Tarihi 17 Kasım 2017

Basur hakları

Avrupa büyük sorunlarla boğuşuyor.
Birçok ülkede ırkçılık hortladı.
Mülteci akını ve CIA güdümündeki DEAŞ saldırılarından dolayı parçalanma tehdidiyle karşı karşıyalar. Avrupa dünyada yaşanan tüm olaylarda söz hakkı olan bir kıtaydı. Ancak günümüzde kendi sorunları altında ezilen dişleri dökülmüş, sesi kısılmış fareye döndü. Bunu AB'yi yönetenler söylüyor. Fransa'dan, Almanya ve İspanya'ya kadar Avrupa ülkelerinde OHAL ilan ediliyor. Amerika'da Helsinki Komisyonu var. "Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Komisyonu" olarak yapılandırıldı.
Amerikan hükümetine bağlı çalışıyor.
Senato, Temsilciler Meclisi, ABD Dışişleri, Savunma ve Ticaret Bakanlıkları üyesi 27 kişiden oluşuyor. Avrupa'nın güvenliği için kuruldu. Ancak şu dönemde daha öncelikli işleri var. Nitekim bu komisyon gitti Amerikan kongresinde oturum düzenledi.
Dertlerini anlattılar. Oturup ağladılar önceki gün. Tek dertleri vardı o da ; "Türkiye" idi. 15 Temmuz darbe girişiminden sonraki OHAL şartlarını masaya yatırdılar. Darbe girişiminde öldürülen vatandaşlarımızdan, seçimle iktidara gelenlere silahlarla saldırmadan, Meclis binasının bombalanmasından tek kelime etmediler.
Adı üzerinde "Avrupa'nın güvenliği ve işbirliği komisyonu"ydu ama Avrupa'daki OHAL'leri, bölünme konularını, kavgaları hiç masaya getirmediler. "Yahu bizim hükümet terörist ilan ettiği PKK ile el ele. Teröristle iş tutanlar yargılanmalı" hiç demediler. "Bizim Pentagon'dan atanan komutanların yönettiği terörist PKK, Kobani'de kendilerini kesen DEAŞ mensuplarını CIA'nın rızasıyla Rakka'dan otobüs-kamyon seferleri ile başka ülkelere taşıdı. Bunların içinde müttefiklerimize gidenler var.
Biz müttefiklerimizin ülkesine terörist mi taşıyacağız. Bu suçtur. Savcılar nerede?" diye bir konuşma yapmak akıllarının zerresinde yoktu.

KAÇIŞ İMKANI
Mayıs ayında Başkan Trump DEAŞ'ı ortadan kaldırmak için yeni stratejisini açıklamıştı. Bakın dikkat buyurun "ORTADAN KALDIRMAK"tan bahsediyorum. Hatta aynı dönemde Savunma Bakanı Jim Mattis de teröristlere "KAÇIŞ İMKANI" bırakmayacak taktiksel değişikliklere gidileceğini duyurmuştu. Yahu ne kaçış imkanı bırakmaması!... Başkan Trump ve Savunma Bakanı Mattis'in PKK'nın başına tayin ettiği McGurk denen adam elinde içleri binlerce dolarla dolu bavullarla gelip otobüs ve kamyon kiraladı.
4 bin DEAŞ üyesinin Rakka'dan çıkışını sağladı. Türkiye'yi kafaya takan ve "İnsan haklarından bahseden" Helsinki Komisyonu... Aloo... Evet size diyorum...
ABD'nin "TERÖRİST turizm seferleri" için neden senatoda oturumunuz yok? Bu konuya gelince kıçınızda basur mu var da oturumda oturmayı düşünmüyorsunuz?
Bakın Başkanınız "Ortadan kaldıracağız", Savunma Bakanınız da "Kaçış imkanı bırakmayacağız" diyordu. Şimdi sizinkiler sağ salim kaçırdılar teröristleri...
Ne oldu? Neden ses, niçin tek oturum yok kongrede? Bize insan hakları dersi veren oturumlar düzenlerken "Terörist Hakları savunuculuğu" yapan ülkenize kim ders verecek? Bakın Başkanınız Suudi Arabistan'a gitti, Kral ve kılıcıyla orada danslar etti.
450 milyar doları cebine koydu ve medya önüne çıktı o kralla. "Dünyaya birlikte barış ve demokrasi getireceğiz" diyerek poz verdi... Yahu o fotoğrafa bakarak "Ülkesinde önüne geleni tutuklayan, hatta seçilmiş Lübnan Başkanı'nı bile istifa ettiren, seçilmemiş kralla mı barış ve demokrasi getireceğiz" diye aylarca oturum yapmanız lazım önce sizin. Bu kadar da zevzek misiniz?
Yoksa parayı verenin çaldığı düdük mü?
Sizin başkana "Fahişenin oğlu" diyerek küfürler eden Filipinler Devlet Başkanı ile daha geçen hafta ellerini kenetleyerek poz vermişti Trump... Demokrasi ve insan haklarının yerlerde süründüğü Vietnam'a bile uğrayıp öpüşmüştü... "Siz yaptığımız anlaşmalara, ticarete bakın" diye de tweet atmıştı. "Yani boşverin insan haklarını" demeye getiriyordu. "Ticarete bakın" diyerek de "Paraya bakın, oturun oturumunuzda" diye de akıl veriyordu.
Siz o verilen aklı "Gidin Türkiye'yi kongrede konuşun" diye mi anladınız? Bir de Türkiye'de tutuklanan rahip Brunson'ın kızını getirip ağlatmışsınız kongrede?
15 Temmuz'da öldürülen 250 kişinin çocuklarını da çağırsanıza oturumunuza.
İnsan haklarıymış, peh peh!... Ne o "Basur Haklarınız" mı tutuştu?