ARKEOLOJİK BAĞLAR
Güneş kültürü (dini ve yerel dinsel töreni) ile kurulan filolojik, antropolojik, arkeolojik bağlarla da hangi coğrafyada olursa olsun benzer kültüre sahip olan topluluklar Türk, dilleri de Türkçe olarak kabul ediliyordu. Ulus-devlet, içeride herkesi Türk kimliği altında toplamaya çalışırken, bu ideolojinin meşruiyeti olarak da bütün kadim dünya dillerinin zaten Türkçe kökenli olduğunu ileri sürüyordu. Bu teori ve tarih tezi, Tahsin Mayatepek Meksika'ya gitmeden önce çeşitli Türkologların ve filologların yazdıklarından yararlanılarak inşa edilmeye başlanmıştı zaten.
SÜMERLER TÜRK OLDU
Bir Rumeli devleti olan Osmanlı'dan sonra Anadolu'ya "sıkışan" Türkiye Cumhuriyeti'nin insanlarının kendilerini, Anadolu'nun gerçek sahipleri olduğuna ikna edilmeye çalışılıyordu. Sümerler, Hititler de Türk olmuşlardı.
Dolayısıyla bu toprakların ilk sahibi de Türkler'di. Böylece Anadolu'daki Ermeni ve Rumlar, topraklarda hak sahipliği iddia edemeyeceklerdi. Eskiye gideceksek, en eskiye gidilecekti ve oradan da Türkler çıkacaktı.
* * *
MU ÇOCUKLARI GÖÇ ETTİ
Mucit James Churchawar'ın Maya uygarlığı için yazdıklarını özetleyelim: "Mu'nun halkından bazıları gelişmiş gemicilikleri vasıtasıyla, Mu yok olmadan çok önce başka diyarlara da gittiler. Ve oralarda koloniler kurdular. Bu kolonici Mu çocuklarına Mayalar deniyordu. Böylece Mayalar ile Mu arasında ilişki kuruluyordu. Türkler ve Mayalar arasındaki daha önceden "Güneş Dil Teorisi" tezlerinde bağ nedeniyle de Türkler ile Mu arasında da mantıken bir bağ doğuyordu. İşte Tahsin Mayatepek'in Churchward'ın iddialarına dört elle sarılmasının nedeni de buydu.
* * *
İLK DİN GÖREVLİSİ MASONLAR
Churchward, Mu halkı din görevlilerinin ilk masonlar olduğunu söylüyordu. Masonluğun, insanlık tarihinin ilk ve temiz bozulmamış dini olduğunu iddia ediyordu. Semavi dinlerin de, Mu'nun temiz dininin yozlaşmasıyla ortaya çıktığını iddia ediyordu. Peki, Mayatepek'i adeta büyüleyen şey neydi? "Ne"den türeyen soruların başında "nedir" sorusu gelir; insanlık da kendisi, doğa ve ötesi için nedir diye sormuştur. Sonsuz çeşitlilikte var olanların bir ortak temeli, ana maddesi olduğunu veya olması gerektiğini düşünerek buna cevap aramıştır.
Bu cevaplar, evrenin kökeninin ne olduğuna dair bir kozmogoni (evrenin doğumu) dizaynından türeyen varlığın temel doğasını açıklama çabalarıdır. Bu ilk ortak temel arayışı Mayatepek ile Churchward'ı buluşturmuştu. İki zıt öğreti, pozitivizm (olanları deneylere, gerçeklere dayayan, metafiziği saçma olarak gören) ile metafizik "ilk" ortak paydası arayışında buluşmuştu desek daha doğru olur. İlk ortak, ana şey mutlaka temiz ve bozulmamış olmalıydı.
Bu insanlık tarihi boyunca her alanda olmuştur.
Örneğin, Paul Gauguin, "Nereden Geliyoruz?
Neyiz?
Nereye Gidiyoruz" adlı tablosunda, insanlığın bitmeyen merakını, uygarlığın henüz girip bozmadığı ilkel kültürlere olan hayranlığını dünya görüşüyle harmanlayarak resmetmişti. (Gauguin, Tahiti ve Dominik yerlilerinin arasında yaşamıştı ve onların haklarını savunan broşürler yazdığı için de Fransız yöneticilerle başı derde girmiştir).
YARIN: Türkçe, bütün dillerin kökeni
TAYFUN ER
DİĞER