Tarihi 25 Mayıs 2017

Hizmet Belediyeciliğinden İmaj Belediyeciliğine

Yerel yönetimlerin AK Parti'nin ve lideri Recep Tayyip Erdoğan'ın siyasi yaşantısında özel bir yeri var. Erdoğan'ın milyonların gönlünde taht kurması İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak yaptığı hizmetlerle başlar.
Erdoğan'ın belediye başkanlığı dönemindeki çalışmaları İstanbul'un akmayan suyunu akıtmaktan, toplanmayan çöpleri toplamaktan, toplu konut inşa etmekten, metro gibi altyapı yatırımlarına başlayıp bitirmekten çok daha ileri anlamları taşımaktadır.
Erdoğan, deyim yerindeyse bir milletin makûs talihinin değişebileceğini göstermiştir belediye başkanlığı döneminde.
Siyasetin illaki kayıkçı kavgası demek olmadığını, halka hizmet ederek de siyaset yapılabileceğini göstermiştir.
Geri kalmışlığın bir kader olmadığını, yanlış yönetim ve politikaların sonucu olduğunu, çok çalışma, milletin desteği ve Allah'ın yardımı ile kısa sürede ilerleme kaydedilebileceğini göstermiştir.
Tam da bu anlamından dolayı Erdoğan'ın belediyeciliği İstanbul sınırlarını aştı. Erdoğan, milletin gözünde İstanbul'un başarılı belediye başkanı olmaktan çok daha yüce bir mevkiye yerleşti, İstanbul'da başardıklarını pekâlâ Türkiye genelinde de hayata geçirebilecek bir umut oldu.
İşte bu umut AK Parti'yi kurulduktan çok kısa bir süre sonra gerçekleşen 3 Kasım 2002 seçimlerinde iktidar yaptı. Ve bu umut Erdoğan'ı belediye başkanı, parti genel başkanı, milletvekili, başbakan ve cumhurbaşkanı olmanın çok ötesinde "milletin adamı" yaptı.
Gezi vandallığında da, 17-25 Aralık'ta da, 15 Temmuz'da da millet "başarılı bir siyasetçinin" değil "milletin adamı" Erdoğan'ın arkasında durdu.
Erdoğan belediyeciliği bu anlamda ulaşılması zor bir hedef olarak karşımızda duruyor. Seçmen mevcut belediye başkanlarının Erdoğan kadar başarılı olamayacağını bilse de o yolda yürümesini ve mesafe kat etmesini bekliyor. Mesafenin kat edilemediğini ve belediyeciliğin hizmet belediyeciliğinden imaj belediyeciliğe gittiğini gördükçe de rahatsızlığını ve eleştirilerini dile getiriyor.
Bazı belediyelerin seçmenin somut, gündelik taleplerini karşılamakta yetersiz kaldığı sık sık dile getirilen bir husus haline geldi. Patlayan bir kanalizasyonun değişmemesi, cadde ve sokaklardaki çukurların kapatılamaması, kaldırımların iki günde bir sökülüp yeniden yapılması ama bir türlü sağlam olmaması gibi Türkiye'nin yıllar önce aştığı sorunların tekrar baş göstermeye başlaması seçmeni endişelendiriyor. Nasıl ki Erdoğan'ın belediye başkanlığı başarısının milletin gönlünde hizmet almaktan çok öte bir anlamı varsa, belediyelerin hizmet götürememesi de çok daha büyük neticeler doğuruyor.
Millet yolunun asfaltlanmadığını değil fakat artık siyasetin merkezinde yer almadığını, kendi taleplerinin ciddiye alınmadığını, siyasetin milletten seçkinlere doğru eksen değiştirdiğini düşünüyor ve hayal kırıklığı yaşıyor.
Şüphesiz seçmenle gündelik ve birebir temasın çok yoğun olduğu yerel yönetimlerde imaj çok önemli.
Siyasi rekabet yüksek ve belediyeler de bu şartlar altında yaptıkları en ufak hizmeti seçmene duyurmaya çalışıyorlar.
Belediyecilik asfalt dökmekten, kaldırım yapmaktan öte sosyal bir boyut da kazandı. Ancak belediyeler somut hizmetler yerine imaja yöneldiklerinde sorunlar baş gösteriyor. Türk seçmeni seçme rüştünü defalarca ispat etti. Yerel yönetimlerin yaptığı hizmeti duyurması ve halkla ilişkilere önem vermesi ile imaj için çalışması arasındaki farkı kolaylıkla algılayabiliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın AK Parti'nin olağanüstü kongresinde belediyelere verdiği mesajları bir de bu pencereden değerlendirmek gerekiyor.
Seçmenin gördüğünü, köşe yazarının gördüğünü AK Parti hareketinin lideri olan Erdoğan da pek tabii ki görüyor ve gereğini yapacağını gösteriyor.
Rakipleri Erdoğan'ın nasıl "milletin adamı" olduğunu sorgulayadursun...