Cübbeli Ahmet'in dili müfrit ve müziç! "İHL'ye göndermeyin de ne demek"

Ahmet Mahmut Ünlü, namıdiğer Cübbeli Ahmet'in imam hatip camiasını hedef alan açıklamaları kamuoyunda büyük bir tepkiyle karşılandı. Fikriyat yazarı İsmail Güleç, Cübbeli Ahmet'in İHL'ler ile ilgili tepki çeken sözlerine "İHL'ye göndermeyin de ne demek" başlıklı yazıyla cevap verdi. Güleç, Selçuklular döneminde Nizamiye medreselerinin icra ettiği görevi günümüzde imam hatip liselerinin yerine getirdiğini ifade etti ve "Cübbeli Ahmet'ten bir istirhamda bulunuyoruz. Diğerlerinden esirgemediği müşfik dilini İHL'den de esirgemesin. Kullandığı müfrit ve muz'ic dil, İHL camiasını çok üzüyor" dedi.

Giriş Tarihi 23 Eylül 2021, 19:21 Güncelleme 23 Eylül 2021, 19:36
Cübbeli Ahmet’in dili müfrit ve müziç! İHL’ye göndermeyin de ne demek

İÇİNDEKİLER

Kamuoyunda "Cübbeli Ahmet" olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü'nün katıldığı bir televizyon kanalında imam hatip karşıtı açıklamalarda bulunarak CHP, HDP ve FETÖ ile ortak noktada buluştu.



Eleştirinin dozunu kaçıran Ünlü, "Çocuklarınızı imam hatip ve ilahiyata göndereceğinize düz liselere gönderin." diyerek vatandaşların tepkisi çekti.

Öte yandan Ünlü'nün imam hatip okullarıyla ilgili açıklamasına Milli Eğitim Bakanlığı'ndan da tepki geldi. MEB Din Öğretimi Genel Müdürü Dr. Nazif Yılmaz, Cübbeli Ahmet'in açıklamalarını düzeltmesini istedi ve Recep Tayyip Erdoğan İmam Hatip Lisesi'ne davet etti.




ÖNDER İmam Hatipliler Derneği ise yaptığı açıklamada olumsuz bireysel örneklere dayanarak tüm camianın itham edilmesinin haksızlık olduğunu suni tartışmaya taraf olmayacaklarını belirtti.



"İHL'YE GÖNDERMEYİN DE NE DEMEK"
Fikriyat yazarı İsmail Güleç, Ahmet Mahmut Ünlü, namıdiğer Cübbeli Ahmet'in imam hatip camiasını hedef alan açıklamalarına "İHL'ye göndermeyin de ne demek" başlıklı yazısıyla cevap verdi.

Türkiye'de yaklaşık 5200 imam-hatip ortaokul-lise ve 1 milyon 400 bin civarında da öğrencinin var oldunu belirten Güleç, İHL mezunları ve mensupları ile bu sayının on milyonu aştığını bildirdi.

"NİZAMİYE MEDRESELERİ VE İMAM HATİP LİSELERİ AYNI GÖREVİ İCRA EDİYOR"
Selçuklular döneminde Nizamiye medreselerinin icra ettiği görevi günümüzde imam hatip liselerinin yerine getirdiğini ifade eden Güleç, "Çok net ve açık bir iddiada bulunacağım. Selçuklular döneminde Nizamiye medreseleri ne işlev icra ettiyse İHL'ler de Türkiye Cumhuriyeti'nde o işlevi icra etti, ediyor. Bugün ülkemizde DAEŞ, Taliban, Bokoko ve onlara benzeyen yapılanmalar güçlenip ülkeyi tehdit etmiyorsa bunda İHL'lerin payı zannedilenden çok daha fazladır. İHL tarihini bilmemek, o nesli ve yaptıklarını görmemek ve bir kalemde silip atmak cüppeli-cüppesiz hiçbir hocaya yakışmadı, yakışmıyor" ifadelerini kullandı.

İşte Fikriyat yazarı İsmail Güleç'in "İHL'ye göndermeyin de ne demek" başlıklı yazısından öne çıkanlar;

Sosyal medyayı meşgul edince haberim oldu. Cüppesiyle maruf ve meşhur bir hoca, çocuklarınızı imam-hatip liselerine göndermeyiniz, buyurmuş. Tam olarak sözleri şöyle:

"Çocuklarınızı İHL ve İlahiyat'a göndermeyin. Onun yerine düz lise ve ortaokullara gönderin. Daha az hasarla çıkar."

Bu sözleri söyledikten sonraki konuşmasından hasarın ne olduğunu anlıyoruz. "Hadisleri inkâr etmek, Kur'an'ı değiştirmek, sahabeye hakaret etmek, mezhebe tabi olmamak, müfredata yorum katmak"

Her şeyden önce İHL'leri bu sözlerle itham etmek en hafif deyimle hakaret etmektir. Daha da ileri gideyim, İHL camiasına iftira atmaktır. Öncelikle bunu ifade etmiş olayım.

CELALETTİN ÖKTENLER, NURETTİN TOPÇULAR, MAHİR İZLER...
Saniyen, bu sözleri işitince şöyle geriye doğru gittim. Celalettin Öktenler, Nurettin Topçular, Mahir İzlerle başlayan ve yurdun dört bir tarafında imam hatip mektebi açılması için varını yoğunu ortaya koyan güzel insanları ve onların menkıbevi hayatlarını düşündüm. Bu uğurda verdikleri mücadeleyi, çektikleri sıkıntıyı hatırlayınca bir kat daha üzüldüm. Kim bilir isimlerini bildiğimiz ve bilmediğimiz binlerce hamiyet-i diniye ve milliye sahibi büyüklerimizin ruh-i azizleri bu sözlerden ne kadar muazzep olmuşlardır.

Çok net ve açık bir iddiada bulunacağım. Selçuklular döneminde Nizamiye medreseleri ne işlev icra ettiyse İHL'ler de Türkiye Cumhuriyeti'nde o işlevi icra etti, ediyor. Bugün ülkemizde DAEŞ, Taliban, Bokoko ve onlara benzeyen yapılanmalar güçlenip ülkeyi tehdit etmiyorsa bunda İHL'lerin payı zannedilenden çok daha fazladır. İHL tarihini bilmemek, o nesli ve yaptıklarını görmemek ve bir kalemde silip atmak cüppeli-cüppesiz hiçbir hocaya yakışmadı, yakışmıyor.

Bugün Türkiye'de yaklaşık 5200 imam-hatip ortaokul-lise ve 1 milyon 400 bin civarında da öğrenci var. Mezunlar ve mensupları ile bu sayı on milyonu aşıyor. Bu kadar büyük bir aile içinde birtakım sorunların olması ve arzu edilmeyen davranışların görülmesinden daha doğal ne olabilir. Belli bir tarikat ve cemaatin İslam anlayışına göre düşünmüyorlar, diye eleştirmek, inanç ve yaşantısını beğenmemek bizi nereye götürür, hiç düşündünüz mü? Bugün Türkiye'de birbirinin zıttı olan şeyleri söyleyen ve inanan birçok cemaat var. Müfredatı hangi cemaatin İslam anlayışına göre belirleyecektik? Böyle bir tartışma ülkeyi nasıl bir katoik ortama götürür ve gerer, tahmin edebiliyor musunuz?

Bir diğer sorun İslam yorumları içinde en doğrusunun, İHL'leri eleştiren hocanın cemaatinin yorumu olduğunu biz neye göre belirleyeceğiz? Onu diğerlerinden üstün ve doğru kılan ölçü nedir?

Bir an için biz de hoca gibi düşünelim ve koca cemaat içinde birkaç örnek bularak cemaati eleştirelim. Bunu doğru bulur mu? Cemaat mensupları arasında sıkıntılı davranışı olan yok mudur? Aranılsa bulunmaz mı? Cemaat üyelerine de gerek yok. Hocanın yaşantısında ve söylemlerinde aranılsa bulunmaz mı? Genelleme yapmak ne kadar doğru?

Unutmayalım, İHL'ler milletin inançlarının vasatını, ortasını temsil ediyor bu yönüyle de huzura ve toplumsal barışa hizmet ediyor. Daha fazlasını isteyen ise tasavvufa veya cemaatlere yöneliyor. Ama ülkemizin "ümmetün vasatun"u İHL ve ilahiyatlardır.



İHL'LER ELEŞTİRİLMEZ Mİ?
Bunu söylerken İHL'lerin asla eleştirilmeyeceğini iddia etmiyorum. Belki İHL'yi en çok İHL camiası eleştiriyor. Verilen eğitimin kalitesini yükseltmek için, daha nitelikli öğrenciler yetiştirmek için yapılan eleştirileri burada sıralamaya kalksam sayfalar dolabilir. İHL camiası eleştirmekten ve eleştirilmekten korkan bir camia değil ve hiçbir zaman da olmadı. Aksine eleştirilerden yola çıkarak eksikleri tamamlamaya çalıştı. Eleştirmek başka, okula göndermeyin demek ise bambaşka şeyler.

ÇOCUKLARIMIZA DİNİ NEREDE ÖĞRETECEĞİZ?
Konuşmanın sıkıntılı alanlarından biri de "Çocuklarınızı göndermeyin" sözlerinde. Peki çocuklarına dinini öğretmek isteyen anne-babalar, çocuklarını nereye gönderecek? İHL'ye göndermeyin diyen hocanın gönderilmesini tavsiye edeceği bir mektebi var mı?

Biz bilmiyor olabiliriz. Mektepleri varsa müfredatları nedir? Neyi ve nasıl öğretiyorlar? Öğreticilerinin öğretme yetkinlikleri var mı? Herhangi resmi veya sivil bir kurumdan yetkinliklerine dair belge almışlar mı? Ve daha bir çok soru daha.

İLAHİYAT HOCALARINI ELEŞTİRMEK MODA OLDU
Bir diğer konu da ilahiyat hocalarını eleştirmenin ucuzlaması. Üniversite hocasının gündemi ile sıradan vatandaşın gündemi bir olmaz, olmamalı. İlahiyat hocasının tartıştığı ve yazıp çizdiği akademik metinlerin muhatapları yine araştırıcılardır, konunun uzmanlarıdır. Diyanet İşleri Başkanlığı ise halka, asırlardan beri biriktirilen tecrübe sonucu oluşan ilmihal ve akaid bilgileri ile sınırlı konularda bilgi verir. İnancı tartıştırmaz, tartışılmasına müsaade etmez. Onun tartışılacağı yer üniversite ortamlarıdır, hocaların meclisleridir. Sıradan Müslüman, üniversitede profesör olsa bile, ibadet ve inanç hayatını sürdürecek bilgi ile yetinebilir, daha fazlasına ihtiyacı yoktur. Çünkü metot ve araçları bilmeden ve öğrenmeden kitap okuyarak edinilen bilgi ile hüküm vermek bizi bir yere götürmez. Kilisenin Latince dışında bir dil kullanmamasının ardında bu gerçek yatıyordu ve çok haklılardı. Katolik dünyasının inanç ve ibadetleri, Protestanlara göre çok daha homojen ve bütündür. Protestan mezheplerin her biri neredeyse müstakil bir din haline gelmiş ve diğerlerinden farklılaşmış olmasının altında birazcık kitap karıştıranın kilise kurması yatar.

Ülkemizde de maalesef bizi böyle bir tehlike beklemekte. Herhangi bir akademik disiplinden ve yöntemden mahrum kimselerin, piyasadaki kitapları okuyarak kendilerine göre yeni inançlar icat etmeleri, "Kuran'da var mı?" gibi çok doğru görünen ama soranları bir yere götürmeyen bir soru ile İslam'ın getirdiği mesajla örtüşmeyen ve alakası olmayan konularda ahkam kestiklerine şahit oluyoruz. Benzer düşüncelere sahip insanların kümelenerek grup oluşturmaları ve kendilerine göre ilmihal ve akaid kitaplar yazmaları böyle devam ederse korkarım elli sene sonra adı Müslüman olan ama İslam ile ilgisi olmayan yeni birçok din ortaya çıkacak. İHL'ler ve ilahiyat fakülteleri bu tehlikenin önlenmesinde elimizdeki en güçlü silahlardır.



"KULLANDIĞI MÜFRİT VE MUZ'İC DİL, İHL CAMİASINI ÇOK ÜZÜYOR"
Cübbeli Ahmet'ten bir istirhamda bulunuyoruz. Diğerlerinden esirgemediği müşfik dilini İHL'den de esirgemesin. Kullandığı müfrit ve muz'ic dil, İHL camiasını çok üzüyor. Eleştirecekse daha hürmetkar bir dil ile yapmasını tavsiye ediyor ve bekliyoruz. Onun başına inancından ve yaşantısından dolayı bir şey geldiğinde en çok üzülecek ve tepki gösterecek kesim, bugün kapatılmasını istediği İHL camiası olacağını hatırlamalı ve lakırdılarını ona göre hesap etmelidir.

İHL'leri kapatmanın, çocuklarınızı göndermeyin dememin ne dine ne de devlete faydası var. Bunu aklımızdan çıkarmayalım.