Tarihi 5 Ekim 2020

Yerli İslam düşmanlığı

Yurtdışında özellikle Avrupa'da yükselen İslam düşmanlığınının örneklerini görüyoruz. Gün geçmiyor ki br gazeteci ya da siyasetçi Müslümanlara karşı nefret içeren açıklamalar yapmasın. Son örnek Fransa'nın ihtirasları ile kabiliyetleri arasında derin bir uçurum olan Cumhurbaşkanı Macron'dan geldi.
Dünyanın her yerinde İslamiyet'in bir kriz içerisinde olduğunu söyledi.
Dünyanın her yerinde Müslüman toplumların kimler tarafından sömürüldüğünü, geri bırakıldığını, siyasi karmaşaya mahkum edildiğini de söyleseydi keşke.

Daha üzücü olan ise bu türden bir İslam düşmanlığının Müslüman toplumlarda mesela ülkemizde de görülmesi. Yerli İslam düşmanları önceleri düşmanlıklarını çok daha açık yaparlardı. Başörtüsünü yasaklar, namaz kılanların ayaklarının koktuğunu söyler, imamlara "ölü yıkayıcı" gibi küçümseyici isimler takarlardı.
AK Parti iktidarına kadar dindar bir yaşam tarzını benimseyen insanlara anaakım medya dahil bir çok mecrada "takunyalı" denirdi.

Bugün hala çarşaf giymiş bir hanım efendiden bahsederken "kara çarşaflı" denildiğini maalesef biliyoruz. Veya sakalın adı olmuş "kara sakal".
Bugün İslam düşmanlığı bir miktar şekil değiştirmiş gözüküyor.
Çok daha fazla siyasetle iç içe ve siyasi alanda kurgulanıyor. Sosyal medyada bir trol hesap var örneğin.
Sürekli Diyanet İşleri Başkanı Prof.
Dr. Ali Erbaş'ın ağzından yalan açıklamalar yayınlıyor. Erbaş'ın hiçbir zaman söylemediği ve aklı başında herhangi bir insanın söylemesinin mümkün olmadığı sözleri Ali Erbaş'ın açıklamalarıymış gibi paylaşıyor. En son Ali Erbaş'ın fakirliğin faziletlerini övdükten sonra "belki de biz onları kıskanacağız" dediğini paylaştı.
Tabii ki Ali Erbaş'ın böyle bir açıklaması olmadı.

Bir fırsat bulsak da içimizdeki İslam düşmanlığını kussak diye hazırda bekleyen çevreler bu yalan paylaşım üzerine hemen atlayıverdiler. Dünyanın önemli gazetecilik bölümlerinden birisinde eğitim aldığını iddia eden bir gazeteci bozuntusu mu ararsınız, muhalif siyasetçiler mi? Hatta hafız olduğunu söyleyen İYİ Partili siyasetçi bile Erbaş'ı çok ağır sözlerle eleştirdi. Üstelik Ali Erbaş ve Diyanet açıklama üzerine açıklama yapıp böyle bir beyanatın olmadığını, yazılanların tamamen yalan olduğunu söylemesine rağmen ne paylaşımlarını kaldırdılar ne de özür dilediler.
Çünkü Diyanet'e saldırmak siyasi olarak konforludur. Diyanet'e saldırmayı seçmenin zihninde AK Partiye saldırmakla eşitledikleri için rahatça sallayabilirler. Ki haksız da sayılmazlar. Diyanet dahil dini temsil eden kişi, kurum ve kuruluşa hak ettiği itibar ancak AK Parti sayesinde tam anlamı ile iade edildi. Şimdi muhalefet adeta bunun acısını çıkartıyor. Diyanet üzerinden hem siyaset yapıyor hem de nefretini kusuyor.