Beşiktaş’ın Baba Hakkı’dan sonra yetiştirdiği en önemli futbolculardan, belki de en önemlisi... 24 saat futbol düşünen, futbol için yaşayan birisi... Bitmez tükenmez enerjisiyle istikrar abidesi... Sorumluluk duygusu ve ahlakıyla başarı basamaklarını hızla tırmandı... Zirvedeyken futbolu bıraktı. Maddi imkansızlıklar nedeniyle üniversiteye gidemedi. Kendisi bundan gurur duymasına rağmen kapıcı çocuğu olması hep gündeme geldi. Babasının kapıcı olması nedeniyle 'Kapıcı çocuğu Rıza', dar gelirli bir ailede yetişmesi nedeniyle 'Vatandaş Rıza' gibi lakaplar da takıldı. Beşiktaş'ın ve Türk Milli Futbol Takımı'nın kaptanı Atom Karınca lakaplı ünlü futbol adamıdır. Futbola Beşiktaş'ın altyapısında başladı. 1980/1981 sezonunda A takım kadrosuna yükseldi. Orta sahanın sağında görev almasına rağmen orta sahanın ortasında ve sağbek mevkiinin de alternatif adamıydı. Beşiktaş'ın zor günlerden kurutlmak için altyapıya yönelmesi ve ilk yıllarında bireysel futbola çok prim tanıyan Türk futbolunda Miliç, Stankoviç ve Gordon Milne gibi disipline ve takım oyununa önem veren teknik direktörlerin oyuncusu olması önünü açtı. Rıza yıllarca Beşiktaş'ın vazgeçilmez takım oyuncusu oldu. Beşiktaş A Takımı'nda 16 sezonda 494 lig maçı oynadı ve toplam 41 gol kaydetti. 1. Lig tarihinde en çok forma giyen Beşiktaş'lı oyuncu unvanını aldı. Futbol yaşantısı boyunca sadece Beşiktaş forması giydi ve yıllarca başarıyla kaptanlık yaptı. Sadece iki kez yedek soyundu. Centilmenliğiyle tüm oyunculara örnek olurken, futbol kariyeri boyunca hiç kırmıza kart görmedi. 16 sezonda 6 lig, 3 Türkiye Kupası, 4 Cumhurbaşkanlığı Kupası, 1 Başbakanlık Kupası ve 6 TSYD Kupası kazanan Rıza Çalımbay, 1996 Temmuz'unda jübile yaparak aktif futbola veda etti. Ufak tefek oluşu, sürati ve orta sahadaki çalışkanlığı nedeniyle 'Atom Karınca' olarak da anılıyordu. Çalımbay, 37 kez A, 8 kez Ümit ve 6 kez de Genç olmak üzere toplam 52 kez Milli formayı giydi. 13 Kasım 1991'de 3-1 kaybedilen İrlanda Cumhuriyeti maçında tek golü penaltıdan kaydetti. 1992'de UNICEF'in düzenlediği dünya karması maçında Almanya'ya karşı Dünya Karması'na seçildi. Futbolu bıraktıktan sonra İngiltere'ye teknik direktörlük kurslarına giden Rıza Çalımbay, daha sonra Türkiye'ye dönerek Christoph Daum'un yardımcı antrenörü olarak 2000/2001 sezonunda Beşiktaş'da ilk teknik hocalık görevini aldı. Ardından Alman Hoca ile anlaşamayarak, Göztepe'nin başına teknik direktör olarak geçen Çalımbay Göztepe'yi ligde 8. yaptı, daha sonra Denizlispor ve Çaykur Rizespor'da görev almış; çalıştırdığı tüm takımlar da başarılı sonuçlar almıştır. Özellikle Denizlispor'la UEFA Kupası'nda son derece başarılı sonuçlar almıştır. 2004/2005 sezonun ortasında Vicente Del Bosque'den boşalan Beşiktaş teknik direktörlüğü görevine gelmiştir. Çok kötü bir sezon geçiren moralsiz Beşiktaş onun yönetiminde sezonun ikinci yarısı başarılı bir dönem geçirdi ve onun takımın başında bulunduğu dönem göz önünde bulundurulunca devreyi lider olarak kapıyordu. Bir sonraki sezonun başında, 11 Eylül 2005'de Beşiktaş Malmö FF'i kendi sahasında ezip geçerek 4-1 yendi. Arkasından 2005/2006 sezonu başında Türkiye Süper Ligi'nde bir türlü istenen sonuçların gelmediği ortaya atılınca ligin 9.haftasında Beşiktaş'daki görevinden istifa etti. Çalımbay verdiği bir röportajda, futbolculuk döneminde takımın sağ kanadını birlikte kullandığı Sinan Engin ve başkan Yıldırım Demirören'i adeta topa tuttu: 'Sinan beni arkamdan vurdu.' Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadı'nı dolduran binlerce taraftar, Rıza Çalımbay'ı Beşiktaş'ı herşeye rağmen galip gelmesinin ardından ayakta alkışladı. Derbi sonrası en çok konuşulan 'Rıza Efendi, 2 ekmek, 1 süt' şeklindeki bir pankart oldu. Canlı yayında görüşleri sorulan Beşiktaş Teknik Direktörü Rıza Çalımbay, kapıcının oğlu olduğunu bundan utanmadığını söyledi. Çalımbay, Ancak ben kendimi çok iyi yetiştirdim. İngiltere'ye gittim. Orada profesyonellik manasında çalışmalar yaptım. Okuyamadım ancak yaptıklarım başarılarım ortada. Beni Türk halkı tanıyor. Futbolculuğumla özel yaşantımla herkese örnek olmaya çalıştım. Beni sevenlere hayatım boyunca asla yanlış yapmadım' dedi. Çalımbay, pankartı Fenerbahçe camiası ile bir tutmadığını sadece 3 kişinin terbiyesizce davranışı olduğunu söyledi. Beşiktaş'tan ayrıldıktan sonra Ankaraspor'un teknik direktörlüğüne getirildi. Ancak iddialı başladığı sezonda aradığını bulamayan ve düşme tehlikesi yaşayan bu takımda da başarılı olamadı. Sezon tamamlanmadan Ankaraspor teknik direktörlüğü görevinden de ayrılmak durumunda kaldı. 2006-2007 sezonunun ilk yarısında herhangi bir takım çalıştırmayan Çalımbay, 18 Aralık 2006 tarihinde Beşiktaş'a gelmeden önce teknik direktörlük yaptığı Çaykur Rizespor'un başına ikinci kez getirilmiştir. 2006'da Rizespor Kulübü Başkanı Ekrem Cengiz'le tartıştıktan sonra teknik direktörlük görevine son verilen Güvenç Kurtar, Rıza Çalımbay'a şok suçlamada bulunmuştu: 'Kulüple anlaşmış gibiydiler. Ama kulüp, son anda beni tercih etti. Sezon başından bu yana takımın başına gelmek için kuyumu kazdı' 2007-2008 sezonunda, Altınbaş Holding'in Göztepe yönetimini TMSF'den satın alması sonucu, Çalımbay ile iyi ilişkiler içerisindeki holding yönetimince Göztepe'de sportif direktör olarak görevlendirilmiştir. Çalımbay, 2008-2009 sezonunda Turkcell Süper Ligi'ne yeniden yükselmiş olan Eskişehirspor kulubü ile anlaşarak kariyerine bu kulüpte devam etme kararı vermiştir. Tecrübeli çalıştırıcı daha önce verdiği röportajda Eskişehirspor'daki hedeflerini ve geleceğe dair düşüncelerini dile getirdi... Süper Lig’deki ilk sezonda hedef nedir? -Eskişehirspor camiası bu sezon olmasa bile, ondan sonraki yıllarda büyük hedefleri kovalayabilecek heveste. Bu büyük şehir 12 yıl boyunca İstanbul kulüplerinin kentlerine gelmesini beklemiş. İlk yılımız bir geçiş dönemi olacak. Seneye, bize ‘Hedefiniz nedir?’ diye sorduklarında, yanıtımız kesinlikle ‘İlk 5’te yer almak’ olacaktır. İsteyip de alamadığınız bir isim var mı? -Özellikle Fahri’yi çok istedim. Ancak maddi olanaklardan dolayı Konyaspor ile anlaştı. Bu duruma üzüldüm. Konya, Fahri Tatan’a çok iyi para verdi. Koray’ın gelmesini de arzulardım. Ama o da Gençlerbirliği’yle anlaştı. İkiside olmadı, biz de alternatiflere yöneldik. Peki ya Efsane Eskişehirspor? -Tüm Türkiye’nin bildiği gibi potansiyeli yüksek bir takıma geldim. Geçmişteki başarıları yeniden yaşamak isteyen mükemmel bir taraftar var. 12 yıllık bir özlem de cabası... Ben şunu söyleyebilirim; Biz bu yıl sahamızdaki maçları 12 kişiyle oynayacağız. Beşiktaş’ta forma giydiğim yıllarda en çok taraftar dikkatimizi çekerdi. Biz onların sabırlığı desteğiyle, altyapısıyla da yenilenmiş bir takım yaratacağız. İşimizin zor olduğunu biliyoruz ama bir efsaneyi uyandırmak için buradayazı. Göztepe ve Denizli’yi hatırlayanlar, bu işleri sevdiğimi bilirler. Efsane yeniden canlanacak mı peki? -Taraftarımızın gönlü rahat olsun. Bir kaç yıl içinde hem Türkiye’de, hem de Avrupa’da adımızı duyuracağız.