Tarihi 15 Eylül 2023

Kaybolanlar!

NE güzel insanları vardı mahallelerin.
Herkes birbirine kol kanat gererdi.
Komşuluğumuz vardı, anahtarlar kapıların üzerinde kalırdı. Yasalarımız vardı adam kayırmayan.
Çocuğunu bir okula kaydettirebilmek için insanların bin dereden su getirmesine gerek yoktu. Devletin asli göreviydi eğitim.
Hatırlatmaya bile gerek yoktu!
Çocuklar saçlarını taramadan sokağa çıkardı, her sokaktan bir satıcı çıkardı çocukların önüne.
Satıcılar çocuklardan garip.
Çocuklar satıcılardan masum.

***

Erkeklerin saçı uzun ya da kısa, kadınların etekleri mini ya da değil kime ne?
Nasıl baktığındır önemli olan!
İnsanlar doğuştan kiracıydı da sahip çıkarlardı mahallelerin her köşesine.
Kiracılar ev sahibinden zarif.
Ev sahipleri kiracılardan anlayışlı.

***

Canciğer dostluklar vardı, akşamları "denizin dibinde demirden evler" türküsünü söylenirdi en çok.
Annelerin gözleri iki cennet kuşu, babaların gözleri iki devriye, delikanlıların bakışlarında, haksızlığa basılmış iki mühür.
En güzel hikayeler çiçekçi kadınlarda.
Çiçekler kadınlardan güzel.
Kadınlar çiçeklerden renkli.

***

Şarkıları vardı insanların, ülkesine ve sanata yakıştırdığı şarkıcıları.
Sezen Aksu, kaybolan yılların hesabını sorardı kimseyi incitmeden.
İlhan İrem'in sevgilisinin sazlıklardan havalanan bir ördek gibiydi sesi.
Alpay, 'Eylül'de Gel' dediği aşkını okulun önünde beklerdi, Selçuk Alagöz, 'Malabadi Köprüsü'nde.
Ersan Erdura 'Acılar Sürekli Olamaz' derken sevenlere umut dağıtırdı.
Fikret Kızılok "Haberin Var mı?" diye seslenirken hasretinden prangalar eskitilen bir hapishaneden haykırırdı.
Zeki Müren "elimde kandil dolaşıyorum" derken giderek azalan dostlukları işaret ederdi belki.

***

Bizim her şeyimiz vardı.
Sevgimiz saygımız, adaletimiz, merhametimiz, cesaretimiz, yoksul ama onurlu yaşayıp onurlu ölenlerimiz.
Bir ayakkabının değerini bilenlerimiz, komşusu için ekmeği ikiye bölenlerimiz.
Sosyal medyadaki milyonlarca paylaşımdan daha etkili olan sessiz harflerimiz.

***

Sonra ne olduysa oldu insanlar arasında güven duygusu kayboldu, suyumuzu da huyumuzu da değiştirdi hayat.
Teknoloji, çarpık kentleşme, parayı bulma metodu derken mahallelerimizle birlikte güzelliklerimiz de gitti.
O güzel insanlarımız binecek at dahi bulamadan altları delik pabuçlarıyla yayan yürüyerek sahipsiz mezarlarına gitti.
Bir gün yeniden dirilir mi anılarımız, kaybettiklerimizi yerine koyabilir miyiz?
Ya da onarabilir miyiz yıktıklarımızı?
Hiç sanmıyorum.

MUTLULUK TAKVİMİ
Karşındakini incitmeden iyilik yap.
Çocukları temizliğe alıştır.
Ortak duygun varsa sohbete katıl.

Birinin cenazesi diğerine düğün oluyorsa ortak noktalar kördüğüm olmuştur.

Gidişin veda değil
Sanki kara sevdaydı
Hasretin kitabı yok
Sitemlerim sanaydı

Kalbimde çığlıklarım
Dinmedi hala acım
Unutamadım seni
Yine sana muhtacım

Hala ateşin yanar
Sevdalı yüreğimde
Zaten suç sende değil
Kör olası gözlerimde
Bir yürek kaldı bende
Hala seni düşünen
Bir yürek kaldı bende
Yalnızlıktan üşüyen
Hakkı YALÇIN

Emek hırsızları!
Fikir ve sanat haklarıyla ilgili davalar
bizim ülkemizde yıllarca sürüyor.
Kazanılan davalar bile "İstinaf"
mahkemelerinde yıllarca bekletiliyor.
Hak yiyen şirketlerin ağaları
emeklerin karşılığını ödemiyor.
Helal kazançtan falan bahsediyorlar
utanmadan. O emekçilerin tek kuruşunu
bile zimmetine geçirenlerin boynu
devrilsin desem ne yazar! Onların
hesabını bile hayat bizlere yazar!