Dünyanın iki büyük buğday-tahıl üreticisini savaştıran oyuna dikkat! The Economist'in 'Kaos' tetikçiliği...

Geleceği ilişkin öngörülerini bir kapak resmiyle paylaşan ve milyonlarca insanın o meseleye kafa yormasına sebep olan Londra merkezli The Economist dergisi son kapağıyla 'gıda felaketine' dikkat çekti. Görselde, buğday başakları kuru kafa simgesi üzerinden temsil edilirken dünyanın iki büyük buğday ve tahıl üreticisi olan Rusya-Ukrayna'nın savaşı sebebiyle insanlığın gıda krizine sürükleneceğine dikkat çekildi. Peki The Economist'in amacı ne? Niçin sözcülüğünü yaptığı küresel sermayenin "planlarını" açık ediyor? İşte detaylar...

Giriş Tarihi 21 Mayıs 2022, 11:14 Güncelleme 21 Mayıs 2022, 12:12
Dünyanın iki büyük buğday-tahıl üreticisini savaştıran oyuna dikkat! The Economist’in ’Kaos’ tetikçiliği...

İÇİNDEKİLER

Çizdiği felaket senaryolarıyla kaos tetikçiliği yapan Londra merkezli The Economist dergisi yine gündemi karıştıran bir iddia ve kapakla gündeme geldi.

"YAKLAŞAN GIDA FELAKETİ"
Derginin son sayısı 'Yaklaşan gıda felaketi' manşetiyle çıkarken manşet görselinde, buğday başakları kuru kafa simgesi üzerinden temsil edilerek ileride yaşanacak bir kaosa dikkat çekildi.

"DÜNYA KİTLESEL AÇLIĞA DOĞRU İLERLİYOR"
Economist kapağı Twitter üzerinden, "Savaş, kırılgan bir dünyayı kitlesel açlığa doğru itiyor. Bunu düzeltmek herkesin işi..." ifadeleriyle paylaştı.

RUSYA-UKRAYNA SAVAŞI DÜNYAYI KRİZE SÜRÜKLÜYOR
The Economist, Ukrayna- Rusya arasında yaşanan savaşla beraber dünyayı bekleyen gıda krizine dikkat çekti.

Haberde, "Rusya Devlet Vladimir Putin, Ukrayna'yı işgal ederek savaş alanından çok daha uzakta yaşayan insanların da hayatını mahvedecek; hatta bunu pişman olabileceği seviyede yapacak." ifadeleri yer aldı.


Ukrayna'nın Avrupa'nın tahıl ambarı olarak belirtildiği haberde savaşın buğday fiyatlarını son yılların en yüksek düzeyine çıkardığına ve yaklaşık 40 milyon ton tahılın Ukrayna'daki depolardan çıkarılamadığına dikkat çekildi.

BUĞDAY FİYATLARINDA YAŞANACAK ARTIŞA DİKKAT ÇEKİLDİ
Economist haberinde yıl başından bu yana yüzde 53 artan buğday fiyatlarının, Çin ve Hindistan'ın endişe verici sıcak hava dalgası nedeniyle ihracatı askıya alacağını açıklamasının ardından 16 Mayıs'ta yüzde 6 daha arttığı belirtildi.

"İNSANLAR AÇLIKTAN ÖLECEK"
1,6 milyar insanın açlık korkusu çektiği belirtilen haberde "Yaklaşık 250 milyon kişi kıtlığın eşiğinde. Muhtemel olduğu gibi, savaş uzarsa ve Rusya ve Ukrayna'dan gelen tedarik sınırlı olursa, yüz milyonlarca insan daha yoksulluğa düşebilir. İnsanlar açlıktan ölecek." ifadeleri yer aldı.

BENZE BİR HABER DAHA: 10 HAFTA YETECEK BUĞDAY KALDI
Öte yandan tarım analiz firması Gro Intelligence da The Economist'in haberine benzer şekilde dünya tüketimine 10 hafta yetecek kadar buğday kaldığına dikkat çekti. Bu rakamın 2008 finansal krizinden bu yana görülen en düşük seviye olduğu belirilerek korku pompalandı.

TÜRKİYE İÇİN SIKINTI YOK
Peki ya tüm bu gelişmeler yaşanırken Türkiye'nin durumu ne? Buğdayda sıkıntı yaşanır mı? Rusya-Ukrayna savaşı buğday ithalatını zora sokacak mı?

20 MİLYON TON REKOLTE
Türkiye'nin yıllık ortalama 25 milyon ton buğday ihtiyacı bulunuyor. Bunun 18-19 milyon tonu iç pazarda tüketiliyor. 6-7 milyon tonu ise işleyip ihraç ediliyor. Yeni hasada sayılı günler kaldı. 15-20 gün içinde Güneydoğu'da, temmuzda da İç Anadolu'da hasat yapılacak. Bu yıl yağışların etkisiyle 20 milyon ton rekolte bekleniyor. Yani Türkiye'nin hasat edeceği buğday kendi tüketimine rahatlıkla yetecek düzeyde...

NEDEN KAOS TETİKÇİLİĞİ?
Dünyanın iki büyük buğday-tahıl üreticisi Rusya ve Ukrayna'yı savaştıran ve tarımı durduran aklın kıtlık senaryosunu zorlayarak insanlığı bir kaosa sürüklediği görülürken Peki The Economist'in amacı ne? Niçin sözcülüğünü yaptığı küresel sermayenin "planlarını" açık ediyor? Konuyu köşesine taşıyan Sabah Gazetesi Yazarı Melih Altınok meseleyi çok çarpıcı bir biçimde ele alarak dikkat çeken detaylara yer verdi.

Altınok, "Economist'teki gazeteci kılıklı memurlar da işlerini yapıyorlar. Korkuya altlık yapıyorlar. Bence artık soru, hedefte olan ulus devletlerin niçin küresel patronların dergi kapaklarından işaret ettikleri istikamete uygun adım yürüdükleri." ifadelerini kullandı.

İşte Altınok'un yazısının ilgili kısmı;

Herkes, kapaklarındaki şifrelerle geleceği okuduğu rivayet edilen Economist'in 27 Mayıs'ta çıkacak sayısını konuşuyor.
Zira derginin "Yiyecek ekmek bulamayacaksınız" diye özetleyebileceğimiz kapağı, pandemiyle korku müptelası yapılmış bünyeler ve paralize olmuş ulus devletlerin ağzına layık!
Dergi, kesin bir dille önümüzdeki günlerde "Siyasi huzursuzluk artacak, çocukların gelişimi etkilenecek ve insanlar açlık yaşayacak" diyor.
Peki Economist'in amacı ne?
Niçin sözcülüğünü yaptığı küresel sermayenin "planlarını" açık ediyor?
Cevap ortada, mistik bir durum yok...
"Zenginler" mi dersiniz yoksa "yüzde 10", "üst akıl", "patron kulübü" mü artık size kalmış, dünyanın gelirinin tamamına yakınını lüpletenler kaos istiyor.
Bu net!
Çünkü istihdam yaratan, artı değer üreten hiçbir ekonomik faaliyet onlara spekülasyon kadar para kazandırmıyor.
Malı gizleyip satmayarak, sadece hareket etmeyerek para kazanmayı kim istemez?
Üstelik riske bile girmeden.
Economist'teki gazeteci kılıklı memurlar da işlerini yapıyorlar. Korkuya altlık yapıyorlar.
Bence artık soru, hedefte olan ulus devletlerin niçin küresel patronların dergi kapaklarından işaret ettikleri istikamete uygun adım yürüdükleri.
Baksanıza Çin gibi geniş topraklara sahip olan "bağımsız" bir ülke bile, "Buğdayım bitecek" diye stoka başlıyor.
Buğday yahu! En arsız, zahmetsiz, her iklimde her yerde yetişecek bir bitkiden bahsediyoruz?
Bu neyin paniği?
Ne var ki, "Ancak bize yeter" diyen Hindistan anında buğday ihracatını sınırlandırıyor...
Hatta denk getirdikleri buğdaya usulünce el koyanlar ülkeler bile var.
Aklınıza pandemide birbirlerinin maske konteynerlerine el koyan Fransa, İtalya gibi Avrupa devletleri geliyor değil mi?
O zaman kıytırık maskeleri elmasa çevirmişlerdi, şimdi de makarnayı, bisküviyi altın pahasına yükseltecekler.
Neyse ki serinin son korku senaryosu açlık oyunlarında verimli topraklara sahip Türkiye'nin korkacağı hiçbir şey yok.
Paniklemek dışında.

YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ