Cem Vakfı Başkanı AK Parti dönemini böyle özetledi: "Son 15 yılda çok şey değişti"

Cem Vakfı Genel Başkanı Erdoğan Döner, "Açıkça söylüyorum, bizim Alevi sorunumuz ülkemizin beka sorunundan önce gelmez. Ülkede, huzur, hoşgörü oldukça bu ülkede demokratik hak ve özgürlükler yaygınlaştıkça herkes kendini huzurlu hissettikçe sorunlar çözülür. Öncelikle devletin bekası önemli. Ondan sonra da bizim sorunlarımız rahatça çözülecektir." dedi.

Giriş Tarihi 17 Haziran 2018, 00:00 Güncelleme 17 Haziran 2018, 15:26
Cem Vakfı Başkanı AK Parti dönemini böyle özetledi: Son 15 yılda çok şey değişti

İÇİNDEKİLER

Cem Vakfı Genel Başkanı Erdoğan Döner, Türkiye'de son yıllarda demokratik hak ve özgürlüklerin arttığını söyledi. Türkiye'de farklı inanca sahip insanların da özgürce yaşayabildiğini ve rahatlıkla hangi dine mensup olduğunu söyleyebildiğini ifade eden Döner, "Türkiye'de sadece Alevi, Sünni açısından değil bütün inançlar artık rahatça, özgürce inançlarını beyan edebiliyorlar. Yani, 'ben Aleviyim, ben Sünniyim, ben Nusayriyim, ben Mevleviyim' diyebiliyorlar. Bunlar demokrasinin ve özgürlüklerin geliştiği ortamlarda olur. Huzurun hoşgörünün geliştiği ortamda bunlar olur." ifadelerini kullandı.

*Cem Vakfı Genel Başkanı Erdoğan Döner

"HAK VE ÖZGÜRLÜKLER ANAYASA İLE TEMİNAT ALTINA ALINDI"

Döner, alevi vatandaşların geçmiş yıllarda yaşanan sıkıntılı olaylardan sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkmesi'ne gittiğini ancak bu sorunların oraya gitmeden de çözülebileceğini vurguladı.

Türkiye'de son yıllarda atılan demokratik adımlarla sorunların çözüldüğünü anlatan Döner, şunları söyledi:

"Evet son 15-20 yılda çok şeyler değişti Türkiye'de. Demokratik müzakere ile çok şeyler değişti. Biz Alevi vatandaşlarımızla birlikte Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) gitmek zorunda bırakıldık. Keşke biz oraya gitmeseydik. Devletimizle, insanlarımızla biz bu sorunu rahatlıkla çözebilirdik. Nitekim çözdük de. Anayasa'nın 10. maddesi, 'Herkes din,dil, ırk ve mezhep ayrımı gözetmeksizin kanunlar önünde, yasalar önünde eşittir. Hiç kimseye, hiç bir zümreye hiç bir etnik gruba ayrımcılık tanınamaz' diyor. Zaten bunları biz yasalarımızla teminat altına almışız."

"BU TOPLUM ETLE KEMİK OLDU"

Toplumun birbiri ile kaynaştığını ve artık ırka ve mezhebe dayalı ayrımcılığın kalmadığını dile getiren Döner, "Alevi, Sünni ile Kürt, Türk ile evlendi. Herkes birbirleri ile iş ortaklıkları yaptı. Bu toplum etle kemik oldu. Artık bu toplumu kimse ayıramaz. Siyasi düşüncesi, siyasi kimliği, inancı ne olursa olsun hepimiz bu ülkenin vatandaşlarıyız. Bizler bu devletin, bu ülkenin kurucu unsurlarıyız. Bu demokrasinin kurucu unsurlarıyız biz. Laikliğin en büyük savunucularıyız biz. Ben 2018 yılının ikinci yarısında çok güzel gelişmelerin olacağını düşünüyorum." diye konuştu.

"İNSAN TANIMADIĞINA DÜŞMANDIR"

Toplumun birbiriyle kaynaşmasının siyasi partileri de etkilediğini aktaran Döner, şunları kaydetti.

"Toplum birbiriyle kaynaştıkça, birleştikçe siyasi partileri de zorluyor. 'Bu sorunları çözmeniz lazım' diyor. 'Bu sorunları artık ülke gündeminden kaldırmanız' lazım diyor. Çünkü bizim çözmemiz gereken başka sorunlar var. Açıkça söylüyorum, bizim Alevi sorunumuz ülkemizin beka sorunundan önce gelmez. Ülkede, huzur, hoşgörü oldukça bu ülkede demokratik hak ve özgürlükler yaygınlaştıkça herkes kendini huzurlu hissettikçe sorunlar çözülür.

ÖNCELİKLE DEVLETİN BEKASI ÖNEMLİ

Öncelikle devletin bekası önemli. Ondan sonra da bizim sorunlarımız rahatça çözülecektir. Türkiye'de cemevlerinin sayısı 3 bin 500, 4 bin civarında. Buraların açılmasının esas nedeni, Alevi-Sünni kardeşliğinin bir sonucudur. Yani artık toplum nezdinde mezhep ayrımcılığı kalkmıştır. Cemevleri sayesinde mezhep ayrımcılığı artık ortadan kalktı diyebiliriz. Neden? Cemevleri sayısının artmasıyla birlikte Alevi ve Sünni vatandaşlarımızın kendi aralarındaki dayanışmaları, birliktelikleri, inançlarını tanımaları sayesinde artık 'bu ayrımcılık bitmiştir' diyebiliriz. Türkiye'de kimsenin artık Alevi-Sünni çatışması, bir mezhep çatışması yaratmasının mümkünatı kalmamıştır. İnsan tanımadığına düşmandır. İnsanlar birbirlerinin inançlarını, kültürlerini tanıdıkça, birbirlerine daha çok yaklaşırlar."