Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 18 Kasım 2018

O kadar basit değil…

'Gezi olaylarını Türkiye genelinde yayarak kaos ve kargaşa ortamı meydana getirmeyi ve bu yolla hükümete yönelik darbe teşebbüsünde bulunmayı amaçladıkları, olayların devamlılığını sağlamak için de yurt dışından profesyonel eylemciler getirterek eylemler düzenledikleri…'

Bir seneden fazladır tutuklu bulunan Osman Kavala ile beraber hareket ettikleri iddiasıyla gözaltına alınan 13 şüpheli ile ilgili suçlamaların özeti böyle.

1 Kasım 2017'de tutuklanmasına rağmen henüz hakkında iddianame hazırlanmamış olan Osman Kavala, bir kesime göre fena halde masum. Ancak iddialara baktığımızda, bu kişinin ve kendisiyle aynı amaca hizmet ettikleri anlaşılanların kime hizmet ettiklerini sormak gerekiyor...

Söylenilenler doğru ise, 'Kızıl Soros' lakabı da takılan Osman Kavala ve ekibinin yaptıkları ile bu ülkenin vatandaşı olmayı bağdaştırabilmek, pek mümkün değil çünkü…

İktidarda olanlara çeşitli sebeplerle karşı olmak ve bununla alakalı hukuki çerçevede olmak kaydıyla birtakım eylemler yapmak, anlaşılabilir bir şey. Ancak Türkiye Cumhuriyeti'nin kurum ve kurallarını hiçe sayarak, kamu düzenini bozmak amacıyla senaryolar hazırlayarak bunları tatbik sahasına koymak, ciddi bir mesele…

Kavala ve onunla beraber hareket edenlere sahip çıkanlar, olup bitenleri bir tür şımarıklık olarak hafifsemeye çalışıyorlar. Egemen bir devlette, kamu düzeni dışındaki her şeyin teferruat olduğunu ise unutmuş gözüküyorlar...

'Sempati' sebebiyle Kavala'nın yaptıklarını ve planladıklarını hoş gören ve öyle göstermeye çalışanlar, mümkünse 'empati' yaparak, başka bir devletin benzer durumda nasıl davranabileceğine kafa yorsunlar biraz…

Örnek almak istiyorlarsa, ihaneti savunan Can Dündar'ın 'devlet sırrı' konusunda ders aldığı BBC'deki programı seyredebilirler.

'Biz istediğimizi yaparız, devlet buna katlanmak zorundadır' anlayışı, eskiden geçerliydi belki. Ama şimdi Yeni Türkiye var…

Planlı hazırlıklar…

Gezi Olayları, ekonomik dengelerini mükemmel hale getiren Türkiye'nin negatif faiz noktasına ulaştığı ve IMF'ye olan borçlarını kapattığı bir dönemde patlatılmıştı.

Olayların çıkış sebebi olarak birkaç ağaç gösterilse de, asıl meselenin Türkiye'nin yürüyüşünü sekteye uğratmak olduğunu, bilenler biliyordu.

Kendi ayakları üzerinde durmakta kararlı olan Türkiye'nin ekonomik dengesini sağlamış olması birtakım mihrakların pek hoşuna gitmiyordu anlaşılan.

Olaylar devam ettikçe, öncesinde değişik hazırlıklar yapıldığı ortaya çıkmıştı. Başka ülkelerdeki olaylarda rol alan uluslararası ekipler olabilecekleri bildikleri için, ona göre planlar yapmışlardı.

Gösterilere yoğun katılım için sosyal medyada çok sayıda sahte hesap açılması, polisin kullanacağı biber gazına karşı bölgede su ve sirke depolanması ve uygun bazı yerlerin sahra hastanesi olarak hazırlanması… ne yaptığını iyi bilenlerin marifetiydi.

Kendi ülkelerindeki benzer olaylarda tek bir kare fotoğraf bile yayınlayamayan uluslararası bazı yayın kuruluşları da önceden canlı yayın araçları kiralamışlardı üstelik.

Yakın bölgedeki bazı ülkelerde yapılan benzer gösterilerde sembol haline gelmiş 'duran adam', 'kırmızılı kadın' ve 'piyano çalan adam' gibi unsurlar da önceden sipariş edilmişti.

Olayların tırmanışında etkili olduğu söylenen 'emniyet güçlerinin sert müdahalesi' de, planlayanların hesapları arasındaydı belli ki. Emniyet içindeki FETÖ mensupları da, planlara harfiyen riayet etmişlerdi…

Kavala meselesi, birilerinin arzu ettiği gibi 'canım yapmışlar bir cahillik' denilerek kapatılabilecek kadar basit değil…