BÜLENT ERANDAÇ

BÜLENT ERANDAÇ

Tarihi 11 Şubat 2018

Misak-ı Milli yürüyüşü

Başkomutan Tayyip Erdoğan-Türk Devlet Aklı-Türk Ordusu aynı anda hem Kuzey Irak-Musul hem de Kuzey Suriye'de harekat yapıyor. Hatırlayalım.
Suriye ve Irak'ta olanları yaşarken, yeni nesil bir şeyi çok iyi bilmeli. Haçlı kuklalarınca kanı emilen din kardeşlerimizin oturduğu toprakların Misak-ı Milli ile çok yakın ilişkisi vardır. Bunu çok iyi bilmemiz lazım. Eğer Misak-ı Milli'yi kavrarsak, anlarsak Suriye'deki ve Irak'taki sorumluluğumuzun ne olduğunu anlarız.
Geçen yıl Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan'ın her konuşmasında gündeme getirdiği Misakı Milli sınırları vurgusuyla, Türkiye'nin Musul operasyonunda yer alması gerektiğini ifade ediyordu.
Bugün "Membiç" diyor, Fırat'ın doğusunda ABD'ye taşeronluk yapan kukla PKK'nın temizlenmesini sık sık gündeme getiriyor.
Kahraman askerlerimizin yürüdüğü temizlik yaptığı topraklar, 100 yıl önce Emperyalist İngiliz-Fransızlar tarafından ayak oyunları, masa başı rezillikleriyle Anadolu'dan koparılmış topraklardır. Bugün orada varsak, Misak-ı Milli ilan ettiğimiz topraklarda yaşayan haçlı zihniyeti tarafından kanı emilen din kardeşlerimizi esaretten kurtarmak içindir.
Bu gelişmelerin diğer adı 100 yıl hesaplaşmasıdır.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan, Türkiye'nin, Misak-ı Millî sınırları dışında kalmış topraklarda oyunları bozuyor.
Koridorları parçalıyor.
Koşulların uygun olduğunu düşünüyor. Erdoğan'ın kurduğu cümlelerle tarihsel bir haksızlığın arka planını çok iyi bildiğini hissettirmektedir.
Bir sınır tartışması açmıyor.
Misak-ı Milli ilan ettiğimiz topraklarda bir yüz yıl daha dans etmeye kararı vermiş, Haçlı-Siyonistlere "bu sefer yapamayacaksınız" diyor.

ABD VİTRİNİNE DEĞİL BEYNİNE BAKMALI
Muhakkak dikkatleri çekmiştir. Tv'lerde konuşan bazı isimler, "ABD ne yaptığını bilmiyor;
Washington'da her kafadan bir ses çıkıyor; Beyaz Saray ve Pentagon kontrolü elinden kaçırmış" gibi, bilerek ve verilmiş görev gereği konuşuyor. Kendilerini akıllı sanan birileri, tıkır tıkır işleyen mekanizmaları gözlerden kaçırmanın peşindeler.
Gerçek şudur. Önce CIA Başkanı sonra ABD Başkanı olan Baba Bush- Cumhuriyetçiler-Neocon haydutlarınca, 1990'lü yıllarda kurgulanan DERİN PROJELER devam ediyor.
Irak'ı, Suriye'yi ,Lübnan'ı, Sudan'ı, Yemen'i, Libya'yı bölme planları daha sonra İran ve Türkiye üzerinde oynama stratejileri kararlılıkla sürdürülmektedir. Yani strateji değişmiyor. Taktikler değişiyor.
Bu durumu çok iyi okuyan Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan şaşırtıcı vuruşlar yaptığı için hedeftir.
Başkomutan kuşatılarak Türkiye kıpırdamaz pozisyona sokulmak istenmektedir. O halde Aziz Türk Milleti...
ABD'nin vitrini çok önemli değildir, beynine bakalım.
Bizimle savaşan BEYİNDİR.
Asla unutmayalım. 95 yaşındaki KİSSENGER PLANLARI yürütülmektedir.


YÖRÜK-TÜRKMENLER Derneği Başkanı Abdullah Duman'a, yılın gazetesi-gazetecisi olarak Takvim ve beni seçtiklerinden dolayı teşekkür ediyorum.

HEM SAHADAYIZ HEM MASADA
Ne derlerdi Türkler için. Savaşta kazanırlar ancak masada kaybederler. Bugün öyle değiliz. Özgüvenini tekrar kazanmış Türk milletinin seçimle göreve getirdiği Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın stratejik ataklarıyla hem sahada hem de masada oturmaktadır. İki örnekle açıklayalım...
1) Kudüs hamlemiz,
2) Afrin harekatımız.
ABD küresel güçmüş, büyük devletmiş. 'Zafer inananların olacaktır' diyen Erdoğan-Türk Devlet aklı, attığı tokatlarla ABD'ye rağmen sadece Türkiye'nin değil, mazlum milletlerin de kaderini değiştirmektedir.
ABD sıkıştı. Başkan Trump'ın beyni olan 3 adamı, Ulusal güvenlik danışmanı general Mc Master, Dışişleri Bakanı Tillerson ve savunma bakanıgeneral Mattis ne arıyor Ankara da?

DERİN SÖZ
Yunanistan-Mısır Güney Kıbrıs Rum Yönetimi arasında Münhasır Ekonomik Bölge'lerin (MEB) belirlenmesine ilişkin protokolün uluslararası hukuka göre herhangi bir geçerliliği bulunmuyor.
Türkiye, kendi kıta sahanlığında ve bununla örtüşen deniz bölgelerinde hiçbir yasa dışı bilimsel araştırma veya hidrokarbon araştırmasına izin vermeyecektir.
Dolayısıyla, Akdeniz'in bu tarafındaki Türk kıta sahanlığının dış sınırları, Türkiye ve Mısır kıyıları arasındaki orta çizgiyi izlemektedir ve bunun batı tarafı, Akdeniz'de ilgili tüm ülkeler arasında olduğu gibi, Ege'de gelecekte sınırların belirlenmesi ile ilgili anlaşmaların sonucuna göre belirlenecektir.
(Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu)