
DAR GELİRLİ VATANDAŞLARA DESTEK
T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Bakan Yardımcısı Abdullah Tancan, dar gelirli vatandaşlara çeşitli destekler verdiklerini, vermeye devam edeceklerini ancak sanayicilerin maliyetlerle çok daha fazla yüz yüze geldiğini belirtti. Tancan, sanayicinin bu yüksek maliyetten kurtulabilmesinin en büyük yolunun kendi tükettiği enerjiyi yenilenebilir kaynaktan özellikle de güneşten karşılayabilmeleri olduğunun altını çizdi. Yeni yasal mevzuat ile sanayi şirketlerinin sözleşme güçlerinin iki katına kadar kurulum yapabileceklerini söyleyen Tancan, EPDK tarafından devam eden yeni düzenleme çalışması ile sadece Organize Sanayi Bölgeleri'nde santral kurabilen sanayicilerin OSB dışında da üretim yapabilmesinin önünün açılacağını dile getirdi. 15-20 gün içinde yeni düzenlemelerin hayata geçeceğini anlatan Tancan, "Yakın sürede artık bu konuda bir sınırlama olmayacak OSB'deki sanayicilerimiz sadece OSB'de değil, OSB dışına da çıkabilecek. Hatta bölge sınırlamalarını da kaldırdık. İstanbul'daki bir sanayici başka bir yerde güneş santrali kurarak kendi fabrikasının tüketimini karşılayabilecek. Sanayicilerimizin bu anlamda kendilerini hazırlamalarını faydalı görüyorum" diye konuştu.
COVİD 19'LA TALEP PATLADI
Elektrik fiyatlarındaki artışa ilişkin yaptığı değerlendirmede tüm dünyanın bu sorunla karşı karşıya kaldığına dikkat çeken Tancan, şöyle devam etti: "Biz önceden beri hep bakanlık olarak söylüyoruz. Kaynak çeşitliliğimiz ne kadar bol olursa arz güvenliği açısından da riskimiz o kadar az olur. Kuraklık olduğunda, yağış olmadığında her taraf hidroelektrik santralı olsa da elektrik üretiminde sıkıntı yaşayabiliyorsunuz. Onun için mümkün mertebe kaynakları çeşitlendirmekte fayda var. Özellikle kömür ve doğalgaz fiyatlarında dünyada hiç kimsenin bugüne kadar tahmin edemeyeceği oranlarda büyük artışlar meydana geldi. Covid 19 salgınının sona ermesinden sonraki ötelenmiş talebin patlaması, talep artışı oldu. Hem talep artıyor hem de yeteri kadar üretim söz konusu olmuyor."
2023'TE ELEKTİRKLİ ARAÇ PİYASADA OLACAK
Gündemdeki elektrikli araçlar ve artan tüketimle birlikte gündemdeki yatırımları da değerlendiren Tancan, elektrikli araçların sayısının artacağını ve 2023'te yerli aracın piyasaya çıkacağını dile getirdi. Bu noktada şarj altyapısının doğru oluşturulması gerektiğini söyleyen Tancan, "Birçok kuruluş birçok bakanlık, birçok sivil örgüt geniş bir çalışma altyapısı dönemi geçirdi. Buradaki amaç önümüzdeki yıllarda ne kadar elektrikli araç söz konusu olacak sayı nereye ulaşacak, bunun için hangi noktalarda en az ne kadar şarj istasyonu olması gerekiyor. Bu şarj istasyonları nasıl yapılmalı. Bunlar uzun süre tartışıldı, dünyada tüm uygulamalar incelendi. Netice itibarı ile bu konuda düzenlemelerin EPDK tarafından yapılmasına karar verildi. Bildiğim kadarıyla dün de şarj işletmecisi olarak başvuran 5 şirkete lisanlar verildi. Şu ana kadar 4000'e yakın kurulmuş şarj ağı noktası var. Bunlar hızla artırılacak" bilgisini verdi. 2022 Nisan ayı itibarı ile elektrik dağıtım şirketlerinin 124 milyar TL'lik yatırım yaptığını ve yıllık 4 milyar TL'lik bir bakım yatırımının da belirlendiğini söyleyen Tancan, finansman erişimine sıkıntıların aşılacağını ve bu yatırımların gerçekleştirileceğini dile getirdi.
GERÇEĞİ YANSITMIYOR
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Şeref Kalaycı da, dünyada emtia fiyatlarıyla birlikte maden fiyatlarının da arttığına işaret etti. Maden arama ruhsatlarına yönelik bilgi kirliliğinin görüldüğünü ifade eden Kalaycı, ormanlık, tarım alanlarında yüzde 63, hatta Kaz Dağları'nda yüzde 80 olarak iddia edilen rakamların gerçeği yansıtmadığının altını çizdi. Kalaycı, en yükseğinin yüzde 20'yi geçmediğini belirtti. İnsanoğlunun ulaştığı çağdaş yaşam seviyesinde ürettiğimiz birçok şeyi madenden yapıldığını vurgulayan Kalaycı, özellikle sanayi ürünleri ve cari açığın kapatılması noktasında maden cevherinin işlenmesinin önemine vurgu yaptı. Ormanların ise sadece binde 3'üne arama ruhsatı verildiğini söyleyen Kalaycı, "Çanakkale Boğazı, Asos, Ayvalık gibi yerlerde ruhsat verme işini sonlandırdık. Buralardan ruhsat alamazsınız. Türkiye'de bu konular maalesef çok spekülasyona açık. Ancak bizim madenlere, sanayimiz için enerjiye ihtiyacımız var. Onlar bizim hazinelerimiz" ifadelerini kullandı.
BALIKESİR'DE BOR FABRİKASI YIL SONU ÜRETİMDE
Bor madenleri konusuna da değinen Kalaycı, dünya bor rezervinin yüzde 73'ünün Türkiye'de olduğunu söyledi. ETİ Maden'in bordan nitrür karbonat ürettiğini söyleyen Kalaycı, borda çok önemli gelişmeler olduğunu belirterek, şöyle devam etti: "Boru nihai ürüne dönüştürme yoluculuğunda bu yılın sonunda bor cevheri, bor karbüre dönüşmüş olacak. Eti Maden'in Balıkesir Bandırma'da bor karbür fabrikası yıllık bin ton kapasiteli olarak üretime alınacak. İlk defa boru, cevherden nihai ürüne taşımış oluyoruz. Bor karbürü zırh malzemelerde, aşınmaz makine parçalarının üretiminde, nükleer uygulamalarda kullanabiliyoruz. 300-400 dolarlık bir cevheri alıyorsunuz, 40-50 bin hatta 100 bin dolarlık katma değerli ürüne ulaştırmış oluyorsunuz. Ferro bor üretilmesi için de Eti Maden sözleşmesini yaptı ve bu konuda da hızlı adımlar atılıyor. Ferro bor çeliğin sağlamlaştırılmasında, çok önemli stratejik bir takım ürünlerde kullanılıyor. Eti Maden bordan nitrür karbonat da üretti. Elimizde çok miktarda bor atıkları da var ve bu atıkların değerlendirilmesiyle de Avrupa ülkeleri ilgileniyor."
ÜÇ BÖLGEDE 70 MİLYON TON REZERV VAR
Zeytinlikler ve termik santraller konusuna da değinen Kalaycı, şöyle devam etti: "Bizim Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy'de de termik santrallerimiz var. Üç santralin 70 milyon ton kömür rezervi bulunuyor. Bir yönetmelik değişikliğine gitmek istedik ve Tarım ve Orman Bakanlığı iznini alarak taşınmasını istedik. Bu yönetmeliği bölge idare mahkemesi iptal etti. Orada kömür rezervi duruyor. Biz bir yol bulmalı ve o rezervi de bu santrallerin kullanmasını sağlamalıyız. Kanada'da milli parkta altın madeni var. Ormanlık alana ancak öyle bir şey yapmışlar ki o dokuyu bozmadan çıkarıyorlar. Zeytinlerimizi korurken doğal kaynaklarımızı da kullanalım."
GÜNEŞ PANELİNE HÜCUM VAR
"Enerji Endüstrisi Yeşil Dönüşümünü Nasıl Gerçekleştirebilir" başlıklı panelde konuşan Kalyon Enerji İcra Kurulu Üyesi Murtaza Ata, son 3 yıldır yaşanan kırılgan dönemin yeşil dönüşümü mevcut parametrelerin ötesine geçirdiğine dikkat çekti. Enerji arz güvenliğinde yeşil enerjinin opsiyon olarak önemli bir seçenek olduğunu kaydeden Ata, fosil yakıtlarda Türkiye'nin yurtdışına bağımlı olduğunu belirtti. Burada güneş enerjisinin en büyük şans olduğunu ve maliyet açısından da en avantajlı alan olduğunu kaydeden Ata, "Burada ikilem var. Sanayiciler ve hane halkları kendi enerjisini üretmek için çok önemi bir iştaha sahip. Türkiye'de bugün 8000 megavatta güneş paneli üretme kapasitesi var. Ama piyasada panel sıkıntısı var. Elektrik fiyatlarının artması sonucunda gerçekten güneş paneline bir hücum var. 8000 megavat panel fabrikası var, 4000 megavat talep var, ama panel yok. Çin'den güneş hücresi gelmiyor. Çin yenilenebilir enerji hedeflerini o kadar büyüttü ki güneş hücresi bulunamıyor" dedi.
KAMU POLİTİKALARI İTİCİ GÜÇ OLDU
Türkiye'nin bu noktada bu bağımlılıktan kurtulacak bir sanayi modeline geçebileceğini dile getiren Ata, hücrede ithalatın Çin sanayisine çalışması anlamına geldiğini belirtti. Bu noktada sektörün kapsamlı bir şekilde gelişmesinin de önüne geçildiğini söyleyen Ata, kamu politikalarının yenilenebilir enerjinin itici gücü olduğunu ve yenilenebilir enerji yatırımlarının devreye girmemesi halinde cari açıkta başka bir balona doğru gidileceğini söyledi. Ayrıca, 2030 yılına kadar 140 milyar dolarlık yatırım yapılması gerektiğini ve bunun tamamının Türkiye piyasalarından bulunmasının zor olduğunu kaydetti.
YENİLENEBİLİR ENERJİ HIZ KAZANDI
Panelin bir diğer katılımcısı olan bp Türkiye Ülke Başkanı Tümkan Işıltan, pandemi sonrasında jeopolitik gelişmelerin arz güvenliğini hatırlatarak, enerji üçgenine bakıldığında enerji temini, fiyatlar ve sürdürülebilirliğin öne çıktığını belirtti. Bu yeni konjonktürün yenilenebilir enerjiye ulaşımı hızlandırabileceğine dikkat çeken Işıltan, şöyle devam etti: "Ülkemizde boru hatlarının önemi bir kez daha öne çıktı. Bakü Tiflis boru hattı ile Azerbaycan gazını tüm dünyaya taşımakta. TANAP da çok önemli bir yer teşkil etmekte. Biz bp olarak da Türkiye'nin arz güvenliğini sağlamak için çalıştık çalışmaya devam ediyoruz. 2020 yılında bp olarak yeni bir strateji hazırladık. Enerji çözümleri üreten entegre bir şirket olma yolunda gidiyoruz. Hedefimiz en verimli ve en son teknolojiyi kullanan bir portföye sahip olmak. Hidrojen ve biyo yakıtlara yatırımları hızlandırıyoruz. Dünyada 11 projeyi devreye soktuk."
Zorlu Enerji CEO'su İbrahim Sinan Ak, Zirve'nin "Enerji Endüstrisi Yeşil Dönüşümünü Nasıl Gerçekleştirebilir?" başlıklı oturumunda yaptığı konuşmada ise, elektrikli araç pazarının hızla geliştiğine işaret etti. Beş yıldır bu işin içinde olduklarını ve Türkiye'de pazarın gelişmesini öngördüklerini söyleyen Ak, regülasyonlar ve şarj istasyonlarına yönelik yatırımların teşvik edilmesinin de önemine vurgu yaptı. Milli ve yerli otomobil TOGG'un piyasaya çıkmasıyla elektrikli araç pazarının daha da gelişeceğine işaret eden Ak, "Şarj hizmetinin yayılması için de teşvikler sağlanmalı. Teşvik mekanizmasıyla maliyetlerin aşağı düşürülmesi sağlanırsa, pazarın büyümesi katkı sağlar. Bu yönde yapılacak her türlü yatırım bu pazarın hızlanmasını sağlar" diye konuştu.
100 BİN TON HAVACILIK YAKITINA İHTİYACIMIZ VAR
Biyodizel Sanayi Derneği Başkanı Selçuk Borovalı ise biyoetanol ve biyodizelde başarılı bir sürecin devam ettiğini, her iki ürünün 250 bin ton civarında bir payının bulunduğunu söyledi. Sürdürülebilirlik açısından biyo yakıtlarda yakalanan başarının havacılık yakıtlarında da gösterilmesi gerektiğinin altını çizen Borovalı, "Türkiye'de birçok kurum havacılık yakıtıyla ilgili düzenlemeler yapıyor. Havacılık yakıtının kullanımıyla maliyetin azaltılmasına yönelik de bir düzenlemeye ihtiyaç var. Türkiye'de 100 bin ton havacılık yakıtına ihtiyacımız var. Ülke menfaatimizi ön plana çıkartarak, hammadde olarak kullanılmasının yanı sıra, karbon tasarrufunun nasıl sağlanacağına yönelik de çalışmalar yapılıyor" diye konuştu.
REFAH VE KALKINMANIN ANAHTARI ENERJİDE
Zirvenin açılış konuşmasını yapan Turkuvaz Medya İcra Kurulu Üyesi Yasemin Gebeş, Türkiye'nin gelecek enerjisine ışık tutan Para Dergisi ve Turkuvaz Medya Grubu olarak enerji sektörünü önemsediklerini ve gelişimine katkıda bulunma misyonlarını sürdürdüklerini belirtti. Turkuvaz Medya Grubu olarak, ilerlemesi ve dünya üzerinde en üst basamaklara tırmanması kaçınılmaz olan bu sektörü beşinci defa bir araya getirdiklerine dikkat çeken Gebeş, "Sanayileşmenin en önemli bileşenlerinden bir tanesi olan enerji konusunu en detaylı ve gündem dinamiklerine göre işlemeye özen gösterdiğimiz Zirve'miz, medya grubumuzun sürekliliğine en çok önem verdiği buluşmalarından bir tanesi haline geldi" dedi. Enerji politikaları kısa vadede enerji kaynaklarının uluslararası pazarlara güvenli biçimde ulaşmasını, arz ve fiyatlama gibi konuları ele aldığına dikkat çeken Gebeş, uzun vadede ise kalkınma planlamalarını ve politikalarını içerdiğini söyledi. Ülkelerin kalkınma ve refah gelişmelerini sağlamada enerji sektörünün en stratejik alanlarından biri haline geldiğini aktaran Gebeş, "Artık enerji sektöründeki sürdürülebilirlik, verimlilik gibi kavramlar tüm dünya ülkeleri için çok önemli hale geldi. Ülkemizin 2023 Kalkınma Planı dahilinde enerji sektörünün gelişimine yönelik yapılmış bu çalışmalara bakacak olursak, hepimiz çok yol aldığımızı görürüz. Özellikle 2016 yılından bu yana başlatılan Milli Enerji ve Maden Politikası çerçevesinde yenilenebilir enerji kaynakları, enerji verimliliği ve depolama teknolojilerini odağa alan yeni dönemde rekabeti, sosyal etkiyi, istihdamı, sanayiyi ve Ar-Ge içeren makro ekonomik bir politik vizyon oluşturduğunu hepimiz görüyoruz" diye konuştu.
ENERJİ PİYASASI ÖNEMLİ BİR GÖSTERGE
Sürdürülebilir, verimli ve rekabetçi bir enerji piyasasına sahip olmanın, ülkeler için sadece sanayileşmenin alt yapısını oluşturmakla kalmadığını belirten Gebeş, aynı zamanda ülkelerin gelişmişlik düzeylerinin karşılaştırılmasında, kişi başına düşen milli gelir, demir ve çelik üretimi, kentleşme düzeyi gibi göstergelerin yanında en üst sıralarda yer aldığını aktardı. Gebeş, "Dönüşüm 2.0 adı verilen bu dönemi ve geleceği tartışacağımız bu zirvede, devletimizin çeşitli kademelerinden ve özel sektörümüzün önde gelen temsilcilerinden oluşan konuşmacılarımız, sizlerle enerji piyasalarının tüm boyutlarını, dünyadaki enerji trendlerini, ülkemizin bunlar arasındaki konumunu, enerjide verimlilik ve dijitalleşmeyi, özel sektör stratejilerini aktaracaklar."
GÜÇLÜ SPONSOR DESTEĞİ
'5. Türkiye Enerji ve Doğal Kaynaklar Zirvesi'nin ana sponsorluğunu Koza Altın İşletmeleri, Türk Hava Yolları ve Türk Telekom üstlenirken, Akfen Yenilenebilir Enerji, EnerjiSA, EnerjiSA Üretim, Kalyon Enerji, Zorlu Enerji, Aydem Enerji, ve Vakıf Leasing co-sponsorlar arasında yer aldı. Enerji Zirvesi'nin destek sponsorları ise Akenerji, AKSA, Biyodizel Sanayi Derneği, BP, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi, EPİAŞ, Eren Enerji, Kargom Sende, Naturelgaz, Shell, Vakıf Katılım, TEDAŞ, TEİAŞ, EÜAŞ, Türkiye Enerji Nükleer ve Maden Araştırma Kurumu (TENMAK), Türkiye Petrolleri (TP), BOTAŞ, BOTAŞ International, Eti Maden, Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu, Türkiye Taş Kömürü Kurumu, Maden Tetkik ve Arama ve MAPEG oldu.