Osmanlı İmparatorluğu'nun 34. padişahı ve 113. İslam halifesi II. Abdülhamid Eyüp'te kılıç kuşanma merasiminde Sultan II. Abdulhamid tarafından Japon Torajiro Yamada 'ya verilen 4. rütbeden Osmanlı nişanı beratı ve zarfı. II. Abdulhamid döneminde açılan Hamidiye Ticaret Mektebi öğrencileri. Osmanlı İmparatorluğu'nun 34. padişahı ve 113. İslam halife II. Abdülhamit. Dergi kapağında. Alman İmparatoru II. Wilhelm, Yıldız Sarayı'nda Sultan II. Abdülhamid tarafından resmi törenle karşılandı. II. Abdülhamid'in oğulları. Mehmed Selim Efendi; Abdülkadir Efendi; Nureddin Efendi; Abdürrahim Hayri Efendi. II. Abdülhamid'in sürgüne gittiği Selanik'teki Alatini Köşkü İslam halifesi II. Abdülhamid'in bir fermanı II. Abdülhamid Balkan delegeleriyle II. Abdülhamid'in papağanı II. Abdülhamid Yıldız Sarayı'nda Cuma selamlığında II. Abdülhamit'in eşyaları II. Abdülhamid at üstünde II. Abdülhamid, cuma selamlığında II. Abdülhamid'in atı II. Abdülhamit cuma selamlığında II. Abdülhamid Yıldız Sarayı'nda Cuma selamlığında II. Abdülhamid'in kedisi El Halil kapısında Sultan 2. Abulhamid'in tahta çıkışının 30. Yılı kutlamaları. Saat Kulesi'nde Osmanlı bayrakları. Osmanlı İmparatorluğu'nun 34. padişahı ve 113. İslam halife II. Abdülhamit tahta çıkışının yıldönümünde. II. Abdülhamit. Cuma selamlığında II. Abdülhamit. Dergi kapağında II. Abdülhamid'in halı tablosu. Bağlarbaşı Köşkü, Miralay Cevad, Emanuel Karasu, Esad Paşa, Aram Efendi, Arif Hikmet II. Abdülhamid'in yaptığı çalışma masası Osmanlı Padişahı Sultan II. Abdulhamid 'in en küçük oğlu Şehzade Mehmet Abid Efendi at üstünde II. Abdülhamit'in cenazesi Beylerbeyi Sarayı'nda II. Abdülhamid'in cenazesi IV. Mehmed ise bedeninin sağlamlığıyla meşhurdu. Öyle ki bir av sırasında, 20 saat at üstünde kaldığı ve hiç yorulmadığı söylenir. Yüz kadar kaleye hakim olan Orhan Gazi, zamanının çoğunu bu kaleleri dolaşarak geçirirdi. Bir seyyahın dediğine göre hiçbir şehirde bir aydan fazla durmazmış. Tam bir 'Bay Evet' olan III.Murad'ın ağzından neredeyse hiç 'Hayır' sözü çıkmazdı. Çağının en şık giyinenlerinden olan Kanuni Sultan Süleyman, görünümüne önem verirdi. Geceleri yalnızca 3-4 saat uyuyan Yavuz Sultan Selim, diğer zamanında ise bol bol okuyup yazardı. Mücevherlere olan ilgisi had safhadaydı. Babası gibi o da kuyumculuğa meraklıydı, Fatih gibi de değerli taşlara tutkundu. Nasıl mücevherlere tutkun olmasın? II. Abdülhamid silah kullanmakta pek mahirdi. Nişan alarak ismini yazar, havaya attığı madalyaları kurşunla ortasından delerdi. Fatih Sultan Mehmet'in uğraşmaktan aşırı keyif aldığı, tutku derecesindeki hobisi haritacılıktı. Yemeklerini ise yalnız yemeyi severdi. Bir başına yemeyi seven padişahımız, bu adeti saraya ilk getiren kişi olarak da bilinir. IV. Murad koşu halindeki bir atın üzerinden başka bir ata atlayabilecek kadar iyi bir biniciydi. Talihe fazlasıyla inanan III. Mustafa, bu nedenle astrolojiyle de ilgilendi. Para basma işine oldukça meraklı olan III. Mustafa ise gerçek bir sikkezandı. Musiki ve şiirden ayrı bir zevk alan II. Murad, bu nedenle sanatçılara ayrı bir önem vermişti. Tarihçi İbn-i Kemal, Osman'ın gençliğinde 'yiğitler arasına girdiğini' ve 'vurmada tutmada ve durmada ve oturmada herkesi kendine uydurduğunu' belirtir ve kardeşlerden en küçüğü olmakla beraber 'şimşir (kılıç) ve tedbirle cümlesinden evvel olduğunu' bildirir. Satranç oynamaktan keyif alan I. Mahmud, Lale Devri'nin etkisinden midir bilinmez lale yetiştirmeye meraklıydı. Aynı zamanda tutkulu bir koleksiyoner olan Yavuz Sultan Selim'in kutsal emanetler koleksiyonu vardı. Topkapı Sarayı'ndaki çini koleksiyonunun çok önemli bir kısmının da padişaha ait olduğu söyleniyor. II. Bayezid gerçek bir bestekardı. Kaynaklarda beste yaptığından bahsedilen ilk padişahtır. III. Osman yumuşak bir karaktere sahip olmasına karşın, çabuk kızar ve sinirli hareket ederdi. Çelebi Mehmed de avcılığa meraklıydı. Nitekim Edirne'de bir av partisi sırasında yaban domuzu kovalarken attan düşüp vefat ettiğini biliyoruz. Avcılığa olan merakının yanı sıra tam bir kitap kurduydu. Özel bir kütüphanesi olduğunu bildiğimiz ilk Osmanlı padişahıdır. Sultan Vahdettin ise güvercinlere çok meraklıydı. Yıldırım Bayezid ise gerçek bir silahşördü. Öyle ki tarihçiler, onun silah kullanmaktaki yeteneğini ve ata binmekteki ustalığını anlata anlata bitiremiyor.