Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yapacağı bu ziyaret, zamanlama ve içerik bakımından büyük önem arz etmektedir. Krizin diyalog yoluyla çözülmesi gerektiğini beyan eden Türkiye'nin akılcı resmi tutumuyla da uyumludur. Sayın Cumhurbaşkanı'nın bu ziyareti hayra vesile olacağına inanıyoruz. Şüphesiz ki ortaya atacağı görüşler, neticede Körfez'de ve genel olarak da bölgede barış ve istikrarın tesisine hizmet edecektir.
Türk tarafının bu gibi çabalarının başarıya ulaşmasında çıkarı olmayan bazı taraflar vardır. Şüphesiz ki bunu gölgelemeye çalışacaklardır. Bu taraflar, birçok ülke tarafından krizi barışçıl yollarla çözmeye çalışanların çabalarını göz ardı ederken zaman kaybına neden olmakta ve bu çabaları heder etmektedirler.
Kriz tırmandırılırsa çıkmaz sokağa girmek kaçınılmaz olur. Bu nedenle umarız ki ambargo uygulayan ülkeler olayları iyi bir kulakla dinleme kabiliyeti gösterebilir ve Türkiye'nin çabalarını olumlu bir şekilde değerlendirirler. En önemlisi krizi çözmek için ortaya bir irade koyabilmeleri gerekir ki şu ana kadar böyle bir şeyin varlığı gözükmemektedir.
Olanlar için herhangi bir gerçek neden yoktur. Biz başlangıçtan beri bu krizin yapay olduğunu söyledik. Katar'a karşı alınan medyasal, siyasi ve ekonomik yasa dışı prosedürlerin herhangi bir gerekçesinin olmadığına inanıyoruz. Birkaç gün önce Amerikan İstihbarat Ajansı, Amerikan "Washigton Post" gazetesine, ambargo ülkelerinden birinin Katar Haber Ajansı'nı korsanlamakla bu krize neden olduğu hakkında bazı bilgiler sızdırdı.
Biz şu ana kadar krizle sakin, akılcı, heyecana mahal vermeden ve tırmandırmadan başa çıkmaya özen göstermekteyiz. Ancak bu tutumumuz bir zaaf veya korku olarak algılanmamalıdır.
Elimizde hala kendimizi savunabilecek birçok belgeye sahibiz. Ancak, bütün aktörlere krizi diyalog ve görüşmeler yoluyla sonlandırmak için gerekli olan fırsatı vermek istiyoruz. Sorunu çözmek için tek yol budur. Bu nedenle de Türkiye'nin çabalarını desteklemekteyiz.
Katar ile Türkiye arasındaki ilişkiler kardeşlik ve karşılıklı saygı temeline dayanan stratejik ilişkilerdir. Şüphesiz ki bu ilişkiler her iki tarafın çıkarlarını göz önünde buldurmaktadır. Ancak bu ilişkiler ilkelerden oluşan sağlam bir temele ve iki kardeş ülke halkını birbirine bağlayan ortak tarih ve dine dayanmaktadır. Katar halkı Cumhurbaşkanı Erdoğan'a büyük bir beğeni ve saygıyla bakmaktadır. Eminiz ki Türk halkı da aynı bakışla Altesleri Katar Emiri ve Katar halkına karşılık vermektedir.
Her şeyden önce bizler bu ahlaki tutumdan dolayı Türk hükümeti ve halkına çok minnettarız. Bu tutum iki ülke ve halkları arasındaki ilişkilerin derinliğini yansıtmaktadır. Katarlı yetkililer ve Katar halkı bunu büyük bir takdirle karşılıyorlar. Aslında bölgedeki kritik durumlarda Türk halkının ortaya koyduğu bu gibi onurlu tutumlar hiçte yadırganacak bir tutum değildir.
Her zaman için amacımız, önemli meselelerde halklarımız arasında işbirliğimiz ve dayanışmamızı güçlendirmektir. Bölgenin güvenlik ve istikrarı ile halklarının refahını sağlayacak bir şekilde birlikte çalışmaktır. Bu gibi politikalar bazılarının işine gelmemektedir. Ondan dolayı da bunu bozmak için çaba harcamaktadırlar. Bu gibi olaylardan dolayı umutsuzluğa kapılmamalıyız. Aksine hedeflerimizi gerçekleştirmede daha güçlü ve daha hızlı çalışmak için bir motivasyon olmalıdır.
Ülkelerimiz arasında halihazırdaki ekonomik ve ticari işbirliğimiz hızlanmaktadır. Şüphesiz ki Doha'ya yönelik Türk ihracatında ve özellikle de geçen ay zarfında büyük bir artış meydana gelmiştir. Çabalarımız bu gelişmenin istisnai bir hal teşkil etmemesi yönündedir. Bu nedenle Katar ve Türkiye arasındaki ekonomik ve ticari alanda orta ve uzun vadeli planların araştırılması ve uygulanması için çalışmaktayız.
DARBE PLANLAYAN ÜLKELER VAR
Bu ülkelerin bize karşı bir darbe girişiminde bulunacakları lafları boş yere değildir. Özellik bu dört ülke 1996 yılında planlı bir darbeyle rejimimizi devirmeye çalıştılar. Bu girişimlerinde başarısız oldukları için 2014 yılında buna benzer bir yapay kriz yaratarak tekrar girişimde bulundular. Şimdi de üçüncü girişimleri. Ancak biz ülkemize karşı bu gibi komploların başarısız olacağına inanıyoruz. Çünkü yersiz iddiaları artık bütün dünyaya açık bir şekilde ayan olmuştur.
Halka hizmet eden, güvenliğini ve istikrarını savunan bir devlet ve bu halkın refah ve kalkınması için çaba harcayan bir hükümet hiçbir şeyden çekinmemelidir. Bu mantıktan hareketle halkın yanımızda olduğundan ve olabilecek dış komplolara karşı kendini, Emir'ini, hükümet ve devletini savunacağından eminiz.
Zannederim ki bu mesajı en çok Türkiye ve Türk halkı anlayabilecektir. Türk halkı azmi ve özgür iradesiyle herhangi bir dış yardım ve destek talep etmeden geçen yıl meydana gelen darbe girişimini başarısız kılmıştır. İstenilebilecek destek ancak herhangi bir darbe girişimini kınama hususunda olur. Bu konulardaki derslerden faydalanmak gerekir.
Bölgede kanlı ve askeri darbeleri destekleyen veya desteklemek isteyen ülkeler, harcadıkları paralara rağmen amaçlarına ulaşamayacaklardır. Şayet bu gibi planlar varsa umarım daha önce düştükleri aynı hatalara tekrar düşmezler. Çünkü nihayetinde bunun sonuçları, onlara ve bölgeye olumsuz bir şekilde yansıyacaktır.
TÜRK ÜSSÜ'NDEN ÖNCE KENDİ ÜLKELERİNDEKİ ÜSLERE BAKSIN
Bu üsse olan itirazları bir kenara bırakalım, onlar başkalarından herhangi bir askeri üs kapatma talebinde bulunma hakkına sahip değillerdir. Özellikle de bazıları kendi topraklarında birçok yabancı üsse ev sahipliği yapmaktayken. Biz taleplerini kesin bir şekilde ret ettik. Bildiğiniz gibi bu konu bağımsız ve toprakları üzerinde egemenliği olan iki ülkeyi ilgilendirmektedir. Bu konulara aykırı istekler kesinlikle kabul edilemez.
Katar ve Türkiye arasındaki savunma ilişkileri ve Doha'daki Türk askeri üssü gibi konular iki ülke arasındaki ikili anlaşmalara bağlı konulardır. Bu anlaşmalar gizli değil açık anlaşmalar olup, bölgede güven ve istikrarı gerçekleştirmeyi ve terörle mücadele ile biriken zorluklara karşı koymada katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. Dolayısıyla herhangi bir üçüncü tarafın buna müdahale etmeye hakkı yoktur. Çünkü bu gibi girişimler içişlerimize müdahale ve egemenliğimizi ihlal sayılmaktadır.
Katar ile 2 yıl önce varılan anlaşma sonucu, Türk askeri başkent Doha'daki 'El Rayyan Üssü'nde bulunuyor. Zırhlı birliklerle askerlerin konuşlandığı üs, denizden ve havadan lojistik desteğe müsait... Üsse Körfez krizi sonrası Türkiye'den asker gitmeye devam etti.
Halen bize ambargoyu uygulayan ülkelerin daha önceden bu askeri üsse herhangi bir itirazları olmamıştı. Ama şimdi itiraz ediyorlar. Belki de planlanan bazı kötü emellere mani olmuştur. Umarım bu noktada hatalı düşünüyoruzdur.
RÖPORTAJ: ALİ DEĞERMENCİ