Kimse hain kurttan korkmaz ama karşımızdaki kurt değil domuz!

Daha önce " Domuz gribinden korkuyorum çünkü" diye başlayan bir cümle kurmuş ve bilimsel olarak açıklamıştım. Şimdi duyduğum endişenin nedenini yazacağım...

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 07 Aralık 2009 Güncelleme 07 Aralık 2009, 00:00
Kimse hain kurttan korkmaz ama karşımızdaki kurt değil domuz!

İÇİNDEKİLER

Domuz gribinden korkuyorum, çünkü…
BİR: Bugüne kadar kimsenin bağışık olmadığı, insandan insana kolay bulaşan bir grip virüsünün yaptığı bir pandemi ile karşı karşıyayız. Tek başına pandemi yani dünya çapında salgın ifadesi bile korkmak için yeterli olabilir.
İKİ: H1N1 virüsü mutad gribe göre daha düşük oranda olsa bile ölümlere yol açıyor. Şayet salgın, mutad gripten çok daha fazla insana bulaşırsa ölenlerin sayısı da yükselecektir.
ÜÇ: Bu aşamada H1N1 virüsünün bulaşıcılığı çok yüksek değil, orta derecede denebilir. Virüsün mutasyon göstererek daha bulaşıcı bir özellik kazanması mümkün olabilir.
DÖRT: İlk günlerde H1N1 antiviral ilaçlara (Tamiflu) duyarlı idi ama bu ilaca dirençli mutasyonların artması herkesi ürkütüyor.
BEŞ: H1N1 virüsünün son günlerde Norveç ve Fransa'daki gibi daha öldürücü bir mutasyona uğraması ve kolay bulaşıcılık kazanması korkutucu.
ALTI: H1N1'in direnç kazanmadan, daha virülan bir hale dönüşmeden de mutasyon göstermesi ve aşının etkisiz kalması da muhtemel.
YEDİ: Domuz gribinden ölenlerin önemli bir kısmının bundan önceki grip salgınlarının aksine gençlerden, hamilelerden ve altta yatan hastalığı bulunmayanlardan olmasından tedirgin olmamak mümkün değil. Sapasağlam denilen kişiler dikkatle incelendiğinde bağışıklığı zayıflatan bir hastalığın belirlenmesi ihtimalini oldukça yüksek görüyorum ama bu insanlar bu zamana kadar 'Sağlıklıyız' diye gezdiklerine göre fazla bir şey de değişmeyecek.
SEKİZ: Aşının seyrek olduğu bildirilen ve kısa zamanda ortaya çıkan anafilâksi, vaskülit, ensefalit, felçler ve ani ölümler gibi kimisi milyonda bir kimisi daha da seyrek görülen yan etkilerin pek çok insanın canını yakacak olması korkutucu. Yüzmilyonlarca kişi aşılandığında külliyetli miktarda ve üstelik gerçekten sağlam insanın bu yan etkilerle karşılaşması bilim adamları için sürpriz olmayacak. Aşıdaki katkı maddeleri ile ilgili aylar-yıllar sonra çıkması muhtemel yan etkiler de endişe veriyor.
DOKUZ: Domuz gribinden ticari kazanç bekleyenlerin daha çok para kazanma hırsları da rahatsızlık verici boyutlarda. Gereksiz yere maskelere, el jellerine, antiseptik maddelere harcanan paralar insanın canını sıkıyor.
ON: H1N1'in suya, sabuna, çamaşır suyuna çok hassas olduğu, bulaştığı yüzeylerde 10 saatten fazla yaşamadığı unutularak belediyelerin kendi başlarına uzaylı kıyafeti giymiş işçilerle okullarda ve taşıtlarda yaptıkları gereksiz 'dezenfekte' çalışmaları vatandaşı korkuttu. Bu amaçla DDT kullandığı haberi ise korkulara tuz biber ekti.
ONBİR: Medyanın domuz gribini 'reyting' amaçlı kullanması (domuz gribi ölümlerinin tüyler ürperten müzik eşliğinde verilmesi, yoğun bakım görüntüleri…) da uykuları kaçırıyor.
ONİKİ: Bir takım bilim adamlarının "Bu daha bir şey değil esas salgın ocakta şubatta ortaya çıkacak, kitlesel ölümler olacak" şeklindeki sözleri yürekleri ağızlara getiriyor. Hele de bunların bazılarının domuz gribi ölümleri oldukça, içlerinden sevinmeleri yürekleri hoplatıyor.

GELELİM NETİCEYE
Netice şu ki… Domuz gribinden korkuyorum, çünkü bazı şom ağızlıların bitmek tükenmek bilmeyen bu korkutmaları beni de korkutuyor. Siz de korkanlardansanız 'Domuz gribinden korkmuyorum, çünkü…' başlıklı yazımı muska gibi yanınızdan ayırmayın. Her korktuğunuzda açın okuyun, olsun bitsin.