Onur, haysiyet ve her şeyden önemlisi vicdanın futbolda yerinin kalmadığını bir kez daha gördük.
Sportmenlik cesedinin üzerine nasıl basıldığını da pazar gecesi Galatasaray kulübesinde gördük.
Başakşehirli futbolcular o maçı kazansa kaçı bitkisel hayatta kalırdı?
Vicdanınız varsa cevap verin!
Bu ülkede hangi takımın yedek kulübesi bu kadar kabadayı barındırıyor?
"Torun sahibi Fatih Terim hangi hakla Orhan Ak'ın annesine küfür edebiliyor?" diye sorsak, medyadaki savunma avukatlarının vicdanı sızlar mı?
"Sizlerin de anneleriniz var, hanginiz bir anneye küfür edilmenin yarasını içinde taşır?" desek kimin umurunda?
Biz de anneler aşkına haykırırız! "Anneler elleri öpülmek içindir" deriz, "küfür edilmek için değil!" Ölmüş de olsa anneler her şeyi duyar ama ölmüş annenin cennetten gelen yankısını herkes duyamaz.
Ne annelere küfür edenler, ne annelere küfür edenlerin arkasında duranlar!
Bu sezon da uygunsuz pozisyonlar her zamankinden daha uygun hale getirildi.
Futbol medyası düğmeyle ilik gibi duruyor yarattıkları bu kabadayı imparatorluğunda.
O kadar çirkinlik için tek satır yazmıyorlar.
Milyon dolarları ceplerine indirenlerin gözleri paradan başka bir şey görmez!
Yıllardır futbolun kanını emdikleri yetmedi, çocuklarımızın pidelerinde bile gözleri var şu Ramazan ayında!
Annelere sahip çıkmayanlar, bu kalpazan duygularla çocuklarımıza mı sahip çıkacak?
"Baba" dedi, "ne olursun kapat şu televizyonu!" "Niye?" diye sordu babası.
Kız ağlayarak cevap verdi.
"O adamdan korkuyorum, sanki üstüme yürüyor!" Baba televizyonu kapattı ve kızına sımsıkı sarıldı.
Not: Çocuklarımızı bu korku filmi afişlerinden nasıl koruyacağız?
Sadece televizyonları kapatarak mı?