Başkan Erdoğan Suriye sınırında güvenli bölge konusunda ABD'ye son uyarısını yaptı: Sabrımız yok

Başkan Erdoğan, güvenli bölge konusunda ABD’ye süre verdi: Fırat’ın doğusunda 2-3 hafta içinde kendi askerlerimizle güvenli bölgeyi oluşturmaya başlamazsak varsın gerisini karşımızdakiler düşünsün. Çok fazla zamanımız ve sabrımız yok.

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 01 Eylül 2019 Güncelleme 01 Eylül 2019, 08:01
Başkan Erdoğan Suriye sınırında güvenli bölge konusunda ABD’ye son uyarısını yaptı: Sabrımız yok

İÇİNDEKİLER


Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Milli Savunma Üniversitesi Harp Okulları Diploma Alma ve Sancak Devir Teslim Töreni'ne katıldı. Önemli açıklamalar yaptı:

NATO MESAJI: Son dönemde NATO, Türkiye'nin güvenliği başta olmak üzere pek çok konuda kelimenin tam anlamıyla çuvallamış olsa da hala bizim ve müttefiklerimiz için en önemli savunma işbirliği zemini olmayı sürdürüyor. Müttefiklerimizle dayanışmayı hala değerli görüyoruz. Ne NATO üyeliğinden ne de müttefiklerimizden vazgeçmek gibi bir niyetimiz yoktur. Tam tersine bu yapılar içinde daha güçlü bir yer edinmek istiyoruz.


SON FIRSAT: Fırat'ın doğusundaki tüm sınırlarımız boyunca kurulacak güvenli bölgeyle ilgili çok fazla zamanımız ve sabrımız yoktur. Birkaç hafta içinde askerlerimiz fiilen bu bölgeyi kontrol etmeye başlamazlarsa kendi harekat planlarımızı devreye almaktan başka çaremiz kalmayacaktır. 3 hafta sonra Birleşmiş Milletler Genel Kurulu vesilesiyle gideceğimiz Amerika'da yapacağımız temaslar bu bakımdan son fırsattır. Şayet bu tarihe kadar bizim arzu ettiğimiz güvenli bölgeye dair tatmin edici adımlar atılmazsa artık orada kendi işimize bakmaktan, kendi göbeğimizi kendimiz kesmekten başka çare görünmüyor.

ONLAR DÜŞÜNSÜN: Fırat'ın doğusunda 2-3 hafta içinde kendi belirlediğimiz şartlar dahilinde, kendi askerlerimizle, fiilen bölgeyi oluşturmaya başlamazsak, varsın gerisini karşımızdakiler düşünsün.

GEREĞİ NEYSE YAPACAĞIZ
Hava savunma sistemi ihtiyaçlarımız için bizim açımızdan S400 ile Patriot arasında bir fark yoktur. Patriot satışı bize karşı bir baskı aracı haline getirilir ve bu şekilde güvenlik ihtiyaçlarımız zaafa uğratılmaya kalkılırsa tercihimizi diğer sistemden yana kullanmaktan çekinmeyiz. Nitekim de öyle yaptık. Gündemde F-35 meselesi var. Parasını ödediğimiz uçaklar bize teslim edilmiyor. Bu durumda elimiz kolumuz bağlı bekleyecek halimiz yok. Gereği neyse yapacağız.