Fitne bugün başlamadı

Sabah Gazetesi yazarı Hasan Basri Yalçın bugün köşesinde kaleme aldığı yazıda Başkan Erdoğan'ın Kızılcahamam'da yaptığı konuşmayı ele aldı.

Giriş Tarihi 28 Nisan 2019, 11:54 Güncelleme 28 Nisan 2019, 11:59
Fitne bugün başlamadı

İÇİNDEKİLER

Sabah Gazetesi yazarlarından Hasan Basri Yalçın, bugün köşesinde yazdığı yazıda Erdoğan'ın AK Parti Kızılcahamam Kampında yaptığı konuşmayı değerlendirdi. Erdoğan'ın konuşmasındaki "fitne-fesat" meselesine dikkat çeken Yalçın, Erdoğan için "Birileri istedi diye kelle vermeyecek birileri istedi diye teşkilatlarını alt üst etmeyecektir." dedi.

İşte Hasan Basri Yalçın'ın kaleme aldığı o yazdı
Cumhurbaşkanı Erdoğan Kızılcahamam Kampı'nın açılış konuşmasında son zamanların en geniş değerlendirmesini yaptı. Birçok konuya temas etti. Ama benim en fazla dikkatimi çeken başlık "fitne-fesat" meselesi oldu.
Konuşmanın sonunda Erdoğan "Unutmayın fitne bugün başlamadı" dedi. Bence Erdoğan seçim üzerinden yapılan değerlendirmelere dair genel bir tutum alıyor. Hem Cumhur İttifakı'na yönelik hem de AK Parti'ye yönelik saldırıları görüyor ve bu saldırıları püskürtüyor.
Bu saldırıların ortak teması "ders çıkarma" edebiyatı. Ancak bunların neredeyse hiçbirinin derdi gerçekten AK Parti veya Cumhur İttifakı'nı korumak değil. Aksine genelde cephede bir çatlak açmaya yönelik açıklamalar gibi geliyor bana. Çünkü bakmayın şamata yaptıklarına, açıkça biliyorlar ki, Cumhur İttifakı ve AK Parti yıkılmadıkça kendilerinin kazanma şansı yok. Bu nedenle iki adrese iki çeşit saldırı yapılıyor. Cumhur İttifakı'nı çatlatmak isteyenler Türkiye İttifakı kavramının üzerine hemen atladılar. AK Parti'de bir çatlak yaratmak isteyenler ise teşkilatlara yönelik operasyon talebiyle kendini açık ediyor.
Erdoğan her siyasetçinin yapacağı cinsten bir açıklama yaptı. "Seçimler bitti. Kızgın demiri soğutalım. İşimize bakalım" gibi laflar ederken birileri ısrarla bunu Cumhur İttifakı'nın sonu gelebilir diye yorumluyor. Ve hatta HDP'yi de resme dahil etme çabalarını görüyoruz.
Halbuki basitçe yorumlandığında mesele kucaklayıcı bir dil üretmekti.
Ancak bunu fırsata dönüştürmek isteyenler hem Cumhur İttifakı'na hasar vermenin hem de HDP'yi sözüm ona Türkiyelileştirmenin peşine düştüler.
İşte belki de bu yüzden Erdoğan Kızılcahamam'da Türkiye İttifakı'nın terör safında yer tutanları kapsamayacağını açıkça söyledi.
İkinci saldırı ise AK Parti teşkilatlarında kelle avcılığı şeklinde kendini gösteriyor. Gördüğüm kadarıyla etrafa bilinçli dedikodular yayılıyor ve birçok isim üzerinden sarsıcı görev değişiklikleri olması gerektiğine dair beklentiler pompalanıyor. Halbuki Erdoğan bu tür bir durumla ilk kez karşılaşmıyor. Gezi Parkı olaylarından bu yana Erdoğan kendini yalnızlaştırmaya ve böylece düşürmeye yönelik çabalarla defalarca mücadele etti. Ve gördüğüm kadarıyla kendi inmediği müddetçe kimseyi trenden indirmedi. Bakanlarına da teşkilatlara da sahip çıktı. Bu tabii ki görev değişiklikleri olmadığı anlamına gelmez.
Ancak bunlar genelde dışarıdan empoze edildiğinde değil Erdoğan ve AK Parti'nin kendi inisiyatifiyle gerçekleşti.
Aksi takdirde AK Parti 17 yıl boyunca bunca krizle mücadele vermek bir kenara dedikodu rüzgarında savrulup giderdi.
Ancak Erdoğan yıllardır bunun aksini gösteriyor. Bu sefer de öyle olacaktır.
Birileri istedi diye kelle vermeyecek birileri istedi diye teşkilatlarını alt üst etmeyecektir.
Bir komutan her şeyden önce kendi güçlerini koruması gerektiğini bilir. Kazanmak için önce kaybetmemek gerek. Karşı tarafın zayıf yönlerini tespit etmek her zaman mümkünolmayabilir. Ancak kendi güçlerini en iyi yine aynı komutan bilir. O güçleri 17 yıl boyunca başarıyla tanzim etmiş bir lidere ders vermeye çalışmayın.