Ege Denizi günlerdir 4 ve üzerinde büyüklükteki depremlerle sallanıyor.
Depremlerin merkez üssü ise Yunan adası Santorini. Bazı sallantılar Ege kıyılarından da hissedilmeye başlandı.
AFAD'dan yapılan açıklamada, Santorini Adası Sismik Aktivite ve Olası Risk Değerlendirme Toplantısı düzenlendiği, İçişleri Bakan Yardımcısı Münir Karaloğlu'nun başkanlığındaki toplantıda, Ege Denizi'ndeki Santorini Adası'nda son günlerde gözlemlenen sismik aktivite ve olası risklerin ele alındığı belirtildi.
Açıklamada, aktiviteler neticesinde olası büyük bir deprem, tsunami ya da volkanik patlama gibi olayların Türkiye kıyılarına yönelik tehlikelerinin, AFAD, MTA, Meteoroloji Genel Müdürlüğü, Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü ile uzman bilim insanları ve araştırmacılar tarafından değerlendirildiği ifade edildi.
TÜRKİYE'NİN DİRİ FAY HATLARI HARİTASI İÇİN TIKLAYIN
BÖLGEDEKİ AKTİVİTELER
Deprem fırtınası şeklinde gelişen bölgedeki aktivite sonucunda kaydedilen en büyük depremin 5,2 büyüklüğünde olduğu belirtilen açıklamada, şu bilgiler verildi:
"Depremler Santorini Adası'nın yaklaşık 25 kilometre kuzeydoğusunda artış göstermekte ve derinlikleri 5 kilometre ile 25 kilometre arasında değişmektedir. Ülkemiz kıyılarına en yakın deprem 140 kilometre mesafededir. Depremler Güney Ege Volkanik Ada yayındaki Santorini Adası'nın 6,5 kilometre kuzeydoğusunda bulunan su altı kratere sahip Kolumbo volkanının olduğu bölgede yoğunlaşmaktadır. Bölgede bilinen en son volkan patlaması 1950 yılında gerçekleşmiştir. Santorini Adası'nın kuzeydoğusunda yer alan denizaltındaki diri Yamurgi (Amorgos) fayı üzerinde 1956 yılında 7,5 büyüklüğünde bir deprem meydana gelmiştir. Bölgede halen devam eden sismik aktivitenin olası bir volkanik hareketliliğe yol açma olasılığı az da olsa bulunmaktadır. Bununla birlikte 2011-2012 yıllarında da benzer bir sismik aktivite yoğunluğu aynı bölgede 14 ay boyunca yaşanmış ancak herhangi bir volkanik aktiviteye yol açmamıştır. Olası bir patlama sonucu tarihsel kayıtlarda olduğu gibi volkandan çıkan ince taneli volkanik kül malzemesinin havadan rüzgar ile taşınması ya da deprem sonrası olabilecek tsunami gibi tehlikelerin etkileri ülkemize kadar ulaşabilir."
Önlemler
Açıklamada, sismik aktivitenin yoğunlaşmaya başladığı andan itibaren AFAD Deprem Danışma Kurulu, MTA Genel Müdürlüğü, Meteoroloji Genel Müdürlüğü, Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü ile bilim insanlarından oluşan ve olayı farklı açıdan sürekli takip eden bir kurul oluşturulduğu bilgisi paylaşıldı.
İzmir, Aydın ve Muğla'ya, olası tsunami ve acil durumlarda bölge halkına uyarılarda bulunmak amacıyla mobil siren sistemi sevk edildiğine değinilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
"Haber alma ve yayma sistemi üzerinden olası acil durumlarda vatandaşlara SMS mesajları iletebilecek mevcut sistem hazır bulunduruldu, İzmir, Aydın ve Muğla valilikleri emrine, Ankara, Antalya, Bursa, Diyarbakır, Sivas ve Samsun İl AFAD müdürlüklerinden takviye personel ve ekipman görevlendirmesi yapıldı. Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Tsunami Uyarı Sistemi ile AFAD Afet Yönetimi ve Karar Destek Sistemi (AYDES) entegrasyonu yapıldı. Bu sayede gelecek tsunami uyarısı doğrudan tüm AYDES kullanıcılarına ve bölgedeki vatandaşlara ulaştırılabilecek."
GÜNLÜK RAPOR HAZIRLANIYOR
Meteoroloji Genel Müdürlüğünce olası bir volkanik hareketlilik durumunda çıkabilecek volkanik gaz ve külün atmosferdeki dağılımını ve hareket yönünü analiz etmek için günlük rapor hazırlandığı aktarılan açıklamada, aynı zamanda bölgedeki AFAD İl ve Birlik Müdürlüklerince hazırlıklar yapıldığı ve bölgedeki destek illerin hazır halde bekletildiği belirtildi.
Açıklamada, 10 Şubat'tan itibaren AFAD, MTA, Meteoroloji Genel Müdürlüğü, Kandilli Rasathanesi ile Deprem Danışma Kurulu ve bilim insanlarından oluşan bir heyetin, AFAD koordinasyonunda bölgede bulunan illerde (Muğla, Aydın ve İzmir) bilgilendirme toplantıları gerçekleştireceği duyuruldu.
Yunanistan'daki üniversiteler ve araştırma kurumları ile bilimsel anlamda bilgi alışverişi yapıldığı belirtilen açıklamada, AFAD, MTA, Meteoroloji Genel Müdürlüğü, Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, Deprem Danışma Kurulu, bilim insanları ve araştırmacıların sismik aktiviteyi, deprem, volkanizma ve tsunami tehlikeleri açısından AFAD ile koordineli şekilde takip ettiği bildirildi.
Açıklamada, sosyal medyadaki dezenformasyon içerikli paylaşımlara itibar edilmemesi, doğru bilgi için resmi kaynakların izlenmesi istendi.
OLAĞAN DIŞI
Avrupa-Akdeniz Sismoloji Merkezi Genel Sekreteri Rémy Bossu Santorini'yi etkileyen bu sismik hareketliliği 'çok olağandışı' olarak niteledi. Normalde büyük bir depremin ardından azalan büyüklükte ve sıklıkta artçı sarsıntılar yaşandığını, ancak bu deprem serisinde, depremlerin büyüklüğünün ve sıklığının arttığını ifade etti.
DAHA BÜYÜK DEPREM GELEBİLİR
Çarşamba günkü deprem, 5.0 büyüklüğünü aşarak 'orta şiddetli' kategorisine girerken, onu en az beş adet 4.0 büyüklüğünde ve üzerinde deprem izledi. Bossu, bu davranışın genellikle "öncü şok" faaliyeti olarak kabul edildiğini ve daha büyük bir depremin habercisi olabileceğini belirtti. Sismolog "Bu yüzden Yunan yetkilileri önleyici tedbirler alıyor" dedi. Adadaki organize tahliyeler ve kurtarma ekiplerinin hazırlığına dikkat çekti.
1956'DAKİ DEPREM VE TSUNAMİ
Son olarak, bölgenin 1956 yılında 7.7 büyüklüğünde bir depreme maruz kaldığını ve bunu dakikalar sonra Santorini yakınlarında 7.2 büyüklüğünde bir depremin takip ettiğini hatırlattı. Bu depremler hem Santorini hem de Amorgos adalarında büyük hasara neden olmuş ve 25 metre yüksekliğinde bir tsunami oluşturmuştu. Toplamda 53 kişi hayatını kaybetmiş, 100 kişi de yaralanmıştı.
ADA NASIL HİLAL ŞEKLİNİ ALDI?
Bu olay ise 3 bin 600 yıl öncesine dayanıyor. Berkeley Üniversitesi'nin yayın organı Berkeley News'a göre insanlar tarafından gözlemlenen en büyük volkanik patlamalardan biri, günümüzden 3 bin 600 yıl önce, MÖ yaklaşık 1600 yılında, Santorini Adası açıklarında gerçekleşti. Bu patlama, Santorini'yi kül ve ponza taşı ile kaplayarak ada sakinlerini yok etti ve bazı tarihçilerin görüşüne göre yaklaşık 140 kilometre uzaklıktaki Girit Adası'nda merkezlenen Minos uygarlığının çöküşüne yol açtı ve adaya hilal şeklini verdi.