Dünyada enerji krizi! Doğalgaz ve petrol fiyatları uçuşta! Rusya - Ukrayna savaşı sonrası rekor üstüne rekor kırıyor

Son dakika haberi... Rusya ile Ukrayna arasında başlayan savaş, tedarik zinciri ile birlikte enerji piyasalarını da vurdu. Koronavirüsün etkisi ile son 2 yılda dalgalanma yaşanan doğalgaz ve petrol fiyatları savaşın etkisiyle zirve yaptı. Avrupa'da doğalgaz fiyatları iki yılın rekor seviyesine ulaşırken, brent petrol ise dünyada son 10 yılın en yüksek seviyelerini gördü.

Giriş Tarihi 03 Mart 2022, 12:16 Güncelleme 03 Mart 2022, 12:35
Dünyada enerji krizi! Doğalgaz ve petrol fiyatları uçuşta! Rusya - Ukrayna savaşı sonrası rekor üstüne rekor kırıyor

İÇİNDEKİLER

Rusya - Ukrayna savaşı enerji piyasalarında adeta deprem etkisi yarattı. Dünyanın en büyük doğalgaz ve petrol üreticilerinden olan Rusya'nın savaşa girmesi sonrası uygulanan yaptırımlarla birlikte fiyatlar zirve yaptı. Avrupa'da doğalgaz fiyatları kısa sürede rekor kırarak 200 avro sınırına dayandı. Brent petrol fiyatları ise 110 dolar barajını aştı ve son 10 yılın zirvesini gördü.

DOĞALGAZDA 2 GÜNDE YÜZDE 92'LİK ARTIŞ
Rusya-Ukrayna savaşının etkisiyle Avrupa'da doğal gaz fiyatları 198,5 avroya çıkarak son iki yılın rekor seviyesine ulaştı.

Avrupa'da derinliği en fazla olan Hollanda merkezli sanal doğal gaz ticaret noktası TTF'de işlem gören nisan vadeli kontratların fiyatı dün megavatsaat başına 165,5 avrodan kapanmıştı.

Bugün megavatsaat başına 180 avrodan açılan kontratların fiyatı, dünkü kapanışa kıyasla yaklaşık yüzde 20 yükselerek Türkiye saatiyle 11.30'da megavatsaat başına 198,5 avroya çıktı.

İKİ YILIN REKOR SEVİYESİ
Böylece Avrupa'da doğal gaz fiyatları son iki yılın rekor seviyesine ulaştı.

Fiyatlar, Rusya-Ukrayna savaşının doğal gaz arzında kesintiye yol açacağı endişesiyle yükseliyor. Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik bombalama ve füze saldırılarından dolayı doğal gaz altyapısının zarar görmesi ve gaz akışının kesintiye uğrayabileceği endişeleri fiyatları artırıyor.

Savaşın devam etmesi durumunda petrol ve doğal gaz ihracatına yaptırımlar getirilebileceği ihtimali de fiyatları etkiliyor.

AB ülkeleri, mevcut durumda doğal gaz ihtiyacının yüzde 40'ını Rusya'dan tedarik ediyor.

PETROLDE YÜKSELİŞ DURMUYOR
Brent petrolün varil fiyatı, Rusya-Ukrayna Savaşı'nın yol açtığı arzın daralacağı endişeleriyle uluslararası piyasalarda 119 doları aştı.

Dün günü 112,93 seviyesinde tamamlayan Brent petrolün varil fiyatı, bugün saat 10.50 itibarıyla kapanışa göre yüzde 6,04 artışla 119,76 dolara yükseldi. Aynı dakikalarda Batı Teksas türü (WTI) ham petrolün varili 116,50 dolardan alıcı buldu.

Böylece, Brent petrolün varil fiyatı Mayıs 2012'den, WTI ham petrolün varil fiyatı ise Eylül 2008'den bu yanaki en yüksek seviyelerini gördü.

BİR HAFTADA YÜZDE 22 ARTIŞ
Rusya'nın Ukrayna'nın doğusundaki Donbas'a özel askeri operasyon başlattığını duyurduğu 24 Şubat'ta 98,08 dolardan açılan Brent petrolün varil fiyatı, son bir haftada ise yüzde 22,10 artış kaydetmiş oldu.

Fiyatlardaki yükselişte, Batı ülkelerinin Rusya'ya yönelik yaptırımları ve Rusya'dan gelecek olası karşı yaptırımların arz tedarikini sekteye uğratacağı endişeleri etkili oldu.

ABD'nin ve Avrupa ülkelerinin Rusya'ya karşı açıkladığı ekonomik yaptırımlar sonrası bp, Equinor ve Shell ülkedeki yatırımlarından çekildi. Fransız enerji şirketi TotalEnergies, Rusya'daki yeni projelere sermaye aktarmayacağını açıkladı. Son olarak, ABD'li enerji şirketi ExxonMobil, Rusya'daki Sakhalin-1 doğal gaz ve petrol üretim sahasındaki operasyonlarını durduracağını ve ülkede yeni yatırım yapmayacağını ifade etti.

PİYASADA ENDİŞELER GÜÇLENDİ
Beyaz Saray'dan dün yapılan açıklamada, Rus ordusunu destekleyen önemli bir gelir kaynağı olan petrol rafinasyonunu hedef alan ihracat kontrollerinin uygulamaya konulacağı bildirildi. Petrol ve gaz çıkarma ekipmanları üzerindeki ihracat kontrolleriyle Ticaret Bakanlığının Rusya'nın rafinaj kapasitesini uzun vadede destekleyecek teknoloji ihracatına da kısıtlamalar getireceği kaydedildi.

Rusya üzerindeki baskıyı artıran bu karar piyasalarda, Rus petrol arzının kesintiye uğrayacağına dair endişeleri güçlendirdi.

Küresel petrol piyasalarındaki arz daralması giderek derinleşirken, Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ve OPEC dışı bazı üretici ülkelerden oluşan OPEC+ grubu "daha fazla üretim artışı" çağrılarına kayıtsız kaldı.

Piyasadaki fiyat oynaklığının jeopolitik gelişmelerden kaynaklandığına işaret eden OPEC+ grubu, dünkü toplantısında ağustos ayından bu yana uyguladığı günlük 400 bin varillik kademeli üretim artışı planına nisan ayında da devam etme kararı aldı.

STRATEJİK PETROL REZERVİ SATIŞLARININ FİYATLARA ETKİSİ SINIRLI KALDI
Uluslararası Enerji Ajansına (IEA) üye 31 ülke salı günü, Rusya-Ukrayna Savaşı nedeniyle küresel petrol piyasalarında yaşanabilecek tedarik sıkıntılarını gidermeye yönelik güvence vermek amacıyla acil durum rezervlerinden 60 milyon varil petrolü kullanıma açma konusunda anlaştı.

Beyaz Saray Sözcüsü Jen Psaki, bu kapsamda, ABD'nin stratejik petrol rezervinden 30 milyon varilin kullanıma sunulacağını duyurdu. Psaki, IEA üye ülkelerinin piyasaları izlemeye devam edeceğini, gerektiğinde daha fazla petrolün kullanıma açılmasının değerlendirileceğini belirtti.

Uzmanlar, bu adımın fiyat artışlarını sınırladığını ancak küresel arz cephesinde yaşanan bu rahatlamanın geçici olacağını ifade ediyor.

RUSYA KRİTİK ÖNEMDE
Batılı ülkelerin Rusya Merkez Bankası'nın stratejik rezervlerini kısmen dondurmasının ardından petrol ve doğal gaz ihracat gelirleri ülke ekonomisi için önemini artırırken, ekonomik yaptırımlarda söz konusu sektörlerin direkt hedef alınmasının zor olduğu düşünülüyor.

Uluslararası Finans Enstitüsü verilerine göre, Avrupa Birliği (AB) ülkeleri toplam doğal gaz ithalatının yaklaşık yüzde 35'ini Rusya'dan karşılıyor ve AB'nin bu bağımlılığı Rusya-Ukrayna savaşı kapsamındaki yaptırımlar açısından seçenekleri kısıtlıyor.

Avrupa ülkelerinin gelecek aylarda Rusya'dan gaz akışında olası bir kesintiyi yönetebileceği ama bu yönde bir gelişmenin orta vadede sorunlara yol açabileceği, bu nedenle talebi düşürmeye yönelik önlemlerin kaçınılmaz olacağı öngörülüyor.

Öte yandan, Rusya'nın Ukrayna saldırısına rağmen Rus doğal gazının Avrupa'ya sevkiyatı artarak devam ediyor. Gazprom'un Ukrayna üzerinden Avrupa Birliği'ne (AB) doğal gaz sevkiyatı 1 Aralık 2021'de günlük 109 milyon metreküp düzeyindeydi. Gazprom Ukrayna üzerinden Avrupa'ya 23 Şubat'ta 62 milyon metreküp doğal gaz gönderirken, bu rakam 25 Şubat'ta 110 milyon metreküp, 26 Şubat'ta ise 109 milyon metreküp olarak gerçekleşti.

AB, İngiltere ve ABD'nin Rus doğal gaz ve petrol ihracatına günlük yaklaşık 500 milyon dolar ödediği hesaplanıyor.

E3G Kıdemli Politika Danışmanı Maria Pastukhova, AA muhabirine, AB'nin Rusya'ya uyguladığı ekonomik yaptırımlarda enerji sektörünün dahil edilmediğini ancak SWIFT dahil olmak üzere yaptırımların büyük bir etki yaratmadığını dile getirdi.

Rusya'nın SWIFT'e alternatif olarak kendi sistemini geliştirdiğini ve Çin'in sistemini de kullandığını aktaran Pastukhova, şöyle konuştu: "Bu yüzden, bankaların diğer işlem biçimlerine geçmesi mümkün. Bu belki zor olur ve bazı emtia fiyatlarında artışa yol açar ama Rusya'yı SWIFT'ten çıkarmak büyük bir önlem değil. Daha etkili olan yaptırım, Rusya Merkez Bankası'nın stratejik rezervlerinin bir kısmının dondurulması oldu. Şu anda Rusya Merkez Bankası için yabancı para girişini temelde petrol ve gaz ihracatı oluşturuyor. Bu da Rusya'yı artık petrol ve gaz ihracatından sağlanacak döviz girişine daha bağımlı hale getiriyor. Gaz fiyatlarında düşüş görürsek, bu durum Rusya Merkez Bankası için daha az döviz anlamına gelecek ve Rusya'yı SWIFT sisteminden çıkarmaktan daha etkili bir yaptırım olacak."

"GAZ VE PETROL İHRACATINI HEDEF ALMAK AVRUPA EKONOMİSİ İÇİN DE YIPRATICI"
Pastukhova, Rus doğal gaz ve petrol ihracatına SWIFT kapsamında yaptırım uygulanma ihtimalinin kısa sürede gerçekleşmesinin mümkün olmadığını vurgulayarak, "Petrol ve doğal gaz ihracatını SWIFT kapsamında veya direkt yasaklayarak hedef almak Rusya ekonomisine önemli ölçüde zarar verecektir çünkü Rusya'nın gelirlerinin üçte biri petrol ve gaz ihracatından sağlanıyor. Ama bu durum aynı zamanda Rus petrol ve gaz ithalatına yüksek bağımlılığı olan Avrupa ekonomileri için de yıpratıcı olur." ifadelerini kullandı.

Avrupa'nın Rus gazına bağımlılığı azaltmak için kısa vadede özellikle enerji verimliliğini artırıcı, evlerde ısı pompaları kullanarak gaz talebinin düşmesini sağlayacak çeşitli önlemler alabileceğini anlatan Pastukhova, orta ve uzun vadede ise hali hazırda büyük çapta hayata geçirilmeye çalışılan temiz enerji dönüşümünün hızlandırılması gerektiğini söyledi.

Pastukhova, temiz enerji dönüşümünün şu ana kadar Avrupa'nın fosil yakıt ithalatını azaltmada önemli etkisi olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti: "Orta ve uzun vadede ise yeni doğal gaz boru hatları inşa etme yönünde bir gelişme olacağını düşünmüyorum. Boru hatları inşa etmek uzun zaman alıyor ve son aylarda fosil yakıt ithalatına olan bağımlılığın enerji güvenliğini, AB ekonomisinin direncini nasıl etkilediğini gördük. Bu tür altyapıların enerji direncini sağlamada bir çözüm olmadığı sanırım politika yapıcılar için açıktır. AB'nin masaya getirmesi gereken çözümlerden birisi tabi ki yenilenebilir enerji üretim kapasitesini artırmak ve elektrik şebeke altyapısını güçlendirmek. Fakat, genel olarak verimlilik çözümleri enerji dönüşümünde kilit rolde."

"AB ENERJİ DÖNÜŞÜMÜ PLANINI HIZLANDIRMALI"
Londra merkezli düşünce kuruluşu Ember Avrupa Lideri Charles Moore ise AB'nin enerji dönüşümü planını hızlandırması ve fosil yakıt kullanımının hızla hangi alanlarda azaltılabileceğini çalışması gerektiğini ifade etti.

Daha fazla temiz enerji üretimi, enerji verimliliği ve evlerde ısı pompası kullanımıyla doğal gaz kullanımının azaltılabileceğini dile getiren Moore, "O yüzden, AB ülkeleri bu adımların nasıl bir kombinasyonla uygulanarak en kısa sürece etkili olacağını çalışmalı." dedi.

Moore, şu ana kadar Avrupa'nın fosil yakıt ithalatına bağımlılığını azaltmak ve iklim hedeflerini başarmak amacıyla doğru yolda ilerlediğini belirterek, "Ama bu ilerleme yeterince hızlı değildi. AB'nin temiz enerji dönüşümünü acilen hızlandırması gerekiyor. AB'de son haftalarda önemli bir beraberlik görüyoruz. Bu, Avrupa'nın enerji dönüşümünde uzun süredir aksayan siyasi uzlaşmayı ve aciliyeti ortaya çıkaracaktır." diye konuştu.

TAKVİM UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN