Aile için tehlike çanları çalıyor! Dizilerde eşcinsellik...

Sabah Gazetesi yazarı Hilal Kaplan, aile hayatının temelini dinamitleyen eşcinsel hareketi kaleme almaya devam ediyor. Kaplan yazı dizisinin son bölümünde; dizilerde eşcinselliğin normalleştirildiğini, sosyal medyada eşcinsel hareketin çeşitli çevrelerce adeta övüldüğünü yazdı. İşte Kaplan'ın "Aile için tehlike çanları çalıyor" başlıklı o yazısı...

Giriş Tarihi 03 Mayıs 2020, 07:46 Güncelleme 03 Mayıs 2020, 07:50
Aile için tehlike çanları çalıyor! Dizilerde eşcinsellik...

İÇİNDEKİLER

Bireyin ailenin, kariyerin ebeveynliğin önüne geçtiği, kulağa hoş gelen özgürlük sloganlarıyla sorumlulukların unutturulduğu, toplum yapımızı hızla dönüştüren bir süreçten geçiyoruz. Boşanma oranlarının da giderek arttığı ülkemizde aileyi kurtarmak için acilen harekete geçmek gerekiyor.

Çetrefil bir meseleyi ele almaya çalıştığımız yazı dizisinin son bölümünde, evlenme-boşanma oranlarındaki değişimin sebeplerine ve çok tartışılan süresiz nafaka meselesine değineceğiz. Türkiye İstatistik Kurumu'nun verilerine göre 2018'de ülkemizdeki kaba evlilik hızı, önceki yıla göre yüzde 2.8 azalarak binde 6.8'e geriledi. OECD ülkelerindeki evlenme hızının binde 4.8 olduğu göz önüne alınırsa, hâlâ ortalamanın üstünde bir evlenme oranına sahip olduğumuzu ama gidişatın düşüş eğiliminde olduğunu söyleyebiliriz.

OECD ORTALAMASINA YAKIN
Peki, boşanma rakamları nasıl? Geçtiğimiz yıllara kıyasla Türkiye'deki boşanma oranları yükselme eğiliminde. Buna göre 2018'de Türkiye'deki boşanma oranı, önceki yıla göre yüzde 10.9 artarak alarm zillerinin çaldığını kanıtladı. OECD ülkelerindeki boşanma oranı ortalaması binde 2 iken, Türkiye'deki boşanma oranı da binde 1,75'i buldu. Ayrıca 14-65 yaş arası kesimin, emekli olan 65 yaş üstü nüfusa oranına bakıldığında ise alarm zilleri çalıyor. Bazı Avrupa ülkelerinde bir emekliye iki çalışan veya genelde üç çalışan kişi düşüyor. Aynı kaderi Türkiye'nin de paylaşmaması için bir şeyler yapmak gerekiyor.



DEĞİŞİM ZİHİNDE BAŞLIYOR
Aslında"Amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek yok", zira Batı dünyası da kaygı verici demografik istatistiklere ulaşana değin benzer evrelerden geçmiş. Değişim, demografiye yansımadan önce, ilkin zihinlerde başlıyor. Bireyin ailenin, kariyerin ebeveynliğin önüne geçtiği, kulağa hoş gelen özgürlükçü söylemlerin eşlik ettiği ama neticede toplum yapımızı alaşağı eden bir süreç bu. Etkenlerden biri olarak, evliliği anlamsızlaştıran, aşk kavramını sadece evlilik dışıysa yücelten ve eşcinselliği âdeta moda haline getiren tüm popüler kültür ürünlerini de aklınıza getirebilirsiniz.

DİZİLERDE EŞCİNSELLİK
Sadece bir örnek: Alakalı alakasız hemen her dizisinde en az bir eşcinsel karakter olan ve havsalanızın alamayacağı pisliklerle dolu öyküleri ekrana taşıyan yabancı bir çevrimiçi yayın platformunun ülkemizdeki tekil abone sayısı yaklaşık 2 milyon ve dahası aile hesaplarıyla birlikte bu rakam 4 milyonu buluyor. En hızlı ilerledikleri piyasalardan birinin de ülkemiz olduğunu not düşelim. Çevrimiçi platform deyince elbette bir de genç nüfusun kendi 'kanaat önderleri'ni bulduğu, abonelik rakamları toplamda 15 milyonu geçen, kendi içinde âdeta alternatif bir evren sunan youtube platformu var. Ailenin sadece kadın ve erkek arasında kurulmadığını savunan, boşanmanın yaygınlaşarak sıradanlaştığı, evlilik öncesi birlikteliği olmayanların yadsınmaya başlandığı, bireyciliğin kutsandığı farklı bir değerler silsilesini içeren, 'herkesin hayatına kimse karışamaz'ı düstur bellemiş yeni bir dünya bu. Peki, biz hazırlıklı mıyız? İşte bütün mesele bu...

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYIN