ARDA USKAN

ARDA USKAN

Tarihi 17 Şubat 2011

Uçan kız; Esra Ceyhan!

Esra Ceyhan'ın programında izlediğimiz uçan adam medyum Sabri Bey'in performansını Şafak Sezer Vodafone'un bir reklam filminde bire bir kopya etmiş ve Allah'ı var, aslı kadar komik. Şimdi Esra hanım, bu reklamı ve şirketi mahkemeye veriyormuş! Sabri Bey de verecekmiş ama avukat parası yokmuş... Kaç gündür tartışılıyor; firma olayın gerçek kahramanlarına telif hakkı ödemiş mi, ödememiş mi diye?
Yasal olarak böyle bir zorunluluk var mı, açtım sordum sevgili avukat dostum Lalehan Eymuroğlu'na... Der ki; "Olay bir programda spontane olarak gelişmiştir, herhangi bir format değildir.
Hem haber taklidinin telifi mi olur?"
Demek ki bir şey ödenmesi gerekmiyor.
Ama o kocaman firmanın, avukat parası bile olmayan uçan adama ufak bir kıyak yapması fena olmazdı.
Esra Ceyhan'a gelince, ona kıyağa filan gerek yok. Çünkü kendileri başlı başına bir markadır! Zaten bu konuda demiştir ki; "Esra Ceyhan faktörünü unutuyorlar. Ben de kırmızıyı devreye sokacağım. Asıl 'kırmızı'yı şimdi görecekler. Ben ancak Esra Ceyhan markasının reklamında oynarım!" Şimdi Vodafone'na bir önerim olacak; İlk kampanyanızda Uçan Adam Sabri Bey'i ve markasıyla birlikte Esra Ceyhan'ı bir araya getirin. Emin olun satılmadık tek telefonunuz kalmaz...

* * *
AHMAK ÇEMBERİ!
Bir insanın hayatının dizilerden ibaret olması kadar acıklı bir şey olabilir mi? Yeni başlayan bir yarışma programı bize bu acı gerçeği de öğretti. Ailece ekrana çıkıyorlar ve diziler hakkında sorulan en detaylı sorulara yanıt veriyorlar. Bunun için gereken gün boyu, o hayali kahramanların, hayali hayat hikayelerine dikkatlice izlemek! Ama en hayal mahsulü olan, finalde alacakları o 100 milyar ödül. Neredeyse, "Fatma Gül tecavüze uğrarken ne renk don giyiyordu" türünden sorular soruluyor çünkü.
Bir de Çember yarışmamız var.
Stüdyoda yere bir çember çizilmiş, içine de beş altı tane ayrıksı tip koymuşlar. Kim daha çok aç susuz kalır, kim daha çok kavga edip hır çıkarırsa o zengin olacak! Eskiden de hatırlarsanız, bir arabanın egzozunu tutturup, para kazandırma yarışması vardı.
Hangisi uzun süre tutabilirse o kazanıyordu.
Böylece bir sürü garibanı, neredeyse ölüme sürükleyerek bir de elaleme rezil etmişlerdi bu bezirganlar. Atları da vururlar hesabı...
Şimdi sorum şu; Sizce 'hayatları dizi olanların, bu hayal tacirlerinin kurduğu çemberden kurtulmaları mümkün mü' ve hala aranızda Aziz Nesin'e kızanlar var mı?

* * *
PALİNDRO
Bu da neyin nesi demeyin. Tersten okunduğunda yine aynı şekilde okunan sayı veya kelimelere palindrom denirmiş. Yakın bir tarihi yazarak, sayısal örneğimizi oluşturabilirmişiz; 11.02.2011...
Noktaların yerini değiştirip tersten okunduğunda da, işte bu rakamsal palindromdur deniyormuş. Bu yüzyılda bir kaç kez daha, 21.02.2012, 02.02.2020, 22.02.2022 şeklinde karşımıza çıkacakmış!
Cümlesel olanlarına gelince, en ünlü örnek Anastas mum satsana'ymış malum. Diğerleri ise daha da anlamlı (!) "Adnan İsa, bak!
En iyi ve az eczane, ev ve en az cezaevi yine kabasinan'da", "Anastas keten etek satsana", "Ey Nihat Adana'da tahin ye." Bizim oralarda bir laf vardır; İşi olmayan çavuşlar döner kıçını avuçlar diye... (Tabii bunu tersten okumayacaksınız.)

* * *
BEN SPORCUNUN...
"Türk milli takımında oynamayı hiç düşünmedim" diyerek Alman Milli takımını seçen Mesut Özil, Real Madrid forması altında oynadığı maçta hakeme "Ha...tir" diye lisan-ı münasiple küfür etmiş.
Aslanım benim, üçüncü kuşak da olsa neticede bu toprağın evladı. Bakın aslını nasıl unutmamış.

* * *
BATTAL GAZİ, KATALOĞA KARŞI
"Padişahın kızı ile evlenmek isteyen Battal Gazi, yedi başlı ejderhayı yenip Kaf Dağı'na ulaştıktan sonra, devin parmağındaki sihirli yüzüğü alıp getirir.
Ancak padişah kızını vermek için Battal Gazi'den son bir şey daha ister. O da kızını saraydan öte bir yerde yaşatmasıdır. Bunun üzerine Battal Gazi, heybesinden bir katalog çıkararak padişaha sunar. Hünkar katalogdaki evleri çok beğenir."
Anladığınız gibi Battal Gazi'miz bir reklam filmiyle geri dönüyor ve o ünlü inşaat şirketinin kataloğundan oturacağı evi seçiyor.
Doğal olarak Cüneyt Arkın'ımız, Battal'ın babasını oynuyor, oğlu küçük Arkın da oğlunu.
Daha fenası ne olabilir derseniz, buyurun projenin gerisini okuyun; Filmin uzun metraj devamının çekilmesine karar verilmiş! Kötü adamları oynamak için de Kıvanç Tatltuğ ve Cem Yılmaz'a teklif götürülecekmiş! Geriye bir tek, Cem'e ve Kıvanç'a ödeyecek meblağ kalıyor ki, o parayı da inşallah villalardan aldıkları kaparolarla ödeyecekler! Peki film tutmazsa ne olur derseniz, evleri alanlar düşünsün derim. Ben şahsen bir tek, "Battal Gazi Kataloğa karşı" kordelasını beklemekteyim.

* * *
ÇAĞIN BELİRTİLERİ...
Laptop'ları yattığımız yerde kullanmaktan, boyun kaslarımız artık sol tarafa doğru eğik! Sağ elle maus kullananlarda daha çok görülüyor bu çarpık kafalar.
Sokakta gördüğünüz kadının önemli bir şahsiyet olduğunu artık neresinden anlıyoruz? Elindeki plastik su şişesinden!

* * *
KÖKTEN KESİM, KESİN ÇÖZÜM!
Çocuktecavüzcülerini hadım edelim mi etmeyelim mi tartışmasında, bizim Tecavüzcü Çoşkun Göğen (ki sevgili arkadaşım olur kendileri) son noktayı koymuş; "Kesin çözüm, kökten çözüm!" Uzman söyleyince eyvallah diyeceksin. Ama iki santim filan bıraksalar ha Coşkun! Eski anıları yad eder hiç olmadık.