Sözü edildiğinde maalesef terör
faaliyetleri ile akla gelen güzide
vilayetimizin İslâm öncesi adı
'Amida' idi…
Hz. Ömer'in halifeliği döneminde
Kuzey Mezopotamya'nın fethi ile
görevlendirilen İyaz Bin Ganm ve
Halid bin Velid, bin'i 'Sahâbe-i
Kirâm'dan olmak üzere sekiz bin
kişilik bir orduyla bu şehri fethetti!
Halk, İslâm Ordusu'nun müşfikliğine
hayran kalarak İslâm'ı seçti…
…
Müteakiben, yöredeki Rebia
Araplarının en büyük kolu 'Bekr
bin Vâil' kabilesinden esinlenilip,
bölgeye 'Diyar-ı Bekr' adı verildi!
Bu isim zamanla 'Diyarbekir'e
dönüştü ve asırlar boyu kullanıldı…
…
10 Aralık 1937 gün ve 7789 sayılı
Bakanlar Kurulu kararı ile şehrin ismi
yine değiştirildi, 'Diyarbakır' oldu!
…
Yeryüzünde çok az beldeye, bizzat
Peygamber Efendimiz'in mübarek
sahabeleri tarafından feth olunmak
nasip olmuştur…
Diyarbakır, işte bu nadir rastlanan
şerefli özelliği ihtiva eden, kadim
beldemizdir!
Fetih sırasında şehit düşen yirmi yedi
'Sahabe'nin kabirleri bu vilayettedir!
…
Peygamber Efendimiz, bir
hadislerinde, mealen, ilk ve son
Peygamber arasında, yeryüzüne
'yüz yirmi dört bin' Peygamber
gönderildiğini belirtmiştir…
Kur'an-ı Kerîm'de -hikmetinden sual
olunmaz- adlarıyla sayılan Peygamber
sayısı ise 'yirmi beş'tir!
Bu yirmi beş Peygamberden ikisinin,
'Hz. Elyesa' ve 'Hz. Zülkifl'in
mübarek kabirleri de 'Diyarbakır'da
bulunmaktadır… (Eğil İlçesi'nde)
…
İki Peygamberi sinesinde ağırlamak
gibi bir muazzam hazine, Dünyada
sadece tek bir şehre, 'Diyarbakır'a
nasip olmuştur…
…
Bu tarihi gerçek, Osmanlı Tahrir
Defterlerinde kayıt altına alınmış
ve kabirlerin bakımı için ödenek de
vakfedilmiş idi…
(1321tarih-1903 sayılı, 1518 ve 1530
tarih-924 ve 937 sayılı kayıtlar)
Cumhuriyet döneminde, kabirler
ancak son dönemde onarıldı ve geçen
yıl tamamlanıp ziyarete tekrar açıldı!
…
Şimdi yapılması gereken şudur;
…
Şehrin adı aslına dönmeli, 'Diyar-ı
Bekr' değilse bile, hiç olmazsa
Osmanlı dönemindeki gibi;
'Diyarbekir' olarak belirlenmelidir…
…
'Diyarbekir'imiz, bundan böyle;
'Peygamberler-Sahabeler Şehri'
olarak anılmalıdır…
Doğrusu, bunu da çoktan hak etmiştir!
…
Çözüm Süreci tamamlandığında
esecek güçlü barış rüzgârında yeni
kimliği ile yerli-yabancı 'İnanç
Turizmi'nin merkezi konumuna
gelecek olan 'Diyarbekir'in,
milyonlarca Müslüman'ın akınına
uğrayacağı da bugünden bellidir!
…
Belli olan bir başka şey de, dünyanın
dört bir yanından kabirleri ziyarete
gelecek kişiler arasında, Müslümanlar
kadar Musevilerin de olacağıdır…
Zira…
Kur'an-ı Kerîm'de adı geçen (Sâd
suresi 48'nci ayet) bu iki Peygamber,
İsrailoğullarına gönderilmişlerdi…
…
Evliya Çelebi ünlü 'Seyahatname'
adlı eserinde yöre insanını anlatırken,
'Bu denli zarif ve sevecen insan
başka yerde olmaz' demiştir…
…
Kısa süre sonrasının mutlu-bereketli
günlerini kastederek, bu cümleye
've şanslı...' ilâvesi de bizden olsun!