Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara'da Türkiye Otobüsçüler Federasyonu Genel Kurulu'nda konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları;
İETT'de çalışmış otobüsçü kardeşlerimizle iç içe bulunmuş biri olarak konuşuyorum
DAĞLARI DELDİK YOLLARI AŞTIK
Türkiye'nin en iyi halini tuzu kurular değil şoför kardeşlerim bilir. Siz yaşananları gayet iyi biliyorsunuz. 12 yıl önce şehirler arası yerlerde seyahat etmek eziyetti, felaketti. Ben Rizeli'yim. Armelit dağını geçerken aman Allahım bu virajı alabilecek miyiz diyorduk. Otobüsün biri duruyordu diğeri geçiyorduk. Şimdi dağları değdik, yolları açtık.
Artık yollarda güvenle, huzur içinde seyahat yapılabiliyor. Bölünmüş yollarla 16 milyar lira tasarruf sağlandı.
2002 yılında ülkemizde 26 havalimanı vardı. Bugün bu rakam 55'e yükseldi.
Milli gelirimizdeki artış, tüm sektörlerde olduğu gibi otobüsçülerimizi de olumlu etkiledi.
Bölünmüş yollar sayesinde yolculuklar eziyet olmaktan çıkıp keyif haline geldi. Bunun için yeni Türkiye vizyonuna sahip çıkmalıyız.
BUNLARIN SANDIĞA, MİLLETE SAYGISI BU KADAR
Şimdi Türkiye'de 1940'lı yılların tek partili dönemlerini yaşatmak isteyenler var. Eski CHP milletvekillerinden birinin kızı TV spikeri bir hanımefendi bizim otobüs şoförleriyle buluşmamızı içine sindirememiş. Kendince başkanlık sistemiyle otobüs şoförleriyle dalga geçiyor. Muhtar, taksici otobüs şoförü üçlüsü diyor. Adeta kin kusuyor. Tahkir ettiği kim bizzat milletin kendisi. Bunların sandığa, milleti saygısı bu kadar. Taksici, otobüsçü kim? Bu milletin alın teriyle helalinden evlerine ekmek götüren asil evlatları. Başkanlık sistemini küçümsüyor aslında böyle yaparak kendi küçüklüğünü, acizliğini gösteriyor.
Millet, yeni Türkiye'yi de yeni anayasayı da, başkanlık sisteminin de istiyor.
Biri çıkmış benim için Cumhurbaşkanı nereye çağrılsa gidiyor. "Gazoz mu açacaksınız çağırın gelir, yufka mı açacaksınız çağırın gelir diyor", evet ben milletimin çağırdığı her yere giderim. Bu benim için ayıp değil şereflerin en büyüğüdür. Ben zaten oralardan geliyorum. Oralarda büyüdüm.
Senin Pensilvanya'da ne işini var? Hani sen din adamıydın, neden mekke'ye gitmiyorsun? Bunların inine gireceğiz demiştik, İnlerine girdik.
Biz kefenimizi giyerek yola çıktık. Siyasetimizi de böyle yapıyoruz.