi ile ilgili, "Çok net söylüyoruz; değişiklik 400 ve üzeri bir oyla kabul edildiği zaman halk oylamasına gitmeyeceğiz." dedi.

Çeşitli programlara katılmak üzere Yozgat'a gelen Adalet Bakanı Bozdağ, Hazreti Ali Cami ve Külliyesi'nin temel atma töreninde yaptığı konuşmada, camilerin yeryüzünde Allah'ın evleri olduğunu söyledi.

Bozdağ, Kur'an-ı Kerim'de Cenab-ı Allah'ın Mescid-i Haram ve Mescid-i Aksa'dan bahsettiğini anımsattı. Cenab-ı Allah'ın iki tane de mescidin niteliklerinden bahsettiğine değinen Bozdağ, şunları kaydetti:

"Birisi Mescid-i Nebevi, diğeri ise Mescidi Aksa. Tabii ikisine dair bu değerlendirmeleri elbette ulema yapacaktır ama biz biliyoruz ki mescitler yeryüzünde Allah'ın evleridir. İkincisi mescitler Müslümanların mezhep, meşrep, tarikat ve benzeri farklılıkları gözetilmeksizin millet, devlet farkı gözetilmeksizin dünyanın her neresindeyse hepsinin ortak mabedidir. Mescit demek, cami demek her şeyden bağımsız bütün Müslümanların birliğini, dirliğini, omuz omuza oluşunu, sırt sırta verişini, birlikte Allah'ın huzurunda eğilmelerini, birlikte secde edip, birlikte dua etmelerinin sağlandığı muhteşem bir birlik, kardeşlik ve Müslümanlığın yaşandığı büyük eserdir. Hakikaten baktığınızda dünyanın dört bir yanında camilerin birlik, dirlik, kardeşlik konusunda verdiği mesajı doğru okuduğumuzda eminim ki pek çok ihtilaf belki daha doğmadan çözülecek. Allah'ın huzurunda diz dize, omuz omuza ve aynı istikamete bakan ve aynı Allah'a inanan, aynı Allah'a ibadet eden aynı Allah'a dua eden insanların birbirine sevgisiz, saygısız, husumetle bakması, yaklaşması kabul edilebilir mi? Elbette kabul edilemez. Camilerin birleştiriciliğini, en üst düzeyde olmasını sağlayan hiç şüphesiz ki cami cemaatidir. Camiyi güçlü kılan içindeki Müslümanlardır, müminlerdir."

"DEĞİŞİKLİK 400 VE ÜZERİ OYLA KABUL EDİLİRSE HALK OYLAMASINA GİTMEYECEKTİR"
Başörtüsü teklifi ile ilgili de değerlendirmelerde bulunan Bozdağ, "Kanun bu meseleyi çözmede kafi değil. Öyleyse kanundan daha güçlü bir metne yani anayasal güvenceye ihtiyaç var." dedi.

Bozdağ, "O yüzden bu mesele Türkiye'nin gündeminden kalıcı olarak çıksın istiyorsak yol belli. Anayasa değişikliğini yaparak ile bu meseleyi artık Türkiye'nin gündeminden kalıcı olarak çıkarabiliriz. Umar ve dilerim ki Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygın üyeleri bu değişiklik teklifini 400'ün üzerinde bir oyla kabul ederek yasalaştırır. Değişiklik 400 ve üzeri oyla kabul edilirse halk oylamasına gitmeyecektir. Sayın Cumhurbaşkanımız da halk oylamasına götürmeyeceğini ifade etti." diye konuştu.


TEKLİF 9 ARAKLIK'TA MECLİSİ SUNULMUŞTU
Hiçbir kadının temel hak ve hürriyetleri kullanması ile kamu veya özel kesimin sunduğu mal ve hizmetlerden yararlanmasının, başının açık ya da örtülü olması şartına bağlanamayacağını; evlilik birliğinin yalnızca kadın ve erkeğin evlenmesiyle oluşturulabileceğini öngören Anayasa değişikliği teklifi, 9 Aralık 2022'de TBMM Başkanlığına sunuldu.

Teklif, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, AK Parti Grup Başkanı İsmet Yılmaz, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici ve İstanbul Bağımsız Milletvekili Fatih Mehmet Şeker'in de aralarında bulunduğu 336 milletvekilinin imzasını taşıyor.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Anayasa'nın 24. maddesine, başörtüsüne anayasal güvence getiren hükümler ekleniyor.

Buna göre, temel hak ve hürriyetlerin kullanılması ile kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanılması, hiçbir kadının başının örtülü veya açık olması şartına bağlanamayacak.

Hiçbir kadın; dini inancı sebebiyle başını örtmesi ve tercih ettiği kıyafetinden dolayı eğitim ve öğrenim, çalışma, seçme, seçilme, siyasi faaliyette bulunma, kamu hizmetlerine girme ile diğer herhangi bir temel hak ve hürriyeti kullanmaktan ya da kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanmaktan hiçbir surette yoksun bırakılamayacak, bu nedenle kınanamayacak, suçlanamayacak ve herhangi bir ayrımcılığa tabi tutulamayacak.

Alınan veya verilen bir hizmetin gereği olan kıyafet söz konusu olduğunda devlet, ancak dini inancı sebebiyle kadının başını örtmesini ve tercih ettiği kıyafetini, hiçbir surette engellememek şartıyla gerekli tedbirleri alabilecek.

EVLİLİK BİRLİĞİ ŞARTI
Anayasa'nın 41'inci maddesinin, "Ailenin korunması ve çocuk hakları" şeklindeki birinci kenar başlığı, "Ailenin korunması, evlilik birliği ve çocuk hakları" olarak değiştiriliyor.

Ailenin toplumun temeli olduğunu düzenleyen maddeye, evlilik birliği şartı da ekleniyor.

Değişiklik teklifinin gerekçesinde, "Yalnızca kadın ve erkek olmak üzere iki farklı cinsiyetten bireylerin birbiriyle evlenerek evlilik birliğini oluşturabileceği açıkça düzenlenmekle, bunun dışındaki hiçbir birlikteliğin evlilik birliği olarak kabul edilmeyeceği ve evlilik birliğinin eşler arasında yani kadın ve erkek arasında eşitliğe dayandığı kabul edilmiş olmaktadır. Böylece aile ve evlilik kurumunun her türlü tehlike, tehdit ve saldırılar ile sapkın akımların dayatmalarına karşı korunması amaçlanmaktadır." denildi.

TEKLİFİN GEREKÇESİ
Teklifin genel gerekçesinde, herkesin kanun önünde eşit olduğu; devlet organları ve idare makamlarının, bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun hareket etme zorunluluğu bulunduğu belirtildi.

Gerekçede, devletin, kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanılmasının önündeki engelleri, kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmak, kişinin maddi, manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamakla yükümlü olduğuna işaret edildi. Temel hak ve hürriyetlerin en önemlilerinden birinin din, vicdan hürriyeti olduğu vurgulandı.

Temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının, kadınların başlarını örtme veya açma yönündeki tercihlerini de içerdiğine yer verilen gerekçede, "Demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti, kadınların bu noktadaki tercihlerini korumakla mükelleftir. Devlet ayrıca pozitif yükümlülüğünün bir gereği olarak, kadınların temel hak ve hürriyetlerini, söz konusu tercihlerine uygun olarak kullanmalarının ve kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanmalarının önündeki engelleri kaldıracak, hukuk dışı ve ayrımcı uygulamalara maruz kalmalarını önleyecek tedbirleri alacaktır." denildi.

Türkiye'de başörtüsü yasağı ve bundan kaynaklanan herhangi bir hak mahrumiyeti bulunmadığına işaret edilen gerekçede, şunlar kaydedildi:

"Ülkemizin başı örtülü ve başı açık kadınları her türlü temel hak ve hürriyetini kullanabilmekte, kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanabilmektedir. Ancak dini inancı sebebiyle başını örten ve kıyafet tercihinde bulunan kadınların; yasal ve idari düzenlemeler veya fiili uygulamalarla, insan onuruyla bağdaşmayan, Anayasa'ya aykırı, ayrımcı ve çağ dışı uygulamalara bir daha maruz bırakılmamaları amacıyla anayasal güvence getirilmektedir."

Ailenin, Türk toplumunun temeli olduğuna işaret edilerek, toplumun ve Türk Devleti'nin ancak güçlü aileyle, güçlü kılınabileceği belirtilen gerekçede, şu değerlendirmelerde bulunuldu:

"Aile kurumunun taşıdığı gerçek değer üzerinden korunması, milletimizin varlığının teminat altına alınması, ailenin ilk nüvesini teşkil eden evlilik birliğinin kadın ve erkekten oluşmasını zorunlu kılmaktadır. Bu kapsamda Anayasa'nın 41'inci maddesinde yapılan düzenlemeyle, evlilik birliğinin erkek ve kadının evlenmesiyle kurulacağı açıkça belirtilerek evlilik birliğine ilişkin bu temel kaide ve esasın kanunla değiştirilmesinin önüne geçilmektedir. Bu suretle her türlü tehlike, tehdit, saldırı, çürüme ve sapkınlığa karşı ailenin korunması için ilave Anayasal güvence sağlanmakta ve ailenin, toplumu ve milleti temelden ifsat edecek anlayışlardan korunması amaçlanmaktadır."

AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin başörtüsü için anayasa teklifi hakkında teklifin verildiği 9 Aralık'ta açıklamalarda bulunmuştu. Zengin, "336 milletvekilimizin imzasıyla Meclis Başkanımıza götürerek teklifimizi vermiş olacağız." ifadelerini kullandı.

Özlem Zengin'in açıklamalarından satır başları:

"AK Parti, MHP ve BBP'den 336 vekilin imzasıyla biraz sonra Meclis Başkanı'na sunacağız. Başörtüsü meselesine, bir bez parçası diyenler bu konuyu hiç anlamamışlardır. Bunun nasıl bir travma olduğunu anlayamaz. 90'lara geldiğimizde bizler başka boyuta geçtik.

Nihayetinde diyebilirim ki, dini hassasiyeti olan insanlar için biz başörtülü kadınlar birer işarettik. Bu anayasa teklifi Meclis'ten geçse de biz bunları anlatmaya devam edeceğiz. "Helalleşelim olsun bitsin edasını" çok alaycı buluyorum. Bu konunun hiç anlaşılmadığını düşünüyorum.

Bu konuyla ilgili en çok arzu ettiğimiz şey anlaşılmak. Biz özellikle siyasetin gücüyle bu problemi aslında çözmüştük. Türkiye'de kanun olarak başörtüsünü yasaklayan bir kanun zaten yoktu. Temel bazı temel haklardan istifade etmek istediğimizde ortaya çıkıyordu.

"'MESLEK ONURUNA YAKIŞMAYAN BİR TAVIR' OLARAK SERGİLENİYORDU"

Bir mesleği ifa etmekte engellerle karşılaşıyorduk. Biz avukatlara 'meslek onuruna yakışmayan bir tavır' olarak söyleniyordu başörtülü olmak.

Rahmetli Özal, bu problemi çözmek için uğraştı. Önce yönetmelik değişikliği yaptı. YÖK Kanunu'nda değişiklik yaptı. Bunlar Anayasa Mahkemesi'ne götürüldü. 'Yorumlu ret' şeklinde bir karar uyduruldu.

Bu şeyler, bu ızdıraplar o kadar büyüdü ki, bununla beraber AK Parti'nin kurulmasında yaşanan bu ızdırabın büyük bir imzası vardır. AK Parti'nin siyasi tezlerini anlatacak olursak, en büyük tez budur. Bizim hamurumuzda var. Mücadelemiz sonradan değil.

Vesayetin etkisi uzun zamandır devam etti.

2008 yılında o zamanda AK Parti ve MHP bir araya gelerek anayasa değişikliği yaptı. Biz seçim kazanmak için bir araya gelen iki parti değiliz. 2008 yılında biz bir araya gelerek bir anayasa değişikliği yaptık.

"ANAYASA MAHKEMESİ'NE GİTTİLER İPTAL DAVASI AÇTILAR"

Bu anayasa teklifi referanduma gitme ihtiyacı duymadan TBMM'den geçti.

Vesayet odakları daha dinamikti, hemen eylemler başladı. Bir araya gelerek eylemler yaptılar. Anayasa Mahkemesi'ne gittiler iptal davası açtılar.

Türkiye'de 2013'ten itibaren bu yasaklar fiilen hafiflemiştir. Biz kendi aramızda çok uzun yıllar tartıştık. Bir düzenleme yapmaya ihtiyacımız yok aslında. Başı açık kadın açıklar için böyle bir şey yokken, başı kapalı kadınlar için neden olsun.

CHP'NİN BAŞÖRTÜSÜ HAKKINDAKİ KANUN TEKLİFİNE SERT TEPKİ

Hep şikayet ettikleri Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olmasaydı, milletimizin önüne gidip yüzde 50+1 oy almak zaruriyeti olmasaydı böyle bir şey yapmayı düşünürler miydi sizce? Ben kendi vicdanımda cevabını veriyorum. Sadece kendi mahallelerinde siyaset yapmak yetmiyor. Tereciye tere satıyorlar.

Başörtüsü meselesi, AK Parti'nin varlığının en önemli unsuru. Bizim buna yaklaşamımız siyasi olamaz. Sayın Cumhurbaşkanımız, partisinin kapatılmasını göze olarak bunu yaptı. Siyasi bir rant için değil.

Bu ülkede milletin değerleriyle bir mücadele vardı, AK Parti kurulana kadar.

Bu aslında bu konuya dair yaklaşımın ne kadr zayıf olduğunu gösteriyor. Çünkü kanunla teminat altına alınan kanunla değiştirilebilir.

"CHP'NİN KANUN TEKLİFİNE HAYIR DİYORUZ"

Kanunla verdiğinizi kanunla alıyorsunuz. Anayasa ile verdiğiniz şeyi kanun ile alamazsınız. Kanunların içeriği var. Kanun metnini okumuşsunuzdur CHP'nin verdiği. İçinde çok da yasaklamaya kapı açan maddeler var.

Sonuç olarak CHP'nin kanun teklifine siyaseten değil, hukuk mantığıyla hayır diyoruz. İçeriğine toptan hayır diyoruz.

Neden CHP böyle bir kanun teklifi verme ihtiyacı duydu? Sebebi, biz önceden çok düşömanlık ettik, biz vazgeçtik ama sözlerimiz itibar görmüyor. Bunlara 'Size güvenmiyorlar. Yazılı bir şeylere ihtiyacınız var.' dediler.

"BU ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ ÇOK ÖNEMLİDİR"

Biz onlara bir fırsat veriyoruz. Gelin anayasa teklifine destek verin. TBMM'ye yakışan budur. Bu Meclis'in onurudur.

Bu anayasa değişikliği çok önemlidir. Hayatımızın bir 30 senesini bir daha çöpe atar mısınız? Hayır derler. Bu 30 yılda çok şey öğrendik. Türkiye'de kadınlarda erkekler de çok şey öğrendi. Bunu hayati bir mesele olarak görüyoruz.

Biz başı açık ve başı kapalı kadınların özgürlüğü için bu teklifi veriyoruz."

"BU BİZİM HİKAYEMİZ"

AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin, soru-cevap kısmına geçmeden önce konuşmasının sonunda, "Bu anayasa değişikliği inanıyorum ki Meclis'ten geçecek. Biz buna inanıyoruz. Bu bizim hikayemiz." dedi.

İşte kanun teklifi metni;

TAKVİM UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN