Çankaya Köşkü koronavirüs açıklaması: Cumhurbaşkanı Erdoğan son dakika koronavirüs (coronavirus) kararları nedir?

Başkan Erdoğan liderliğinde Çankaya Köşkü'nde koronavirüs (coronavirus) toplantısı yapılıyor. Toplantıda yeni önlemler alınması beklenirken, Başkan Erdoğan toplantı öncesi önemli açıklamalarda bulunuyor. Pazartesi günü, İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Çarşamba günü yeni tip koronavirüs ile mücadele çerçevesinde kapsamlı bir eşgüdüm toplantısına başkanlık edecek" demişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında yapılan Koronavirüsle Mücadele Eş Güdüm Toplantısı sona erdi. Toplantı 3 saat 50 dakika sürdü. Peki Cumhurbaşkanı Erdoğan son dakika koronavirüs (coronavirus) kararları nedir? İşte Çankaya Köşkü koronavirüs açıklaması...

Giriş Tarihi 18 Mart 2020, 18:43 Güncelleme 19 Mart 2020, 09:42
Çankaya Köşkü koronavirüs açıklaması: Cumhurbaşkanı Erdoğan son dakika koronavirüs coronavirus kararları nedir?

İÇİNDEKİLER

Cumhurbaşkanı Erdoğan son dakika koronavirüs (coronavirus) kararları nedir? Başkan Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, Çankaya Köşkü'nde "Koronavirüsle Mücadele Eşgüdüm Toplantısı" gerçekleştirildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantı sonrası ulusa sesleniş konuşması yapacağını söyledi. Ulusa Sesleniş konuşması nedir? Bir konu hakkında devlet büyüklerinin birlik, beraberlik , tedbir , önlemler , atılacak adımlar ve diğer konularda tüm kanallarda vatandaşlara yapılan konuşmadır. Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında yapılan Koronavirüsle Mücadele Eş Güdüm Toplantısı sona erdi. Toplantı 3 saat 50 dakika sürdü.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:

"Aziz milletim, değerli basın mensupları sizleri en kalbi duygularımla, hasretle, muhabbetle selamlıyorum. Çanakkale aziz şehitlerini hürmetle yad ediyorum. Ülkemizin bağımsızlığı için canlarını feda eden bütün şühedaya, terörle mücadelede, sınır ötesinde şehit düşen tüm güvenlik güçlerimize Allah'tan rahmet niyaz ediyorum. İstiklal Savaşımızın başkomutanı, Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarını rahmetle yad ediyorum.

İnsanlık tarihi boyunca, her dönemde salgın hastalıklar, tabii feleketler çok ciddi can kayıplarına yol açmıştır. Tarih kitaplarında Avrupa nüfusunun üçte ikisinden, üçte birinin ölümünden salgın hastalığından bahsediliyor. Aynı şekilde İstanbul'da da geçmişte yaşanan ağır kayıplara rastlıyoruz.

Osmanlı'nın Avrupa'yı fethi, Rönesans başta olmak üzere insanlık tarihine damga vuran pek çok hadisede bu sürecin izlerini görmek mümkündür.

SARS ve MERS adı verilen salgın hastalıkları hatırlayalım. 2009 yılında domuz gribi, Ebola salgını gibi tehditlerle yüzleşmişti. Koruyucu sağlık ve tedavi hizmetleriyle ilaç sektöründe yaşanan gelişmeler virüs salgılarının eskisi kadar büyük can kayıplarına yol açmasının önüne geçmektedir.

Önüne geçilmediği takdirde salgın hastalıkların kitlesel ölümlere yol açma tehlikesi hala vardır. Her türlü salgın hastalığa karşı hızlı ve etkin önlemler gerekiyor. Son aylarda hep birlikte şahit olduğumuz gelişmeleri bu perspektiften değerlendiriyoruz.

Sanayileşme ardından gelen teknoloji, bilgi devrimleriyle şekillenen bugünkü dünyanın nasıl bir dünyaya evrileceğini kestirmek şu anda zordur. Ancak hiç bir şeyin eskisi gibi gitmeyeceği, gidemeyeceği açıktır.

Türkiye en hazırlıklı şekilde yakalandı

Türkiye'nin bu fotoğrafı özellikle kendi içinde avantajlı bir yerde durdurarak bunu oraya döndürmesi şart. Son 17 yılda ülkemizin temel hizmet alanları ve altyapısında gerçekleştirdiğimiz büyük dönüşüm sayesinde hamdolsun bu sürece en hazırlıklı şekilde yakalanmıştır.

Dengeli politikalar, özel sektörün üretim gücünü desteklerken eğitim, sağlık, sosyal güvenlik alanlarındaki hizmetlerin kamu garantisiyle kesintisiz sürmesini sağlamıştır.

Batı temel hizmet kurumlarını devletleştirmeye başladı

Batı ülkeleri ise kamu hizmetlerini görünüşe özel sektöre devrederek başından savmıştır. Batı bugün hastanelerini, temel hizmet kurumlarını devletleştirmeye başladı. 'Ölen ölür kalan sağlarla devam ederiz' anlayışı ile batılı STK'ların devam ettiğini görüyoruz. Yaşadığımız süreci, derin arka planı, belirsiz geleceği göz önünde bulundurarak değerlendirmemiz gerekiyor.

Bunun için büyük güçlü Türkiye hedefimize 2053, 2071 vizyonlarımıza bağlılığımızı artırarak hep birlikte çok çalışacağız. 21. asrı Türkiye'nin asrı haline getireceğiz.

Aziz milletim, bilindiği gibi yeni koronavirüs veya Covid-19 hastalığı, 2019 yılı Aralık ayında Çin'in Wuhan şehrinde tespit edildi.

Hastalık Tayland, Japonya ve Amerika'da da görüldü. Ocak ayının son haftasında Çin yönetimi Wuhan'dan başlayarak şehirleri karantina altına aldı. 27 Ocak'ta Fransa'da tespit edildi. DSÖ Ocak ayında acil durum ilan etti. Çin'de ölümler hızla artarken, Avustralya, Kanada, Almanya, Singapur, BAE; Filipinler'den yeni vaka haberleri geldi. Şubat 10'una gelindiğinde Covid-19 teşhisi 40 bine yaklaştı.

Filipinler, Japonya, Güney Kore gibi ülkelerde ölümlerin başlamasıyla salgının dünya çapındaki faturası ağırlaştı. İran ve ardından İtalya'da hızla yayıldığı görüldü. Şubat'ın son haftasında virüs Güney Asya'dan Kuzey Avrupa'ya kadar etkisi altına aldı. Suudi Arabistan umre ziyaretlerini askıya aldığını açıkladı. İran ve İtalya'daki ölümler dikkat çekici düzeyde arttı.

DSÖ 11 Mart'ta Koronavirüs Pandemisi ilan etti. Pek çok ülke sınırlarını insan trafiğine kapatmaya yönelik tedbirler aldı. İnsanların günlük hayatlarında evlerinde kalmaya sağlamaya yönelik pek çok önlemler açıklandı.

Dünya genelinde ölü sayısı 8 bine yaklaştı

Dünyada hastalık teşhis edilen kişi sayısı 200 bine, bu hastalıktan dolayı ölen kişi sayısı 8 bine yaklaşmıştır. Teşhis konan 80 bini iyileşirken kalanların tedavisi sürmektedir. Her ülke Covid-19 tehdidine karşı farklı tedbirlerle mücadele etmektedir. Kimi hızla sınırlarını kapatıp, sıkı karantinaya başvururken kimileri de hastalığın serbestçe seyrine izin vermiştir. Türkiye yakından izleyip tedbirlerini süratle hayata geçirmiştir.

6 Ocak'ta bir operasyon merkezi 14 Ocak'ta Bilim Kurulu oluşturarak gelişmeleri an be an takibe aldık. Konuyla ilgili herkesi teşhisten tedaviye kadar tüm süreçlerle ilgili bilgilendirdik. 20 Ocak'tan itibaren hastalığın görüldüğü ülkemize gelen yolcuları taramadan geçirdik.

Bilim Kurulumuzun belirlediği tedbirlerin ilgili kurumlar tarafından süratle hayata geçirilmesini temin ettik. Dışişleri Bakanlığımız seyahat uyarılarını yayınlamaya başladı. Çin'in Wuhan kentindeki vatandaşlarımızı askeri bir uçakla ülkemize getirerek karantinaya aldık. Bu yolculardan hiçbirinde hamdolsun virüs çıkmadı.

Riskli bölgelere yapılan tüm uçuşlarda, yolcuların termal kamera ile taranması işlemine geçtik. 3 Şubat'ta Çin'e olan tüm uçuşları durdurduk. 23 Şubat'ta hastalığın ortaya çıktığı ve yayılmaya başladığı İran'dan ülkemize tüm geçişleri kapattık. 27 Şubat'ta İran, Irak, Gürcistan'la olan 8 sınır kapımızda sahra hastaneleri kurduk."

İşte Başkan Erdoğan'ın açıklamaları:

Kurumlarımızın ve STK'larımızın kıymetli temsilcileri sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Tüm dünyayla birlikte ülkemizi de etkileyen koronavirüs hastalığıyla ilgili değerlendirme toplantımıza hoşgeldiniz. Toplantımızın ardından yapacağımız millete sesleniş mahiyetindeki basın toplantısında bu hastalığın dünyadaki ve ülkemizdeki sürecini detaylı bir şekilde anlatacağız. Onun için burada kısa bir giriş konuşmasının ardından önümüzdeki dönem için alacağımız tedbirlerin müzakeresine ağırlık vereceğiz.

ALTUN KRİTİK TOPLANTIYI DUYURMUŞTU

Pazartesi günü, İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Çarşamba günü yeni tip koronavirüs ile mücadele çerçevesinde kapsamlı bir eşgüdüm toplantısına başkanlık edecek" demişti.

OKTAY VE 15 BAKAN DA KATILIYOR

Geniş katılımlı toplantıya Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turan, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan ile Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Sağlık ve Gıda Politikaları Kurulu Başkanvekili Serkan Topaloğlu, bazı danışmanlar ve ilgili bazı bürokratlar katılıyor.

KORONAVİRÜS ANKETİ ŞOKE ETTİ!

Ruh Sağlığı Derneğinin yeni tip koronavirüsle (Kovid-19) ilgili salgın hastalık fobisini incelemeye yönelik yaptığı "Korku Salgını Araştırması", bireylerin yüzde 73'ünün elini daha sık yıkama isteği duyduğunu, yüzde 72'sinin öksüren ve hapşıranlardan irkilir hale geldiğini, yüzde 72'sinin ise haberleri takip etme merakının arttığını ortaya koydu. İşte açıklanan son dakika araştırmasının sonuçları ve çarpıcı ayrıntılar;

Ruh sağlığıyla ilgili hususlarda bireysel ve toplumsal farkındalığı arttırmayı amaçlayan dernek, Çin'in Vuhan kentinde ortaya çıkan ve dünyadaki birçok ülkeyi etkisi altına alan Kovid-19'un psikolojik etkilerini ortaya koymak için yaptığı "Korku Salgını Araştırması"nın ara sonuçlarını açıkladı.

ÖKSÜREN VE HAPŞIRANLARDAN İRKİLİR HALE GELDİK
Koronavirüs salgını sonrası bireylerin kendilerinde gözlemledikleri değişikliklerin yanı sıra yaş, cinsiyet, öğrenim ve medeni durumu, mesleği, varsa çocuk ve kardeş sayısı, gelir düzeyi, özel sigorta gibi kişisel bilgilerinin sorulduğu araştırmaya farklı yaş gruplarından 1500 kişi katıldı.Ayrıca katılımcılara, "Gündemi hangi mecralardan takip ediyorsunuz?", "Kalıcı kronik hastalığınız var mı?", "Geçici hastalıklara yakalanır mısınız?", "Birinci derece yakınlarınızı hastalık sebebiyle kaybettiniz mi?" soruları da yöneltildi.

Salgın, bireylerin yüzde 59'unun hastalıklardan korkma düzeyini, yüzde 58'inin sağlığı hakkında kaygılarını ve hastalık belirtilerinin canını sıkma oranını arttırdı.

HER 3 KİŞİDEN 2'Sİ HASTALIĞA YAKALANMA RİSKİNİN OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYOR
Araştırmaya katılanların yüzde 57'si gelecekle ilgili endişelerinin arttığını kaydederken, yüzde 56'sı hastalığa yakalanma riski düşüncesinin ve salgın hastalıkların kendisine bulaşma ihtimalinin arttığı düşüncesinde olduğunu belirtti.

Ayrıca araştırma, bireylerin yüzde 48'inin ağır bir hastalığın hayatının tüm alanlarına etki edeceğiyle ilgili kaygılarının ve vücudunda olup bitenlerle ilgilenme yoğunluğunun arttığını ortaya çıkardı.

TOPLU TAŞIMA YÜZDE 50 ETKİLENDİ
Salgın nedeniyle insanların yüzde 47'sinin huzursuzluk hissi artarken, araştırmaya göre vatandaşların yüzde 48'i kalabalık, yüzde 46'sı ise kapalı ortamlarda bulunmak istemiyor.

Öte yandan araştırma, koronavirüs korkusunun bireylerin yüzde 50'sinin toplu ulaşım tercihini değiştirmediğini, yüzde 50'sinin ise toplu taşımayı tercih etme oranının azaldığını ortaya çıkardı.

Koronavirüs salgını bireylerin yüzde 44'ünün sağlıklı beslenmeye dikkat etme özenini, yüzde 42'sinin yiyecekleri daha çok yıkama sıklığını, yüzde 39'unun dışarıdan yeme içmeyle ilgili çekincelerini artırdı.

MASKE VE DEZENFEKTAN TEMİNİ ÇABASI
Ankete katılanların yüzde 67'si koronavirüs tedbirleri kapsamında rutin hayatını değiştirmezken, yüzde 31'i salgının hayatında farklılıklara yol açtığını belirtti. Araştırma, bireylerin yüzde 63'ünün maske ve dezenfektan temin etme isteğinin arttığını, yüzde 33'ünde ise bu durumun değişmediğini gösterdi.
Ayrıca, salgın korkusu vatandaşların yüzde 26'sının modern tıbbın iyileştirici gücüne olan inancını, yüzde 25'inin yaşama sevincini, yüzde 17'sinin hayatının anlamına odaklanma gücünü azalttı.

KAYGI AŞIRI OLURSA GÜCÜMÜZÜ KAYBEDEBİLİRİZ
Araştırma sonuçlarını AA muhabirine değerlendiren Ruh Sağlığı Derneği Başkanı Dr. Ömer Akgül, koronavirüs vakalarının Türkiye'de görülmesinden itibaren insanlarda bir panik havasının oluşmaya başladığını söyledi.

Salgın korkusunun "korku salgını"na dönüştüğünü belirten Akgül, hastalığın fiziksel zararlarının yanı sıra psikolojik zararlarının da dikkate alınması gerektiğini vurguladı.

Ruh ve beden sağlığını bir bütün olduğuna, insanların fiziksel rahatsızlıklarının psikolojilerini, psikolojik rahatsızlıklarının da fizyolojilerini etkilediğine işaret eden Akgül, "Biyolojik bir sağlık problemiyle tıbbi anlamda mücadele ederken, psikolojik alanda da çalışmalarımızı yapmak zorundayız. Türkiye'de Sağlık Bakanlığımız fiziki çalışmaları çok güzel yürütüyor. Psikolojik olarak da doğru bilgiyi yetkililerden dinleyerek panik havası oluşturmamamız gerekiyor. Eğer kaygımızı, stresimizi artırırsak, belirsizliğe tahammülümüz düştüğü andan itibaren vücudumuzun direnci ve bağışıklık sistemimiz de zarar görecek ve hastalığa karşı direnme gücümüzü kaybedeceğiz." diye konuştu.

TEDBİRSİZLİK TEDİRGİNLİĞİ BERABERİNDE GETİRİYOR
Akgül, araştırma soruları arasında yer alan "İnsanların salgın hastalıklarıyla ilgili kişisel tedbirler almadıklarıyla ilgili kanaatim" maddesine verilen "Arttı" cevaplarının bir hayli yüksek olduğunu aktararak, "Vatandaşlar olarak gerekli tedbirleri almadığımızı kendi kendimize kabul ediyoruz. Bir kişi çevresindeki insanların kişisel hijyenine ve sağlığına dikkat etmediğinde kendini daha çok tehlikede hisseder. Bu yüzden korkup tedbir almamaktansa, tedbirimizi alacağız ve korkmayacağız. Yoksa tedirginliğimiz artabilir." değerlendirmesini yaptı.

Ankete katılanların yüzde 73'ünün ellerini sık yıkama isteğinin arttığını, yüzde 25'inin ise değişmediğini kaydeden Akgül, tedbir almayı gerektirecek kadar korkmanın önemini vurgulayarak, Türkiye'de bu anlamda bir bilinç olduğunu söyledi.


REFLEKS GELİŞTİRİYORUZ
Vatandaşların haberleri takip etme merakında yüzde 72 artış gördüklerini dile getiren Akgül, şunları kaydetti:

"Etrafımızdaki insanlar öksürdüğünde ve hapşırdığında irkilme durumumuzda ise yüzde 72'lik artış var. Eskiden böyle bir duyarlılığımız yoktu. Şimdi bu durum meydana geldiğinde maskesi var mı diye bakıyoruz. Varoluşumuza yönelik herhangi bir tehdit karşısında kendimizi korumak için refleks geliştiriyoruz. Araştırma sonuçlarına göre, genel olarak hastalıklardan korkma düzeyleri, insanların sağlığıyla ilgili kaygıları ve hastalık belirtilerinin canını sıkma oranı artmış. Bireylerin gelecekle ilgili endişeleri de artmış ama artarken, günlük rutinleri bozmaması lazım. İşimize odaklanabilmeli, sevdiklerimizle konuşabilmeli, beslenmemize ve sporumuza devam edebilmeliyiz. İnsanların büyük bir kısmı hastalığa yakalanma endişesi duymuyor. 'Bana bir şey olmaz.' düşüncesinde."

Araştırma sonuçlarında vatandaşların birçok konuda koronavirüs salgınından duydukları endişeyi gördüklerini dile getiren Akgül, psikolojiyi güçlü tutmanın ve millet ile devlet kaynaşmasının salgınla mücadelede etkili olacağını sözlerine ekledi.

ELİNİ SIK SIK YIKAMAYA ÇALIŞANLARIN ORANI YÜZDE 73
Katılımcıların 42 soruya yanıt verdiği araştırmanın sonuçlarına göre, bireylerin yüzde 73'ünün elini sık sık yıkama isteği artarken, yüzde 25'inde bu durum değişmedi. Vatandaşların yüzde 72'sinin haberleri takip etme merakı ile öksüren ve hapşıranlardan irkilme durumunun arttığını ortaya koyan araştırma, bireylerin yüzde 60'nın insanların salgın hastalıklarla ilgili kişisel tedbir almadıkları kanaatinde olduğunu gösterdi.