‘Bil oğlum’ buluşması

Duygulara tercüman olan Bil Oğlum türküsünün arkasındaki üç kahraman... Şair Serhat Kabaklı, 7 Nisan 1981'de oğlu Orkun'un doğumuyla ona bir şiir yazdı. Amcasının oğlu Esat Kabaklı bu sözleri besteledi ve yediden yetmişe herkesin ezbere söylediği Bil Oğlum türküsüyle duygulara tercüman oldu.

Giriş Tarihi 04 Mart 2018, 00:00 Güncelleme 04 Mart 2018, 11:31
‘Bil oğlum’ buluşması

İÇİNDEKİLER

Son dönemlerde ağzımızdan düşmeyen, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da sıkça okuduğu bu dizeler aslında hepimizin yüreğine tercümanlık yapıyor. Her bir metrekaresi ecdadımızın kanıyla sulanmış vatan toprağımızı, asla çakallara vermeyeceğimizin de imzası bu sözler... Peki, hepimizin duygularını dile getiren bu sözleri kim yazmış, kim bestelemişti? Şiirde söz edilen oğul kimdi? Anlatalım... Hikayenin kahramanları türküyü besteleyen Esat Kabaklı, sözleri yazan amca oğlu Serhat Kabaklı ve bu duygu dolu dizelerin doğumunda kaleme alındığı Serhat Kabaklı'nın oğlu Orhun Kabaklı.

BEN YAZMADIM ALLAH ÜFLEDİ
Tam 37 yıl önce takvimler 7 Nisan 1981'i gösteriyor. Şair Serhat Kabaklı'nın oğlu Orhun dünyaya geliyor. Oğlunun ilk ağlama sesini duyduğunda hissettiklerinin kendine bu şiiri yazdırdığını söyleyen Kabaklı, o anları şöyle anlatıyor: "Doktordan geldik, oğlumun ağlama sesi geliyor. Duygulandım, oğluma hatta Türk milletinin bütün oğullarına bir şey yazmak istedim. Oğullarımızın göğü, yeri, toprağı, Allah'ı bilmesi lazım diye düşünürken bir baktım şiiri yazmışım. Aslında o şiiri ben yazmadım. Allah üfledi, ortaya çıktı. Normalde bir şiir yazarken düşünürsün, sonra düzeltirsin, tekrar tekrar yazarsın ama bu şiirde öyle olmadı. Allah bu şiirin yazılmasını ve Esat'ın şiiri bestelemesini, Türk dünyasında insanlara bir nasihat niteliğinde söylenmesini istedi." Şarkının bestecisi sanatçı Esat Kabaklı da şiiri okuduğunda hemen bestelemiş: "Sabah kahvaltıda amca oğlum Serhat Abi'nin şiir kitabını gördüm. Şöyle bir açtım, direk Bil Oğlum geldi. Yarım saat içinde besteledim. Rabbim üfledi ruhumuza gerçekten." Meydanlarda Bil Oğlum'un dizelerini okuyan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın aslında bu türküyü ilk duyan isimlerden biri olduğunu Esat Kabaklı ile sohbet ederken öğreniyorum. Kabaklı o günü şöyle anlattı: "Sultanahmet'te Türkistan aşevinin arkasında dergâh denilen bir bölüm vardır. Burada meşkler yapardık. Yazar-çizerler gelirdi. Hatta Recep Tayyip Erdoğan da davetlerimize üç-beş haftada bir katılırdı. Yemek duamızı bile kendisi yapardı. 2000 yılında, yine burada toplanmıştık. Tayyip Bey de bizi kırmamış, davetimize gelmişti. Bil Oğlum'u ilk kez burada okudum, gelen tepkileri merak ediyordum. Türküyü bitirdiğimde herkesin duygulandığını, gözlerinin yaşla dolduğunu gördüm."

YENİKAPI MİTİNGİ'NDE OKUNDU
Aradan 15 yıl geçmesine rağmen Recep Tayyip Erdoğan bu sözleri unutmuyor ve 2015'te Yenikapı'da düzenlenen Teröre Karşı Tek Nefes mitingine bu türkü ile çıkıyor. Alanda bulunan milyonlar teröre karşı bu sözleri tek bir ses ile okuyor. Esat Kabaklı, Erdoğan'la arasında geçen telefon konuşmasını anlatırken duygulanıyor: "Cumhurbaşkanımız beni arayıp, 'Esatcım ne güzel bir eser yapmışsın, okuyoruz, söylüyoruz..." dedi. Ben de 'Sayın Cumhurbaşkanım biz bu eserleri milletimiz için yapmışız, isteyen çalar ve söyler' dedim. Gurur duydum, devletin başı, lideri sizin türkünüze iltifat ediyor, benimsiyor ve okuyor." Serhat Kabaklı'ya bakıyorum, onun da gözlerinin dolduğunu görüyorum. "Pınar Hanım, ben bu şiiri 1981'de yazdım ama her döneme hitap ediyor. Bakın, İhanete tasalanmak yok oğlum/Kılıcını hain kalbe sok oğlum dizeleri tam da FETÖ'cüleri anlatıyor. Tayyip Bey bu şiiri Yenikapı mitinginde FETÖ'cülere karşı da okudu. İhanete tasalanmayacağız, hainlere karşı duracak oğullarımız her zaman olacak" diyor. Esat Kabaklı, derin bir nefes alıyor. "15 Temmuz'da İzmir Dikili'de yazlıktaydım" diyerek söze giriyor ve anlatmaya başlıyor:

15 TEMMUZ'DA NÖBETE KOŞTUM
"İlk saatlerde darbemsi bir şey kokuyordu. Sonra Tayyip Bey'in telefonla bağlandığını görünce şok şükür atlattık deyip derin nefes aldım. Bu bir darbe değildir. Bu direkt Türk milletine savaş açmaktır. Hiç küçültmeye gerek yok. Birileri meclisi bombalatıyorsa sen artık o bombalatanlarla savaştasın demektir. Türk milleti artık eskisi gibi değil. Şapkasını alıp kafasına takıp giden yöneticiler de yok. Dikili'de durmadım hemen İstanbul'a döndüm. Nerede 15 Temmuz nöbeti varsa bağlamamı aldım ve meydanlara çıktım. Tek ses olup Bil Oğlum'u okuduk. Büyük bir bela atlattık. Allah bu millete, ordumuza yardımcı olsun. " Esat Kabaklı'nın Recep Tayyip Erdoğan ile dostlukları eskiye dayanıyor. Zaman zaman bir araya geldiklerini, Cumhurbaşkanı'nın kendisini Külliye'ye davet ettiğinde onure olduğunu söylüyor. Eskiden olsa gidebilir miydik diyerek geçmişte yapılan haksızlıklardan bahsediyor: "Asker vatan, bayrak, millet, Allah diyor biz de onu diyoruz, bu asker bizi neden sevmez derdim eskiden. Babam bayram namazından sonra askerleri yakalar eve getirir, yemek yedirirdi. Biz onlar kalktıktan sonra otururduk sofraya. Askere saygının böyle olduğu bir kültürle büyüdük. Ancak hiç kapılarından içeri giremedik. Ben çok düğün bilirim orduevinde oğlu evleniyor annesi başı örtülü diye düğüne giremiyor. Çok yaşadık bunları. Bu böyle gitmezdi zaten. Şu an ki durumdan nasıl memnun olmayız!"


OĞLUMA VASİYETİM VAR

Serhat Kabaklı'nın oğlu Orhun, sohbet boyunca bizi büyük bir saygı ile sessizce dinliyor. Babasının ve amcasının sözünü kesmeden söylediklerini gözleri ile onaylıyor. Orhun, "Babam bu türküyü sadece bana değil bu topraklardaki bütün evlatlara yazdı. Doğumum vesile olmuş. Ben de Esat amcam gibi müziğe meraklıyım. Gitar çalıyor, beste yapıyorum. Aynı zamanda eğitim alanında yüksek lisans yaptım. Gençleri yetiştirerek bu vatana hizmet etmeye çalışıyoruz" diyor. Baba Serhat Kabaklı söze giriyor: "Oğlumdan memnunum. Ailemizin istediği gibi biri oldu. Allah ondan razı olsun. Ona bir hayat tarzı çizmiyorum. Küpe takıp gitar çalabilir ama haram yemeyip hak yolunda ölmesi konusunda vasiyetim var" diyor.

BU BAYRAK İNMEZ VATAN BÖLÜNMEZ
Esat Kabaklı'nın bu yıl sanat hayatının 50. yılı. Bu vesile ile mayıs ayında yeni bir albüm çıkarmaya hazırlanıyor. Albümünde okuyacağı sözlerinin Yusuf Turgut'a ait olduğu 'Bu bayrak inmez, vatan bölünmez' türküsünü de ilk kez bizimle paylaştı. Son ocak sönmeden yurdumda benim / Bu vatan bölünmez, bu bayrak inmez / Bin yıllık tarih var ardımda benim / Bu vatan bölünmez, bu bayrak inmez Kız alıp kız verdik, akrabamız var / İsteyene candan merhabamız var / İstemeyen bilsin, tek davamız var / Bu vatan bölünmez, bu bayrak inmez.

AFRİN'DEKİ MEHMETÇİĞİMİZİN YANINDAYIZ
Esat Kabaklı türkülerini Afrin'de vatanımız için çarpışan Mehmetçiklerimiz için okuduğunu söylüyor: "Allah'ın razılığı onlarladır. Böyle bir Türk İslam devletinin sınırlarını korumaya çalışan yiğitlerimiz onlar. İster Afrin'de ister Kandil'de nerede olurlarsa olsun biz hep onlarlayız. Bu türküleri boşuna söylemiyoruz. Yeter ki onların ayağı taşa değmesin, onların acı haberi gelmesin. Allah onları bu milletin uğrunda muzaffer eylesin. Allah onları sevdiklerine kavuştursun.' Esat Kabaklı, bu türkünün bütün Türk devletlerinde bilindiğini söylüyor ve kendisine anlatılanları duygulanarak aktarıyor: Beni Tebriz'den Azerbaycan'dan bile arayıp Esat hocam çocuklarımız doğduğu zaman buralarda kulaklarına ezan okuduktan sonra sizin bil oğlum şiirini okuruz ki oğullarımız ona göre yetişsin.'

SABAH