Tarihi 27 Haziran 2018

Muhasebe yapması gerekenler

SEÇİMİ geride bıraktık. Türkiye yeni yönetim sistemine kilitlenmiş durumda. Gözler Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeni kabinesini nasıl oluşturacağında ve sistemin işleyişinin nasıl olacağında. Erdoğan seçimden önceki birkaç günde bu konuda kamuoyuna doyurucu bilgiler verdi.
Seçim sonrasında yemin merasimine kadar geçen sürede de son rötuşları yapacağını ifade etti. Yeni kabine açıklanana kadar seçim muhasebesi yapılıyor. Hangi parti nerede oy kazandı ve kaybetti, beklentiler karşılandı mı, seçmenin mesajı neydi... Yapılması gereken bir başka muhasebe daha var. Seçim sürecinde kendi hatalarını, başarısızlıklarını, beceriksizliklerini örtmek için ülkenin köklü kurumlarını ve aktörlerini hakaretamiz bir şekilde kıyasıya eleştirenler bugün oturup muhasebe yapmalı ve hesap vermeli. Tabii ki YSK'yı eleştirip itibarsızlaştıranları listenin ilk sırasına yazmak gerekiyor. CHP'nin başını çektiği muhalefet bloğu uzunca bir süre "rejim kavgası" üzerinden Erdoğan karşıtlığı yaptı. 2010'dan itibaren "irtica, dincilik, gericilik" kavramları üzerinden yürütülen muhalefetin imkânı kalmayınca, "diktatörlük" söylemi devreye sokuldu. Diktatörlük söyleminin bir uzantısı olarak da seçimlere hile karıştırıldığı, Erdoğan'ın sandık hilesi ile kazandığı iftirası atıldı. YSK kıyasıya eleştirildi. Bu uğurda FETÖ'nün haber ajansı olan kapatılan Cihan Haber Ajansı'nın verileri ana akım televizyon kanallarında yayınlandı. Bugün gelinen noktada Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybeden İnce ve Akşener gibi adaylar ve partilerinin sözcüleri seçimlerin adil ve şeffaf bir şekilde sonuçlandığını kabul ediyorlar. Seçim gününe kadar mesnetsiz bir şekilde hile yapmakla ve seçim sonuçlarını manipülatif şekilde açıklamakla suçlanan YSK'ya bir özür borçlular. Ve tabii ki bu konuda topluma da hesap vermeliler. Kimsenin bu ülkenin enerjisini bu tür asılsız iddialarla boşa harcamaya hakkı yok.
Bu bahiste özür dilenmesi gereken bir diğer kurum da Anadolu Ajansı.
Seçimleri sandık sandık takip edip, elde edilen bilgiyi analiz edip abonelere geçmek oldukça zor ve maliyetli bir iş.
Zorluğundan ve maliyetinden dolayı diğer haber ajanslarının hiçbirisi şimdiye kadar bu işe girmek istemedi. Bunun tek istisnası FETÖ'nün kapatılan Cihan Haber Ajansı oldu. Cihan Haber Ajansı örgütün mali desteği ile manipülasyon yapmak için AA'ya benzer bir organizasyonla seçim sonuçlarını aktarıyordu. Amaç her zamanki gibi hile, sahtekârlık, aldatmaca ve kaostu. FETÖ'den başka ne beklenir ki? Bu seçim AA'nın büyük fedakarlıkla topluma sunduğu seçim sonucu hizmetinin ne kadar sağlıklı ve düzgün olduğunu bir kez daha gösterdi. AA da bir özrü hak ediyor. AA'yı karalayan politikacılar ajanstan ve seçmenden özür dilemeli. Muhasebe yapılması, hesap verilmesi, özür dilenmesi gereken başlık çok. Şimdilik bir tanesine daha işaret edelim. 16 Nisan referandumu öncesine dönelim. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçilirse ülkenin tek adam rejimine dönüşeceğini, meclisin fonksiyonunu kaybedeceğini ve kuvvetler ayrılığının ortadan kalkacağını söyleyenler vardı. Aralarında bendenizin de bulunduğu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni destekleyen yazar, yorumcu ve akademisyenlere demedikleri sözü bırakmadılar. Bu seçim gösterdi ki yeni sistemde meclisin işlevi artıyor, denge ve denetleme mekanizmaları daha etkin olarak kullanılıyor ve yönetime istikrar geliyor.
Bugün Türkiye Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçilmemiş olsaydı, 24 Haziran seçim sonuçlarından tek başına iktidar çıkmıyordu. Şu anda tüm Türkiye erken seçim veya istikrarsız bir koalisyon hükümeti seçeneklerini tartışıyordu.
Gördüğünüz gibi yapılması gereken muhasebe, verilmesi gereken hesap çok.
Ama bunu yapacak erdemli siyasetçi var mı diye sorarsanız yok. Bırakın muhasebeyi Kılıçdaroğlu seçimi kaybetmediğini söyleyebiliyor.