Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Son dönemde Adana'da petrol arama çalışması yaptığımız iki kuyuda yüksek kaliteli petrol bulduk. Birisi 425 metre, diğeri 358 metre derinlikte elde ettiğimiz ekonomik değere sahip petrolün rezerv değeri yaklaşık 1 milyar dolar olarak hesaplanmıştır." dedi.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslenen Erdoğan, 14 Haziran'da Türkiye'nin uydu projelerinde yeni bir safha olan TÜRSAT 5B uydusunun hizmete alma töreninde uzay çalışmalarının gözden geçirildiğini söyledi. Erdoğan, bundan sonra uzaya gönderilecek uyduların yerli ve milli çalışmaların ürünleri olacağını bildirdi.
Dünyayı tehdit eden iklim değişikliği konusunda 17 Haziran'da gerçekleştirilen, çok sayıda devlet ve hükümet başkanının yer aldığı uluslararası foruma çevrim içi katıldığını söyleyen Erdoğan, bu forumda Türkiye'nin yaklaşımlarını anlatma imkanı bulduklarını aktardı.
Ukrayna-Rusya savaşından NATO Zirvesi hazırlıklarına kadar geniş bir alanda çok sayıda ülke ve uluslararası kuruluş yöneticisiyle telefon görüşmeleri yaptığını anlatan Erdoğan, Marmaris'teki orman yangınını da yakından takip ettiğini anımsattı.
Yaşanan afetin bir an önce sona ermesi için tüm imkanların kullanılmasının sağlandığını ifade eden Erdoğan, Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun, ekipleriyle, kendilerine bağlı birimlerle 5 gün süresince yoğun bir çalışma ortaya koyduğunu belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, çalışmaların uyumla gerçekleştirildiğini kaydetti.
Yangın nedeniyle 5 bin hektarı aşkın alanda çok sayıda ağacın yandığını aktaran Erdoğan, herhangi bir ölüm ya da yaralanma olayının yaşanmamasının teselli kaynağı olduğunu dile getirdi.
"5 BİN 142 HEKTAR ALAN FİDAN DİKİLMEK SURETİYLE YENİDEN İHYA EDİLECEKTİR"
Bölgede yoğun bir şekilde ağaçlandırma çalışmalarının yapılacağını, oluşan zararın giderilmesinin yollarının aranacağını bildiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yoğun bir şekilde halkımızla, devletin kurumlarıyla, sivil toplum kuruluşlarımızla bu çalışmayı yaparak nasıl ki daha önce yine Muğla'da, Antalya'da, İzmir'de bunları yaşadık, şimdi tekrar burada aynı çalışmayı yaparak inşallah yine yeşilimize kavuşacağız. Millete hizmet, ülkeye hizmet derdi olmayanların gökyüzünde helikopter arayışı gibi, uçak arayışı gibi bu tür zavallılarla bu ülkede siyaset yapılmaz. Biz işimizi biliyoruz, işimizin gereği neyse onu yapıyoruz ve gece gündüz demeden bütün itfaiyecilerimizle, silahlı kuvvetlerimizin mensuplarıyla, sivil toplum kuruluşlarımızla bu çalışmaları yürüterek yangına 13'ü uçak, 44'ü helikopter, 3'ü insansız hava aracı olmak üzere toplam 60 hava aracı, 613 arazöz ve su ikmal aracı, 203 iş makinesi, 5 bin 700'e yakın personel, 2 bin 100'ün üzerinde gönüllüden oluşan bir ekiple müdahale edilmiştir Bay Kemal. Yavruların da var, ortakların da var, onlar da ne yapıldığını böylece tekrar duymuş olsunlar. Sabotaj sonucu çıktığı belirlenen yangında zarar gören 5 bin 142 hektar alan fidan dikilmek suretiyle yeniden ihya edilecektir. Dikkat et, Muğla'da Büyükşehir Belediyesi sende. Acaba ne yaptınız? Ne gibi bir çalışma ortaya koydunuz? Büyükşehir belediyelerinin itfaiyesi yok mu? Onlar ne iş yaptılar? Ama bizler 'Burası CHP belediyesidir' demedik."
Bakanlarla, tüm ekiplerle, atılması gereken adımların yangın bölgesinde yerinde atıldığını anlatan Erdoğan, bundan sonra da yine aynı şekilde adımlar atmaya devam edeceklerine dikkati çekti.
"FARKLI BİR TAVIR BEKLENMESİNİN MÜMKÜN OLMAYACAĞINI AÇIKÇA SÖYLEYECEĞİZ"
NATO Zirvesi'ni anımsatan Erdoğan, "Yarın İspanya'ya NATO Zirvesi'ne gidecek, ülkemizin hak ve menfaatleri doğrultusunda ne gerekiyorsa onu yapacağız. Özellikle PKK, YPG, FETÖ gibi terör örgütleri konusunda sergilenen riyakarlıkları muhataplarımızın yüzlerine belgeleriyle, bilgileriyle, görüntüleriyle ifade edeceğiz. Bu tablo değişmeden Türkiye'den farklı bir tavır beklenmesinin mümkün olmayacağını da açıkça söyleyeceğiz." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, cuma günü Denizcilik Zirvesi'ne ve Milli Savunma Üniversitesinin mezuniyet törenine katılacağını bildirerek, cumartesi günü de Bursa'da vatandaşlarla bir araya geleceğini açıkladı.
Kovid-19 salgınıyla başlayan Rusya-Ukrayna savaşıyla genişleyerek devam eden küresel krizin en çok etkilediği alanların başında enerjinin geldiğini vurgulayan Erdoğan, Türkiye'nin kimi ülkeler gibi kendisine yetecek ve çok büyük gelir elde etmesini sağlayacak enerji kaynaklarına sahip olmadığını belirtti.
Erdoğan, sahip olunan sınırlı kaynakların en verimli şekilde kullanılmaya çalışıldığını, yerli ve yenilenebilir enerji sistemlerine ciddi yatırımlar yapıldığını ifade etti.
"Karadeniz gazı, 540 milyar metreküplük rezerv miktarının ve 100 milyarlarca dolarlık ekonomik değerinin ötesinde ülkemiz için bir umut ve moral kaynağı olmuştur" diyen Erdoğan, yeni kaynaklar bulabilmek için 4 sondaj ve 2 sismik arama gemisiyle hem Karadeniz hem de Akdeniz'deki faaliyetleri kesintisiz şekilde sürdürmekte kararlı olduklarını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Yerin altında ve üstünde ne varsa, azlığına çokluğuna bakmadan milletimizin emrine vermek istiyoruz. Nitekim bu gayretlerimiz neticesinde son 5 yılda ülkemizin yurt içi petrol üretimini günlük 37 bin varilden 60 bin varile yükseltmeyi başardık. Bu çerçevede son dönemde Adana'da petrol arama çalışması yaptığımız iki kuyuda yüksek kaliteli petrol bulduk. Birisi 425 metre, diğeri 358 metre derinlikte elde ettiğimiz ekonomik değere sahip petrolün rezerv değeri yaklaşık 1 milyar dolar olarak hesaplanmıştır. Aynı sahada 8 yeni kuyu daha açarak toplam 10 kuyuda üretime geçecek şekilde hazırlıklarımızı sürdürüyoruz."
"İLK ETAPTA YILLIK 1200 TON CEVHER İŞLEYECEK ÜRETİM TESİSİ KURUYORUZ"
Bir başka müjdenin maden sektörüyle ilgili olduğunu belirten Erdoğan, küresel maden üretiminin düştüğü Kovid-19 döneminde Türkiye'nin, yıllık 6 milyar dolarlık maden ihracatıyla krizden pozitif yönde ayrışan ülkeler arasında yer aldığına işaret etti.
Erdoğan, bu olumlu tablo karşısında hedef yükselterek madenlerin katma değerli uç ürünler olarak ihracı konusuna odaklanıldığını anlatarak, yüksek teknolojili ürünlerin temel bileşenleri olan nadir elementlerin üretimini de ilk öncelik olarak belirlediklerini bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bilindiği gibi halihazırda dünyadaki nadir elementlerin üretimi ve bunların nihai ürüne dönüştürülmesi çalışmalarının yüzde 95'i Çin'de gerçekleştirilmektedir. Son dönemdeki gelişmeler sebebiyle bu ürünlerin üretimi ve tedarikinde sorunlar çıkmış, fiyatlarında da fahiş artışlar yaşanmıştır. Teknoloji bağımsızlığının ayrılmaz bir parçası olan madenlerin üretimi ve nihai ürüne dönüştürülmesi hususunda yeni bir adım atıyoruz. Geçmişte türlü kampanyalarla, türlü engellemelerle, türlü zorluklarla ülkemizin dışında tutulduğu bu alana artık güçlü bir şekilde girmenin vaktinin geldiğine inanıyoruz. Ülkemizin önemli nadir element sahalarından Eskişehir Beylikova, dünyanın Çin'den sonraki ikinci büyük rezerv alanıdır. Şimdi burada ilk etapta yıllık 1200 ton cevher işleyecek bir üretim tesisi kuruyoruz. Deneme üretimi sonuçlarının ardından endüstriyel tesis yatırımına hemen başlıyoruz. Amacımız tesis tam kapasiteye ulaştığında burada yıllık 570 bin ton cevher işleyerek 10 bin ton nadir toprak oksitleri, 72 bin ton barit, 70 bin ton florit ve 250 ton toryum üretimi gerçekleştirmektir. Türkiye'nin 2053 vizyonu bakımından hayati öneme sahip bu projenin, şimdiden ülkemize hayırlı olmasını diliyorum."
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslenen Erdoğan, gelecek aylarda enerji konusunda milletin huzuruna yeni müjdelerle gelmeyi ümit ettiklerini dile getirdi.
Akdeniz'deki petrol arama çalışmalarına karşı çıkan ve Karadeniz'de keşfettikleri gaza burun kıvıranların, Adana'daki kuyulardan da Beylikova'daki maden işleme tesisinden de rahatsız olacaklarını söyleyen Erdoğan, "Artık kusura bakmasınlar. Biz yerin altını ve üstünü arayacağız, madenleri bulacağız, çıkartacağız ve insanımızın hizmetine sunmayı sürdüreceğiz. Potansiyelimizi harekete geçirdiğimiz her konuda, her sektörde, her üründe dünyada öne çıkabildiğimizi sayısız tecrübeyle biliyoruz. Enerji alanında da adım adım bu safhaya ulaşacağımıza yürekten inanıyorum." dedi.
Erdoğan, küresel ekonomide yaşanan dalgalanmanın, emtia fiyatlarındaki artıştan üretim ve tedarik zincirlerindeki kırılmaya kadar tüm boyutlarıyla etkisini sürdürdüğüne işaret ederek, Türkiye'nin geçen 20 yılda kurduğu güçlü altyapı üzerinde bu krizi fırsata çevirmek için tüm imkanlarını seferber ettiğini kaydetti.
Türkiye'yi, başlattığı demokrasi ve kalkınma devrimi rayından çıkartarak yeniden eski istikrarsızlık ve güvensizlik iklimine sokma gayretlerinin ise hız kesmeden devam ettiğini belirten Erdoğan, "Başta Gezi olayları olmak üzere son 9 yılda yaşanan her hadise bu doğrultuda başlatılmış ve alevlendirilmiş birer projedir. Bugün bir yandan küresel krizi yeni bir kalkınma hamlesinin kaldıracı haline dönüştürmenin, bir yandan da maruz kaldığımız oyunların ve saldırıların etkilerini elimine etmenin gayreti içindeyiz. Alenen ekonomimizi mahvetme tehditlerinden gizli, açık nice ambargolara, içeriden ve dışarıdan önümüze kurulan tuzaklara kadar uzanan bu zorlu sürece rağmen hamdolsun ülkemize diz çöktüremediler." diye konuştu.
"TÜRKİYE'NİN ÜZERİNE ADETA BETON DÖKMEYE ÇALIŞMASINI ESEFLE TAKİP EDİYORUZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yatırım, istihdam, üretim, ihracat, cari fazla üzerine kurulu Türkiye ekonomi programını, tüm sabotaj ve direnişlere rağmen uygulamayı sürdüreceklerini ifade ederek, şöyle konuştu:
"İstihdam, ihracat, üretim tarihimizin en yüksek seviyelerine çıkmıştır. Büyüme, kesintisiz devam ediyor. Enerji ve altın hariç cari fazla veren bir ticaret dengemiz var. Turizm toparlandı, tarımda iyi bir sezon yaşanıyor, sanayimiz harıl harıl çalışıyor. Bilhassa savunma sanayimiz dünyada rüştünü ispat etmiş bir şekilde katlanarak gelişiyor. Konut ve otomotiv sektörleri adeta yok satıyor. Tüm bunlar doğru istikamette gittiğimizi gösteriyor. Amerika ve Avrupa dahil dünyanın pek çok ülkesinin finansal dengeleri yerle yeksan iken bir kısım mandacı siyasetçi ve iktisatçı taifesinin Türkiye'nin üzerine adeta beton dökmeye çalışmasını esefle takip ediyoruz."
Bu mandacı siyasetçi ve iktisatçı güruhun aslında tespitlerini değil, temennilerini dile getirdiğini söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Geçmişteki krizleri beşinci kol faaliyeti ile ülkemizin burnunu sürtme aracı olarak kullananlar, bugün aynısını yapamadıkları için giderek daha çok hırçınlaşıyor. Yalan, iftira ve çarpıtma üzerine kurulu kampanyalarda kullanılan kimi doğru malzemeler, niyetin ve ortaya çıkan fotoğrafın kötülüğünü değiştirmiyor. Ülke ve milletim özellikle bu süreçte bilsinler ki her ne kadar bedeller ödediysek, ödemeye devam ediyorsak bu ilanihaye sürmeyecektir. Bu bedellerin bir kısmını terörle mücadelede, sınırlarımızın tacizinde, 15 Temmuz'da canımızla kanımızla zaten ödedik. Bu bedellerin bir kısmını uluslararası alanda yalnız bırakılarak, tecride maruz kalarak ödedik. Bazı bedelleri de kur, faiz, enflasyon üçgeni üzerinden yürütülen ekonomik dalgalanmalarla ödedik."
"VAZİFEMİZ MİLLETİMİZE EN İYİSİNİ VERMEKTİR"
Erdoğan, salgın ve savaş gibi olumsuz küresel faktörlerin ekonomide ödenen bedellerin yükünü daha da artırdığını belirterek, "Ancak gelişmeler öyle bir noktaya geldi ki bize tuzak kuranların çoğu, bizden daha ağır ekonomik ve sosyal bedeller ödeyecek duruma düştüler. Tabii sistemin kavramlarını ve kurallarını koyanlar, kendi sıkıntılarını gizlemenin yollarını da buluyorlar. Ama dünyayı takip eden akıl ve vicdan sahibi herkes, yaşananları ve işin nereye gittiğini anlıyor, görüyor, biliyor. Biz kendimizi asla kötü ile mukayese etmiyoruz. Çünkü bizim vazifemiz milletimize en iyisini vermektir. Bizim için önemli olan Türkiye'nin ne durumda olduğudur, milletimizin neler yaşadığıdır, insanlarımızın hangi sıkıntıları çektiği, hangi çözüm beklentileri içinde olduğudur." dedi.
"MİLLETİMİZDEN BİRAZ DAHA SABIR BEKLİYORUZ"
Son olarak geçen yılın aralık ayında ortaya çıkan kur dalgalanması ve ardından enflasyonda yaşanan ciddi yükselişin herkesin canını sıktığını dile getiren Erdoğan, "Her ne kadar aldığımız tedbirlerle sistemi yeniden dengeye oturtmuş olsak da özellikle enflasyondaki yükselişin yükünü bir müddet daha omuzlamak durumunda kalacağımız açıktır. 'Men sabera zafera' anlayışıyla milletimizden biraz daha sabır bekliyoruz. İnşallah 2023'ün şubat, mart aylarından itibaren enflasyonu yeniden makul ve hızla daha da aşağılara indirebileceğimiz bir seviyeye çekmiş olacağız. Bu noktaya ulaştıktan sonra işimiz daha kolaydır." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, bu süreçte Cumhurbaşkanı ve kabinesi olarak kamu hizmetlerinin, ücretlilerin ve dar gelirlilerin hayatlarının, istihdam ve üretim faaliyetlerinin belli bir seviyenin altına düşmemesi için çalıştıklarını ve tedbirler aldıklarını belirterek, şöyle konuştu:
"Aldığımız tedbirlerden biri de Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmekte olan ek bütçe teklifimizdir. Bilindiği gibi 2022 bütçesi, hazırlıkları 2021 yılı eylül ayında başlayan ve aralık ayında kanunlaşan bir dönemin ürünüdür. Geçtiğimiz yılın son aylarına doğru küresel tedarik sisteminde yaşanan tıkanıklık ile aralık ayında döviz kurunda ortaya çıkan dalgalanmaya bağlı gelişmeler, bütçenin yeniden değerlendirilmesini ve ek bir bütçe ile tahkimini zorunlu hale getirmiştir. Esasen her dönemde olduğu gibi bu yıl da bütçe disiplinine önem veren bir hükümet olarak temel göstergelerde bir sıkıntıya meydan vermedik. Ancak yüksek enflasyonun gelir ve gider rakamlarında yol açtığı değişkenlik, ek bütçe ihtiyacını ortaya çıkarmıştır."