Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 1 Eylül 2015

Kimden yanasınız?..

Hakim güçlerin istedikleri algıyı oluşturmak için fazla gayret göstermelerine gerek yoktu eskilerde. Basının büyük bölümü ellerinde olduğu için herhangi bir konuda söyledikleri kural olarak kabul edilir ve bu arada gerçekleri ifade sadedindeki sesler de arada kaybolup giderdi. 'Kahrolası hanede evlad ü iyal var' sözü yerine; 'alemde yalılar, köşkler, katlar, yatlar; yani lüks hayat var' anlayışı geçerliydi. Basının köşe başlarını tutmuş ve kendilerine sağlanan hayat standartlarının kölesi bir güruh, vur patlasın çal oynasın bir hayat sürer ve karşılığını da, arzu edildiği şekilde yazıp, konuşarak öderdi. 'Keçisi çalınan müftü' olayını, 'müftü keçi çaldı' şeklinde haberleştirme anlayışının yaygın olduğu günlerdi diyelim de, gerisini siz değerlendirin.
Devran son senelerde değişti. Devlet kasasından sağlanan teşvikler, ballı krediler ve tabii bunlara dayalı olarak dağıtılan süper maaşlar azaldığı gibi, basını güç olarak kullanan patronların tehdit ve şantajları da tarihe mal oldu.
Taşlar yerine oturdukça, 'namusluların en az namussuzlar kadar güçlü oldukları' bir ortam doğdu. Bunun sağladığı en önemli gelişme ise şüphesiz ki objektifliğin tekrar basın dünyasının önemli bir kesiminde yerini alması oldu.
Objektiflik; yani darbeye adlı adınca darbe, teröre terör, barışa barış, doğruya doğru ve yanlışa yanlış denilmesi...
Değirmenin suyu nereden?..
Ancak, eski dönemin kalıntılarının halen var olduğu ve bunların alıştıkları gibi davranmaya devam ettikleri de bir gerçek. Değirmenin suyunu da, eski günlere kavuşabilme hayali ile kuyruğu dik tutmaya çalışan holding patronları ve tabii ki dış destekçiler sağlıyor...
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olup ülkede yayın yapan gazetelerde yazan, televizyonlarda program yapan ve konuşan insanların birçoğuna 'kimden yanasınız?' sorusunu sormak gerek.
Kimden yana oldukları sorusuna verecekleri cevap; bu ülkeye mi, yoksa bu ülkeyi bir şekilde baskı altında tutmaya kararlı dış güçlere mi bağlı olduklarını öğrenmek açısından faydalı olabilir.
Tabii ki samimi olmayacak, doğruyu söylemeyeceklerdir. Fikir ve davranışları ile tam aksi şekilde bir tablo çiziyor olsalar da; bu ülkeden yana oldukları; barış ve huzuru savunup, kaos ve çatışmaya karşı çıktıkları iddiasında bulunacaklardır.
Problemin başladığı yer de burası.
Bu zevatın hemen tamamı, vatandaşı oldukları ülkenin hükümeti ile aralarında var olduğunu düşündükleri husumet sebebiyle, ülkemizden yana değil, ülkemiz üzerine hesapları olan başka ülkelerden yana tavır alıyorlar. Dilleri ile barış ve huzurdan bahsediyor olsalar da, kamu düzenini ve hem de binlerce kez açıkça ihlal eden terör örgütünü ve onun etkisindeki siyasi hareketi 'haklı' göstermek için ellerinden geleni yapıyorlar.
Ülkemiz lehine olan her şeyi 'kötü', ülke aleyhine olan her şeyi iyi olarak yutturmaya çalışanlar, her daim vazife başındalar... 1 Kasım yaklaşırken, bunlara sorulacak 'Kimden yanasınız?' sorusu, önemli bir soru...