Hasan Sabbah tarihteki yeri nedir? Hasan Sabbah kimdir, ölümü nasıl?

Hasan Sabbah kimdir? Büyük Selçuklu Devleti Hasan Sabbah tarihteki yeri nedir? TRT ekranlarında izleyiciyle buluşacak Uyanış Büyük Selçuklu dizisinde yer alacak tarihi karakterler şimdiden merak edilmeye başlandı. Dizinin merak edilen karakterlerinden birisi de, tarihte önemli bir yere sahip olan Hasan Sabbah oldu. Peki, Hasan Sabbah kimdir? Hasan Sabbah tarihteki yeri nedir?

Giriş Tarihi 28 Eylül 2020, 14:50 Güncelleme 28 Eylül 2020, 14:50
Hasan Sabbah tarihteki yeri nedir? Hasan Sabbah kimdir, ölümü nasıl?

İÇİNDEKİLER

Hasan Sabbah kimdir? Merakla beklenen Uyanış Büyük Selçuklu dizisinin başlamasıyla birlikte Hasan Sabbah kimdir sorusuna yanıt aranmaya başlandı. Hasan Sabbah tarihteki yeri nedir? Büyük Selçuklu Devleti tarihinde önemli bir yer tutan Hasan Sabbah hayatı diziside işlenecek. İşte, Hasan Sabbah kimdir ve tarihteki yeri nedir sorularının yanıtları!

HASAN SABBAH KİMDİR?

Kum kentinde doğduğu rivayet edilir. Sabbah, hayatını anlattığı Sergüzeşt-i Seyyidina adlı eserinde Himyeri Krallığı'nın soyundan geldiğini ve babasının Yemen'den Kufe'ye oradan da Kum şehrine göç ettiğini belirtmektedir. Babası Ali bin Muhammed Oniki İmam Şiiliğinin önemli isimlerinden birisiydi. Oğlu Hasan'ın felsefe, kelam, mantık, fıkıh ve riyaziyyat alanlarında iyi eğitim almasını sağladı.

Hasan Sabbah, Halife Müstansır'dan sonra hilafet makamına veliaht Nizar'ın geçmesini isterken vezir ve başkumandan Bedr el-Cemali ise Ahmed el-Müsta'li'nin geçmesini istiyordu. Sabbah'ın muhalefetiyle karşılaşan el-Cemali, Sabbah'ı önce hapse attı ardından da ülkeden sürdü veya diğer bir rivayete göre Sabbah Mısır'dan kaçtı ve 1081 yılında İsfahan'a ulaştı. 9 yıl boyunca İran'ı baştan sona dolaşarak Batıniliğin propagandasını yaptı. İran'ın kuzeyine yöneldi. Özellikle Deylem bölgesi ile ilgilendi. Bu bölge İslam'ı zorla kabul etmeyen, toprakları zor fethedilen, savaşçı ve eski gelenekleri sürdüren yerli bir halkın kontrolündeydi. Bu propagandadan çok etkilenen Gilan, Mazenderan bölgelerinde 3 yıl boyunca çalışarak dağlardaki savaşçıları ve gönderdiği dailer sayesinde bölge halkını yanına çekti.

Sabbah'ın faaliyetlerini izleyen Selçuklu Veziri Nizamülmülk yakalanması için emir verdi. Bunun üzerine Hasan Kazvin'e kaçtı. Burada müstahkem Alamut Kalesi'ni karargahı olarak seçerek Nizari-İsmaili Devleti'ni 4 Eylül 1090 tarihinde kurdu.

Alamut Kalesi'ne yerleştikten sonra kaleyi ele geçirilemez ve kuşatmalara dayanacak şekilde tahkim ettirdi ve yiyeceklerin uzun süre bozulmaması için depolar yaptırdı. Bundan sonra Alamut askeri ve idari merkezi oldu. Halife Müstansır'ın ölümünün ardından yerine Sabbah'ın muhalif olduğu diğer oğlu Müsta'li-Billah geçti. Sabbah bu durumu kabul etmeyerek Nizar'ı destekledi ve adına hutbe okuttu. İsmaililer'in Müstaliyye ve Nizariyye olarak ikiye ayrılmasıyla Sabbah Alamut'ta Nizariler'in lideri konumuna geldi ve Fatımiler'le ilişkilerini bütünüyle kesti.

Nizariler'i Fatımiler'den ayıran en önemli fark Nizariler'e düşman olanların fedailer tarafından öldürülmesinin dini bir vazife olarak kabul edilmesidir. Müritlerinin eğitim almasını yasaklayarak cahil kalmalarını sağlamıştır. Onların eğitim almasına gerek yok, çünkü Allah'ı tanımak akıl ve fikirle değil masum imamın yol göstermesiyle mümkündür. Ayrıca müritlerine cenneti vadediyor ve cennetteki mutluluğu dünyada hissetmeleri için onlara esrar içiriyordu ve bu şekilde emirlerini koşulsuz yerine getiren fedai haline geliyorlardı.

Sonunda Hasan Sabbah Elburz Dağları'ndaki Elemut Kalesi'nde karar kıldı. Kale geniş bir vadiye egemen konumdaki büyük bir kayalık üzerine inşa edilmişti. İki bin metre yükseklikteki kale kayanın tabanının yüzlerce metre üzerinde, yalnızca sarp ve dolambaçlı bir patikadan çıkılabilen bir yerde bulunmaktaydı. Rivayete göre kale Deylem krallarından biri tarafından inşa edilmişti. Kral kartalını salmış, kartal ise bu kayalığa konmuş, böylece kalenin yapımına başlanmıştı. Ve kaleye "kartalın öğretisi" anlamında "Aluh Amut" ismi verilmişti.

Şiliğin İmamiye-i İsna'aşer'iyye Mezhebi'nin gayba halindeki On İkinci İmamı Muhammed Mehdi ile karıştırılmaması gereken Zeydi-Aleviler Hanedanlığı mensubu En-Nasır'ul-Alevi Li'l-Hakk soyundan gelen Alevi Mehdi, Elemut Bölgesi'nde bulunan Elemut Kalesi'nin son Büyük Selçuklu komutanı idi.

Büyük Selçuklu Veziri Nizamülmülk daha 1090 yılına gelmeden Hasan bin Sabbah'ın tevkif edilmesi için gerekli emirleri çıkartmıştı. Bu nedenle de Hasan bin Sabbah Elemut Kalesi'nden yaklaşık 60 Km uzaklıktaki Kazvin'de gizlenmekteydi. Buradan kalenin zaptı ile alakalı bir takım planlar hazırlamaktaydı. Hasan bin Sabbah özel olarak daha önceden görevlendirdiği Hasan el-Ka'ini adındaki casusu aracılığıyla kaledeki muhafızların çoğunu İsmail'iyye mezhebine döndürmeyi başarmıştı.

Bu mühtedilerin tamamını ortadan kaldırmayı planlayan Mehdi önce kendisini Hasan Sabbah'ın Davah hareketini kabullenir ve destekler gösterdi. Bu arada Kazvin'den gönderdiği bir başka Da'i aracılığı ile Hasan Sabbah kaledeki taraftarlarının sayısını iyice arttırmayı başarmıştı. 4 Eylul 1090 tarihinde gizlice kaleye giren Hasan Sabbah, kendisini Dihkhuda ismiyle tanıtarak bir süre burada yaşadı. Mehdi durumu anladığında ise kaledeki muhafızların tamamına yakını İsma'il'iyye mezhebi'ni kabullenmişler ve Mehdi'yi tamamen kendisini savunamayacak bir duruma düşürmüşlerdi.