Türk havacılık ve sanayisine ilham veren pilot: Vecihi Hürkuş! "Saati rehine elli lira aldım" notunun anlamlı hikayesi

Türkiye'nin ilk yerli uçağını yapan, İstiklal Savaşı'nın ilk ve son uçuşunu gerçekleştiren, Balkan, Birinci Dünya ve Kurtuluş savaşlarında hem havada hem karada mücadele eden, havacılık okulu açan, ilk Türk hava yollarını kuran Vecihi Hürkuş, macera dolu hayat hikayesiyle kendisinden sonraki nesilleri de etkiledi. ODTÜ Fen ve Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Görevlisi Bülent Yılmazer, "Vecihi Hürkuş halen bir ilham kaynağı. Halen ilham kaynağı olduğu için bugün tamamen Türk mühendislik aklının bir ürünü olan TUSAŞ'ın ürettiği yeni nesil askeri eğitim uçağımız 'Hürkuş' onun soyadını taşıyor" ifadelerini kullandı. Öte yandan Tayyareci Vecihi Hürkuş Müzesi Derneği Başkanı Bahadır Gürer, Türk havacılık tarihine adını yazdıran Hürkuş'un büyük çabalar sonucu ulaştığı küçük not defterine yazılı "Saati rehine elli lira aldım" cümlesinin izini sürdü.

Giriş Tarihi: Güncelleme Tarihi:
Takvim Logo

Türk havacılığının unutulmaz ismi tayyareci Vecihi Hürkuş, vefatının 54'üncü yılında Türkiye'nin havacılık serüvenine yaptığı katkılar nedeniyle saygı ve rahmetle anılıyor.

Türk havacılık tarihine adını altın harflerle yazdıran Hürkuş, İstanbul'da 18 Ocak 1896'da doğdu. Gönüllü katıldığı Balkan Savaşı'ndan sonra İstanbul Ordu Kumandanlığı tarafından Beykoz Serviburun'daki esir kampına kumandan yapıldı. Hayali olan tayyareciliğin eğitimini almak için Tayyare Makinist Mektebi'ne giden Hürkuş, mezun olduktan sonra 1. Dünya Savaşı'nda Bağdat Cephesi'ne makinist olarak gönderildi. 2 Şubat 1916'da bir uçak kazasında yaralanan Hürkuş, iyileştikten sonra Yeşilköy'deki Tayyare Mektebi'nden pilot diplomasıyla mezun oldu.

Hürkuş, 21 Mayıs 1916'da ilk uçuşunu gerçekleştirdikten sonra 1917'de Kafkas Cephesi'ndeki 7. Tayyare Bölüğü'ne katıldı. Burada Rus uçağı düşürerek, Kafkas Cephesi'nde bunu başaran ilk Türk tayyareci oldu. 8 Ekim 1917'de ise kullandığı uçak, Ruslar tarafından düşürülünce yaralandı. Uçağı Rusların eline geçmemesi için yakan Hürkuş, esir düşüp Hazar Denizi'ndeki Nargin Adası'na gönderildi. Buradan Azerbaycan Türklerinin yardımıyla kaçan Hürkuş, 1. Dünya Savaşı sonlarında İstanbul'a geldi ve İstanbul Hava Müdafaa Bölüğü'ne tayin oldu.

Takvim Logo

Kurtuluş Savaşı'nda başarılı keşif uçuşları yaparak, Yunan uçağını düşüren Hürkuş, kahramanlıkları nedeniyle üç defa TBMM takdirnamesi verilen tek kişi olarak kırmızı şeritli İstiklal Madalyası kazandı.

TÜRKİYE'NİN İLK YERLİ ASKERİ UÇAĞINI YAPTI
Uçak yapmak isteyen Hürkuş, savaş sırasında Yunanlılardan kalan uçak malzemelerinden yararlanarak 1924'te ilk Türk uçağı "Vecihi K-VI"yı yaptı.

Hürkuş'un uçabilirlik sertifikası için toplanan teknik heyette tayyareyi kontrol edecek personel yoktu. Teknik heyetteki bir kişinin, "Biz sana bu lisansı veremeyiz. Uçağına güveniyorsan atla, uç, bizi de kurtar." şeklindeki sözleri üzerine 28 Ocak 1925'te "Vecihi K-VI" uçağı ile ilk uçuşunu yaptı. İzinsiz yapılan bu uçuş nedeniyle cezalandırıldı.

Milli Savunma Bakanlığının Kayseri'de Tayyare ve Motor Türk Anonim Şirketi'ne (TOMTAŞ) ait fabrika kurmak için Almanlarla anlaşmasının ardından kendisine gelen teklifi kabul eden Hürkuş, "Junkers A.20" uçaklarındaki eksikliklerin düzeltilmesi çalışmalarında görev almak için Almanya'ya gitti.

Türkiye'de ilk defa Vecihi Hürkuş'un kullandığı Junkers F-13 uçağı ile paraşütle atlama gösterisi Ankara'da 16 Eylül 1926'da yapıldı.

İLK SİVİL UÇAĞI KERESTECİ DÜKKANINDA İMAL ETTİ
Yeni uçak modelleri tasarlayan Hürkuş, Kadıköy'de bir keresteci dükkanı kiraladı ve burada üç ay içinde "Vecihi XIV" uçağını imal etti. Bu iki kişilik, tek motorlu spor ve eğitim uçağı ilk uçuşunu büyük bir kalabalık ve basın topluluğu karşısında 27 Eylül 1930'da Kadıköy'ün Fikirtepe semtinde gerçekleştirdi.

Kendisinin de ürettiği ikinci uçak olan Vecihi XIV, Türkiye'nin ise ilk sivil uçağıydı.

İkinci uçağına uçuş izni almak isteyen Hürkuş'a, seyrüsefer vesikası verilmedi. Belgenin alınması için uçağı sökerek demir yoluyla Prag'a gönderen Hürkuş, gerekli sertifikaları Çekoslovakyalı heyetten aldı.

Hürkuş, 25 Nisan 1931'de uçağına binerek Türkiye'ye döndü. Hürkuş'un 27 Eylül 1932'de kurduğu ilk Türk sivil havacılık okulu Vecihi Sivil Tayyare Mektebi'ne (VSTM) ikisi kız olmak üzere 12 öğrenci kaydoldu.

Takvim Logo

Deniz uçakları da yapmaya başlayan Hürkuş'un atölyesine gelen iş insanı Nuri Demirağ, uçağın maliyetinin ve yapımının kaç gün sürdüğünü sormasının ardından o dönem bir uçak bedeli olan 5 bin lira yardımda bulundu. Hürkuş, 92 günde "Nuri Bey" adını verdiği tayyareyi bitirip, Beşiktaş'ta Nuri Bey'in konağı üzerinde selamlama uçuşu yaptı.

Yine tek satıhlı "Vecihi XV" uçağına da imza atan Hürkuş, 30 Ağustos 1933'te "Vecihi XIV" ve "Vecihi XV" ile "Nuri Bey Vecihi K-XVI" uçağıyla İstanbul'da gösteri uçuşu düzenledi.

Takvim Logo

TÜRKKUŞU MEKTEBİ
Hürkuş, 1934'te gelen bir teklif üzerine Vecihi Hayat Liselerini açmaya karar verdi ancak çeşitli zorluklarla karşılaştı. Hürkuş, bu konuda bilgi verilen Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün "Vecihi'den faydalanın" diyerek, "Türkkuşu" namı ile yeni bir çalışma yolu açılması talimatı verdiğini anılarında yazdı.

Türk Hava Kurumu Başkanı Fuat Bey ile görüşen Hürkuş, "Vecihi XIV" ve "Vecihi XV" tayyarelerini Türkkuşu mektebine tahsis etti.

Takvim Logo

Türkkuşu çalışmaları için 4'ü kız olmak üzere 74 öğrenci yazılırken, Hürkuş'un yetiştirdiği talebelerden bazıları eğitim için Rusya'ya gitti. Başarıların ardından Türkkuşu'nun İstanbul, Ankara, İzmir, Kayseri ve Adana'da açılan şubelerinde havacılık eğitimi verildi.

Uçak mühendisliği eğitimi için 1937'de Türk Hava Kurumu tarafından Almanya'ya gönderilen Hürkuş, 1939'da tayyare ve makina mühendisliği diplomasını aldı.

Tayyare mühendisliği ruhsatnamesi almak için Bayındırlık Bakanlığına başvuran Hürkuş'un, iki sömestirde mühendis olunamayacağı gerekçesiyle talebi reddedildi. İkinci başvurusu da kabul edilmeyen Hürkuş, mahkeme kararıyla 10 Ekim 1940'ta ruhsatnamesini aldı.

1915-1925 yılları arası havacılık yaşantısını anlatan "Havada" isimli anı kitabı 1942 yılında yayınlandı.

Takvim Logo

HÜRKUŞ HAVA YOLLARI
Vecihi Hürkuş, 1947'de 5 arkadaşıyla havadan zirai ilaçlama yapmak üzere "Türk Kanadı" şirketini kurdu. 29 Kasım 1954'te ise Hürkuş Hava Yolları'nı hayata geçirdi. Bankadan kredi çekerek 8 tayyare satın alan Hürkuş, uçuş izni alamadı. Uzun uğraşlar sonucu bazı koşullarda uçuş müsaadesi alabilen Hürkuş'un bir süre sonra önce uçuşları kısıtlandı, sonra tamamen men edildi.

Takvim Logo

Uçakları meydanda bırakılınca maddi zarara uğrayan Hürkuş, elinde kalan son uçağı "TC-ERK"i Maden Tetkik Arama Enstitüsünün emrinde kullandırıp Güneydoğu Anadolu'da toryum, uranyum ve fosfat arama çalışmaları yaptırdı.

Anılarının devamını yazdığı dönemde beyin kanaması geçirip komaya girdi ve 16 Temmuz 1969'da hayata gözlerini yumdu.

Takvim Logo

"DOĞUŞTAN BAHŞEDİLMİŞ UÇUŞ YETENEĞİNE SAHİP"
Havacılık tarihinde uzman, Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Fen ve Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü'nde yarı zamanlı öğretim görevlisi Bülent Yılmazer, Vecihi Hürkuş ve dönemine ilişkin, AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

Hürkuş'un anılarının bir kısmının kendisi tarafından yayınladığını, sonraki kısımları da kızları Gönül Hürkuş Şarman ve Sevim Hürkuş Maxon'un yayınladığını aktaran Yılmazer, tarih biliminde hatıraların birincil kaynak olarak kabul edildiğini ancak subjektif ve sonradan yazılmış bilgiler olması nedeniyle dikkatli kullanılması gerektiğini anlattı.

Yılmazer, "Kendisinin yazdıkları ve kendisinin yazdıkları üzerinden başkalarının ürettiği efsaneler bir yana Vecihi Hürkuş halen bir ilham kaynağı. Uçmaya tutkulu bir insan. Uçak yapabildiğini de ispatlamaya çalışan bir gayreti var. Halen ilham kaynağı olduğu için bugün tamamen Türk mühendislik aklının bir ürünü olan TUSAŞ'ın ürettiği yeni nesil askeri eğitim uçağımız 'Hürkuş' onun soyadını taşıyor." diye konuştu.

Takvim Logo

Vecihi Hürkuş'un uçma tutkusuna ilişkin değerlendirmelerde bulunan Yılmazer, şöyle devam etti:

"Her şeyden önce doğuştan bahşedilmiş bir uçuş yeteneği var. Gerçekten çok farklı uçaklarda başarılı uçuşları var. Hatta bir kısmı, daha önce üzerinde hiç eğitim almadığı uçaklar. Uçak yapmak konusunda da çok hevesli bir kişi. Bu konuda kendisini de oldukça yetiştirmiş. Dönemin şartlarına bakacak olursak, kendisini yetiştirmek için çaba sarf etmiş."

"1930'LU YILLARDA PAZARDA ÜÇ ALICI VAR"
Yılmazer, Hürkuş'un yaşadığı 1930'lu yıllara bakıldığında pazarda 3 alıcı bulunduğunu söyledi.

Birinin Silahlı Kuvvetler yani Türkiye Cumhuriyeti ordusu olduğuna değinen Yılmazer, "Diğeri 1933'te kurulan Devlet Hava Yolları, üçüncüsü de 1935 yılında kadın ve erkek Türk gençlerine uçuş eğitimi vermeye başlayan Türkkuşu. Pazardaki alıcıların ya askeri uçağa ya ticari uçağa ya da nitelikli eğitim uçağına ihtiyacı var." şeklinde değerlendirmede bulundu.

Türk havacılığında, özellikle Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı sırasındaki başarılarının Vecihi Hürkuş'a iyi niyetli ve toleranslı yaklaşılmasını sağladığını vurgulayan Yılmazer, Hürkuş'un uçma tutkusuna rağmen döneminin ekonomik ortamını, pazarın ne istediğini iyi takip etmediğini, onun bu eksikliğini ise Türkiye'nin ilk sivil havacılık sanayi girişimcisi Nuri Demirağ'ın tamamladığını sözlerine ekledi.

Takvim Logo

VECİHİ HÜRKUŞ'UN "SAATİ REHİNE ELLİ LİRA ALDIM" NOTUNUN ANLAMLI HİKAYESİ
Yaşadığı dönemde çeşitli engellerle karşılaşmasına rağmen dinmek bilmeyen öğrenme arzusu, uçaklara olan merakı ve milli savunma sanayisinin geliştirilmesine dair hayalleri Vecihi Hürkuş'un adını Türk havacılık tarihine yazdırdı.

Türkiye'nin ilk yerli uçağı Vecihi K-6'yı üreten, ilk uçuşunu 28 Ocak 1925'te gerçekleştiren Vecihi Hürkuş, hayata gözlerini yumduğu 1969 yılına kadar bu alanda önemli başarılara imza attı.

Eski aile albümünü karıştırırken bulduğu bir rulo pelür kağıda not edilmiş yazılardan yola çıkan avukat Bahadır Gürer de 2007'de kurduğu Tayyareci Vecihi Hürkuş Müzesi Derneğinde onun eserlerini ve ideallerini yaşatmak için çalışmalarını aralıksız sürdürüyor.

Takvim Logo

Kadıköy'de bir apartman dairesinde gelecekte müze olması için kurulan dernekte Hürkuş'a ait fotoğraf ve belgelerin yer aldığı 30 bin civarında doküman yer alıyor. İzini sürdüğü belgeleri ortaya çıkarmak için adeta iğneyle kuyu kazan Gürer, Vecihi Hürkuş'u günümüz toplumuna anlatmanın yanı sıra Türk ve Dünya havacılık tarihine katkı sağlayacak bilgi, belge ve dokümanları araştırmak, arşiv oluşturmak ve toplumla paylaşmayı amaçlıyor.

Gürer, Hürkuş'un 54'üncü vefat yıl dönümünde, kurucusu olduğu derneğin kapılarını AA ekibine açtı.

Hürkuş'un, uçak teknisyenliği ile başlayıp pilotluk ve uçak mühendisliği ile devam eden hayatının, havacılık okulu kurmaktan ilk sivil hava yolu şirketini kurmaya kadar geniş bir yelpazede değerlendirmek gerektiğini ifade eden Gürer, Hürkuş'un Türk havacılığına mal olmuş bir insan olduğunu dile getirdi.

Avukat Gürer, hem yaşadığı dönemde hem de sonrasında pek çok kişinin Hürkuş ile ilgilendiğini ancak çalışmaların dağınık şekilde kalmasından dolayı müze derneği fikriyle ortaya çıktıklarını söyledi.

Vecihi Hürkuş hakkında daha önce yeterli bilgiye sahip olmadığını aktaran Gürer, bir tesadüfle 90 yaşındaki amcasının onunla ilgili yazdığı anılardan yola çıkıp çalışmalarına başladığını anlattı.

Daha sonra yaptığı araştırmaları bir kitapçık haline getiren Gürer, ilgilenen olursa diye Havacılık Müzesi'ne 60 örneğini bıraktığını, o kitapçıklardan birinin Vecihi Hürkuş'un kızı Gönül Hürkuş Şarman'a ulaştırıldığını kaydetti.

Gürer, Şarman ile tanışmalarına ilişkin "Kitabın içine, bu yazdıklarımızın tartışılmasını sağlamak, doğruluğunu, yanlışlığını ortaya koyabilmek adına telefon numaramı, adresimi yazmıştım. O adresten, telefondan bana ulaştılar. O şekilde Gönül Hanım'la tanışma imkanı bulduk." dedi.

Takvim Logo

2015 yılında vefat eden Şarman'ın derneğin kuruluşuna ilişkin yaptığı çalışmalara önemli katkılar sağladığına dikkati çeken Gürer, şöyle devam etti:

"Hafızası çok kuvvetli bir insandı. Kişileri, olayları, yerleri çok iyi anlatıyordu, hatırlıyordu. Bizim de tamamen eksik olduğumuz, bilmediğimiz konuları onunla çalışarak öğrendik. Belki yüzlerce video kayıt yaptık. Fotoğraflar, belgeler üzerinde konuştuk. Ve sonra dedik ki; 'Gönül Hanım, bu evet babanız. Tabii ki değeri tartışılmaz ama artık Vecihi Bey Türk havacılığına mal olmuş bir insan. Dolayısıyla o artık herkesin babası, dedesi. Dolayısıyla bunu sizinle birlikte kurumsal bir boyutta değerlendirelim.' O şekilde de Tayyareci Vecihi Hürkuş Müzesi Derneğini kurduk"

Gürer, yaptıkları çalışmalar sonucunda Vecihi Hürkuş'a ait bilgi, belge ve fotoğrafları alışveriş merkezlerinde sergilediklerini, üniversitelerde konferanslar verip havacılık okullarında çalışmalar yaptıklarını böylece onunla ilgili bir canlılık sağladıklarını söyledi.

Hürkuş'un 1942 yılında çıkardığı kitapta, Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı'nda kendisinin de içinde yer aldığı havacılık olaylarını ve yaptığı çalışmaları anlattığını aktaran Gürer, bu kitabı 2008 yılında yeniden düzenleyip yayınladıklarını dile getirdi.

Gürer, Hürkuş'un anlattıklarıyla havacılık tarihi kaynakları arasındaki köprüler kuran bilgileri orada paylaşma imkanına sahip olduklarını belirterek, Hürkuş'un 1922'den 1969'a kadar havacılık ile ilgili yaptıklarını ve planlarını yazdığı küçük cep defterinden 10 kitaplık bir seriyi tamamlamayı amaçladıklarını ifade etti.

"50 LİRA O DÖNEM ÇOK BÜYÜK BİR PARA"
Küçük not defterine yazdığı bir cümlenin izini süren Gürer, Hürkuş'un hangar kurmak için ona hediye edilen altın saati nasıl rehine verdiğini ise şöyle anlattı:

"Defterin bir sayfasında, 1932 yılının Nisanı'nda yazılmış 'Saati rehine elli lira aldım.' diye bir not var. Bu kadar, Türkçe yazılmış kısa bir metin. 50 lira o dönem çok büyük bir para. Vecihi Bey'in 50 liralık bir saatinin olması mümkün değil. Bir başka soru işareti. O saate rehinci 50 lira verdiyse, o saatin değeri en az 300-400 liradır. Bu saat nasıl bir saat? Böyle bir saati nasıl olabilir? Para verip almamıştır. Yıl 1932, bu tarihte Vecihi Bey'in Kadıköy'de, 'Vecihi XV', 'Vecihi XVI' uçaklarının yapımı için bir hangar kurmaya çalıştığı bir dönem. Yani o kıymetli saati rehine vermesinin sebebi mutlaka o hangarla ilgili olarak yapması gereken bir ödemeyi gerçekleştirmekti."

Takvim Logo

Gürer bu sonuca ise yine anıların yazılı olduğu not defterlerinden yaptıkları çalışmayla ulaştıklarını vurgulayarak, şunları kaydetti:

"1925 yılında Türk Tayyare Cemiyeti, kurulduktan sonra uçaklarımızın olmaması nedeniyle bir kampanya başlatıyor. Cevat Abbas Bey ve Vecihi Bey beraberce hazırladıkları bağış uçaklar var. Bu proje çerçevesinde halkın çeşitli ilçeler, iller, gruplar, her ne olursa olsun 10 bin lira bağışta bulunan yere bir uçak alınacak ve bu uçağa o yerin adı verilecek. 1925 yılında ilk bağış Ceyhan ilçesinden geliyor. Ceyhanlılar 10 bin lira para toplayıp Türk Tayyare Cemiyetine gönderiyorlar. Onlar için İtalya'dan alınan bir uçak var. O uçak İstanbul'a geliyor. İstanbul'da kontrolleri yapıldıktan sonra kanadına Ceyhan yazılıyor. Daha sonra Konya üzerinden Adana'ya ve oradan da Ceyhan'a gidiyor. Ceyhan'da büyük bir tören düzenleniyor. İşte o tören sırasında Ceyhanlılar böyle bir bağış yaptıkları gibi Vecihi Bey ve yardımcısı makinisti Hamit Bey'e birer altın kol saati hediye ediyorlar. İşte o Vecihi Bey'in not defterindeki 'saati rehine elli lira aldım' lafı böyle ortaya çıkmış oluyor."