SON DAKİKA: 87 yıl sonra bir ilk! Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nde Ramazan Bayramı namazı

Son dakika haberi! Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nde Ramazan bayram namazı, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirleri kapsamında sosyal mesafe kurallarına uyularak vatandaşların katılımıyla eda ediliyor. 86 yıl sonra ibadete açılan Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nde ilk Ramazan Bayramı namazını Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş kıldırdı. Erbaş bayram namazı sonrası hutbe irat etti.

Giriş Tarihi 13 Mayıs 2021, 06:37 Güncelleme 13 Mayıs 2021, 08:41
SON DAKİKA: 87 yıl sonra bir ilk! Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi’nde Ramazan Bayramı namazı

İÇİNDEKİLER

Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nde 87 yıl sonra ilk Ramazan Bayramı namazı kılındı.

Müzeye dönüştürülmesinin ardından yeniden ibadete açılan Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nde ilk Ramazan Bayramı namazını, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş kıldırdı.

Bayram namazı, yeni tip koronavirüs (Kovid -19) tedbirleri kapsamında caminin içi ve çevresinde vatandaşların katılımıyla eda edildi.

İstanbul'un 1453'teki fethinden müzeye çevrildiği 1934'e kadar cami olarak kullanılan ve 86 yıllık müze fonksiyonunun ardından 24 Temmuz 2020'de yeniden ibadete açılan Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nde, ilk Ramazan Bayramı namazı heyecanı yaşandı.

Sabah namazı ve Ramazan Bayramı namazını kılmak isteyen vatandaşlar erken saatlerden itibaren Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'ne geldi. Kovid-19 tedbirleri kapsamında içeriye sınırlı sayıda kişi alınırken vatandaşların bir bölümü de cami avlusu ve meydanda saf tuttu.

Sabah namazı sonrası Kur'an-ı Kerim okunurken, İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Mehmet Emin Maşalı, dua yaptırdı. Bayram namazını ise Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş kıldırdı. Erbaş, gelenek üzerine minbere kılıçla çıktı.

Ali Erbaş, hutbede bayramların, aynı inanç, aynı tarih ve aynı medeniyet mensuplarının müşterek sevinç ve coşku günleri olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:

"Bayramlar, bizi biz yapan, yüreklerimizi bütünleştiren, kardeşliğimizi pekiştiren müstesna zamanlardır. Rabb'imizin 'Müminler, ancak kardeştir' ilahi fermanıyla bildirdiği İslam kardeşliğinin yeryüzünün her yerinde derinden hissedildiği muazzam bir vahdet sahnesidir. Ancak bugün acı, hüzün ve gözyaşının kuşattığı dünyamızda bayramlarımız da biraz mahzun geçmektedir. Zira Doğu Türkistan'dan Yemen'e, Arakan'dan Suriye'ye İslam coğrafyasının mazlum beldelerinden yükselen feryatlar kalbimizi derinden yaralamaktadır. Bilhassa Ramazan günlerinde bile saldırgan tavrından vazgeçmeyen İsrail'in, mukaddes belde Kudüs'ü ve ilk kıblemiz Mescid-i Aksa'yı işgal girişimi tüm müminleri büyük bir hüzne ve acıya gark etmektedir. Zira barbarca bir tavırla Mescid-i Aksa'da ibadet eden Müslümanlara saldırılmakta, Mescidin harimiismeti ihlal edilmekte ve Peygamberlerin hatırasına hayasızca müdahale edilmektedir. Dinlerin, dillerin, kültürlerin, medeniyetlerin sembol şehri talan edilmektedir. Masum Filistinli kardeşlerimiz zorla evlerinden çıkarılmakta, katliamlara maruz kalmaktadır. Dolayısıyla Filistin ve Mescid-i Aksa tamamen özgür oluncaya kadar her bayram hüzünle geçecektir."

Hz. Muhammed'in hadis-i şerifinde, Müslümanları bir bedenin organlarına benzeterek bir müminin acısını ve derdini bütün müminlerin hissetmesi gerektiğini beyan ettiğini ve kendisi için istediğini mümin kardeşi için de istemeyen bir Müslüman'ın kamil bir mümin olamayacağını ifade ettiğini aktaran Erbaş, şöyle konuştu:

"Komşusu açken tok yatan bizden değildir, buyurmaktadır. Bütün bu düsturlar, ilkeler, prensipler müminler olarak birbirimizin dertlerini ve sevinçlerini paylaşmayı ve kardeşliğimizi pekiştirmeyi vazgeçilmez bir sorumluluk olarak bizlere yüklemektedir. Nitekim Kudüs'te işgal ve zulmü engellemenin, İslam coğrafyasında huzur ve güvenliği temin etmenin ve daha güzel bayramlar yaşamanın yegane yolu, Müslümanların birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmesidir. Dolayısıyla bu bayramı vesile kılarak elimizle dilimizle kalbimizle ve tüm imkanlarımızla birlik, beraberlik ve kardeşlik bağlarımızı en güçlü hale getirmek için gayret edelim, aziz kardeşlerim. Mümin bir kul için umutsuzluk yoktur. Zira Rabb'imiz 'Şüphesiz zorlukla beraber bir kolaylık vardır. Gerçekten zorlukla beraber bir kolaylık vardır.' ayetiyle bizlere müjde vermektedir."

"KARDEŞLERİMİZE RAMAZANDA UZATTIĞIMIZ YARDIM ELİMİZİ BAYRAMDA DA BAYRAMDAN SONRA DA DEVAM ETTİRMENİN GAYRETİ İÇERİSİNDE OLALIM"
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, bu sene de salgın sebebiyle bayram günlerinde bir araya gelemeyecek olmanın burukluğunun yaşandığını ifade ederek, hutbesini şöyle tamamladı:

"Ancak sevgi, saygı ve kardeşlik duygularını ihya etmenin, kendimize, ailemize, yakınlarımıza ve çevremize karşı sorumluluklarımızı yerine getirmenin elbette birçok yolu vardır. Bu bereketli vakitleri, ailemizle eşimiz ve çocuklarımızla birlikte unutulmaz hatıralara dönüştürmek bizim elimizdedir. Bunun için evimizi tam bir bayram yeri yapalım. Yüzümüzde tebessüm, dilimizde tatlı söz ve kalbimizde muhabbet karar kılsın. Bayramı kırgınlıklarımızı gidermeye vesile kılarak birbirimize olan sadakatimizi ve muhabbetimizi yeniden tesis edelim. Anne ve babamızın rızasını kazanmak ve onların dualarını almak için bu müstesna vakitleri birer fırsat olarak görelim. Onları arayalım, bayramlarını kutlayalım. Hasbihal edelim, bayramlaşalım. Bizler, dünyanın neresinde olursa olsun mahzun yetimlerin, mahcup yoksulların, yaralı gönüllerin ve bitap düşmüş yüreklerin umudu olan bir milletiz. Kardeşlerimize ramazanda uzattığımız yardım elimizi bayramda da bayramdan sonra da devam ettirmenin gayreti içerisinde olalım.

Yüce Rabb'im, bu bayram sabahının hürmetine bütün mazlumlara, evlerinden ve yurtlarından çıkarılmış mağdurlara kurtuluş nasip eylesin. Ümmet bilincimizi ve iman kardeşliğimizi pekiştirmeyi bizlere lütfeylesin. Kudüs, Mescid-i Aksa, Doğu Türkistan, Arakan ve işgal altındaki bütün İslam beldelerinin özgürce kutlayacağı gerçek bayramlara bizleri kavuştursun. Bayramımız mübarek olsun. Hutbemi Peygamber Efendimizin şu hadis-i şerifiyle bitiriyorum: Müminler, birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamet ve şefkat göstermede, tıpkı bir organı rahatsızlandığında diğer organları da uykusuzluk ve yüksek ateşle bu acıyı paylaşan bir beden gibidir."

TBMM Başkanı Mustafa Şentop ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, Fatih Belediye Başkanı Ergün Turan da bayram namazını Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nde kıldı.

ERBAŞ HUTBEYE KILIÇLA ÇIKTI!
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, 87 yıl sonra kılınan Ramazan Bayramı hutbesine 'kılıç'la çıktı.

KILIÇ GELENEĞİ!
Türk tarihinde kılıç kuşanmanın ayrı bir önemi vardır. Merasimler düzenlenir, o an bir bakıma ölümsüzleştirilir. Tarihteki Türk devletlerinde ve Osmanlı İmparatorluğunda bu anın anlamı daha da bir özeldir. Padişahların kılıç kuşanma merasimleri, onların yönetimi devraldıkları, hükümdarlıklarını ilan ettikleri anlamına geliyor.

CUMA GÜNLERİ VE BAYRAM NAMAZLARINDA HUTBEYE KILIÇLA ÇIKILIYOR
Osmanlı imparatorluğunda devlette hükümranlığın alameti olarak görülen kılıç kuşanma merasimlerinin yapıldığı mekanlar zaman zaman camiler olmuştur. O camilerden biri de, Osmanlı'ya başkentlik yapmış olan Edirne'deki Eski Camii'dir. Kılıç geleneği, kuşanma anlamında olmasa da asırlardır sembolik olarak yaşatılıyor bu camide. Cuma günleri ve bayram namazlarında hutbeye kılıçla çıkılıyor.

DOSTA GÜVEN VERME AMACINI TAŞIYOR
Eski Camide hutbede kılıç taşımanın tabi ki taşıdığı bir mesaj var. Hatta o mesajda kılıcı hangi elle tutacağının dahi özel anlamı söz konusu. Sağ ele alınan Kılıç, "kullanma" niyetini ortaya koyuyor ve düşmanı korkutmayı amaçlıyor. Hutbelerde kılıç sol ele alınıyor. Bu da, dosta güven verme amacını taşıyor.

Emir Sultan Çelebi tarafından 1403 yılında yapımına başlanan eski cami, Çelebi Sultan Mehmet zamanında, 1414 yılında tamamlandı. 1749 yılında yangından, 1752 yılında da Edirne depreminden zarar gören ve 1. Mahmut döneminde tamirat gören cami, Mimar Sinan tarafından yapılan Türk-İslam sanatının en önemli eserlerinden Selimiye Camisi'nin karşısında yer alıyor.


RAMAZAN BAYRAMI HUTBESİNİN KONUSU NEDİR?
Ramazan Bayramı yarın yani 13 Mayıs Perşembe günü başlıyor ve 15 Mayıs Cumartesi günü sona erecek. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından bayram hutbesi resmi internet sitesi üzerinden yayımlandı. Bayram namazı yarın maske, mesafe ve hijyen kurallarına uyularak camilerde kılınabilecek. İşte Ramazan Bayramı hutbesinin konusu...

RAMAZAN BAYRAMI HUTBESİ

Muhterem Müslümanlar!

Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da salgın hastalığın gölgesinde buruk bir bayram sevinci yaşıyoruz. Ancak bu bayram sabahında ulu mabetlerin altında buluştuk elhamdülillah. Rabbimizden dileğimiz odur ki tedbirlere riayet ederek geçireceğimiz bu bayram, coşkulu bayramlarımızın müjdecisi olsun. O'nun nusret ve inayet kapılarının ardına kadar açılmasına vesile olsun. "Şüphesiz zorlukla beraber bir kolaylık vardır. Gerçekten, zorlukla beraber bir kolaylık vardır."[1] ayet-i kerimesi, Müslümanlar ve tüm insanlık için tecelli etsin.

Aziz Müminler!

Bayramlar, yıkılan gönülleri tamir etme, ülfet, ünsiyet ve muhabbet köprüleri kurma günleridir. Öyleyse, hastalığın yayılmasına sebep olmamak ve kul hakkına girmemek için bu bayram da ziyaretlerimizi erteleyelim. Ancak iletişim imkânlarımızı kullanarak ana babamızla, dost, akraba ve komşularımızla bayramlaşıp hallerini ve hatırlarını soralım. Bir arada olamasak da manen yanlarında olduğumuzu hissettirelim. Bayram günlerini küskünlükleri ve dargınlıkları sonlandırmak için fırsat bilelim. Ramazan-ı şerifte kazandığımız güzel alışkanlıklarımızı kaybetmemeye özen gösterelim.

Kıymetli Müslümanlar!

Bu bayram, mahzunuz; çünkü ismiyle mukaddes, çevresiyle mübarek kılınmış Kudüs yaralıdır. Mescid-i Aksâ'ya ve Filistinli kardeşlerimize karşı azgın ve zorba bir topluluğun barbarca saldırılarına şahit oluyoruz. Bu bayram hüzünlüyüz; zira hukuku, ahlakı, kutsal değerleri hiçe sayan işgalciler, Kudüs'ün kutsiyetini ve insanlık için değerini ihlal etmektedir.

Çocuk, yaşlı, kadın demeden masum canları şehit etmekte, Müslümanların Kudüs'e giriş ve çıkışlarını, Mescid-i Aksâ'da ibadet etme hürriyetlerini engellemektedir. Hâlbuki Rabbimizin buyruğu son derece açıktır: "Allah'ın mescitlerinde O'nun adının anılmasına engel olan ve onların harap olması için çalışandan daha zalim kim olabilir? Aslında bunların oralara ancak korka korka girmeleri gerekir. Böyleleri için dünyada zillet, ahirette ise büyük azap vardır."

Değerli Müminler!

İnsanlığın en köklü mirasına şahitlik eden Kudüs, bir İslam yurdudur. İslam'ın ilk kıblesi olan Mescid-i Aksâ, Müslümanlara aittir. Kudüs meselesi, sadece Filistinlilerin değil bütün Müslümanların ortak meselesidir. Dün olduğu gibi bugün de desteğimiz ve duamız, Filistinli kardeşlerimizin yanındadır.

Yüce Rabbim, bu bayram sabahının hürmetine bütün mazlumlara, evlerinden ve yurtlarından çıkarılmış mağdurlara kurtuluş nasip eylesin. Ümmet bilincimizi ve iman kardeşliğimizi pekiştirmeyi bizlere lütfeylesin. Kudüs, Mescid-i Aksâ ve işgal altındaki bütün İslam beldelerinin özgürce kutlayacağı gerçek bayramlara bizleri kavuştursun. Bayramımız mübarek olsun.

Hutbemi Peygamber Efendimiz (s.a.s)'in şu hadis-i şerifiyle bitiriyorum: "Müminler, birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamet ve şefkat göstermede, tıpkı bir organı rahatsızlandığında diğer organları da uykusuzluk ve yüksek ateşle bu acıyı paylaşan bir beden gibidir."

TAKVİM UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN