Tarihi 25 Ekim 2010

Ergenekon'dan KCK'ya...

KCK, genellikle terör örgütü "PKK'nın şehir yapılanması" olarak biliniyor.
Gazetelerde yer alan haberlerde hep bu sözcükler kullanılıyor. KCK'yı savunanlar ise "Örgütün şehir yapılanması" değerlendirmesine itiraz ediyorlar:
- Hayır öyle değil. KCK, bir üst birliktir.
Ardından, nasıl ve ne amaçla kurulduğunu anlatıyorlar. Abdullah Öcalan'ın İmralı'dan verdiği talimatla oluştuğunu ve faaliyet gösterdiğini söylüyorlar. Sözüm ona KCK'yı aklamaya çalışıyorlar. Oysa, açık ve net bir itirafta bulunuyorlar... KCK, terör örgütünün cezaevindeki başı Öcalan tarafından kurulduğuna göre, illegal bir örgüt. Başında bir terörist bulunduğu için de terör bağlantılarının olması kaçınılmaz.
Buna rağmen, KCK'yı savunuyorlar:
- Sanıkları haksız ve hukuksuz bir şekilde cezaevinde yatıyor! Şu geldiğimiz noktaya bakın: Bir terör örgütü liderinin, cezaevinde yeni bir örgüt kurması çok doğal görünüyor. Öcalan'ın bu örgütü yönlendirmesi normal bir durummuş gibi gösteriliyor. "Demokrasi" adına böyle bir yapıya destek veriliyor. Garip, gerçekten garip!
***

Deniliyor ki:
- Halkın seçtiği belediye başkanları cezaevine atıldı. Uzun süredir tutuklu bulunuyorlar. Kürt sorunu böyle çözülemez...
Yalnız, unutulan çok önemli bir nokta var. İddianameye bakılırsa, halkın seçtiği bu belediye başkanlarını örgüt yönlendiriyor.
Belediye başkanı, emrindeki temizlik işçisinden talimat alıyor. Çünkü, o temizlik işçisi örgüt içinde daha üst noktada.
Halk seçiyor, ama örgüt yönetiyor!
Belediye başkanı, adeta bostan korkuluğu! Başkanın emrinde olması gereken herhangi bir işçinin yetkileri çok daha fazla! Belediye işçisi talimatlar veriyor, belediye başkanı yerine getiriyor! Gariptir, bu da normal görülüyor... Yine "demokrasi" nutukları atılıyor!
***

Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'in durumu ortada. Dava dosyasındaki belgelere bakılırsa, 2008'de PKK talimatı ile başlatılan "Ben de Sayın Öcalan diyorum" kampanyasına gereken desteği vermemiş. Bunun üzerine "KCK Mahkemesi"nde yargılanmış! Mahkemenin hakimi, KCK sanıklarından Seda Akbaş Can, savcısı ise Ümit Aydın isimli bir şahıs.
Peki, kim bu Ümit Aydın? Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'nde temizlik işçisi!
Halkın seçtiği belediye başkanı, bir temizlik işçisinin karşısında esas duruşa geçiyor. Onun tarafından sorguya çekiliyor.
Onun suçlamaları sonucunda, kendisine verilen cezayı da sineye çekiyor.
Birileri de "demokratik hak ve özgürlükler" adına böyle bir yapıyı savunuyor!
***

KCK sanıklarına destek veren ve onların serbest bırakılmasını isteyenlerin tamamının ortak bir özellikleri var: Hepsi de Ergenekon Davası'nın ateşli savunucusu.
Aylardır televizyonlara çıkıp, Ergenekon sanıklarını yerden yere vuruyorlar. Onlara her türlü suçlamayı yapıyorlar.
Yetkileri olsa, sorusuz sualsiz Ergenekon sanıklarının tamamına ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verecekler.
Ergenekon sanıklarının gün yüzü görmesini istemiyorlar. Cezaevinde çürümeleri gerektiğini düşünüyorlar. Buna karşılık, KCK sanıklarının serbest bırakılması için de kampanyalar düzenliyorlar.
Çünkü, işin içinde bölücülük var!
Meseleye "bizimkiler" ve "ötekiler" mantığı içinde bakıyorlar. Bu tavırlarını da süslü laflarla gizlemeye çalışıyorlar.