Erdoğan, "İleri teknolojiye dayalı, yüksek katma değerli, geniş pazarlı, istihdamı artıran doğru üretim alanlarını destekleyerek, Türkiye'yi en büyük küresel sanayi ve ticaret merkezlerinden biri haline getireceğiz. Önümüzdeki dönemi, bu doğrultuda yeni ve etkin üretim stratejilerini konuşup hayata geçireceğimiz bir sürece dönüştürüyoruz." dedi.
Türkiye Yüzyılı'nın verimliliğin yüzyılı olduğunu ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:
"Salgın ve savaşın tetiklediği ekonomik dalgalanmalar küresel düzeyde enerji, sağlık ve gıda krizlerini derinleştirirken, biz bu kötü gidişten ayrışmayı zaten başardık. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla ülkemizi büyütecek Türkiye Ekonomi Programı'nı da verimlilik üzerine bina ediyoruz. Kendimiz ve dünya için hayati öneme sahip alanlarda üretimi ve ihracatı artıracak, yeşil kalkınma devrimine katkı verecek faaliyetleri, verimlilik ilkeleriyle daha da geliştireceğiz."
"KÜRESEL DİJİTAL DEVRİM EKONOMİSİNİN DE ÖNCÜLÜĞÜNÜ YAPACAĞIZ"
Türkiye Yüzyılı'nın gücün yüzyılı olduğunu bildiren Başkan Erdoğan, yerli ve milli kalkınma stratejileri doğrultusunda attıkları her adım ve kazandıkları her başarının, Türkiye'nin gücüne güç kattığını söyledi.
Erdoğan, Türkiye'nin siyasi ve ekonomik bir güç olarak küresel düzeydeki yükselişini, ahenkli bir yönetim ve daha da geliştirecekleri altyapıyla sürdüreceklerini, hiçbir alanda duraklamaya veya gerilemeye mahal vermeden, doğru hedefler, doğru kararlar, doğru adımlar yoluyla büyük ve güçlü Türkiye'nin inşasını tamamlayacaklarını bildirdi.
Türkiye Yüzyılı'nın dijitalin yüzyılı olduğunu belirten Erdoğan, "Çağı yakalamaya çalışan ülkeden, çağa yön veren ülkeye giden bir yolculuk içindeyiz. Bunun için, dijital teknolojiler alanında ülkemizi, metaverseden blokzincire kadar her alanda en üst seviyeye çıkartacağız. Dünyanın en yaygın ve etkin e-Devlet altyapısını kurmuş, orta ve yüksek teknolojiye dayalı üretimini hızla geliştiren bir ülke olarak, küresel dijital devrim ekonomisinin de öncülüğünü yapacağız." değerlendirmesinde bulundu.
"DEZENFORMASYONA KARŞI ETKİLİ TEDBİRLER ALMAYI SÜRDÜRECEĞİZ"
Türkiye Yüzyılı'nın iletişimin yüzyılı olduğunu aktaran Erdoğan, "Millet ve devlet, devletimizle diğer ülkeler arasındaki iletişimi hızlı, sürekli ve şeffaf hale getirecek düzenlemeleri, sosyal huzurun ve milli güvenliğin teminatı olarak görüyoruz. Vatandaşımızı ve dünyayı, güvenilir kaynaklar aracılığıyla doğru ve zamanında bilgilendirecek altyapıyı güçlendirmeyi, dezenformasyona karşı etkili tedbirler almayı sürdüreceğiz." diye konuştu.
Türkiye Yüzyılı'nın bilimin yüzyılı olduğunu kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bilimin ve teknolojinin ilerleyişinin, insanlığın geleceğini ne yönde etkileyeceğinin farklı boyutlarıyla tartışıldığı bir dönemden geçiyoruz. Ülkemizde, insanımızın hayat kalitesini artırmaya yönelik olarak kamuda ve özel sektörde yürütülen bilimsel çalışmaları destekleyerek, bu alanda da söz ve iddia sahibi konuma ulaşmayı planlıyoruz.
Uluslararası sıralamaların ilk 500'ünde en az 10 üniversitemizin yer almasını sağlayacak, 2030 yılında 10 milyonu bulacağı öngörülen uluslararası öğrenci sayısından, halen 300 bine yakın olan payımızı 1 milyona çıkartacağız."
Türkiye Yüzyılı'nın kalkınmanın yüzyılı olduğunu bildiren Erdoğan, "Tarihimizin en büyük kalkınma atılımını gerçekleştirirken, küresel krizler karşısında kendi önceliklerimizi korumayı da başardık. Ülkemizi 81 vilayetiyle kavuşturduğumuz, her alanda çağın ihtiyaçlarına cevap verecek, hatta kimi alanlarda gelişmiş devletlerin önüne geçirecek altyapıyı daha da geliştireceğiz." dedi.
Erdoğan, küresel krizi fırsata dönüştürerek, Türkiye'yi asıl hedeflerine ulaştıracak yeni bir ekonomik ve sosyal kalkınma atılımını gerçekleştirmenin eşiğinde bulunduklarını, milli geliri artırdıkça, her kesimden vatandaşların bundan hak ettiği payı adil bir şekilde almasını da sağlayacaklarını belirtti.
"BARIŞ İÇİN SAMİMİ GAYRET GÖSTEREN TEK ÜLKE DURUMUNDAYIZ"
Türkiye Yüzyılı'nın barışın yüzyılı olduğunu belirten Erdoğan, "Dört bir yanımızda savaşın, çatışmaların ve gerilimlerin arttığı bir dönemde, tüm taraflarla eşit, ahlaki, adil bir ilişki tesis ederek, barış için samimi gayret gösteren tek ülke durumundayız. Milli menfaatler, uluslararası ilkeler ve çok yönlü dengeler üzerinde, hem masada hem sahada sergilediğimiz insani ve vicdani duruş giderek daha çok takdir topluyor." diye konuştu.
Erdoğan, gelecek dönemde, bu yaklaşımı daha da genişletip etkinleştirerek insanlığın hizmetine sunmayı sürdüreceklerini bildirdi.
Türkiye Yüzyılı'nın değerlerin yüzyılı olduğunu kaydeden Erdoğan, "Tarihin, hepsine de sahip çıktığımız en kadim medeniyetlerinin membaı bu toprakların bugünkü sakinleri olarak, insanlığın ortak değerlerini korumakla da yükümlüyüz. Bizimle birlikte geniş bir coğrafyanın kültürel ve sosyal ahengin güvencesi olan bu kadim değerleri, yeni gerçekler ışığında zenginleştirerek sonraki nesillere aktaracağız." dedi.
Türkiye Yüzyılı'nın haklının yüzyılı olduğunu bildiren Erdoğan, hayatı boyunca güçlünün değil haklının üstün olduğu bir siyasi ve sosyal düzenin inşası için çalışıp, çabaladıklarını söyledi.
Temel özgürlüklerin eksiksiz kullanılabilmesini temin ederek, haklının güvencesi ve doğrunun tarafı olacak bir demokrasi işleyişini sağlama almak istediklerini belirten Erdoğan, bunun için köken ve inanç başta olmak üzere, hiçbir ayrım gözetmeksizin, her bir bireyin hakkını, hukukunu, geleceğini teminat altına alacak düzenlemeleri daha da etkinleştireceklerini bildirdi.
"SESİMİZ AYNI GÜRLÜKTE ÇIKMAYA DEVAM ETMİŞTİR"
Türkiye Yüzyılı'nın şefkatin yüzyılı olduğunu aktaran Erdoğan, "İnsanlığın vicdanının sükuta büründüğü her durumda ve her yerde, bizim sesimiz aynı gürlükte çıkmaya devam etmiştir." dedi.
Erdoğan, şefkatin, merhametin, vicdanın rafa kaldırıldığı bir dünyanın herkes için yaşanılmaz hale geleceği inancıyla, bu mücadeleyi küresel düzeyde sürdürdüklerini, kadim devlet geleneğinden aldıkları ilhamla, sosyal destekler başta olmak üzere, her alanda vatandaşlara daha kuşatıcı hizmetler sunacaklarını ifade etti.
Türkiye Yüzyılı'nın istiklalin ve istikbalin yüzyılı olduğunu belirten Erdoğan, "Bugün güçlüyüz, yarın daha da güçlü olacağız. İnsanlarımızın tamamının istiklalinden emin bir şekilde istikbaline güvenle bakacağı bir Türkiye için yeni projeler, yeni programlar, yeni eserler, yeni hizmetler peşinde koşmaya devam edeceğiz." diye konuştu.
Türkiye Yüzyılı'nın gençlerin yüzyılı olduğunu aktaran Erdoğan, istikbalin teminatı olan gençleri, eğitimden spora her alanda TEKNOFEST ruhuyla en üst düzeyde yetiştirmek için gereken altyapıyı önemli ölçüde tamamladıklarını bildirdi.
Erdoğan, bu temel üzerinde gençleri, "kökü mazide olan ati" anlayışıyla, değerlere bağlı, ne istediğini bilen, geniş ufuklu, azimli, donanımlı, çalışkan bireyler olarak geleceğe hazırlamaya devam edeceklerini kaydetti.
"TÜRKİYE YÜZYILI'NDA ÜLKEMİZDEKİ ÖZGÜRLÜKLERİN ÇERÇEVESİNİ, POZİTİF ÖZGÜRLÜK ANLAYIŞIYLA TEKRAR ÇİZELİM"
Başkan ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Gelin, Türkiye Yüzyılı'nda ülkemizi, bir asırdır enerjimizi yiyip tüketen her türlü taassuptan arındırıp, siyasetin eksenini emek ve eser üzerine yeniden kuralım. Türkiye Yüzyılı'nda ülkemizdeki özgürlüklerin çerçevesini, pozitif özgürlük anlayışıyla tekrar çizelim." dedi.
Erdoğan, Ankara Spor Salonu'nda düzenlenen AK Parti "Türkiye Yüzyılı" Tanıtım Toplantısı'ndaki konuşmasında, Türkiye Yüzyılı kapsamında kısa başlıklar ve birkaç cümlelik açıklamalarla çizmeye çalıştığı resmi gerçeğe dönüştürmek için Türkiye'nin gereken öz güvene sahip olduğunu belirtti.
Gerçek devrimlerin, reformların ve dönüşümlerin, milletin özünden çıkıp gelen enerjinin, hareketin ve çabanın neticesi sonucu hayat bulduğunu, Türkiye'yi yıllarca özgürlüklerden ve zenginliklerden uzak tutanların güçlerini milletin öz güveninin önünü kapatmaktan aldığını ifade eden Başkan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ne zaman ki bu set yıkıldı, işte o zaman Türkiye bambaşka bir görünüme büründü. Menderes'in ilk kazmayı vurduğu, Özal'ın ilk gediği açtığı bu seti kökünden söküp atmak hamdolsun bize nasip oldu. Tabii bu arada kaybolup giden nesillerin hesabını sormak da bize düştü. Kılığından kıyafetinden dolayı Ankara'ya alınmayan köylümüzün, inancından ve kültüründen dolayı aşağılanan mütedeyyin vatandaşlarımızın, Yassıada'da onurları çiğnenen milli irade temsilcilerinin, Mamak ve Diyarbakır zindanlarında işkenceye maruz kalan evlatlarımızın, hülasaten horlanan, hakir görülen, ezilen, dışlanan, haksızlığa maruz bırakılan her insanımızın davası, bizim davamızdır."
Bu kapsamda, daha fazla demokrasi, eser, hizmet, özgürlük, adalet ve fırsat eşitliği için çalıştıklarını dile getiren Erdoğan, yeri geldiğinde yedi düvele kafa tutarak yeri geldiğinde siyasetin ve diplomasinin inceliklerini kullanarak vatandaşların, dünyanın her yerinde başı dik şekilde gezebilmelerini sağladıklarına işaret etti.
Kendilerine ödetilen bedellere hiç bakmadan "adaletsiz kalkınma, kalkınmasız adalet olmayacağı" anlayışıyla gönüllere girmek için çaba sarf ettiklerini anlatan Erdoğan, Hakkari'den Ankara'ya, Ardahan'dan İzmir'e, Şanlıurfa'dan İstanbul'a ülkenin her şehrini aynı eğitim, sağlık, ulaşım ve spor imkanlarıyla buluşturmanın mücadelesini verdiklerine dikkati çekti.
Erdoğan, artık Türkiye'de, evladını okula gönderemediği için yoksulluğa kurban verme veya terör örgütüne kaptırma endişesi duyan ailelerin sitemini değil, çocuğunun diploma törenini gururla seyreden ailelerin sevincini paylaştıklarını vurgulayarak şöyle konuştu:
"Artık bu ülkede, doktora götürmek için yola çıktığı hasta evladını Zap suyuna kaptırıp 'Ankara'ya ses gitmiyor.' ağıtları yakanların türkülerini değil, evine gelen doktora, bir adım ötesindeki hastaneye bakıp 'Allah devlete zeval vermesin.' diyen insanlarımızın dualarını dinliyoruz. Artık bu ülkede, bize adeta bahşedilen sözde demokrasi ve özgürlüğümüzün mahcubiyetini değil, dişimizle, tırnağımızla, alın terimizle kanımızla eman yurdu haline getirdiğimiz, çalışanın emeğinin karşılığını alacağını, düşenin kolundan tutulacağını bildiği bir yerde yaşamanın kıvancı içindeyiz. Bugün Türkiye, kendi vatandaşlarına sağladığı imkanlar yanında, dünyanın dört bir yanından milyonlarca insanı da kendisine çekmektedir. Ülkemize gelen herkesi sığınmacı sanan, her gördüğü yabancıya nefretle bakan hastalıklı zihniyetler anlamıyor olsa da Türkiye bölgesel ve küresel bir cazibe merkezi haline dönüşmüştür.
Sadece canını kurtarmak isteyen mazlumları misafir etmiyoruz. Yatırımcılardan profesyonel meslek mensuplarına kadar her kesimden insan, ülkemizdeki potansiyeli görüyor ve buraya yöneliyor. Dünyanın her ülkesi, finans ve yetişmiş insan kaynağı durumundaki bu tür insanlara kapılarını sonuna kadar açmaktadır. Biz de Türkiye'nin büyümesine, kalkınmasına, güçlenmesine katkı veren herkesi bağrımıza basıyoruz, basacağız. Küresel zenginlikten ülkemizin aldığı payı yükseltmenin yollarından biri de budur. Siyasi istikrarını teminat altına almış, güvenliğini sağlamış, demokrasisini kökleştirmiş, insan haklarını sahiplenmiş, ekonomisini büyütmüş, sosyal devlet uygulamalarını yaygınlaştırmış, krizlere ve tehditlere karşı bünyesini güçlendirmiş, akil, adil ve hakim bir güç haline gelmiş geçmişin tüm korkularından ve yoksunluklarından arınmış ülkemizin gündemine yakışan yeni Kızıl Elma'sı ancak Türkiye Yüzyılı olabilir."
"BU YOLU BERABER YÜRÜYELİM"
Herkesin bir hayali olduğunu, kendi hayalinin ise Türkiye Yüzyılı olduğunu açıklayan Başkan Erdoğan, "Üstelik biz bu hayali bugün de kurmuyoruz. Aklımız ermeye başladığı günden beri bu hayalin peşindeyiz. Bugüne kadar yaptığımız her işi de bizi bu hayale yaklaştıracak adımlar olarak gördük. Şimdi de bizimle bu hayali paylaşacak, yanlışa 'yanlış' dediği gibi doğruya da 'doğru' diyecek herkesle yol yürümeye hazırız." dedi.
81 ildeki vatandaşlara seslenen Erdoğan, Cumhuriyetin 100. yılını aynı zamanda Türkiye'de siyaseti, üslubuyla tarzıyla işleyişiyle sonuçlarıyla değiştirecek yeni bir dönemin de miladı haline getirmek istediklerini söyledi.
Türkiye Yüzyılı için yapılacak her katkının kendileri için kıymetli olduğunu anlatan Başkan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Gelin, 29 Ekim 2023'e kadar Türkiye Yüzyılı'nı konuşalım, tartışalım, tekliflerimizi ortaya koyalım. Gelin, Türkiye Yüzyılı vizyonunu birlikte oluşturalım, birlikte inşa edelim. Gelin, Türkiye Yüzyılı'nı yeni bir milli mutabakat zemini haline dönüştürelim. Gelin, Türkiye Yüzyılı'nda demokrasimizi, katılımcı demokratik bir Cumhuriyet kimliğiyle taçlandıralım. Gelin, Türkiye Yüzyılı'nda ülkemizi, bir asırdır enerjimizi yiyip tüketen her türlü taassuptan arındırıp, siyasetin eksenini emek ve eser üzerine yeniden kuralım. Gelin, Türkiye Yüzyılı'nda ülkemizdeki özgürlüklerin çerçevesini, pozitif özgürlük anlayışıyla tekrar çizelim. Gelin, Türkiye Yüzyılı'nda tam fırsat eşitliği ve hakkaniyet temelinde bir sosyal adalet anlayışını birlikte tesis edelim. Gelin, Türkiye Yüzyılı'nda asırlardır gerilemeyle duraklamayla yıkılmayla tarif edilen ülkemizin yükseliş dönemini başlatalım. Gelin, Türkiye Yüzyılı'nda ülkemizi herkesin kendi yankı odasından çıkıp birbirini dinlediği, birbirini anladığı, birbirine saygı duyduğu bir yer haline getirelim. Gelin, Türkiye Yüzyılı'nı fark edilen, fark atan, farkını hissettiren ve farklılıklarıyla zenginleşen bir ülke haline gelişimizin sembolü yapalım. Gelin, Türkiye Yüzyılı'nda erdem ve adalet devletini zirveye çıkartalım. Gelin, Türkiye Yüzyılı'nda ülkemizi küresel çarkın bir dişlisi olmak yerine lokomotifi haline dönüştürelim. Gelin, Türkiye Yüzyılı'nı milli ve yerli değerlerle evrenseli kuşattığımız, sözümüzü çağa söylediğimiz bir dönem haline getirelim. Gelin, Türkiye Yüzyılı'nı korkularıyla yaşayan bir geçmişten umutları, hayalleri, öz güveni ve cesaretiyle şahlanan bir geleceğe geçişin kapısı yapalım. Gelin, yüzümüzü hem doğuya hem batıya ama asıl doğruya doğru dönelim. Gelin, bir asır önce İstiklal Mücadelemizi bir ilk adımla nasıl başlatıp zafere ulaştırdıysak bugün de istikbal mücadelemizin ilk adımını atalım. Bu yolu kadını erkeğiyle, genci-yaşlısıyla, her kesimden insanımızla beraber yürüyelim. Bu vatan hepimizin vatanı. Bu ülke hepimizin ülkesi. Bu bayrak hepimizin bayrağı. Bu devlet hepimizin devleti. Bu gelecek hepimizin ortak geleceği. Öyleyse her şeyden önce Cumhur İttifakı'mızın temsilcileri olarak Sayın Bahçeli'ye, Sayın Destici'ye ve gönlünü koyan bütün kardeşlerime, buradan kalbi selamlarımla şimdi hep birlikte ayağa kalkalım diyorum. Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Bir olacağı iri olacağız diri olacağız kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız."