ORTA DOĞU MESELESİNDEKİ ETKİSİNE DİKKAT ÇEKİLDİ
Adı açıklanmayan bir diğer ABD'li yetkili ise McGurk'ün "tartışmalı bir kariyere sahip olduğunu" ifade ederek "(ABD) Dışişleri Bakanlığının İsrail-Filistin konusunda aslında hiçbir etkisi yok çünkü Brett (McGurk), bu meselenin merkezinde yer alıyor." dedi.
Yetkili, McGurk'ün temel olarak "İsrail ve Suudi Arabistan arasındaki anlaşmaya odaklandığını, sürekli Suudilerle angajman için bastırdığını ve bu ilişkiyi Orta Doğu'da yapmaya çalıştıkları şeyin ön saflarına koymaya çalıştığını" söyledi.
Biden yönetimi yetkililerine göre, McGurk'ün Suudi Arabistan'daki çalışmaları, İsrail-Filistin üzerindeki olası etkilerinin ötesinde örneğin Yemen'de Nisan 2022'den bu yana "sallantılı ateşkesin" sürdürülmesinde önemli faydalara sahip.
McGurk'ün, geçen ay yaptığı bir konuşmada da 7 Ekim saldırılarından önce ABD'nin, Filistin için "maddi ilerleme" içeren bir Suudi Arabistan-İsrail anlaşması konusunda "yoğun görüşmelerde bulunduğunu" söylediği hatırlatıldı.
İSRAİL'E ÖFKELİ YABANCI YETKİLİLERLE DÜZENLİ TEMAS HALİNDE
McGurk'ün 7 Ekim saldırıları sonrası "önemini korumaya devam ettiği" vurgulanarak, "McGurk, İsrail, Hamas ve bölgesel hükümetler arasında 100'den fazla İsrailli rehinenin evlerine dönmesini sağlayan ve Gazze'ye akan insani yardım miktarını artıran müzakerelere derinlemesine dahil oldu." denildi.
McGurk'ün ekibinin, "ABD'li yetkililerin bu mesele hakkında söylemlerini sıkı şekilde yönettiği; ABD'nin İsrail'e verdiği büyük ölçüde sınırsız desteğin, dünya çapında büyük kızgınlığa yol açtığını belirten yabancı yetkililerle düzenli temas halinde olduğu" kaydedildi.
Eski bir ABD'li yetkiliye göre de "McGurk'ün bölgeye ilişkin teorisi, bölgenin hem istikrarsızlık hem de kaynakların merkezi olduğu" yönünde. Söz konusu yetkili bu durumu da "eski usul, sömürgeci zihniyet" olarak tanımladı.
Başka bir ABD'li yetkili de "(McGurk) Bush yönetimine çok benzeyen bir zihniyetle düşünüyor. Bu, son 25 yıl boyunca değişmeyen bir zihniyet." değerlendirmesini yaptı.
2017'de görevden ayrılana kadar yaklaşık 9 yıl ABD Savunma Bakanlığında görev yapan Jasmine el-Gamal'ın da "Brett'e (McGurk) ne oldu da ABD dış politikası söz konusu olduğunda bu kadar kaba davranıyor bilmiyorum. Müslümanlar olarak, Araplar olarak bizim hakkımızda ne düşünüyor bilmiyorum." değerlendirmesine de yer verildi.
UZUN SÜREDİR GÖREVDE KALMASI "YETENEKLERİNİN, FAYDALI İLİŞKİLERİNİN" KANITI OLARAK GÖRÜLÜYOR
McGurk'ün, Biden yönetimindeki "güçlü görevinin, uzun bir yolculuğun doruk noktası" olduğu ifade edilerek, "(Barack) Obama, McGurk'ü ABD'nin Irak Büyükelçisi olarak atamaya çalışmıştı ancak bir skandal nedeniyle bu görevden çekilmişti." denildi.
McGurk destekçileri onun uzun süredir görevde kalmasını "yeteneklerinin, faydalı ilişkilerinin ve güvenilirliğinin" kanıtı olarak görüyor.
Donald Trump döneminde savunma bakanı olan emekli Deniz Korgeneral Jim Mattis, HuffPost'a 2022'de verdiği demeçte, Trump yönetimini McGurk'ü, görevde tutması için bizzat zorladığını söylemişti.
SUUDİ ARABİSTAN KONUSUNDA ÖNE ÇIKIYOR
Suudi Arabistan'ın, "bir miktar baskı altında", hapisteki birkaç insan hakları aktivistini serbest bıraktığı ve Yemen'deki "acımasız askeri harekatlarını sonlandırmaya başladığı" iddia edilirken McGurk'ün, 2022'de Biden'ı, Suudi Arabistan'ı ziyaret konusunda ikna ettiği de belirtildi.
MCGURK, IRAK'TA DA SAHNEDEYDİ
Avukat McGurk, 2004'te kariyerinin yönünü diplomasiye çevirdiğinde ilk işi, dönemin ABD Bağdat Büyükelçisi John Negroponte'ye Irak Anayasası'nın yazımında danışmanlık yapmak olmuştu.
McGurk'ün Irak'ta görev yaptığı 2004-2009 yılları, Irak'ın "yeniden yapılandırıldığı" dönemdi. Bu ortamda McGurk, Irak'taki kaosun taşlarını ören ekibin baş aktörlüğünü yaptı.
McGurk'ün yazımında büyük role sahip olduğu Irak Anayasası, Ekim 2004'te ülkede Sünni Arapların rahatsızlığına rağmen kabul edilmişti. Ülkeye federal yönetimi getiren ve Kürt nüfusun çoğunluklu olduğu üç kuzey iline özerklik veren anayasa, özellikle Sünni Arapları tedirgin etti.
Anayasanın ihtilafa yol açmasının nedenlerinden biri de Şii dini önderlerin siyasete olan müdahalesiydi. Şii dini liderler, Irak'ın İslam Cumhuriyeti olmasını istiyor, Sünniler buna karşı çıkıyordu.
McGurk'ün, Mart 2015'te Kuzey Irak'ta verdiği bir demeçteki, "Biz Irak'ın bütünlüğünde ısrarcı değiliz. Anayasal çerçeveyi destekliyoruz." ifadesi de dikkati çekti.
McGurk'ün ekibinin, Kürtleri ve Şiileri öncelik alan politikası, direnişin artması, istikrarın sağlanamaması, parçalanmışlığın artması gibi Irak içi; Şii iktidarı ve Tahran ile yakın ilişkileri, komşu ülkelerde Kürt devleti konusunda yükselen hassasiyet gibi dış dinamikleri ortaya çıkardı.
Washington Post gazetesinde 3 Kasım 2011'de yer alan röportajında McGurk'un, "İran, Bağdat'ta kesinlikle büyük etkiye sahip ama biz de öyleyiz." ifadesi, İran etkisinden rahatsız olmadığını gözler önüne seriyordu.
DEAŞ'I ORTAYA ÇIKARAN ŞARTLARIN DOĞMASINDA ETKİLİ OLDU
Irak'ta McGurk'ün ekibinin desteğini alan Şii lider Nuri Maliki, 2008-2014 yıllarında giderek otoriterleşti ve ülkeyi Petreaus planı öncesine döndürdü. Sünnilerin dışlandığı Irak, siyasi, ekonomik ve toplumsal karmaşaya sürüklendi. Bazı günler 200 kişinin öldüğü bombalı ve silahlı eylemler gerçekleştirildi.
DEAŞ, ABD işgali sonrası etkinlik kazanan ve El Kaide'ye bağlılığını bildiren gruplardan biri olarak 2004'te ortaya çıktı.
Dışlanmış Sünnilerden taraftar toplayan örgütün, Maliki hükümetine cephe alan aşiret ve eski Baas mensuplarıyla yaptığı ittifak, ilerleyişini hızlandırdı.
2004-2009 yıllarındaki "Irak deneyimi" sayesinde McGurk, Eylül 2014'te dönemin ABD Başkanı Barack Obama'nın DEAŞ'la Mücadele Özel Temsilcisi John Allen'ın yardımcısı oldu.
SURİYE'YE IRAK MODELİNİ DAYATMAYA ÇABALADI
Irak'ın federal yapısının mimarı McGurk, Suriye'nin kuzeyinde DEAŞ ile mücadele bahanesiyle PKK/YPG'ye destek vererek iç savaş sonrası parçalı bir Suriye haritası çizmeye koyuldu.