Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 21 Nisan 2024

Toparlanacağız…

Hava yeterince ısınmadığı için içeride toplanan ekipten Selim, İhsan'a:

- Fiyatlar yüksek olduğu için kafe ve restoranlara yapılan boykot seni kapsamadığı için gelmekte mahzur görmedik. Dolayısıyla çaylarımızı getirebilirsin İhsan ağabey… İhsan:

- Şakası bir yana, insanlar haklı. Bazı yerlerdeki fiyatlar hakikaten ölçüsüz ve bunlarla mücadelenin bir yolu da protesto etmek. Maliyetler ya da başka bahaneler, bir tas çorbayı ya da bir bardak çayı bile astronomik fiyatlarla satma sebebi olamaz. Umulur ki sebepsiz yere zam yapmayı alışkanlık haline getirenler derslerini alırlar... İhsan, çayları getirmek için kalktığında Mehmet, yorgun gözüken Melih Bey'e takıldı:

- Seçimler bitti, bayramı da kutladık ve ortalık belirli ölçüde sakinleşti. Ama yorgun gözüktüğüne göre belli ki yine çok çalışıyorsun?..

- Çok mu koşturuyorum bilmem, ama sadece çalışma değil yaşananlar da yoruyor insanı. Gazze'de neler yaşanacağı belirsizliğini korurken bu arada İran ve İsrail arasında bundan sonra olabilecekler de ciddi bir kaygı sebebi. Son olarak işgali altında bulunan Batı Şeria'ya saldıran İsrail, İran'a da Cuma günü ufak çapta bir saldırıda bulundu. Bundan sonra ne yapacağı da belirsiz. Refah'a sıkışıp kalmış Gazzeliler diken üzerinde. İsrail'in hukuksuzluğu ve bunun yanında pervasızlığı zorlamadık sınır bırakmadı adeta… Selim:

- İran'ın misilleme niyetiyle gönderdiği İHA'lar ve füzeler konusu epey tartışıldı. Birkaç ülke hariç, İran'ın Şam'daki diplomatik temsilciliğinin vurulmasına birçok ülke gıkını bile çıkarmamışken, İran'ın oldukça ölçülü misillemesi sebebiyle herkes ayağa kalktı. Bütün bunlardan sonra uluslararası bir sistem ve hukuktan filan bahsedilebilir mi?.. Melih Bey:

- Uzun zamandır yok zaten. Dünyada güçlülerin borusunun öttüğü bir sistem var. Başta lobi gücü, finans, medya ve benzeri alanlardaki hakimiyeti dolayısıyla İsrail, bu sistemin yönlendiricilerinden. Varlıkları yanında gelecekleri de Siyonistlere ipotekli batılı ülke liderleri, insanların büyük tepkilerine rağmen İsrail'in soykırıma varan vahşeti karşısında kör ve sağır, maalesef… Mehmet:

- Nasıl bir çaresizlik bu, anlamak güç. Haydi öncekileri bir kenara koyalım ama 7 Ekim'den beri hiç durmadan sürdürülen vahşet karşısında sessiz kalanların, Müslümanların akıllarını başlarına getirmesi gerekmez mi, Melih Bey?..

-Bu sorunun cevabı tabii ki evet. Ama uygulamada karşılığı olmadığını biliyoruz. Mısır, Ürdün, Suriye ve Lübnan arasında daracık bir yere sıkışıp kalmış gibi gözüken İsrail'in, uluslararası destekler sayesinde bu ülkeleri bastırabildiği bir gerçek. Sadece uluslararası kuralların değil aklın, mantığın ve normal olan her şeyin anlamını yitirdiği bir durum bu… Mustafa, araya girerek:

- Dün, kim olduğunu bilmesem de, anladığım kadarıyla Şiilerden önemli bir ismin kısa videosunu izledim. İran'ı yönetenlere ateş püskürüyordu adeta. Lübnan'da ve Suriye'de vekalet güçleri olan İran'ın, hiçbir şey yapmasa da bunları harekete geçirmesi durumunda bile İsrail'in Gazze'ye bu kadar yüklenemeyeceği, konuşmanın ana ekseniydi… Selim:

- Bravo adama!.. Hakikaten Irak'ta ve Yemen'de olduğu gibi doğrudan İsrail'e sınırı olan Lübnan ve Suriye'de ciddi uzantıları olan İran'ın 7 Ekim'den beri onları gerektiği gibi harekete geçirmemesi, ciddi bir soru işareti. Böyle bir durumda Gazze'ye yönelik saldırılarda ciddi azalmalar olabilirdi. İran'ın, henüz teknolojisini geliştirmeye uğraştığı için doğrudan çatışmaya girmemeyi istemesi, makul görülebilir. Bu arada, İran'a yakın olduğu düşünülebilecek bazılarının Gazze konusu ile bağlantılı olarak hükümetimizi karalamaya yönelik kampanyalara destek sağlamaları da, düşündürücü tabii… Mehmet:

Filistin hassasiyeti…

- Cumhurbaşkanımızın son grup toplantısında Gazze ve İsrail'le ticaret üzerinden yürütülen karalama kampanyaları için söyledikleri, dikkat çekiciydi. 'Hiç kimse ne şahsımın ne de bu kutlu kadronun Filistin hassasiyetini sorgulayacak kalibrede değildir. Bizim hayatımız Filistin mücadelesiyle geçmiş, Filistin davasıyla anlam bulmuştur.' diye başladığı konuşmada 12 Eylül darbesinin Konya'daki Kudüs mitinginin, 28 Şubat'ın Sincan'daki Kudüs Gecesi'nin ardından yapıldığı gibi; MİT'e yapılan operasyonun, 17-25 Aralık darbe girişiminin ve 15 Temmuz ihanetinin de, siyonizmin uşağı FETÖ tarafından Filistin hassasiyetimizi kırmak için yapıldığını hatırlattı… Melih Bey:

- Gazze ve İsrail ile ticaret ve benzeri konularla ilgili yalanları ülkemize düşman olan zihniyetlerin tezgahladığı çok açık. Bunun farkında olması gerekenlerin de karalama kampanyasına destek vermeleri Cumhurbaşkanımızı çok üzdü, anlaşılan… Remzi:

- AK Parti'de mahalli seçimlerin sonuçları ile ilgili değerlendirmelerin yapılması ve sonrasında bazı gelişmeler olması ile ilgili ciddi beklentiler var. Bu konuda neler olabilir?..

- Mahalli seçimlerin sonuçları ile ilgili olarak söylenebilecek çok şey var. Yaşanan irtifa kaybının tek bir sebebi olmadığını biliyoruz. Dolayısıyla neler yapılacağı ile ilgili çeşitli tahminlerde bulunmak mümkün olsa da, konuyu herkesten daha iyi bilen Cumhurbaşkanımızın atacağı adımları kestirmek zor. Seçim akşamından beri yaptığı konuşmaların özeti, sandıkta verilen mesajın alındığı ve bunun gereklerinin yerine getirileceği şeklinde. Tahminlerin çoğu da belirli ölçüde sübjektif. Herkes meseleye kendi açısından baktığı için, isabet payları olsa da konu daha detaylı bence. Bu durumda neticeyi beklemek daha uygun… İhsan:

- Anlaşıldı, Peki, seçimsiz bir döneme girdiğimize göre özellikle pahalılık ve emekliler gibi ekonomi ile ilgili konularda ne gibi gelişmeler olabilir?..

- Halen sürdürülmekte olan ekonomik programın yılın ikinci yarısından sonra enflasyonda ciddi bir düşüş sağlayacağı kesin. Bu arada özellikle petrol aramalarında ciddi gelişmeler söz konusu. Başımızın en ciddi belalarından birisi olan cari açığın gittikçe azalma ihtimali yüksek. Bu, gerek pahalılıkla mücadele ve gerekse başta emekliler olmak üzere birçok konuya ilgili sevindirici adımlar atılabileceğine işaret… Mustafa:

- Melih Bey, yerel seçim öncesi emeklilerle ilgili bazı adımlar atılsaydı faturası hakikaten çok ağır mı olurdu?..

- Cumhurbaşkanımız ve ekibinin durumun farkında olmadıkları söylenemez. Tabii ki emeklilerle ilgili bazı adımlar atılsaydı daha olumlu neticeler çıkabileceğini onlar da biliyorlardı muhakkak. Buna rağmen bu yola başvurmadıklarına göre, böyle bir adımın dengeyi bozabileceğini düşünmüş olmalılar. Bunun böyle olduğunu biz de anlayabiliriz zaten. Kovit salgını ve Rusya Ukrayna savaşının getirdiği yüklerle uğraşırken bir de deprem felaketinin yaralarının sarılması mecburiyeti ile karşı karşıya olunduğunu unutmamak gerek… İhsan:

- Yerel seçimlerde alınan netice üzücü olsa da, eğer neticeyi etkileyecek bazı popülist adımlar atılsaydı, hepimiz açısından fatura daha ağır olurdu demek istiyorsun yani?..

- Evet. Bütçe belli ve kaynağı bulunmadan bunun üzerinde yapılacak bir harcama dengeyi bozabilir ve zaten şikayetçi olduğumuz pahalılık daha fazla canımızı yakabilirdi. Bunu herkesin anlaması beklenemez belki, ama hesap son derece açık… Mehmet:

- Netice olarak, işlerini ülkesini ve milletini düşünerek yürüten bir kadronun, istikrarı bozmamak için yerel seçimlerdeki kayıpları bile göze aldığını söylemek gerek. Önümüzde bütün bunların düzeltileceği bir zaman dilimi var inşallah. Hep beraber toparlanacağız yani. Cenab-ı Hak hakikaten ülkemiz ve milletimiz için çalışanların işlerini kolay eylesin!..

- Amin…