Chrysler Airflow

Amerikalı üretici Chrysler, Airflow'u aerodinamiyi göz önünde bulundurarak tasarlamıştı. Bu iri otomobil, uzun ve yuvarlak tasarımıyla o dönemde beğenilmediği için istenilen satış adetlerine ulaşamadı. Ancak tasarımıyla birçok markaya yol gösterdi.

Başta otomobil olmak üzere tüm taşıtlar, günümüzde rüzgar dirençleri göz önüne alınarak geliştiriliyor. 1920'lerdeyse amaç biraz daha farklıydı. O yıllarda otomobil, toprak yolda hareket ederken yerden toz kaldırırdı. Bu tozlar aracın içine girer ve yolcuları rahatsız ederdi. Bu nedenle üreticiler, müşterileri için otomobil tasarımında sürekli farklı yollar deniyorlardı. Chrysler ise, tıpkı trenlerde ve uçaklarda olduğu gibi rüzgarın hareketine, havanın akışına göre otomobil üretme çalışmalarına başlamıştı.
Carl Breer ve ekibinin 1927 yılında başladığı bu çalışmalarda ilk prototip 1932'de tamamlandı. Chrysler Airfl ow'un ilk prototipi olan bu model 1932 yılında Wright kardeşlerin rüzgar tünelinde teste tabi tutuldu. Yeni otomobilin aerodinamik iyileştirilmesinin ardından bu araç iki Amerikalı ekip tarafından üretime hazır hale getirildi. Chrysler, Ocak 1934 tarihinde düzenlenen New York Otomobil Fuarı'nda aerodinamik tasarıma sahip ilk seri üretim modelini tanıttı. Airflow yani "hava-akışı" adı verilen bu aracın merdiven şasisi üzerine yerleştirilen çelik karoseri; dar, uzun ve yüksek bir tasarıma sahipti. Ön camı iki parça olan bu aracın arka kapıları geriye doğru açılıyordu. Ön bölümde bulunan dev ızgara bu araca farklı bir tasarım katarken motor kaputu Aligator (Timsah) olarak adlandırılıyordu.
"Aligator"un içinde görev yapan 5.3 lt'lik 122 HP gücündeki V8 motoruyla Airflow, 150 km/s maksimum hıza ulaşabiliyordu. Airflow'un tasarımının dışındaki bir diğer özelliği de motorun olabildiğince önde ve karoserin arkaya doğru daralmasıyla yolcu ağırlığının akslar üzerine eşit dağıtılmasıydı. Airflow, 6 Teknik veriler kişilik oturma kapasitesi sunarken inişlerin ve binişlerin kolay olması için tutunma direklerine sahipti. Bu özelliklerini konforlu süspansiyonları ve overdrive özelliğine sahip manuel şanzımanla birleştirince, Airflow oldukça keyifl i bir otomobil oluyordu. Sedan, Town Sedan ve Coupe olarak farklı karoser seçenekleri sunan Airflow'un bir tanesi 6 silindirli, üçü V8 olmak üzere 4 farklı benzinli motoru mevcuttu. Ancak, tüm özelliklerine rağmen Airflow, Amerikan halkı tarafından sevilmediği için bu otomobil istenilen satış rakamlarına ulaşamadı.
Tasarımından dolayı halk, bu otomobili sevmese de diğer üreticiler özellikle aerodinamik tasarım özelliklerini kendi modellerinde uyguladılar. Chrysler'in geliştirdiği Airflow, 1930'lardan itibaren otomobil endüstrisini adeta yönlendirmeyi başardı.
Peki bu otomobil başarılı olamazken nasıl ünlendi?
Nedeniyse çok basit ve kısa. Halk aerodinamik tasarımın otomobile katacağı sürüş özelliklerinin ve benzin tüketimine sağladığı ekonominin farkında değildi. Ancak üreticiler için yuvarlak tasarım mutlaka geliştirilmesi gereken
bir çalışmaydı.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.