Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 9 Ekim 2015

Sıra Sermaye ve medyada mı?

Son günlerde çoğu kurgu haberlerle medya özgürlüğüne haddinden fazla vurgu yapılması, terör olaylarını gözlerden gözleme yanında, yaklaşan fırtınaya karşı hazırlık için mi acaba?.. Sessiz ve derinden belki, ama 28 Şubat fırtınası yaklaşıyor çünkü. Ve eğer gelirse, dönemin sorumlularından oldukları halde şu ana kadar mahkeme karşısına çıkmayanların işleri zor. Çoğumuz belki fakında değiliz ama 28 Şubat Post-Modern Askeri Darbesi ile ilgili duruşmalar halen devam ediyor. Davaya bakan Mahkeme, Tansu Çiller ile Mesut Yılmaz'ın gelecek duruşmaya katılması hususunda çağrı kağıdı çıkartılmasına karar vermiş.
Tansu Çiller ilgili davanın mağdur ve müştekilerinden.
Refahyol Hükümeti'nin istifaya zorlanması sonrası kurdurulan 55. Hükümetin Başbakanı olan Mesut yılmaz ise, söz konusu sürecin doğrudan olmasa da, dolaylı olarak önemli isimlerinden birisi.
Hareketlenme dediğimiz şey de tam burada akla geliyor zaten.
Çünkü 2013 Eylül'ünde 76'sı tutuklu, toplam 103 sanıkla başlayan ve halen tutuklu sanığı kalmayan dava ile alakalı en temel eleştirilerden birisi, sivilleri kapsamıyor oluşuydu. Askeri bir cunta tarafından gerçekleştirilmiş olsa da, 28 Şubat'ın asıl tertip ve teşvikçileri arasında siyaset, sermaye, medya ve bazı sivil toplum kuruluşlarının mensupları başı çekiyordu. İdeolojik sebeplerle yapılmış gibi gösterilmeye çalışılsa da, ciddi miktarda sermayenin el değiştirdiği bir süreçti 28 Şubat. İçi boşaltılıp batırılan bankalar sebebiyle milletimiz on milyarlarca dolarlık yükün altına sokulduğu gibi ülke olarak da çok kıymetli yıllar kaybettik.

'PARAYI TAKİP ET!'

Sürecin ekonomik olarak ülkemize tam olarak neler kaybettirdiği ile ilgili çok değişik rakamlar söz konusu. 28 Şubat Süreci'nin ülkeye verdiği doğrudan ve dolaylı toplam zararı; 143 milyar, 189 milyar, 291 milyar hatta 381 milyar dolar olarak hesaplayanlar var. İdeolojik bir kılıf altında tezgahlanıp bir kesim askerin üzerinden gerçekleştirilen 28 Şubat Süreci, esas itibariyle ekonomik bir süreçti yani. Ve son olarak 80. duruşması görülen mahkeme ile ilgili en önemli itiraz da, sanıklar tamamen askerlerden oluşurken, işin ekonomik tarafıyla doğrudan ilgili sivil kesimden kimsenin savcı ve hakim karşısına çıkarılmaması idi. Süreçle yapılmaya çalışılan hesaplaşmanın eninde sonunda sivillere gelip gelmeyeceği, yıllardan beri merakla beklenen bir husus. O dönemde kimlerin nasıl banka sahibi oldukları ve bunun karşılığında neler yapmaları gerektiği önemli bir konu mesela.
28 Şubat'la istifaya zorlanan 54.Refahyol Hükümeti'nden sonra kurdurulan 55. Hükümet döneminde yaşananların ciddi bir şekilde gözden geçirilmesi ve el değiştiren sermayenin takibi sayesinde, ülkemize yüz milyarlarca dolar kaybettiren sürecin gerçek sorumlularına ulaşabilmek mümkün olabilir belki. İdeolojik kılıf giydirilmeye çalışılsa da ekonomik tarafı ağır basan bir süreç olan 28 Şubat'ın kodlarını çözmenin yolu 'parayı takip etmek'ten geçiyor çünkü... Meşhur söz neydi?.. Parayı takip et suçluyu bulursun!..