"Türkiye'nin doğal gazda uzun vadeli gaz kontratları mevcut ama bu kontratlardaki taahhütlerimize bağlı kalmamız gerektiği için bazen esnek hareket edilemiyor. Fakat bu keşif çok önemli bir zamanda gerçekleşti ve Türkiye gaz piyasası için bir kilometre taşı oldu. Birçok doğal gaz kontratının yenileme tarihi yaklaşıyor. Bu sözleşmeler tekrar masaya yatırılacak, üzerinde görüşülecek. Gaz keşfi, kontratların görüşülmesi açısından önem taşıyor. Karadeniz'deki sahadan ilk gazı 2023'te sisteme verebilmek asıl amacımız ama sahanın plato üretim noktasına ulaşması 2024-2025'i bulabilir. Bu dönemde, başka doğal gaz sözleşmelerinin de yenileme dönemi gelecek. Bu da Türkiye'nin tedarik portföyünde oldukça önemli gelişmeler yaşanacağı anlamına geliyor. Karadeniz'deki Sakarya Gaz Sahası'ndan üretilecek gaz rekabetçi olacak. Varolan sözleşmelerin tarihinin bitmesiyle Türkiye'de yeni bir dizi sözleşmeler imzalanacak ve bunlar büyük bir ihtimalle fiyat açısından çok daha rekabetçi ve avantajlı kontratlar olacak. Mevcut tüketim oranına bakıldığında bu keşif, 2025'ten sonraki dönemde piyasa ihtiyacının yaklaşık yüzde 30'unu karşılayacak. Hatta uzun vadede daha fazlasını da karşılayabilir. Yani, piyasada yüzde 30 oranında rekabetçi ve fiyatı düşük bir doğal gaz tedariği sağlanmış olacak."
LİBYA ANLAŞMASI KAPSAMINDA YENİ LİSANS
Türkiye'nin, Doğu Akdeniz'deki faaliyetlerini de doğal gazda ithalat bağımlılığını azaltma motivasyonuyla sürdürdüğünü dile getiren Bayraktar, "Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı Doğu Akdeniz'de hukuki ruhsatlar üzerinden hareket ediyor. Biz bu ruhsatlar çerçevesinde faaliyetlerimizi yürütmeye devam edeceğiz. Libya ve Türkiye arasındaki deniz yetki alanlarının sınırlandırılması anlaşması kapsamında yeni bir bölge için de ruhsat alındı." dedi.
Bayraktar, Doğu Akdeniz'in hidrokarbon kaynakları açısından potansiyeli olduğunu vurgulayarak şunları kaydetti:
"Türkiye 3-4 yıl önce bölgedeki ülkelerle hidrokarbon kaynaklarının Türkiye'ye ve buradan Avrupa'ya gönderilmesi konusunda görüşmeler yaptı. 'Bu proje Türkiye ve bölgenin enerji tedarik güvenliğini destekleyecekse, kazan-kazan ilkesine dayanıyorsa, bölgesel çatışmaları çözmeye yardımcı olacak ve ilişkilerin geliştirilmesine katkı sağlayacaksa varız' dedik. Yapıcı bir yaklaşım benimsersek, Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon kaynakları da faaliyete geçirilebilir ve küresel piyasalarla paylaşılabilir."