Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 18 Ekim 2016

Olacak olmasına da...

Başkanlık Sistemi tekrar gündemde... Hem de eskisinden çok daha güçlü bir şekilde. Son senelerde yaşananların Başkanlık Sistemi'nin gerekliliğini iyice hissettirdiğini ve bu sistemin artık şart olduğunu düşünenlerin sayısında ciddi bir artış olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Farkındalık, dolayısıyla taraftar olanların sayısı yükselirken, Başkanlık Sistemi'ne geçilecek olursa Türkiye'deki iyi gelişmelerin artık zapt edilemez bir şekilde hızlanacağını bilenlerin karşıtlığı da bilenmiş durumda. Bunlar Başkanlık Sistemi'nin yapısını ve özelliklerini konuşmak yerine, sistemle hiç alakası olmayan diktatörlük ve benzeri birtakım yakıştırmalar üzerinden konuyu tartışmaya çalışıyorlar.
Tek adam yönetimi, diktatörlük gibi iddiaların aslı astarı olmadığını en iyi iddia sahipleri biliyor.
Israrla dile getirdikleri 'kuvvetler ayrılığı prensibi' açısından en uygun sistemin Başkanlık olduğunu da.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın başkan seçileceğini bildikleri için karşı çıkıyorlar öncelikle. Sonrası, içlerinden birinin kesinlikle milletimizin teveccühünü kazanamayacak olması ile alakalı. Milletimizin değerleri ile barışma düşüncesi, zül geliyor onlara. Aydınlandıklarına ve milletin de aydınlanmaya ihtiyacı olduğuna inanmışlar bir kere.
İşin garibi, milletimiz de kendisini aydın zannedenler güruhunun aydınlanmaya ihtiyacı olduğunu düşünüyor. Çünkü hemen hemen tamamı, çeşitli sebeplerle memleketi ileriye doğru taşıyacak önemli projelere karşı çıkıyorlar.
Marmaray, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, 3. Havalimanı, Osmangazi Köprüsü, Avrasya Tüneli projelerini durdurabilme konusundaki gayretlerini hatırlamak, Başkanlık Sistemi'nden neden ürktüklerini açıklamaya yeter.

CHP'nin matematiği...

Bir yandan kendilerini ilerici, modern, çağdaş gibi gösteren ama bir yandan da ülkenin şartlarının gerektirdiği projeleri, akla hayale gelmedik metotlar bularak engellemeye çalışanlar güruhu, başkanlık karşıtları. Başkanlık Sistemi geldiği zaman, ülkenin lehine adımları engelleme şanslarının kalmayacağını iyi biliyorlar.
Bunlar projelere mi, yoksa bunların çoğunun devletin borçlanmasına gerek kalmadan Yap-İşlet-Devret modeliyle yapılmasına mı bozuluyorlar, anlamak pek mümkün değil. Büyük ihtimal ikisine de bozuluyorlar. Çünkü bu güruhun işbirlikçilerinin bir kısmı, bunları engellemek için ortalığı karıştırıp, çevreyi yakıp yıkmışlar; onlar beceremeyince devreye girenler de, yargı üzerinden darbe yapmaya kalkışıp, projelerin yüklenicilerini içeri tıkmaya çalışmışlardı.
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, konunun referanduma sunularak halka sorulmasına sıcak baktığına dair açıklamaları da, 'istemezük' cephesinin telaşını artırmış durumda.
Bahçeli'nin sözleri üzerine CHP ve HDP'den yapılan nezaket sınırlarını zorlayan değerlendirmeler, birilerinin korkmaya başladığının göstergesi.
HDP'nin açıklamaları, önemsiz.
CHP adına yapılan açıklama ise sorunlu. CHP sözcüsü: "Çok uzun süredir ikiz kardeş gibi hareket eden iki parti, Türkiye'yi anlamsız bir şekilde, hiç ihtiyacı olmayan bir sistem tartışmasına sürüklüyor" demiş. Belli ki partisinin sadece yüzde 25'i, diğer iki partinin ise yüzde 62'yi temsil ettiğini unutmuş.
Ya da matematik bilgisi zayıf...
Başkanlık Sistemi olacak olmasına.
Birileri akıntıya kürek çekmeyi sürdürecekler. Halbuki, Başkanlık Sistemi üzerine kafa yorup, daha iyi nasıl olabilir diye katkı sağlayabilirlerdi!